İstanbul Köşe Bucak’ın bu haftaki konuğu Mağlova Kemeri… Kemerburgaz’ın dört kilometre güney batısında yer alan anıtsal su kemeri, 1554-1564 yılları arasında Mimar Sinan tarafından inşa edilen Kırkçeşme Su Tesisleri’nin en önemli yapısı.
Mağlova Kemeri’nin eşsiz mimarisi, asırlardır görenleri kendine hayran bırakıyor. Yapı, ince hesaplarla kurgulanmış bir mühendislik harikası. ‘Kemerlerin Süleymaniyesi’ denilen Mağlova, Mimar Sinan’ın olağanüstü tasarımlarından biri ve 55 kilometrelik suyolunun üzerindeki beş anıtsal kemerin mimarî açıdan en estetik olanı.
KIRKÇEŞME’NİN ÖYKÜSÜ
Sultan Süleyman devrinde Osmanlı Devleti’nin sınırları üç kıtaya yayılıp genişledikçe, başkent İstanbul’un nüfusu hızla artıyordu. Yeni mahalleler, yerleşim alanları kurulurken şehirde su sıkıntısı baş gösterdi. Halkı suya kavuşturacak bir çare aranırken, ava çıkan Sultan Süleyman’ın yolu bir gün Kâğıthane’ye düştü. Bölgedeki eski suyollarının kalıntıları arasında sızan suları gören Sultan, bu suların İstanbul’a getirilmesi için mimarbaşı Sinan’ı görevlendirdi. Sinan, ayrıntılı bir etüt yapıp Bizans döneminde kullanılan eski suyollarını inceledikten sonra şehre su getirecek bir tesis kurmanın mümkün olduğunu Sultan’a bildirdi. İşte kemerleri, dağıtım kolları ve kubbeleri, su terazileri, çeşmeleri ile devrinin en gelişmiş su sistemi olan Kırkçeşme böylece kurulmuş oldu.
UZUNLUĞU 257 METRE
Evliya Çelebi’nin Muallak Kemer dediği Mağlova Kemeri, Alibey Deresi vadisi üzerine inşa edilmiş. Bugün baraj gölü içerisinde kalan 35 metre yüksekliğinde, 257 metre uzunluğundaki kemer, iki katlı. Yapıdan oldukça etkilendiği anlaşılan Evliya Çelebi, renkli tasvirinde kemerin birinci katının tünel gibi olduğunu ve içinde atlı bir adamın mızrağıyla gitmesinin mümkün olduğunu anlatır.
Mağlova’nın anıtsal ayakları, aşağıya doğru piramit şeklinde genişleyerek sağlamca yere basar. Kemerde toplam 33 göz bulunur. Sinan ayakların yükünü, yapısı çok ilginç olan beş ayağın her birine üçer adet yerleştirdiği bu gözlerle hafifletmiş. Pek çok ince mühendislik hesabıyla birleşen mimarî tasarımdaki mükemmellik afetlere dayanıklı, sağlam ve zarif bir şaheserin ortaya çıkmasını sağlamış. Su kemerlerinde trapez kesitli duvarlar ve ayaklar ilk kez Mimar Sinan tarafından inşa edilmiş hem dayanıklı hem zarif bir çözüm geliştirilmiş.
Peki Mağlova’nın adı nereden geliyor? Bu konudaki pek çok tahminden akla en yakın olanı, Mağlova Kemeri’nin inşa edildiği Alibeyköy (Kydaros) Deresi’ne halk arasında Mahleva dendiği, ismin de buradan türemiş olduğu.
DÜNYADAKİ SU KEMERLERİ İLE KIYASLANAMAYACAK BİR YAPI
Dünyadaki su kemerleri arasında bir mimarlık ve mühendislik harikası olarak öne çıkan Mağlova Su Kemeri, Mimar Sinan’ın imzasını taşıyan anıtsal bir yapı. İstanbul’da yer alan kemer, 1554-1563 yılları arasında İstanbul’a su sağlamak için inşa edilen Kırkçeşme Tesisleri’nin en önemli birimi. Muğlava, Muğluva, Moğolaga ve Muallâk olarak da adlandırılan yapı, 257 metre uzunluğunda ve 35 metre yüksekliğinde. Kırkçeşme isalesinin ana galerisi Mağlova Kemeri’nin en üst kısmından geçiyor. Kemer halen dimdik ayakta durarak İstanbul’a su taşımayı sürdürüyor. Günümüze ulaşan yazılı belgelerde 20 Eylül 1563’te İstanbul’da 24 saat süren görülmemiş şiddetteki kasırgayla gelen sel felaketi sonucunda Kırkçeşme Tesisleri’nin kemerlerinin büyük hasar gördüğü ve Mağlova Kemeri ile Ayvat Kemeri’nin tamamen, Uzun Kemer’in ise 16 gözünün yıkıldığı bütün ayrıntılarıyla belirtiliyor. Bu kaynaklardan yola çıkarak Mimar Sinan’ın Mağlova Kemeri’ni ikinci kez ve tamamen yeni bir sistemle inşa ettiği düşünülüyor. Teknik olarak Mağlova Kemeri’nde daha da ileri giden Mimar Sinan, kemerin ayaklarını iki ayrı piramit şeklinde hafifletip genişletti. Böylece deprem veya rüzgâr gibi yatay kuvvetlerde dayanması imkânsız olacak yapıyı son derece sağlam ve estetik değeri yüksek olarak tasarlamayı başardı. Çeşitli kaynaklarda, Mimar Sinan’ın yalnızca bu su kemerini inşa etmekle bile tarihe geçecek büyük bir mimar olacağı, o dönemdeki şartlarla o akıntıya dayanacak bir kemerin inşa edilmesinin neredeyse bir mucize olduğu belirtiliyor.