İstanbul Köşe Bucak’ın bu haftaki konuğu Eyüp Nişanca’daki Nişancı Camii. Bir Mimar Sinan eseri olan cami ve bulunduğu mahalle, İstanbul’un görülmeye değer nice yapıyla dolu nadide bir köşesi.
Mimar Sinan’ın erken dönem yapılarından olan Nişancı Camii, 1543 yılında tamamlanır. Günümüzde Eyüp Nişanca Mahallesi, Mustafa Paşa Caddesi üzerindeki caminin bânisi, ismiyle caddeye, mesleğiyle hem semte hem camiye adını veren Nişancı Celâlzâde Mustafa Çelebi’dir.
MEŞHUR DEVLET ADAMI
Koca Nişancı lakabıyla bilinen Mustafa Çelebi, 16. yüzyılın meşhur alim ve devlet adamlarından biri. Kendisi en çok ‘Tabakatü’l-Memalik fi-Derecatü’l-Mesalik’ adlı eseriyle tanınıyor. Koca Nişancı’nın ilgi çekici bir hayat hikâyesi var. 15. yüzyılın sonunda Kastamonu Tosya’da dünyaya gelen Mustafa Çelebi, Tosya Kadısı Celâleddin’in üç oğlunun en büyüğü. İlk medrese tahsilini memleketinde gördükten sonra İstanbul’a gelir ve Sahn-ı Semân medreselerinde danişmentliğe yükselir.
Divânî yazıdaki üstün kabiliyeti ve Sadrazam Piri Mehmed Paşa ile Nişancı Seydi Bey’in kendisini himaye etmesiyle genç yaşında devlet hizmetine alınır.
İkbal merdiveninin basamaklarını hızla tırmanan Mustafa Çelebi’nin başarıları I. Selim’in de dikkatini çeker. Böylece 1516 senesinde divan-ı hümâyun kâtipliğine tayin edilen Çelebi, bir süre sonra reîsü’l-küttâblığa atanır. 10 sene bulunduğu bu hizmette çeşitli seferlere iştirak eder.
Çelebi’nin nişancı olmasının önünü açan olay, Sultan Süleyman’ın 1534 tarihli Irakeyn Seferi’nde yaşanır. Ordunun Tebriz’den Bağdat’a hareketinden sonra Nişancı Seydi Bey vefat edince onun ölümüyle boşalan makama Çelebi tayin edilir. Celâlzâde, nişancılık görevini 23 yıl sürdürecek, kendisini yetiştiren selefi Seydi Bey’den daha fazla şöhret bulacaktır.
ASLINA UYGUN RESTORE EDİLSE
Eyüp’te Nişanca (bir zamanlar Nişancılar) olarak anılan bu mahalle, İstanbul’un dokusu bozulsa da ruhunu koruyan şirin semtlerinden biri. Mahallenin meydanı denebilecek bir noktada, etraftan görünecek şekilde konumlanan Nişancı Camii, Sinan’ın özgün işçiliğinin izlerini taşısa da aslından çok şey yitirmiş bir yapı. Bânisinin lakabının aksine cami küçük bir yapı. Caminin duvarları moloz taşla örülü, üzeri kırma çatı ile örtülü. Yapı, 475 yıllık tarihi boyunca pek çok kez harap olmuş ve onarılmış. Caminin dışı, harım duvarları özgünlüğünü büyük ölçüde korusa da iç dokusu maalesef tamamen tahrip edilmiş. Duvarları çirkin seramiklerle kaplanan caminin mihrâb ve minberi de aslına uymayan bir biçimde yenilenmiş. Dışarıdan baktığınızda özgün bir doku görüyor, içine girdiğinizde bir Sinan camiine yapılan muameleye üzülüyor ve içinizden geçiriyorsunuz, keşke aslına uygun restore edilse…
Çelebi, caminin mihrab duvarının önünde yer alan hazirede medfun. Camiyi gezerken Koca Nişancı’nın kabrini ziyaret etmeyi unutmayın.
ÇELEBİ’NİN GÖZÜNDEN NİŞANCA
Mustafa Çelebi’nin cami dışında semtte bir Halvetî tekkesi ve bir hamam yaptırdığı biliniyor. Lakin bu yapılar günümüze ulaşamamış. Evliya Çelebi Seyahatnamesi’nde mahalleyi, cami ve diğer yapıları şöyle anlatıyor:“Surun batı tarafında bir havadar ve yüksek dağ üzerinde yapılmış bağlı bahçeleri üç bin kadar mamur büyük sarayları olan bir yerdir. Camilerin içinde Nişancı Paşa Camii en mamur ve en güzel olanıdır. Cemaati çoktur. Bir yüksek tepe üzerinde aydınlık, güzel bir camidir. Nişancı Paşa’nın ferah, gönül açan bir de hamamı vardır.”
SULTAN SÜLEYMAN’IN SON SEFERİ
Bilgisi, ilmi ve ahlâkî fazileti dolayısıyla ‘Koca Nişancı’ diye anılan Mustafa Çelebi, müteferrikalık görevi nedeniyle Sultan Süleyman’ın son seferine, Zigetvar Kuşatması’na katılanlardan biri. Ancak olaylar beklenmedik şekilde gelişince Çelebi, bir süre mecburen uzaklaştığı görevine geri döner ve ikinci kez nişancı tayin edilir. Onun nişancılığa tayini esnasında Sultan Süleyman ölür. Nişancılık hil’atı giymek için otağ-ı hümâyuna girdiği vakit, hayatta zannettiği sultanın öldüğünü anlar ve kendisini tutamayarak ağlamaya başlar. Fakat dışarı çıktığında sultanın vefatını kimseye hissettirmez. Zigetvar Kalesi alınır, Koca Nişancı orduyla İstanbul’a döner. II. Selim döneminde bir yıl kadar daha nişancılık görevini sürdüren Mustafa Çelebi, görevi başında, üç padişah hizmetinde bulunmuş meşhur bir devlet adamı olarak 1567’de İstanbul’da vefat eder.
TARİHİ ESERLERLE DOLU BİR MAHALLE
Nişancı Camii’nin bitişiğinde Rami Mehmet Paşa Sıbyan Mektebi ve önünde Sultan II. Mahmud’un kızı Mihrimah Sultan’ın Çeşmesi yer alıyor. Nişanca Mahallesi’ne yolunuz düşmüşken Nişancı Camii’ni gezmekle yetinmeyin ve hemen çevresinde yer alan Sertarikzade Tekkesi’ni, Şeyh Murad Münzevi Mescid ve Türbesi’ni, yine bir Sinan eseri olan Davutağa Camii’ni, Şeyh Sivasi Türbesi’ni, Hacı Beşir Ağa Darülhadisi’ni ve Surp Yeğya Ermeni Kilisesi’ni ziyaret etmeyi planlarınızın arasına alın. Semt, zengin tarihi dokusuyla sizi çok şaşırtacak.