Salı, 05 Kasım, 2024
ABD’nin Enflasyonu Düşürme Yasası kapsamında kabul ettiği korumacılık önlemleri, 28.5 trilyon dolarlık küresel ticarette taşları oynattı. Bu önlemlere karşılık vermeye hazırlanan AB, üyelerinin de destek vermesinin yolunu açacak.
HABER: ŞEREF KILIÇLI
Pandemiden çıkış sürecinde yıllık 28.5 trilyon dolarlık büyüklüğe erişen küresel ticaret; enerji krizi, küresel enflasyon, Rusya-Ukrayna savaşı ve yaptırımlar gibi farklı sorunlarla birlikte yoluna devam ediyor. Bu süreçte, toplam 4.6 trilyon dolarlık dış ticareti ve 2.9 trilyon dolarlık ithalatıyla dünyanın en büyük pazarı olan ABD’de kabul edilen bir yasa, küresel ticaretteki taşları yerinden oynatmaya başlattı. ‘Enflasyonu Düşürme Yasası’ olarak adlandırılan ve iklim, vergi, sağlık gibi alanlarda kapsamlı yenilikler getiren düzenleme, ABD ile Avrupa Birliği (AB) arasında ticari gerilim başlattı. AB, pandemi öncesinde yaklaşık 500 milyar dolar, geçtiğimiz sene ise 463 milyar dolar ihracat yaptığı en büyük pazarı ABD’de böyle bir yasanın çıkmasından hoşnut değil.
YEŞİL DÖNÜŞÜM
ABD’nin Enflasyonu Düşürme Yasası’nda enerji güvenliği ve iklim değişikliğiyle mücadeleye yönelik yatırımlar için 369 milyar dolarlık kaynak ayrıldı. Bu yatırımlarla, enerji faturalarının yılda 500 ila 1.000 dolar arasında düşürülmesi, karbon emisyonunun 2030’a kadar yüzde 40 oranında azaltılması ve hayata geçirilecek yeni projelerle istihdama katkı sağlanması hedefleniyor. Ayrıca, vergi indirimleriyle elektrikli otomobil satın almayı teşvik etmeyi de öngören yasa kapsamında, Kuzey Amerika’da üretilen bataryaların kullanıldığı ve bu bölgedeki madenlerden çıkan mineralleri içeren elektrikli araçlara 7 bin 500 dolara kadar vergi indirimi verilmesi de planlanıyor.
AB’NİN İTİRAZLARI
AB temsilcileri ise ABD’deki Enflasyonu Düşürme Yasası’na karşı seslerini yükseltmeye başladı. AB tarafı, yasanın endişe uyandırdığını, kritik tedarik zincirlerinin parçalanabileceğini, vergi muafiyetlerinin ve sübvansiyonların sorunlu konular olduğunu savunuyor. Salgın, savaş ve enerji krizinin, başta Avrupa ekonomisinin enerji yoğun sektörleri olmak üzere birçok endüstrisinin rekabet gücünü olumsuz etkilediğine dikkat çekilirken, Enflasyonu Düşürme Yasası’nın haksız rekabete yol açma ve piyasaları kapatma riski oluşturduğuna da işaret ediliyor. Yasa sebebiyle mesela bir otomobil üreticisinin Kuzey Amerika’da üretim yapması ve ABD’den parça alması halinde çifte fayda sağlayacağı, bunun ise yatırım akışlarını yeniden yönlendireceği belirtiliyor. AB’deki bazı üreticilerin yatırımlarını AB’den ABD’ye taşımayı düşündüklerini açıklaması ise AB’nin endişelerini artırıyor.
MİSİLLEME SİNYALİ
Diğer taraftan, bu konuda AB’den misilleme sinyali de geldi. AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, sanayi yatırımlarına yönelik kamu destek kurallarını basitleştireceklerini açıkladı. Yani AB üyesi ülkelerin kamu idarelerinin de ABD’ye benzer destekler vermesinin yolu açılacak. Enflasyonu Düşürme Yasası ve diğer önlemlerin bozulma yarattığı durumlarda oyun alanını yeniden dengelemek için harekete geçeceklerini, Avrupa sanayisinin dönüşümüne daha fazla finansman sağlanması gerektiğini belirten Von der Leyen, “Dönüşüme yönelik kamu yatırımlarını kolaylaştırmak için ilk önce kendi kurallarımızı ayarlamalıyız” dedi.
Leyen, AB’deki iş dünyasının basit kuralları olan bir kamu destek sistemi talep ettiğini de söyledi. Bu süreçte dikkat çekici bir çıkış da Fransa Başbakanı Elisabeth Borne’den geldi. Borne, ABD’nin Enflasyonu Düşürme Yasası’nın Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) kurallarına uymadığını söyleyerek, uluslararası camiaya mesaj verdi.
DTÖ’DE REFORM İHTİYACI
Avrupa’da, Almanya ile Fransa’nın işbirliğinin yeni değişen rekabet dengesini belirleyen koşulları çok iyi bilmelerinden kaynaklandığını belirten İstanbul Ticaret Üniversitesi Uluslararası Ticaret Bölümü Başkanı Prof. Dr. Figen Yıldırım, Fransa’nın DTÖ mesajını şöyle değerlendirdi: “Hedefleri açısından bakıldığında, DTÖ’den ticari savaşların etkisiyle yeni kutuplaşmaların önüne geçmesi bekleniyor. Ancak DTÖ yeniden konumlandırmasını bir an önce yapmazsa, bu düzeni kuranların kuralları yeni baştan inşa ettikleri görüldüğünde DTÖ hızla etkisini kaybedebilir. DTÖ, ticaretin küreselleşmesini sadece ticaret hacminin arttırılması olarak değil, son dönemde odak olan konu; sürdürülebilir verimlilik ve sosyal fayda yönünden de ele almalı. Bunun yanında hizmet ticaretini düzenleyen anlaşma ve birlik girişimlerinin entegrasyonu artırılmalı.”
OKTAY: YASANIN HEDEFİNDE ÇİN VAR
İstanbul Ticaret Gazetesi Yazarı ve Özyeğin Üniversitesi Öğretim Görevlisi Fatih Oktay, Biden yönetiminin Enflasyonu Düşürme Yasası’nın hedefinde Çin’in olduğunu savunurken, bunun ABD yönetiminin sanayi ve teknolojide Çin’e bağımlılığı azaltıp öne geçmeye yönelik olarak çıkardığı üçüncü yasa olduğunu belirtiyor. Oktay’ın görüşleri şöyle: “Daha önceki Altyapı Yasası ile Çip ve Bilim Yasası’nın da ana hedefini bu oluşturuyor. Bu üç yasa çerçevesinde ABD yönetimi sanayiye birkaç trilyon dolarlık kaynak aktarmayı hedefliyor. Devlet alımlarını yerli üretime yönlendiren, 1933 yılında çıkan ve geçen yıl Biden yönetimi tarafından güçlendirilen ‘Amerikan Malı Al Yasası’, yabancı üreticilerin bu kaynaklardan yararlanmasını büyük ölçüde kısıtlıyor ve bu nedenle başta AB, diğer ülkelerin itirazlarına yol açıyor. Enflasyonu Düşürme Yasası, kendi içinde de yabancı üreticileri dışlayan ek hükümler içeriyor.”
MADE İN TÜRKİYE ALGISI BİRLEŞTİRİCİLER ARASINDA OLACAK
Tedarik zincirinin yeniden şekillenme süreci ve DTÖ’de reform yapılması tartışmalarında Türkiye’nin konumunu değerlendiren Prof. Dr. Figen Yıldırım, şunları söyledi: “Türkiye’nin jeopolitik konumu ve ihracatçılarımızın performansı dikkate alındığında, yükselen bir Made in Türkiye algısı, yenilenecek olan küresel ticaret zincirinde en önemli birleştirici noktalardan biri olacak. DTÖ’nün yeniden konumlandırılmasında konuya hakim ticari diplomasiyi yönetmek çok önemli. Kuralları koyarken etkin olunması, sonrasında ticarette yaşanacak gelişmelerde gerçekçi yaklaşım geliştirilmesini sağlayacaktır.”
ABD’NİN DTÖ’YE YAPTIĞI İLGİNÇ ŞİKAYET
Uluslararası ticaretin önündeki engelleri ortadan kaldırmak, ticaret kurallarını şeffaflaştırmak, ticaret işlemlerini kolaylaştırmak suretiyle küresel ticaret hacmini artırmak için 1995 yılında kurulan DTÖ, anlaşmazlıklara çözüm bulma misyonuyla da öne çıkıyor. DTÖ’ye şu anda 164 ülke, üye durumunda. 23 ülkenin ise üyelik görüşmeleri devam ediyor. DTÖ, pandemi öncesinde ABD ile Çin arasındaki ticaret savaşı kaynaklı ilginç şikayetlere de sahne oldu. Hatırlanacağı üzere, ABD’nin alüminyuma ve çeliğe ek gümrük vergileri getirmesi üzerine Çin, AB, Kanada, Hindistan, Meksika, Norveç, İsviçre, Türkiye ve Rusya, DTÖ’ye şikayette bulunmuştu.
Hatta bazı ülkeler bazı ABD ürünlerine ek gümrük vergileri getirerek misilleme de yaptı. Devam eden süreçte, ek gümrük vergisi koyarak krizi başlatan taraf olan ABD, kendisine misilleme yapan Çin, AB, Türkiye, Kanada ve Meksika’yı DTÖ’ye şikayet etti. ABD’nin şikayet başvurusunda söz konusu ülkelerin uyguladıkları misilleme ek gümrük vergilerinin DTÖ’nün kurallarını ihlal ettiğini iddia etmesi de şaşkınlık uyandırmıştı. Nitekim geçtiğimiz hafta DTÖ Anlaşmazlıkların Çözümü Mekanizması’nın üç kişilik paneli, Türkiye, Çin, Norveç ve İsviçre’nin, Trump’ın çelik ve alüminyum ithalatına yönelik ek gümrük vergisi itirazına yönelik kararını açıkladı. Panel, ABD’nin önlemlerinin DTÖ kurallarıyla tutarsız olduğunu belirterek, Trump’ın çelik ve alüminyum ithalatına yönelik ek gümrük vergilerinin küresel ticaret kurallarını ihlal ettiğine karar verdi.
27 Aralık 2022 Salı
05 Kasım 2024 Salı
05 Kasım 2024 Salı
05 Kasım 2024 Salı
04 Kasım 2024 Pazartesi
04 Kasım 2024 Pazartesi