tatil-sepeti

Sene başında küresel ekonominin yüzde 4.1 ila yüzde 4.4 arasında büyüyeceğini öngören uluslararası finans kuruluşları, tahminlerini aşağı yönlü revize edecek. Rusya-Ukrayna savaşında barış görüşmeleri sürerken, küresel enflasyonda artış ve büyümenin azalması gündemde.

Küresel ekonomide özellikle artan enerji maliyetlerine çözüm aranıyor. Doğalgazda alternatif arayışlara giren Avrupa Birliği’nin yol haritasında Türkiye de var. Tedarikte avantajlı olan Türkiye’nin doğalgazda orta vadede dağıtım merkezi olabileceği belirtiliyor.

HABER: ŞEREF KILIÇLI

Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Dairesi (UNCTAD), 2021 yılında küresel ticaretin 28.5 trilyon dolara ulaştığını açıkladı. Bu rakamın, 2020’ye kıyasla yüzde 25’lik, 2019’a yani pandemi öncesine kıyasla yüzde 13’lük bir artış olduğunu da kaydetti. Ancak Rusya ile Ukrayna arasındaki savaş, küresel ekonomiyi emtia fiyatlarının artması, tedarik zincirinin bozulması ve yaptırımlar kanallarıyla pandemiden sonra yeni bir türbülansın içine attı.

EMTİADA RUSYA’NIN YERİ

Rusya, dünya ekonomisinin sadece yüzde 2’sini oluştursa da, emtia piyasasındaki ağırlığı savaşın küresel ekonomiye maliyetini önemli ölçüde artırıyor. Doğalgaz pazarının yüzde 17’sini, kömürde yüzde 18’ini, platin pazarının yüzde 14’ünü, ham petrol pazarının yüzde 11’ini, paladyumun yüzde 35’ini ve buğday ihracatının yüzde 19’unu Rusya tedarik ediyor. Küresel gübre ihracatındaki yaklaşık yüzde 12’lik payı ise neredeyse tüm tarımsal emtiaları etkiliyor.

EN BÜYÜK RİSK

Savaşın etkisiyle özellikle enerji maliyetlerinin yükselmesi, her türlü malın hareketini etkileyen daha pahalı lojistik anlamına geliyor. Ekonomi uzmanları, dünya ekonomisi için en büyük riskin, uzun sürebilecek bir krizin dünyayı yüksek enflasyon ve düşük ekonomik büyümenin kombinasyonu olan stagflasyona sürüklemesi olduğunu söylüyor. Nitekim doğalgazda tedarikinin yüzde 41’ini Rusya’dan sağlayan Avrupa Birliği, enerjide kısa ve orta vadede yeni planlar yapmaya başladı. Kısa vadede LNG (sıvılaştırılmış doğalgaz) alımını artırmak, orta vadede Türkiye üzerinden daha fazla boru doğalgazı almak tartışılıyor.

ETKİ DÜNYA GENELİNDE

Küresel büyümeye ve küresel enflasyona savaşın etkilerini değerlendiren Türk-Alman Üniversitesi İktisat Bölümü Başkanı Prof. Dr. Elif Nuroğlu, şöyle konuştu: “Enerjiyi Rusya’dan tedarik edemeyen ülkeler alternatifsiz veya daha pahalı seçenekleri değerlendirmek zorunda kalabilir. Bu da şüphesiz dünya genelinde enerji ile birlikte üretim maliyetlerinin artması, bu artışın fiyatlara yansıması ve fiyatlar genel seviyesinde toplu bir artış görülmesi anlamına gelecektir. Fiyatların yükseldiği ve tedarik zincirlerinin kırıldığı enflasyonist bir ortamda, üretimin sekteye uğraması ve düşmesi de kaçınılmaz olur. Sonuç olarak, sadece savaşa giren ülkelerin ekonomileri kötüye gitmez; dünya genelinde üretim, ticaret ve büyüme azalır.”

ENERJİDE TÜRKİYE YOLU

Artan enerji ve diğer emtia fiyatlarının Türkiye’de enflasyonu kaçınılmaz olarak daha da yükselteceğini belirten Prof. Dr. Elif Nuroğlu, “Çünkü üretim maliyetleri enerji ve hammadde fiyatlarına bağlı olarak doğrudan artacak. Yaptırımları söz konusu etmesek bile Türkiye bu savaştan en fazla etkilenecek ülkelerden. Diğer taraftan, enerjide Rusya’ya olan bağımlılığını azaltmak isteyen, daha fazla Azerbaycan doğalgazı ve petrolü satın almayı düşünen AB’nin tedarik zincirinde Türkiye güvenli bir dağıtım merkezi olabilir. Henüz yeni konuşulmaya başlanan bu durum, Türkiye açısından savaşın ortaya çıkardığı bir fırsat olabilir” dedi.

AZERBAYCAN’IN İHRACATI

Doğalgazda orta vadeli alternatif çözümler de arayan Avrupa Birliği için Türkiye kritik önemde. TANAP boru hattının kapasitesinin artırılarak Türkiye üzerinden daha fazla Azerbaycan doğalgazının Avrupa’ya taşınmasının yıllardır konuşula gelen bir konu olduğunu belirten Paris merkezli Akdeniz Ülkeleri Enerji Şirketleri Birliği’nin Petrol ve Gaz Direktörü Doç. Dr. Sohbet Karbuz, şöyle konuştu: “Bunun gerçekleşebilmesi için önemli olan Azerbaycan gaz üretiminin ve ihracat potansiyelinin artırılması. Üretimin artırılması konusunda çalışmalar devam ediyor. Yeni sahalarda üretimin planlanan miktarlarda ve zamanda hayata geçirilmesi burada kilit rol oynayacak. Tabii ki Şah Deniz sahasında üçüncü faza geçilip geçilmeyeceği de son derece önemli. Türkmen gazının getirilmesi konusu da Trans-Hazar projesinin bir türlü hayata geçirilememesi dahil birçok nedenden ötürü bir sonuç vermedi. Rusya ile Hazar Denizi’ne kıyıdaş diğer ülkeler arasındaki siyasi ilişkilerin özellikle Ukrayna savaşı sonrası yönü, bu projenin ve nihayetinde Hazar veya İran geçişli Türkmen gazının geleceğini belirleyecek.”

İRAN DOĞALGAZI

Yine Türkiye üzerinden İran doğalgazının Avrupa’ya ulaştırılması ise gündeme gelen ikinci alternatif. İran gazının Türkiye üzerinden Avrupa’ya ulaştırılabilmesi için önce İran’ın kış aylarında kendi kendine yeter hale gelmesi ve Türkiye ile olan kontrat şartlarını yerine getirme kabiliyetine erişmesi gerektiğini söyleyen Karbuz, şöyle devam etti: “Rezerv açısından bakıldığında hiç sorun yok. Önemli olan bu rezervlerin geliştirilerek üretim kapasitesine dönüştürülmesi. Bunun için tüm yaptırımların kalkması bir yana batılı şirketlerin İran’da yatırım yapmaya istekli olması gerekiyor. Dolayısıyla İran seçeneğine de ancak uzun vade olarak bakmak daha gerçekçi bir yaklaşım olacaktır.”

İSRAİL DOĞALGAZI VE TÜRKİYE

İsrail doğalgazının Türkiye üzerinden Avrupa’ya iletilmesi de yine bu süreçte gündeme getiriliyor. Doç. Dr. Sohbet Karpuz, şu analizi yaptı: “İsrail gazının Türkiye’ye gelip gelmemesi İsrail’in Akdeniz açıklarındaki Leviathan ve Tamar sahalarını işleten konsorsiyuma ve özellikle bu sahaların operatörü olan Amerikan Chevron şirketinin planlarına bağlı. Mevcut plan, Mısır’daki LNG tesislerine bağlanacak bir boru hattı inşası üzerinde yoğunlaşıyor. Dolayısıyla, İsrail’deki üreticiler daha esnek bir ihracat seçeneği olan LNG’ye öncelik verebilirler. Türkiye’ye bir boru hattı projesi ve Türkiye üzerinden Avrupa’ya İsrail gazının satılması, her ne kadar İsrail ile Türkiye arasındaki ilişkilerin yumuşaması yönünde önemli aşamalar kaydedilse de önünde birçok engel bulunan bir proje.”

EASTMED İLE REKABET KIZIŞIYOR

Ukrayna’daki savaş ve Avrupa Komisyonu’nun REpowerEU önlem paketiyle Rusya’dan doğalgaz alımının elimine edilmesi yolundaki yeni politikaları, EastMed doğalgaz boru hattının yeniden gündeme getirilmesine neden oldu. Doç. Dr. Karbuz, ABD’nin bu projeden desteğini çektiğini fakat yürütülen lobi faaliyetleri neticesinde tekrar gündeme getirildiğini hatırlatarak, şu bilgiyi verdi: “Chevron CEO’su Michael Wirt’in 7 Mart’ta ‘İsrail gazı boru hattıyla Avrupa’ya gidebilir’ cümlesiyle EastMed boru hattını kastettiği konusunda yorumlar var. Chevron CEO’su müşteri kızıştırıyor da olabilir. Bir yanda Mısır, bir yanda Türkiye ve diğer yanda Avrupa Birliği üye ülkeleri var. Ne de olsa gazın nereye gideceğini politikacılar değil, onlar belirleyecek.”

BÜTÜN HESAPLAR DEĞİŞTİ

Sene başında koronavirüs salgın sürecindeki gelişmeleri de dikkate alarak Dünya Bankası yüzde 4.1, Uluslararası Para Fonu (IMF) yüzde 4.4 küresel büyüme tahmininde bulunmuştu. Finansal araştırma kuruluşları da sene sonunda yaklaşık yüzde 6’lık küresel enflasyon öngörüyordu. Ancak enerji başta olmak üzere emtia fiyatlarındaki artış göz önüne alınarak hesaplar yeniden yapılıyor. Nitekim IMF, küresel büyüme tahminini aşağı yönlü revize edeceğini açıkladı.

Avrupa: Avrupa Merkez Bankası, savaş nedeniyle yükselen enerji maliyetlerini ve zayıflayan güveni gerekçe göstererek Euro bölgesindeki büyüme tahminini yüzde 4.2’den yüzde 3.7’ye indirdi. Yüzde 3.2 olan 2022 sonu enflasyon hedefi de yüzde 5.1 olarak öngörüldü.

ABD: ABD Merkez Bankası (Fed), ABD ekonomisinin bu yıla ilişkin büyüme tahminini, yüzde 4’ten yüzde 2.8’e düşürdü. Fed, enflasyon tahminini ise yüzde 2.6’dan yüzde 4.3’e yükseltti.

21 Mart 2022 Pazartesi

Etiketler : Gündem