tatil-sepeti

Yemen’deki Husilerin, Kızıldeniz’de seyreden İsraille ilişkili gemileri hedef alması üzerine büyük konteyner taşımacılık şirketleri de rotayı Babülmendep Boğazı yerine Ümit Burnu’na çevirdi.


Küresel ticaretin yüzde 12’si Süveyş Kanalı üzerinden yapılıyor. Uzmanlar, gerginliğin uzaması halinde sigorta bedellerinin yükseleceğini ve konteyner başına ek 500 dolarlık maliyet ekleneceğini belirtti. 

 

HABER: BARIŞ CABACI

 

Husiler, İsrail’in Gazze’ye başlattığı saldırılardan bu yana bölgede 32 kilometre genişliğindeki Babülmendep Boğazı’ndan geçen İsrail ile ilişkili gemileri hedef almaya başladı. Dünyanın önde gelen küresel nakliye firmaları da bu durumu risk olarak algılayarak rotalarını yeniden çizmek zorunda kaldı. Çünkü Kızıldeniz, petrol ve sıvılaştırılmış doğalgaz sevkiyatının yanı sıra tüketim malları için de dünyanın en önemli rotalarından biri.

 

14 GÜNLÜK RÖTAR 

 

Küresel nakliye firmaları, Kızıldeniz’deki seferlerini saldırılar nedeniyle askıya alırken, bir yandan da yeni rotalar çizmek zorunda kalıyor. Ticari gemiler, Kızıldeniz’e girmemek için rotalarını Ümit Burnu üzerinden Afrika’nın güney ucuna yönlendiriyor. Bu da yaklaşık 10-14 günlük, 6 bin 500 kilometrelik ekstra yol kat etmek demek. Ümit Burnu’nu tercih eden her gemi için yaklaşık 1 milyon dolar ekstra yakıt maliyeti oluşuyor. Masrafların artması da tüm ürünlerin fiyatını artıracak.

 

YÜZDE 4’LÜK ETKİ

 

Küresel ticaretin yüzde 12’si Kızıldeniz üzerinden gerçekleşiyor. Yıllık yaklaşık 1 trilyon dolar değerindeki ticari ürün de bu noktadan geçiyor. Her gün 50’den fazla gemi Süveyş Kanalı’ndan geçerek, milyarlarca dolarlık malı Kuzey Avrupa, Akdeniz ve Kuzey Amerika’nın doğu kıyılarına taşıyor. Uzmanlar, yeni rotanın tüketim ürünlerinin fiyatını da yüzde 4 oranında artırdığını belirtti. 

 


SİGORTA MALİYETLERİ ARTACAK

 

Kızıldeniz’e alternatif olarak Ümit Burnu’nun kullanılması halinde şirketler de daha yüksek fiyatlara hazırlanmak zorunda kalıyor. Uzun mesafeli rotalarda standart konteyner (1 TEU) ortalama spot piyasa fiyatı 1030 dolar. Yolun uzamasıyla şimdilik ithalatın standart konteyner başına 80 dolar, ihracatın ise 90 Euro daha pahalı olacağı hesaplanıyor. 

 

Şirketler, gemilerin Kızıldeniz’den geçmesi durumunda daha yüksek sigorta maliyetleri ile de karşı karşıya bulunuyor. Uluslararası operasyon Saldırılar, ABD’nin Kızıldeniz rotasındaki gemileri korumak için uluslararası bir deniz operasyonu başlatmasına yol açtı. Bu operasyona Birleşik Krallık, Kanada, Fransa, Bahreyn, Norveç ve İspanya gibi ülkelerin donanmaları da katıldı. ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin, geçen hafta 40’tan fazla ülkenin bakanlarıyla sanal bir toplantı düzenledi ve daha fazla ülkeyi bölgede gemi taşımacılığını güven altında tutma çabalarına katkıda bulunmaya çağırdı. Ancak bazı nakliye şirketlerinin artırılan güvenliğe rağmen rotayı hemen tekrar kullanmaya başlama konusunda tereddütleri devam ediyor.

 

ROTANIN ÖNEMİ

 

Süveyş Kanalı’ndan Hint Okyanusu’na giden veya Hint Okyanusu’ndan gelen her geminin Babülmendep Boğazı’ndan ve Kızıldeniz’den geçmesi gerekiyor. Süveyş Kanalı, Asya ile Avrupa arasındaki en hızlı deniz yolu. Bu rota, özellikle petrol ve sıvılaştırılmış doğalgazın (LNG) taşınmasında önem taşıyor. Deniz taşımacılık sektörü analiz şirketi Vortexa’ya göre, 2023’ün ilk yarısında Süveyş Kanalı’ndan günde yaklaşık 9 milyon varil petrol taşındı. S&P Global Market’e göre, Avrupa, Orta Doğu ve Kuzey Afrika’ya ithal edilen malların yaklaşık yüzde 15’i Asya ve Körfez üzerinden deniz yoluyla gönderiliyor. Rafine petrolün yüzde 21.5’i ve ham petrolün yüzde 13’ü de buna dahil. Ancak mesele sadece petrol değil. Konteyner gemileri, mağazalarda satılan her türlü tüketim ürününü bu rotadan taşıyor.

 

KONTEYNER BAŞINA EK MALİYET

 

Uluslararası Taşımacılık ve Lojistik Hizmet Üretenleri Derneği (UTİKAD) Yönetim Kurulu Başkanı Bilgehan Engin, Kızıldeniz ve Süveyş Kanalı’nın büyük ölçüde ticari gemi trafiğine kapatılmasının küresel ticarete ve Türkiye’ye etkilerini İstanbul Ticaret’e anlattı. Firmaların, yaklaşık bir aylık transit süre farkını göze alarak Ümit Burnu’nu dolaşmak suretiyle Avrupa yönüne gittiklerini söyleyen Engin, şunları kaydetti: “Bu durumun özellikle Doğu Akdeniz ve Türkiye limanlarına etkisi, krizin ne kadar süreceğine bağlı olarak değişecektir. Kızıldeniz ve Süveyş Kanalı’nın trafiğe kapatılmasıyla orta vadede konteyner stokunun Türkiye’de azalmasını, buna bağlı olarak ihracata çıkacak boş ekipmanın azalmasını ve ihracat navlunlarının yükselmesini, ithalatta da benzer bir yükselişi ilk etapta öngörebiliriz. Dünya ticaretinin önemli rotalarından Uzak Doğu-Avrupa rotasında navlunların yükselmesi söz konusu olacaktır.” 

 

Kanallardaki sorun uzun sürerse Çin’in kendi üretimini yeni bir kapasite ayarıyla Avrupa’daki resesyona göre ayarlayabileceğinin altını çizen Engin, bunun da yeni bir ticari dalgalanma yaratabileceğini söyledi. 

 

Engin, hemen hemen bütün konteyner hatlarının 1 Ocak itibarıyla Uzak Doğu’dan taşımalar için ortalama TEU başına ek 500 dolar olacak şekilde acil durum ek ücreti gibi bir navlun artışından söz etmeye başladıklarına dikkati çekti. Kahramanmaraş merkezli depremler sonrasında İskenderun Limanı’nın henüz tam kapasiteyle çalışamaması nedeniyle Mersin Limanı’nda ciddi yoğunluk yaşandığını dile getiren Engin, “Bu yoğunluğun kontrol altına alınması, Mersin Limanı’nın rahatlaması, yine kısa ve orta vadede mümkün olacaktır” dedi.

 

YENİ KRİZLERE YENİ STRATEJİLER

 

Kızıldeniz’deki olayların küresel ticarette büyük baskı oluşturacağını belirten İstanbul Ticaret Üniversitesi İşletme Fakültesi Dekan Yardımcısı, Uluslararası Ticaret Bölümü Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Figen Yıldırım, şunları söyledi: “Denizyolu başta olmak üzere petrol firmalarının da rota uzatma eylemi, yakıt fiyatlarının da artışına sebep olacak. Ocak ve şubat stok yönetimi ile idare edilebildiği kadar edilecek ama mart başı büyük küresel ekonomik krizi doğuracak. İhracat navlunlarının yükselmesi, ülkemiz dış ticaretindeki en büyük etkisi diyebiliriz. Mersin Limanı ve diğer limanlar kullanılarak yeni düzene uygun bir stratejik 

iş ve harekat planı ortaya konulması gerekiyor.”

 

GÜVENLİK KORİDORU

 

ABD ve müttefikleri, ticari gemilerin Kızıldeniz’den geçişi için güvenlik koridoru oluşturmayı planlıyor. Bu koridor ile birlikte Husilerin insansız hava aracı ve füze saldırılarına karşı kalkan oluşturulacak. Gemilere askeri gemilerin eşlik etmesi ise değerlendirilmiyor. Husi militanları ise gemilere yönelik saldırılarına devam edeceklerini açıkladı. Grup, ABD’nin, üslerine saldırması durumunda misilleme yapacağını duyurdu. Petrol fiyatları ise Kızıldeniz’deki ticari krize rağmen ABD’deki arz artışıyla geriliyor. Brent kontratı yüzde 0.7 düşüşle 79.2 dolara geriledi. ABD’nin geçen hafta açıkladığı verilere göre ülkenin petrol üretimi günlük 13.3 milyon varille yeni rekor seviyeye ulaştı.

 

DÜNYA TİCARETİNİN YÜZDE 10’U

 

Pandemi ve ardından oluşan çip krizinin ve tedarik zinciri kanallarının bozulmasına yol açtığını belirten İstanbul Ticaret Üniversitesi İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Betül Gür, İstanbul Ticaret’e şunları söyledi: O yıllarda küresel ekonomi ciddi ölçüde daraldı. Pandemi sırasındaki genişletici para ve maliye politikaları 2021’den sonra giderek artan şekilde enflasyonist bir süreç ortaya çıkardı. Parasal sıkılaşmayla fiyat istikrarının sağlanmaya çalışıldığı bir ortamdan 2022 başında Rusya-Ukrayna Savaşı gerek emtia piyasasında gerekse enerji piyasasında maliyetleri yeniden yükseltici etki yaptı. Küresel ekonomide büyüme oranlarının %3’lerden %2,5’e doğru aşağı yönlü revize edilmeye başlandı. 2024 yılı için ekonomide yavaşlama öngörüleri artarken, parasal sıkılaşmadan ne zaman vazgeçilmesi gerektiği tartışılmaya başlandı. Küresel ekonomide yavaşlama endişelerinin ortaya çıktığı böyle bir dönemde, son haftalarda bu endişeleri pekiştirecek bir jeopolitik gelişme yaşanmaya başlandı. Yemen'de İran destekli Husiler, Süveyş Kanalı’ndan geçen, İsrail'e petrol taşıyan Norveç bandıralı bir ticari gemiyi hedef aldı ve devamı geldi. Böylece giderek tırmanan gerilim hem küresel ekonomiyi hem Türkiye ekonomisine büyüme ve enflasyon açısından olumsuz yönde etkileyecek bir riski ortaya çıkardı. Söz konusu gerilimin uzun vadede devam etmesi ekonomileri daha derin bir istikrarsızlığa sürdürebilme tehlikesini beraberinde getirmektedir. Süveyş Kanalı, dünyanın en önemli deniz ticaret rotasıdır. Dünya ticaretinin % 10’u  bu rota üzerinden yapılmaktadır. Böyle bir rotada ortaya çıkan güvenlik tehdidi ekonomi açısından büyük maliyetlere sebep olacaktır. konteyner taşımacılığında piyasaya hakim en büyük beş şirkete ait gemiler ya sevkiyatlarını durdurdular ya da Ümit Burnu'na yöneldiler” 

 

6 MADDE DE DURUMUN ÖZETİ

 

2023 ortalarından itibaren giderek artan küresel ekonomideki yavaşlama beklentileri daha yüksek olacağını belirten Prof. Gür, “Yakın dönemde IMF, DB, OECD gibi uluslararası kuruluşlar küresel ekonominin 2024 yılındaki büyüme tahminlerini %3’ten %2,5 seviyelerine aşağı yönlü revize etmişlerdi. Bu tahminler Süveyş Kanalı krizinin ardından biraz daha aşağıya çekilebilir. Süveyş Kanalı krizinin küresel ekonomide yavaşlamaya olan etkisi/yansımaları çeşitli açılardan olabilir” dedi. Prof Betül Gür, konuyu 6 adımda şöyle özetledi: 


“Bunlardan birincisi petrol fiyatları üzerinden gerçekleşecek. Hem petrol sevkiyatının yapılamaması nedeniyle arz tarafından, hem de Ümit Burnu gibi daha uzak rotaların kullanılmak zorunda kalınması nedeniyle petrol talebinin artması petrol fiyatlarını arttıracaktır. Geçen hafta (12 aralık) 73.24 ABD dolarına düşmüş olan brent petrol fiyatı, bu tarihten itibaren yükselişe geçmiş ve 20 Aralık 2023 itibarıyla 79.90 ABD dolarına ulaştı. İkincisi uluslararası ticaretin en temel maliyet unsurlarından biri olan lojistik maliyetler artmasıdır. Üçüncüsü ticaret tedarik zinciri kanalları bozulmasıdır. Örneğin girdi tedariğinin zorlaşması pandemi döneminde olduğu gibi maliyet artışlarının sektörel bazda birbirini tetiklemesine, yahut girdi temin edememenin sonucu olarak birbirine bağlı pek şekilde çok reel sektör kolunda arzın düşmesine yol açacaktır. Dördüncüsü tedarik zincirinin aksaması neticesinde mal teslim tarihlerinde gecikmeler yaşanmasıdır. Bu gecikmelerin sebep olacağı maliyet sektörlere göre farklı olacaktır.  Ancak bazı sektörler direkt olarak ilk anda etkilenecektir. Örneğin tarım sektörü. Teslim sürelerinin uzaması gemilerde yüklü tarımsal ürünlerin bozulmasına ürün arzında kıtlığa ve gıda fiyatlarının yükselmesine yol açacaktır. Beşincisi navlun ve sigorta giderleri artacaktır. Son olarak belirsizlik. Ekonomide belirsizlik önemli bir faktördür. 24 Mart 2021’de EverGreen isimli ticari gemi Süveyş Kanalı’nda kaza yaparak kıyıya oturduğunda 1 hafta boyunca Kanal, gemi geçişine kapalı kalmıştı. Böyle bir durumda küresel ticarette günlük bazda 9,6 milyar dolarlık kayıptan, petrol fiyatlarında %4 civarında bir artıştan bahsedilmekteydi. Bugün karşı karşıya kaldığımız olayla karşılaştırıldığında tamamen EverGreen olayının ne zaman çözümlenebileceğine ilişkin daha net bir kestirim yapmak mümkün. Ancak bugün karşılaştığımız ortamda Husilerin saldırılarının ne zaman sona erdirilebileceğini, güvenliğin yeniden ne zaman tesis edilebileceğini söylemek, bir zaman öngörmek pek mümkün değil. Dolayısıyla bu belirsizlik söz konusu maliyetlerin daha fazla katlanmasına sebep olacaktır. Hangi açıdan etkilerini ele alırsak alalım karşımıza artan maliyetler, üretimde kayıplar küresel ekonomide beklenen yavaşlama eğilimlerinde artış önümüze çıkmaktadır. Ekonomiler bir yandan küçülürken, maliyetlerin yükselmesi sebebiyle bir maliyet enflasyonunu da aynı anda görebiliriz.   Dolayısıyla stagflasyonist bir süreç olasılık dahilindedir. Türkiye açısından bakıldığında da benzer yansımaları büyüme ve enflasyon açısından öngörebiliriz.”

 

DAHA ILIMLI ATLATACAK

 

Çin’den ithalat pahalılaşacağı için dış ticaret açığı sorunlarının artacağını vurgulayan Prof. Gür, “Bu nokta göz önünde bulundurulduğunda ihracatımız düşebilir. Öte yandan uluslararası kuruluşlar küresel ekonomiye ilişkin büyüme tahminlerini %3’lerden %2,5 civarına düşürürken, Türkiye ekonomisinin büyüme tahminlerini % 2,5lardan % 3’e yükselttiler. Burada henüz %61,9 seviyesinde yüksek bir enflasyon ve bunun işaret ettiği iç piyasadaki yüksek tüketim, Mart ayında yapılacak yerel seçimin harcama arttırıcı etkisi, 2023 başında depremden zarar gören 11 ilimizin yeniden imarı için yapılacak kamu harcamalarının ortaya çıkaracağı yüksek tüketim eğilimi başlıca nedenlerdir.  Bu noktalar göz önünde bulundurulduğunda Türkiye ekonomisi durumu daha ılımlı atlatabilir” dedi.

25 Aralık 2023 Pazartesi