tatil-sepeti


HABER:SÜMEYRA YARIŞ TOPAL

Ciltleri bozulmuş, sayfaları kitap kurtları tarafından kemirilmiş, şirazesi dağılmış kitaplar... Hepsinin ortak noktası ise barındırdıkları hazineyi yıllara rağmen yok olmadan taleplilerine ulaştırma arzusu. Kitapların dünyasına inen ve onların bu isteklerine asırlardır cevap veren mücellitler, bir dönem mesleklerini sessizce icra etseler de günümüzde açılan kurslarla yeniden aramızdalar. Belediyelerin, milli sarayların ve çeşitli derneklerin verdiği mücellitlik kurslarına katılım bu mesleğe olan merakı artırıyor. Mücellitliğin duayen isimlerinden olan Rafet Güngör de “Mesleğimizin yeniden hak ettiği değere kavuşması mutluluk verici” diyor.

ÇIRAK YETİŞTİRİYOR

Asırlık kitaplara olduğu gibi yeni kitaplara da doktorluk yapan, kimi kitabı ise sıfırdan ‘giydiren’ mücellit Güngör, mesleğinde yarım asrı devirmiş. Ciltçilik yolculuğuna öğrenciyken bir atölye vesilesi ile başlayan Güngör, Süleymaniye’nin dar sokaklarında kitaplarla halleşerek mesleğini icra ediyor. Güngör, kendi öğrencilik yıllarında ciltçiliğin ders olarak işlendiğini ifade ederek, şunları söylüyor: “Sonradan bu gelenek kalktı, ciltçilik ‘nostaljik’ bir meslek olarak görülmeye başlandı. Fakat son birkaç yıldır bu konuda iyi niyetli çalışmalar var. Belediyelerin, kültür müdürlüklerinin ve derneklerin açtığı mücellitlik kursları var. Bunun yansıması olarak mesleğimize ilgi yeniden arttı diyebilirim. Benim dükkânımda da kendini bu alanda yetiştirmek isteyen bir çırağım var.”

DİLDEN ANLAYACAK

Mücellit Rafet Güngör’e göre bu meslek yalnızca teknik bir meslek değil. Çünkü her kitabın ayrı bir dili var ve onu tedavi eden mücellitlerin de bu dili anlamadan kitabı yeniden hayata döndürmesi mümkün değil. Sadece aklını değil ruhunu ve gönlünü de koyarak bu işin yapılabileceğini ifade eden Güngör, “Atalarımız ciltleri öyle ince işlemişler ki, siz bir kitabı aldığınızda henüz hiç içini açmadan o dönemin sanat anlayışı, kültürü ve kitap hakkındaki her türlü bilgiye ulaşabiliyorsunuz” diyor. Güngör’e göre bu meslek kitaplar var oldukça yok olmayacak bir meslek.

HER AŞAMA ELLE

Güngör’e, ailesinden bir büyüğe ait kitapları tedavi ettirmek, yeni kitaplara özel ciltler yaptırmak isteyenler ve dükkânındaki eski kitapları koruma altına alma ihtiyacı duyan sahaflar geliyor. Her bir kitabı özenle ciltleyen Güngör, mesleğinin her bir aşamasını ince ince eliyle icra ediyor. Gelen eski bir kitapsa önce hepsi tek tek yapraklarından ayrılıyor, tozları alınıyor, sıraya diziliyor, her biri dikiliyor sonra şirazesi yapılıyor. Eğer yapraklarda bozulma varsa bunlar onarılıyor ve ciltleme işlemine geçiliyor. Rafet Usta, ciltleme işleminde sahtiyan yani keçi derisi kullanıyor. Güngör, bu derinin hem dayanıklı hem de doğal olduğunu ve kitapların ömrünü uzattığını söylüyor.

EL YAZMASI ESERLER

Mücellit Rafet Güngör’ün şu ana kadar onardığı en eski eser Hz. Ali’ye ait el yazması Kuran-ı Kerim. Güngör el yazması Kaside-i Bürde ve Muhyiddin İbn- Arabi’nin el yazması eserlerini de onarmış. Dünyanın en eski tarih kitabı olarak bilinen ve 10. yüzyıla ait olan “Tarih-i Dımaşk”ı da UNESCO görevlisi olarak tedavi eden Güngör için; üç asırlık el yazması Kuran-ı Kerimler, iki asırlık el yazması dini kitaplar dükkânın bir rutini.

SAHAFLAR DA GİDİYOR

Mücellitlik mesleğinin bir diğer kardeşi de sahaflık. Mücellitlerin en büyük müşterilerinden olan sahafların bir kısmı da son yıllarda mücellitlik kurslarına devam ediyor. Eline ulaşan tarihi kitapların dilinden daha iyi anlayıp onları hayata döndürmeyi amaçlayan sahaflardan biri de sahaf Mehmet Ağkuş. Ağkuş, “Bizler kitaba dokunan onlarla hem hal olan bir meslek icra ediyoruz. Elimize çok sayıda tedavi edilmesi gereken kitap geliyor. Kurslara devam ederek bazı kitapları kendim hayata döndürmeye çalışıyorum” diyor.

03 Ocak 2020 Cuma

Etiketler : Gündem