tatil-sepeti

HABER: CANAN BİLGİN

Dünyanın 8. harikası olarak nitelendirilen ve UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde yer alan Nemrut Dağı, 10 metreyi bulan büyüleyici heykelleri, metrelerce uzunluktaki kitabeleriyle her yıl binlerce turisti ve özellikle tarih meraklılarını ağırlıyor. Helenistik dönemin en görkemli kalıntılarına ev sahipliği yapan Nemrut Dağı, dünyanın en muhteşem gündoğumu ve gün batışının seyredilebildiği yer olmasıyla da giderek daha fazla ilgi çekiyor.

HAYRAN BIRAKIYOR

İngiliz yayın kuruluşu BBC, 1987’de UNESCO’nun Dünya Kültür Miras listesine alınan, ancak dünya çapında az bilinen bu kültür mirasını okuyucularına tanıttı. Joseph Flaherty’nin ‘Tanrıların ve kralların taşa dönüştüğü yer’ başlığıyla kaleme aldığı haberde, Adıyaman sınırları içindeki Nemrut Dağı’nda boyu 10 metreyi bulan muazzam ve gizemli heykeller, mezarlar, kitabeler ve mimari kalıntılar anlatıldı. Haberde, dağın doğu, batı ve kuzey teraslarını dekore eden, aynı zamanda farklı kültürlerin bir sentezi olan devasa heykellerin ve antik kalıntıların ziyaretçileri hayran bıraktığı belirtildi.

SESSİZ GARDİYANLAR

Kireçtaşı bloklarından yapılan dev heykelleri ‘sessiz gardiyanlar’ olarak nitelendiren Flaherty, ‘dünyada güneşin doğuşu ve batışının en güzel izlendiği yer’ olarak bilinen Nemrut Dağı’nın ‘cennet gibi kutsal manzaralar’ sunduğuna dikkat çekti. Okuyucularını, iki bin yıldır güneşin doğuşunu ve batışını 2 bin 150 metre yükseklikte izleyen devasa heykellerin sırrının çözülmesi için Kommagene Krallığı dönemine sürükleyen Flaherty, Kommagene Kralı Antiochos Theos’un Milat’tan Önce (M.Ö.) 62 yılında bu dağın tepesine, pek çok Yunan ve Pers tanrısının heykelinin yanı sıra kendi mezarını da yaptırdığını anlattı.

KRALIN ÜSTÜ AÇIK MEZAR ODASI

Kral I. Antiochos, M.Ö. 1. yüzyıl boyunca bugünkü Adıyaman bölgesinde Kommagene adlı küçük bir krallığa hükmetti. Antiochos, M.Ö. 34 yılında öldüğünde, Fırat Nehri’ne bakan Nemrut Dağı’nın rüzgarlı tepesinde devasa bir taş höyük altında toprağa verildi. Ölmeden önce bıraktığı yazıtlara göre Antiochos, yüksek, izole ve kutsal bir yere gömülmek istediğini söyledi. Söylenenlere bakılırsa, bunu da başardı: Olimpos dağının zirvesine anıtını inşa ettirdi ve kendisini tanrılar arasına defnettirdi. Antiochos’un Nemrut Dağı’ndaki mezarı, Alman eksperlerin kralın mezarının üzerinde gezinirken sendelediği 1881 yılına kadar keşfedilemedi. Arkeologlar Antiochos’un mezar odasının taş höyüğün altında uzandığına inanıyor. Ancak kralın mezarı henüz bulunamadı.

BATI’DAN DOĞU’YA KUTSAL FİGÜRLER

Arkeologlar tarafından Antiochos’un hiyerotesyonu (tepedeki heykellerin diziliş şekli) olarak bilinen Nemrut Dağı’nın batı terasında, çoğunlukla tanrıların kafaları önüne yerleştirilen sağlam gövdeleri göze çarpıyor. Bir kültür sentezi olan bölgede İran’dan Yunan’a kadar farklı kültürlere ait figürler yer alıyor. Kültürel ve dini simgelerin harmanlandığı anıt yapılar, heykeller, mezarlar ve mabetler, özellikle tarihçilerin yoğun ilgisini çekiyor.

ANTİK ÇAĞIN GÜÇLÜ ÜLKESİ

Antik çağın küçük ancak güçlü ülkesi Kommagene, Büyük İskender’in imparatorluğunun bölünmesinin ardından ortaya çıkan krallıklardan biri. Batıda Roma, doğuda Part ülkesi dahil olmak üzere büyük krallıklar arasında sıkıştırılan Kommagene, Adıyaman’ın da dahil olduğu Güneydoğu Anadolu’nun küçük bir bölümünde hüküm sürdü.

24 Ağustos 2016 Çarşamba

Etiketler : Gündem