tatil-sepeti

HABER: DİLŞAH KEFLİOĞLU

Vakıf, ‘Bir malın özel kişilerin mal varlığından çıkarılarak toplum yararı doğrultusunda kullanılması’ şeklinde tanımlanıyor. ‘Vakıf Medeniyeti’ olarak bilinen Osmanlı’da vakıflar, sosyal hayatın dinamosunu oluşturuyordu. 1571’de fethedilen Kıbrıs’ta da aynı sistem kuruldu. Kıbrıs Vakıflar İdaresi Genel Müdürü Prof. Dr. İbrahim Benter’in İstanbul Ticaret’e verdiği bilgilere göre, Kıbrıs adası genelindeki arazilerin yüzde 30’u, hatta bugün kapalı durumdaki Maraş’ın tamamı bile Osmanlı devletinden miras kalan vakıf arazisiydi. Fakat yetimlerin ihtiyaçlarını karşılamak için vakfedilen bu araziler, İngilizlerle başlayan ve Rumlarla devam eden süreçte vakıf vasfından çıkarılıp özel kişilere tahsis edilerek, rant kapısına çevrildi.

TALANIN MİLADI

Prof. Dr. İbrahim Benter’in verdiği bilgilere göre, yetimler yararına vakfedilen varlıkların talan miladı, İngiliz idaresiyle başladı. Prof. Benter, gelişen süreci şöyle anlattı: “İngilizler, 1878’de Kıbrıs’ın idaresini Osmanlı’dan alırken Kıbrıs’taki dini vasfı olan kurumların idarelerine karışmayacağına dair imza attı. İmza attığı anlaşmaya göre, Rum Kilisesi’ne ait malların idaresine hiç karışmadı ama Türk Müslüman vakıf mallarının idaresini kendi atadığı kişilerle yönetti. 1878’den 1956’ya kadar İngiliz idaresindeki vakıf malları, sistematik bir şekilde birçok hukuk oyunları oynanarak kişilerin ve Rum Kilisesi’nin üzerine geçirildi. Halbuki 1878’de adanın idaresini devralırken ve 1923 Lozan Anlaşması’nda İngilizler vakıf mallarının vakıf kanunlarına göre idare edeceklerine dair imza attı. Vakıf kanunlarına göre, vakıf malları kesinlikle vakıf malı olmaktan çıkarılamaz ve başkalarının üzerine geçirilemez.”

DEPODA BULUNAN TAPULAR

Yıllarca Türk toplumunun yaptığı protestolara İngiliz idaresinin kulaklarını tıkadığını belirten Prof. Benter, “Bunların hepsinden daha acayip olan nedir bilir misiniz?” diyerek, şöyle konuştu: “Takriben 1990’lı yıllarda Mağusa Kaza Tapu Dairesi’ne ait İngiliz tapu kütükleri, Maraş’ta bir otelin deposunda bulundu. Bu İngiliz tapu kütükleri incelendiğinde, Maraş’ın Abdullah Paşa, Lala Mustafa Paşa ve Bilal Ağa Vakfı’na ait olduğu belirlendi. Mağusa Kaza Mahkemesi, Maraş’ın tamamen Evkaf’a ait olduğu kararını verdi. Bu karar daha sonra Yüksek Mahkememiz tarafından onaylandı. Peki, acayip olan nedir? Acayip olan bu kararların uygulanmasına karşı çıkanların arasında zamanında İngilizleri protesto eden Kıbrıslı Türklerin torunları da var. Halbuki bir devletin mahkemelerinin aldığı kararlar herkesi ve tüm devlet idari organlarını bağlar. Zaten Birleşmiş Milletler’in kararı da Kapalı Maraş’taki malların mal sahiplerine iade edilmesidir.”

DÜNYADA BENZERİ YOK!

Dünyanın neresinde olursa olsun vakıf mallarının şahıslara devrinin, satılmasının mümkün olmadığını vurgulayan Benter, şöyle devam etti: “Vakıf malı, vakıf malı olmaktan çıkarılamaz! Yüzyıllardır fakirin, yetimin hizmetinde olan bir malı, bir şahsa vermek ve ihtiyaçlı insanları bu gelirden mahrum etmek hangi vicdana sığar? Toplumun ihtiyaçlarını karşılamak için vakfedilmiş mallar, kişileri veya kiliseyi zengin etmek için gasp edildi. Ama ilginç olan, zengin olan kimseler insan içine çıkmaya utanacaklarına her yerde bağıra bağıra bu vakıf mallarının kendilerinin olduğunu iddia ediyorlar. ‘Evet, eskiden vakıf malıydı ama şimdi benim malımdır’ diyebiliyorlar. Utanma, arlanma yok.”

KAPALI HALDEKİ MARAŞ DA VAKIF ARAZİSİ

Kapalı Maraş’ın tamamen vakıf malı olduğu konusunda herkesin hemfikir olduğunu, çünkü bununla ilgili ellerinde tapuların bulunduğunu anlatan Kıbrıs Vakıflar İdaresi Genel Müdürü Prof. Dr. İbrahim Benter, taleplerini şöyle özetledi: “Kıbrıs’ta en büyük mal varlığına sahip olan kurumumuz, gasp edilen malları ve kira kayıplarından dolayı yıllar içerisinde personel maaşlarını ödeyemeyecek ve mallarını tamir edemeyecek kadar zayıflatılmıştı. Evkafın 1900’lerin başından beri gasp edilen mallarının tazminatları ödenmeli ve mallar geri iade edilmeli. Milyarlarca Euro değerinde gelir ve mal kayıplarından bahsediyoruz.”

20 MİLYON ARŞİV VERİSİ

Arşiv çalışmalarında 1571’den 1974’e kadar bütün vakıf mallarının incelemesi yapıldı. 2 bin 443 kütük defteri, 13 bin dosya ve 8 milyon belge incelendi. Bu incelemelerden 20 milyon veri çıkartıldı ve bu incelemelerin hepsi bilgisayar ortamına geçirildi. Dijital ortamda 424 bin belge ve fotoğraf içeren bin 744 gigabyte bilgi var. Herhangi biri bize Maraş veya başka bir yerdeki parselden bahsettiğinde bilgisayara girerek o parselin zaman içerisinde hangi işlemlerden geçtiğini görebiliyoruz.

KIBRIS’TA VAKIFLAR

1571-1878
Kapalı Maraş dahil binlerce dönüm arazi ve bina, vakıf olarak 300 yıl toplumun hizmetinde (okul, su kemerleri, çeşme, hamam, cami, sağlık ocağı vb. yerlerin yapımında/tamirinde ve ihtiyaçlı insanların desteklenmesinde) kullanıldı.

1878
Vakıf mallarını vakıf kanunlarına göre idare edeceğim diye imza atan İngilizlere bir savunma anlaşması çerçevesinde Kıbrıs’ın kullanımı verildi. Vakıf kanunları ne diyor: Vakıf malları satılamaz, herhangi bir nedenden dolayı şahısların üzerine geçirilemez, vakıflar kapatılamaz ve sonsuza kadar toplumun faydası için kullanılır.

1923
Lozan Anlaşması imzalanırken, İngilizler Kıbrıs’taki vakıf mallarını vakıf kanunlarına göre idare edeceğini kabul etti.

1878-1956
Vakıfların İngiliz idaresinde kaldığı 1878-1956 döneminde vakıf kanunlarına ve uluslararası hukuka aykırı olarak binlerce vakıf malı, Rum ve Türk şahısların ve Rum Kilisesi’nin üzerine geçirildi.

1960
1960’ta Kıbrıs Cumhuriyeti kurulurken Kıbrıs’taki vakıf mallarının vakıf kanunlarına göre idare edileceği kabul edildi.

1960-1974
Vakıf malları ile ilgili hukuk dışı işlemler devam etti.

1974-2020
Vakıf mallarının mülkiyetini üzerine geçirdiğini iddia eden şahıslar, ellerindeki sahte tapularla mülkiyet hakkı iddia ediyorlar ve ne yazık ki, bazı Türk ve Rum şahıslar ve kurumlar, 1974’teki sahte tapulara göre işlem yapılmasının doğru olduğunu iddia ediyorlar.

06 Aralık 2021 Pazartesi

Etiketler : Gündem