Kümelenerek hem kendimize yeteriz hem ihracatçı oluruz

Giriş: 02.12.2019 - 00:00
Güncelleme: 17.12.2024 - 22:35

Hayvansal ürünlere yurt içinde ve yakın ülkelerde artan talep, AB ile uyum çalışmaları ve sermayenin yoğunlaşan ilgisi, Türkiye’ye hayvancılıkta ihracat kapılarını açacak.

Sektör temsilcileri, uzun vadeli politikalar, üretici birliklerinin etkinleştirilmesi ve kooperatifleşme ile üretimin artacağı ve dışa bağımlılığın azalacağı konusunda hemfikir.

Türkiye’nin stratejik sektörleri arasında yer alan hayvancılıkta, son yıllarda ‘süreklilik’ kazanma eğiliminde olan ithalatın önüne ‘kooperatifleşme’ ile geçilebilecek. Hollanda ve İsrail gibi ülkelerde başarıyla uygulanan projeler model alındığında, üretici ile tüketici arasındaki zincir de kısalacak. Desteklerin arttığı, teknolojik olanakların geliştiği, hayvan sayısının fazlalaştığı günümüzde hayvancılık sektörü, sermayenin de radarına girdi. Hayvansal üretimin ve damızlık yetiştiriciliğinin yetersiz kaldığı ülkelere yakın olmamız ise sektör için büyük fırsat.

MÜRACAAT ALMIYORUZ

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da 3. Türkiye Tarım Orman Şurası’nda besicilik sektörünün önemine dikkat çekerek, “2020’de küçükbaş sürü büyütme projesi kapsamında sürüye katılan hayvan başına 100 TL destek verilecek. Son 1.5 yılda zorunlu olmadıkça et ithalatı yaptırmadık. Besilik hayvan için kasım ayıyla beraber yeni ithalat müracaatı almıyoruz. Bu hassasiyetimizi 2020’de de devam ettireceğiz” dedi. Erdoğan, hayvancılıkta yerli ırkların muhafazasına ve ıslahına yönelik çalışmalara ağırlık vereceklerinin altını çizerek, “Kırmızı et sektörünü hafife almayacağız. Küçükbaş hayvan eti tüketimini özendirerek, pazardaki payını artıracağız” diye konuştu.

COĞRAFYA AVANTAJI

Son 10 yılda hem ilginin hem de desteklerin artmasıyla yükselişe geçen hayvancılık sektörü, İstanbul Ticaret Odası tarafından da mercek altına alındı. İTO Meslek Komiteleri Müdürlüğü Uzmanı Dr. Şenay Çelik tarafından hazırlanan ‘Türkiye’de Kırmızı Et Sektörünün Analizi’ isimli çalışmada, hayvancılığın güçlü ve zayıf yönleri ile barındırdığı fırsatlar ve riskler analiz edildi. Türkiye’nin coğrafi olarak hayvansal üretimin ve damızlık yetiştiriciliğinin yetersiz olduğu ülkelere yakınlığı nedeniyle taşıdığı fırsatlara dikkat çekilen analizde, “Uzun vadeli hayvancılık politikaları ile üretimi artırarak, dışa bağımlılığı azaltabiliriz. Kooperatifleşmenin teşvik edilmesiyle üretici ile tüketici arasında da sağlıklı bir zincir kurulabilir” mesajı verildi.

2.6 MİLYAR KİŞİ GEÇİNİYOR

Dünyada yaklaşık 2.6 milyar kişinin küçük ölçekli çiftliklerde geçimini hayvancılıktan sağladığı belirtilen analize göre, hayvancılık gelişmekte olan ülkelerde tarımsal gayrisafi üretim değerinin yaklaşık yüzde 30’unu, küresel tarımsal gayrisafi üretim değerinin ise yaklaşık yüzde 40’ını oluşturuyor. Dünya nüfusu ile birlikte kentleşme oranının ve gelir seviyesinin yükselmesi de tarımsal hayvansal ürünlere olan talebi artırıyor. Gelişmiş ülkelerin çoğunda hayvancılığın tarımsal üretim içerisindeki payı yüzde 50’nin üzerinde. Bu oran Fransa’da yüzde 60, İngiltere’de yüzde 70, Almanya’da ise yüzde 75’e kadar yükseldi.

Birleşmiş Milletler Gıda Tarım Örgütü (FAO) verilerine göre, tarım sektörü toplam GSMH’nin yüzde 3.3’ünü oluşturuyor. Hayvancılık sektörü ise toplam tarımsal GSMH’de yüzde 35’lik paya sahip. Bu oran AB ülkelerinde yüzde 49, ABD’de yüzde 43 iken gelişmekte olan ülkelerde yüzde 33 dolayında. Ülkemizde ise yaklaşık yüzde 36.

ELVERİŞLİ MERALAR

Analize göre, Türkiye’de hayvancılık sektörünün yaşadığı değişim sonucunda büyükbaş işletme sayısı bugün 31 bin 419’a ulaştı. Büyükbaş hayvan sayısı 17.2 milyona, küçükbaş hayvan sayısı ise 46.1 milyona yükseldi. Türkiye’nin coğrafi koşullarının hayvancılık için son derece elverişli olanaklar sunduğu hatırlatılan analizde, “Özellikle kaliteli ve geniş çayır-meraların varlığı, hayvancılığı destekler nitelikte. Doğu Anadolu, İç Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri, hayvancılığın en yoğun şekilde yapıldığı alanlar olarak dikkat çekiyor” denildi.

ÜRETİCİLER NE İSTİYOR?

Uzun vadeli politika şart
İTO Et ve Et Ürünleri Meslek Komitesi Başkanı ve Meclis Üyesi Abdulvahap Eraslan: Hayvansal üretime verilen desteklerde kontrol ve sürdürüle-bilirlik mekanizması yetersiz. Uzun vadeli hayvancılık politikasının olmaması üreticiyi ciddi olarak etkiliyor. Üretim, işletme ve pazarlamadaki tekelleşmelerin önüne geçmek için üretici birlikleri etkinleşti-rilmeli, kooperatifleşme teşvik edilmeli. Hollanda, İsrail gibi ülkelerdeki projeler dikkate alınarak üretici ile tüketici arasındaki zincir sağlıklı hale getirilebilir.

İklim değişikliği tehdit
İTO Et ve Et Ürünleri Meslek Komitesi Başkan Yardımcısı ve Meclis Üyesi Ali Şükrü Bayraktar: Toplumun sağlıklı beslenmesi için küçükbaş hayvan yetiştiriciliğine ağırlık verilmeli. Mera alanları ve kalitesi yeterince korunmuyor. Küresel iklim değişikliğinin tarımsal üretime olumsuz etkisi, sektörün geleceği açısından tehdit. Yerli hayvan ırklarının korunması için gerekli önlemler alınmalı.

Gençler özendirilmeli
İTO Et ve Et Ürünleri Meslek Komitesi Meclis Üyesi Zeynel Abidin Kopuz: Üreticinin örgütlenmemesi kârlılığı düşürüyor. Fakat aracıların çok olması üreticinin değil, tüketicinin aleyhine. Gençlerimizi hayvancılığa özendirmek için mesleki eğitime önem verilmeli. Ülkemizde kurumsal üretici yok denecek kadar az. Hayvansal ürünlerde sahtecilik ve hilenin önlenmesi için cezai yaptırımlar olmalı.

Besiciliğe destek artmalı
İTO Et ve Et Ürünleri Meslek Komitesi Üyesi Bilal Ersin Aslantürk: Besicilik dana ithalatı yerine süt besiciliğine destekler artırılmalı ve üretime yönelik besiciliğe önem verilmeli. Hayvancılık girdilerinde dışa bağımlılığın azaltılması için de yerli üretim desteklenmeli.

Yerli ırk korunmalı
İTO Et ve Et Ürünleri Meslek Komitesi Üyesi Refik Demirci: Hayvansal üretime yönelik destekler, hayvancılık işini uzun süre yapan ve kurumsal firmalara verilmeli. Gençlerimizin hayvancılığa ilgi duyması için devlet tarafından çeşitli yatırımlar yapılmalı.Yerli hayvan ırkı korunmalı.

En büyük kaynak meralar
İTO Et ve Et Ürünleri Meslek Komitesi Üyesi Önder Çapan: İşletmeler üzerindeki aşırı finansman yükünü azaltmak için devlet tarafından destek verilmeli. Yetiştiricilerin teknik bilgileri yeterli değil. Kaliteli kaba yem açısından en büyük kaynak meralar. Ancak mera alanları ve kalitesi yeterince korunmuyor. Yerli hayvan ırklarının yok olma riski karşısında önlemler alınmalı.

Plansız ithalat zorlaştırır
İstanbul Ticaret Borsası Kırmızı Et Ticareti Meslek Komitesi Üyesi Ahmet Yücesan: Hayvan ve hayvansal ürün ithalatının sürekli olmasından çok zamansız ve plansız ithalat üretimi zarara uğratır. Hayvancılık üretiminde esas olan planlama ve istikrardır.

FIRSATLAR…

  • Hayvansal ürünlere talebin artma potansiyeli
  • Hayvansal üretimin ve damızlık yetiştiriciliğinin yetersiz olduğu ülkelere yakınlık
  • AB’ye uyum çalışmaları
  • Hayvancılığın kırsal kalkınma amaçlı olarak geliştirilmesi zorunluluğu
  • Hayvancılıkta teknolojik olanakların artması
  • Yem bitkileri üretim alanlarının artma potansiyeli
  • İyi hayvancılık uygulamalarının artması
  • Ulaşım ve taşıma koşullarının gelişmekte olması
  • Sermayenin hayvancılık sektörüne ilgisinin artması
  • Organik hayvancılığa uygun geniş alanların varlığı

RİSKLER…

  • Desteklemelerin ana yapısal sorunlara, kısa vadeli çözümler üretmek amacıyla yönlendirilmesi
  • Hayvan ve hayvansal ürün ithalatının süreklilik kazanma eğiliminde olması
  • Hayvansal üretim, işleme ve pazarlamada tekelleşme eğilimi
  • İşletmelerin üzerindeki aşırı finansman yükü
  • Gençlerin sektöre ilgisinin azalması
  • Küresel iklim değişikliğinin tarımsal üretime olumsuz etkisi
  • Üretim alanlarının daralması
  • Hayvansal ürünler konusunda medya ve internet aracılığıyla kamuoyunun yanlış bilgilendirilmesi
  • Hayvansal ürünlerde sahtecilik ve hilenin (tağşiş) önlenememesi
  • Yerli hayvan ırklarının üstün nitelikleriyle birlikte yok olma riski

15 HAYVANLA İŞLETMECİLİK YAPIYORUZ

Türkiye’de hayvancılık faaliyetlerinin küçük ölçeklerde yapılması, verimliliğin önündeki en büyük engellerden biri. ABD ve Avustralya gibi ülkelerde işletmelerin ortalama büyüklüğü 200 baş hayvanın üzerinde. Kuzey Avrupa ülkelerinde ortalama işletme büyüklüğü 100 hayvan civarında. Bu rakam Türkiye’de 15 baş hayvan ile oldukça düşük seviyede. TÜİK verilerine göre büyükbaş hayvancılık sektöründe faaliyet gösteren işletmelerin yüzde 83.7’sinin 20’den az hayvanı var. Tesislerin sadece yüzde 0.6’sı, 150 ve üzerinde hayvana sahip.