İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç, Türkiye’nin siyasal ve ekonomik cephede büyük bir savaş verdiğini söyledi. İstanbul Ticaret Odası olarak, bu mücadeleyi yürüten Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yanında olduklarını vurgulayan Avdagiç, “Sayın Cumhurbaşkanımızın 100 Günlük Eylem Planı’nı açıklarken ifade ettiği ‘yerli ve milli direnişin’ en büyük destekçisiyiz. Elbette, Türkiye’yi kur riski ve resesyonla tehdit edenlere, ekonomik savaş çıkması için gayret gösterenlere, bu devlet meydan okuyacak” dedi. Avdagiç, bu savaşın Türkiye’ye karşı sert fiyatlama ile yürütülmeye çalışıldığına dikkat çekerek, “Kuklaya değil, kuklacıya bakın” dedi.
Oda’nın ağustos ayı Meclis toplantısındaki konuşmasına, ağustos ayının zaferlerle taçlanmış bir ay olduğunu hatırlatarak başlayan Avdagiç, 26 Ağustos 1071’de Anadolu’nun kapılarını açan Malazgirt Zaferi’nin 947. yılını kutladı. Türk milletini Anadolu’dan atmak isteyenlerin 30 Ağustos 1922 Başkomutanlık Meydan Muharebesi ile bu topraklardan sürüldüğünü söyleyen Başkan Avdagiç, “Bu zaferin de 96. yılını idrak ediyoruz. Tüm milletimizin Zafer Bayramını tebrik ediyorum. Anadolu’yu milletimize yurt eden, bu toprakların her metrekaresinde kanı olan şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyorum. Bu vesileyle bir kez daha tekrarlamak istiyorum ki, Anadolu bizim alın yazımız” dedi.
GENÇLERE BÜYÜK FIRSAT
Konuşmasına, üniversite öğrencilerinin tercih dönemini yaşadıkları bugünlerde aldıkları iki önemli kararı açıklayarak devam eden Şekib Avdagiç, şunları söyledi: “Birincisi; İstanbul Ticaret Üniversitesi’ni tercih edecek öğrencilere yüksek miktarda indirim uygulanmasını ve bu farkın da Odamız tarafından karşılanmasını kararlaştırdık. Böylece İstanbul Ticaret Üniversitesi’ni ilk 5 tercihinde yazan ve kazanan öğrencilere yüzde 20 destek olacağız. İkinci olarak, TOBB çatısı altındaki diğer Oda ve Borsaların üye çocuklarına da yüzde 10 indirim desteği vereceğiz.
Ayrıca 400 bin üyemizin çocukları, üniversitemizi tercih ettiklerinde eskisi gibi yüzde 15 indirimden yararlanmaya devam edecek.”
DOSYAMIZI HAZIRLIYORUZ
Yönetim olarak, yeni atanan kabine üyelerine yaptıkları ziyaretler hakkında bilgi veren Avdagiç, sektörel istişare toplantılarına, sanayi; enerji, iletişim ve teknoloji; lojistik/otomotiv ve hizmetler ile devam edeceklerini ve Hükümete sunulacak dosyayı oluşturacaklarını belirtti.
Türkiye ekonomisi ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Avdagiç, ABD Başkanı Trump’ın tetiklediği ticaret savaşlarının, örtülü bir ‘kur savaşı’yla at başı yürüdüğüne dikkat çekti. ABD ile ticaret savaşına girişmiş ülkelerin paralarının, ABD Merkez Bankası Fed’in parasal sıkılaştırmadaki ısrarı sebebiyle değer kaybettiğini vurgulayan Avdagiç, “Ticaret savaşlarının da körüklemesiyle 2018’e 88 puanlar düzeyinde girmiş olan dolar endeksi, son iki ayda dünyanın önde gelen para birimleri karşısında güçlendi. Özellikle son bir ayda ise 93.96 puandan 95.27 puana geldi. Euro-dolar paritesi de yine son bir ayda 1.18 dolardan, 1.15 dolara düştü. Euro, dolar karşısında 15 Şubat’tan bu yana yüzde 7.5 değer kaybetti. Çin’in para birimi Yuan ise şubat ayından bu yana yüzde 9.2 değer kaybetti” dedi.
TEK BİZ YAŞAMIYORUZ
Bu durumun Türkiye’ye de yansıdığını ve 1 ABD Doları’nın en son 5.40’ları geçtiğini belirten Avdagiç, önümüzdeki dönemle ilgili öngörülerini ise şöyle özetledi: “Dünyadaki bu kur yükselişinin Türkiye’ye yansıması devam ederken, iki önemli olay daha oldu. Bunlardan birincisi, ABD’nin İran’a yönelik yaptırım kararıydı. Karar, 6 Ağustos’tan itibaren yürürlüğe girdi. Avrupa Birliği bir açıklama yaptı. ABD, ambargo kurallarına uymayacak Avrupa şirketlerini cezalandırmaya çalışırsa, kendi şirketlerini de her türlü şekilde koruyacaklarını duyurdu. Bu da ABD’nin gerginlik yaşadığı tek NATO ülkesinin Türkiye olmadığını gösteriyor. ABD, tehdit dili sebebiyle diğer NATO üyesi ülkelerle de sıkıntı yaşıyor. AB’nin açıklaması tam da bunu işaret ediyor.”
Rahip Brunson Davası sebebiyle ABD yönetimi ile gergin bir dönem yaşandığını hatırlatan Başkan Avdagiç, “ABD ile ilişkilerin eskisi gibi olmayacağının farkındayız. Çünkü 21. yüzyıl bize yepyeni ilişki biçimleri getiriyor. Bunlardan biri yeni nesil müttefiklik anlayışı… Değişen müttefiklik anlayışına hem bizim hem de piyasaların alışması gerekiyor. Bu şu demek: Biz bir ülkeyle bazı konularda anlaşırken birçok konuda da anlaşamayacağız ve ilişkilerimizi bu şekilde sürdüreceğiz” dedi.
SERT FİYATLAMA
Uluslararası finans merkezlerinde Türk Lirası’na karşı yürütülen ‘sert’ fiyatlandırmanın, yurtiçi piyasalarda konulara çok yönlü bakılmasının önüne geçtiğini belirten Şekib Avdagiç, şöyle konuştu: “Yükselen döviz karşısında, ekonomi yönetiminin ve Merkez Bankası’nın önleyici tedbirler alması gerekiyor. Çünkü Merkez Bankası Aylık Fiyat Gelişmeleri Raporu, enflasyondaki yükselişe en belirgin katkının döviz kuru geçişkenliğinin yüksek olduğu temel mal grubundan geldiğini gösteriyor.
Yani yüksek döviz kuru net bir şekilde, enflasyonu da yükseltiyor. Kurdaki yükselişi uzun süreli hale getirip tüm ekonomimize yaymanın baskısı altındayız. Ekonomimizi gölgeleyecek belirsizlik bulutlarına geçit vermemeliyiz.”
PİYASALAR İÇİN ÜÇ ÖNERİ
İTO Başkanı Şekib Avdagiç, reel sektörü ve piyasaları rahatlatacak üç önemli öneriyi gündeme getirdi. İş dünyası olarak yıllardır sorun olan, kamu alacaklarında mahsuplaşmanın ivedilikle uygulanmasını beklediklerini belirten Avdagiç, 2018 Mart itibariyle şirketlerin devletten alacağı KDV miktarının 167.3 milyar liraya ulaştığını söyledi.
2008 küresel finans krizinin Türkiye’yi teğet geçmesinin önemli nedenlerinden birinin de bazı sektörlerde uygulanan ÖTV ve KDV indirimleri olduğunu hatırlatan Avdagiç, “Bu konuda otomotiv başta olmak üzere bazı stratejik sektörler için benzer indirimlere gidilmesinin ekonomiyi canlandıracağına, ülkemizi itilmek istendiği durgunluk cenderesinden geri tutacağına inanıyorum” dedi.
Banka ve finans kuruluşları dışında gerçek ve tüzel kişilerin yurtdışından temin ettikleri kredilerden yüzde 3 oranında KKDF kesintisi yapıldığını söyleyen Avdagiç, bu oranın, vadelere göre değişiklik gösterdiğini hatırlattı. Dövizin yükselmesiyle bu oranın, iş dünyası için önemli bir sıkıntı kaynağı haline geldiğini anlatan Avdagiç, şöyle konuştu: “Onların kredi taksitlerinin yanı sıra bir de yüzde 3 gibi bir KKDF oranı ödemek zorunda kalmaları ciddi bir maliyet. Söz konusu olan 10 bin dolar, 20 bin dolar değil, yüzbinler ya da milyonlarla ifade edilen rakamlar. Dolayısıyla bu konuya iş dünyasını rahatlatacak bir düzenleme getirilmesi isabetli olacak.”
EKONOMİK HAMLENİN TAM VAKTİ
İstanbul Ticaret Odası Meclis Başkanı Öztürk Oran, Oda’nın ağustos ayı Meclis toplantısının açılış konuşmasında, küresel ve bölgesel ilişkilerde Türkiye’nin yeni ve güçlü bir aktör olarak yükseldiğini söyledi. Son dönemdeki gelişmeleri bu değişimin sancısı olarak görmek gerektiğini belirten Oran, şöyle konuştu: “Son günlerde Türkiye ve ABD ilişkilerindeki dalgalanmayı da bu zaviyeden bakarak anlayabiliriz. ABD’nin, Brunson Davası üzerinden yaptırım kararı alması haksız ve sağlam temeli olmayan bir adım oldu. İçişleri ve Adalet Bakanlarımız hakkında alınan kararların hiçbir uluslararası alt yapısı yok. Bu tehdit ve yaptırım adımları; müttefiklik hukukuyla bağdaşmadığı gibi uluslararası hukuka da aykırı.”
Manipülatif çevrelerin, ticaret savaşları ve parasal sıkılaşmayla beraber oluşan kaotik süreçten nemalanmaya çalıştıklarını vurgulayan Oran, “Bu millet; manipülasyonun yoğunlaştığı ağustosta dört günde 5 milyar doları Türk Lirası’na çevirdi.
Şimdi sıra bizde. Milletin bu güvenine layık olmanın, ekonomik hamleleri gerçekleştirmenin tam vakti” diye konuştu.
MECLİS ÜYELERİ KÜRSÜDE
İRAN’IN TAŞLARINI İŞLEYİP AB’YE İHRAÇ EDEBİLİRİZ
Nedim Yusuf Baş / Mermercilik ve Madencilik Meslek Komitesi: Türkiye’nin 2017 dış ticaret açığı yüzde 37 arttı. Dış ticaret açığının kapanmasına ve ülkemizin sürdürülebilir kalkınmasına etkin bir destek sağlamak için ihracatı sadece miktarda değil, kârlılıkta da artırmalıyız. Daha fazla katma değerli üretim yapmalı ve ihraç etmeliyiz. İthalatı azaltmak için havalimanları gibi büyük projelerde ithal ürünler yerine yerli yapı malzemeleri, yerli doğal taş ve mermer kullanmalıyız. Mermer blok ihracatında en büyük pazarımız Çin. İşlenmiş mermer ve diğer doğal taşlarda en büyük pazarımız ABD. Çin bizden aldığı mermer blokları işleyip, ABD pazarına bizden daha düşük fiyatlarla verip, bize rakip oluyor. İtalyanlar tasarım ve mimari yetenekleriyle, güçlü lobileri ile ABD pazarında katma değeri yüksek ürünler satıyor. Meksika da lojistik avantajı sayesinde ABD’ye katma değeri yüksek ürünler satabiliyor. İspanya ve Portekiz’in de ABD pazarında hâlâ güçlü lobileri var. İran çok çeşitli ve büyük rezervleri ile karşımıza büyük bir rakip olarak çıkabilir. İran’ın taşlarını işleyip AB ülkelerine ihraç edebiliriz. Çin, Hindistan, Brezilya yerli üretimi desteklemek için ithal ürünlere çok ciddi kısıtlamalar uyguluyor. Ucuz blok taşlardan bile çok yüksek gümrük vergileri alıyorlar. Türkiye doğal taş ve mermer üretimini, ihracatını zorlaştıran sorunlarını ortadan kaldırabilir. İşletmelerin yetersiz öz sermayeleri, kalite ve standartların denetimsizliği, kalifiye eleman bulunamaması, doğal taş politikasının olmaması, stratejik planlama yapılamaması belli başlı sorunlar arasında.