tatil-sepeti
tatil-sepeti

Küresel riskler siyasetle şekillenecek

Dünya ekonomisi enflasyon ve büyüme hesapları yaparken, ABD’de bu ay görevi devralacak Donald Trump’ın atacağı imzalar birçok ülkeyi etkileyecek. Rusya-Ukrayna savaşının yanı sıra, AB’deki yeni hükümetler ve Türkiye’nin güneyindeki siyasi gelişmeler, ticarette yeni riskler ve fırsatlar açısından gündemde olacak.

Giriş: 07.01.2025 - 09:00
Güncelleme: 07.01.2025 - 09:00

Küresel ekonomi, 2025’e büyümede yeni hedefler ve enflasyonda gevşemeyle girdi. Ancak bölgesel çatışmaların yayılma riski, rekabet stresi, Donald Trump’ın ikinci döneminde uygulayacağı ekonomi politikalarının doğurduğu endişeler, terazinin diğer kefesini dolduruyor. 

Yeni yılda enflasyonun yanı sıra faiz de takip edilen ana konulardan biri olacak. Birçok gelişmiş ekonomide geçen yılın ikinci yarısında başlayan faiz indirimi adımlarının devam etmesi beklenirken, çoğu ülkede zayıf büyüme, enflasyon ve faizdeki rahatlamayı perdeliyor. Büyümeyi canlandırmak için gözler dış ticarete çevrilirken, ticaret savaşlarının yeniden harlanması ve jeopolitik riskler, küresel ekonomiyi tehdit ediyor. 

ABD’de Trump, 20 Ocak’ta görevi devralacak. Rakip ülkelere karşı ek gümrük vergileri koyacağını açıklayan Trump’ın imza atacağı kararlar, Çin ve Avrupa Birliği ülkeleri başta olmak üzere hem rakiplerini hem ticaret partnerlerini oldukça etkileyecek. 

 

BÜYÜME TAHMİNLERİ

 

Öte yandan, küresel büyüme tahminleri de dış ticaret için bazı işaretler veriyor. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD), küresel ekonominin bu yıl yüzde 3.2 büyüyeceğini öngörüyor. OECD’nin ABD ekonomisine ilişkin büyüme tahmini yüzde 1.6, Euro Bölgesi için yüzde 1.3, Çin için yüzde 4.5 oldu. Fitch raporlarında ise küresel gayri safi yurt içi hasılanın (GSYH) 2024’teki yüzde 2.8’den yüzde 2.6’ya inmesi öngörülüyor. Allianz Trade anketine göre de küresel ekonomide 2026’ya kadar yüzde 2.8’lik büyüme bekleniyor. Çin’de ise iç talepteki yavaşlama sürüyor ve ekonomi politikalarında gevşemeye devam edilse bile halen süren emlak krizinin getirdiği olumsuzlukları ancak kısmen telafi edebilecek gibi görünüyor. 

 

ABD VE ÇİN EKONOMİLERİ

 

Ankete göre ABD’de resesyon riskleri artıyor, ancak ekonomi hâlâ yumuşak iniş aralığında. Güçlü hane halkı ve şirketlerin finansmanı, imalat sanayi yatırımlarındaki artış eğilimi ve teknoloji sektörü ekonomiyi yumuşak iniş aralığında tutan başlıca faktörler. Öte yandan, ABD’nin büyüme oranı hem iç ticaretini hem de küresel partnerlerini de etkileyecek. Eylül ayında yayınlanan Küresel Ekonomik Görünüm Raporu’nda ABD’nin yüzde 1.6’lık büyüme tahmini yüzde 2.1’e yükseltildi. Ancak Fitch Ratings Başekonomisti Brian Coulton’ın değerlendirmesine göre, ABD’de ekonomik büyümenin 2025’te daha yavaş ilerlemesi muhtemel. 

 

KEMER SIKMA ZAMANI

 

Uluslararası finans kuruluşlarının raporlarına göre Avrupa’da resesyon riski düşük seviyede de olsa mevcut. Ancak Allianz Trade raporunda daha önemli bir konu olarak ‘tekrar kemer sıkma zamanı’ ifadesi kullanıldı. Bu kapsamda başta şirketlere yönelik vergi artışı uygulamaları, harcama kesintilerinden daha muhtemel görünüyor. 

S&P Global Ratings de 2025’te ülkelerin kredi notu görünümlerini etkileyebilecek en önemli riskler arasında jeopolitik gerilimleri, artan korumacı politikaları ve faizde düşüşün piyasaların beklediğinden daha yavaş ve dalgalı seyredeceğini gösterdi. 

Bu arada petrol fiyatlarının ise talepte daha güçlü bir toparlanma olmaması ve arz şoku yaşanmaması durumunda, 2025-26 yıllarında, 80 dolar/varil seviyesinin altında kalması bekleniyor. En büyük pazarların ekonomilerindeki görünüm, partnerlerinin ticaret hacimlerini, dolayısıyla üretim kapasitelerini ve gelişme potansiyellerini de ilgilendirdiği için önem arz ediyor. 

Bu kapsamda bu yıl küresel ekonomide izlenecek konuların başında şunlar geliyor: 

* Trump’ın gümrük tarifelerindeki yeni politikaları

* Faiz indirimlerindeki muhtemel patikalar

* AB’de mali konsolidasyon ve politik istikrarsızlık

* Çin ekonomisindeki yavaşlama

* Ortadoğu’daki jeopolitik riskler

* Teknolojik ve siber olaylar

 

KAZANANLAR VE KAYBEDENLER

 

S&P Global Ratings’in raporuna göre, küresel tedarik zincirlerinin Çin’den uzaklaşması halinde, bu durum ‘henüz bilinmeyen kazananlar ve kaybedenler’ oluşturabilir. Ayrıca tedarik zincirlerinde artan karmaşıklık potansiyeliyle küresel çapta dalgalanmalara yol açabilir. Bu arada Çin’den tedarik konusunda yaşanacak problemlerin, Türkiye’deki imalatçılar için yeni fırsatlar oluşturabileceği değerlendiriliyor. 

Gelişmiş ülkelerdeki siyasi krizlerin de yeni sonuçlar doğurması bekleniyor. Bunlardan en önemlisi, Türkiye’nin büyük ticaret partnerlerinden Almanya’nın şubat ayında erken seçime gidecek olması. Fransa’da ise komşusundakine benzer bir güvenoyu krizinin ardından yeni bir hükümet kuruldu. Bu iki ülkedeki yeni hükümetlerin izleyeceği politika ticareti de etkileyecek. Diğer yandan, Türkiye’nin güney komşuları Irak ve Suriye’deki siyasi gelişmeler, sürekli göz önünde bulundurulması gereken konuların başında geliyor. Bu iki ülke, riskler kadar yeni yatırım ve ticaret fırsatları barındırıyor. 

Öte yandan Rusya-Ukrayna savaşının seyri de küresel ekonomiyi ve Türkiye’yi etkilemeye devam ediyor. Trump’ın, göreve geldiğinde bu savaşı nasıl durduracağı merak edilirken, Moskova yönetiminin, Türk ortaklı şirkete kayyum ataması yeni soru işaretlerine sebep oldu. Dolayısıyla Trump’ın olduğu kadar Putin ve Zelenskiy’nin vereceği kararlar da küresel ekonomi ve ticaret için belirleyici olacak. 

 

CEO’LARA GÖRE EKONOMİ HAREKETLENECEK

 

Teneo Vision 2025 raporuna göre, küresel CEO’lar ve yatırımcılar, Trump 2.0 yönetiminin ekonomik etkisi konusunda iyimser bir manzara çizdi. Araştırmaya katılan CEO’ların yarısı, ABD seçim sonuçlarının ardından yurt içi ve uluslararası yatırım ve işe alım faaliyetlerini hızlandırdıklarını belirtti. Öte yandan beş yöneticiden dördü, artan birleşme ve satın alma hacmi, güçlü dolar ve ticaret kesintilerini, Trump 2.0’ın en olası sonuçları arasında sıraladı. Ayrıca CEO’ların yüzde 77’si, küresel ekonominin, yılın ilk yarısında iyileşmesini bekliyor. Yine yöneticilerin yüzde 80’i, sermayeye erişimin kolaylaşmasıyla birlikte, birleşme ve satın alma işlemlerinin canlanacağına işaret ediyor. Ayrıca CEO’lar, en cazip yatırım destinasyonu olarak ABD’yi gösteriyor. 

 

KRİTİK KAMU BORCU UYARISI

 

IMF’nin geçtiğimiz aylarda yaptığı borç uyarısı halen büyük risklerden birine işaret ediyor. Fon, dünya genelinde kamu borcunun Çin ve ABD’nin liderliğinde (2024 sonunda) 100 trilyon dolara ulaşacağını duyurdu. Düşük büyüme oranları ve yüksek kamu borcu seviyelerinin tehlikeli bir kombinasyon oluşturduğunu vurgulayan IMF, devletlere borçlarını azaltmaları ve gelecekteki şoklara karşı sermaye tamponları oluşturmaları çağrısında bulundu. 

 

İHRACATÇILAR İÇİN ALACAK TAHSİLATI EN ÖNEMLİ KONU 

 

İhracatçılar, yeni yıldan iyimser olmakla birlikte, işlerini uluslararası alanda geliştirmenin doğurduğu risklerle yüz yüze. Küresel olarak şirketlerin endişeleri en çok jeopolitik riskler, girdi/işgücü kıtlığı ve finansman konularında yoğunlaşıyor. Ancak, ödeme alamama riski, listenin en başında bulunuyor. Bu riski değerlendiren Allianz Trade CEO’su Aylin Somersan Coqui,  şu tespitleri yaptı: “Küresel olarak şirketlerin yaklaşık yüzde 70’ine 30-70 gün arasında ödeme yapılıyor. İngiltere, Fransa ve ABD’de bu sürenin diğer ülkelere kıyasla biraz daha fazla olduğunu tespit ettik. Düşük büyüme, ticari aksaklıklar ve jeopolitik belirsizlikler nedeniyle şirketlerin yüzde 42’si önümüzdeki 6 ila 12 ay içinde ihracat ödeme vadelerinin uzamasını bekliyor. Bu beklentiler, küresel ticari iflasların yüzde 9 oranında artacağı yönündeki tahminimizle de örtüşüyor.”  

 

İNGİLTERE İLE STA’DA YENİ AŞAMA 

 

Birleşik Krallık’ın Türkiye ile imzaladığı ve 2021 yılında yürürlüğe giren Serbest Ticaret Anlaşması (STA) büyük potansiyel barındırıyor. İhracatçı Türk firmalarının pazara erişiminde güvence sağlayan mevcut STA’nın güncellenmesi için birçok müzakere yapıldı. Yeni aşamadaki görüşmelerin bu yılın ilk yarısında başlaması bekleniyor. Sadece mal ticaretini kapsayan STA, hizmet, dijital ekonomi ve kamu alımlarını içeren daha kapsamlı bir modele dönüştürülecek. Hizmet sektörünün yanı sıra yatırımlar ve tarım ürünleriyle ilgili güncelleme de yapılacak. STA, iki ülke arasındaki 19 milyar dolarlık ticaret hacmini 25 milyar dolara çıkarmak için önemli bir araç olacak. Bu süreçte firmaların İngiliz pazarına girişi, ortaklık ve satın almalar da büyüme için önemli kabul ediliyor.