tatil-sepeti

İstanbul Finans Merkezi projesiyle yeni bir atılım yapmak isteyen Türkiye’ye katılım finansının da önemli bir katkı sağlayabileceği belirtiliyor. Türkiye’de katılım bankacılığının sektördeki payı toplam aktifte yüzde 7.2, toplanan fonda ise yüzde 9.3 seviyesine ulaştı.

HABER: ŞEREF KILIÇLI

Katılım finansı, son yıllarda global olarak önemli bir ivme yakaladı. Faizsiz finans ve kâr-zarar ortaklığı modelleriyle farklı bir imkân sunan katılım finansı kurumlarının varlıklarındaki artış da dikkat çekiyor. İslam Kalkınma Bankası’nın Özel Sektörü Geliştirme Kurumu (ICD) tarafından 2020’nin aralık ayında yayımlanan rapora göre; katılım finans varlıkları 2019'da yüzde 14 artışla 2.88 trilyon dolara yükseldi. Yine rapora göre katılım finansı varlıklarının 2024 yılına kadar 3.69 trilyon dolara ulaşacağı tahmin ediliyor. Öte yandan bazı analistler dünyadaki paydaş ekonomisi eksenli yeni arayışların da katılım finansının büyümesi konusunda avantaj sağlayabileceğini vurguluyor.

TÜRKİYE 9. SIRADA

Bu alandaki ekosisteme bakıldığında dünya genelinde bin 526 katılım finansı kuruluşu var, katılım bankası sayısı ise 526 seviyesinde. Katılım bankalarının 1 trilyon 993 milyar dolarlık finansal varlığı mevcut. Bu oran ile dünya genelindeki katılım finansı varlıklarının yüzde 69.2’sini katılım bankaları varlıkları oluşturuyor. ICD raporunda, Türkiye’deki katılım finansı sektörünün 63 milyar dolarlık varlıklarıyla dünyada 9. sırada bulunduğu da belirtiliyor. Türkiye’de üç kamu katılım bankası kurulmasının gelişime önemli bir destek kattığının da altı çiziliyor.

2025 HEDEFİ YÜZDE 15

Türkiye Katılım Bankaları Birliği verilerine göre, ülkemizdeki 6 katılım bankası, tüm bankacılık sektörü içerisinde toplam aktifte yüzde 7.2, toplanan fonda ise yüzde 9.3’lük bir paya sahip. Ayrıca Strateji Belgeleri’nde 2025 yılında sektörel bazda aktifte ulaşmak istedikleri hedef ise yüzde 15 olarak belirlenmiş durumda. Katılım bankalarındaki toplam aktif 432 milyar 332 milyon lira, toplanan fon ise 328 milyar 131 milyon lira. Katılım bankalarının reel sektöre desteği konusunda da ilginç veriler var. BDDK’nın Kasım 2020’deki verilerine göre, katılım bankalarının sağladığı 227 milyar 510 milyon liralık finansmanın yüzde 32.7’si KOBİ’lere kullandırılmış. Bu rakam tüm bankacılık sektörü baz alındığında 23.8 oranına karşılık geliyor. Rakamlar, katılım bankalarının reel sektörle olan sıkı ilişkisini de net bir biçimde gösteriyor.

TİCARET ÜNİVERSİTESİ DESTEĞİ

Katılım finansı konusunda İstanbul Ticaret Üniversitesi de önemli çalışmalar yapıyor. Üniversite bünyesinde, bu alanda çalışmalar yapan İslam Ekonomisi ve Ekonomik Sistemler Uygulama ve Araştırma Merkezi mevcut. Gazetemize açıklamalarda bulunan İslam Ekonomisi ve Ekonomik Sistemler Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Necdet Şensoy, katılım bankalarının ekonomiye katkılarına şöyle dikkat çekti: “Katılım bankaları, fon kullandırırken bir varlık alımını fonlamaları zorunluluğu nedeniyle reel sektöre olan katkıları konvansiyonel bankalardan daha fazladır. Ortaklık yoluyla fon kullandırma yöntemi de gelişiyor. Risk sermayesi bağlamında kaynağa ihtiyacı olan yeni buluş ve teşebbüslere emek sermaye ortaklığı şeklinde destek oluyorlar.”

Katılım finansı konusunda küresel adıyla ‘sukuk’, ülkemizdeki adıyla kira sertifikalarının kabul görmüş bir finansal araç olarak hacminin giderek büyüdüğünü belirten Prof. Dr. Necdet Şensoy, uluslararası tahkim konusunda yapılan çalışmaların tamamlanması gerektiğini de söyledi.

KATILIM FİNANSINDA DÜNYADA İLK 10

ICD raporunda, katılım finansı varlıklarında dünyanın ilk 10 ülkesi şu şekilde sıralanmış:

* İran: 698 milyar dolar
* Suudi Arabistan: 629 milyar dolar
* Malezya: 570 milyar dolar
* Birleşik Arap Emirlikleri: 234 milyar dolar
* Katar: 144 milyar dolar
* Kuveyt: 132 milyar dolar
* Endonezya: 99 milyar dolar
* Bahreyn: 96 milyar dolar
* Türkiye: 63 milyar dolar
* Bangladeş: 45 milyar dolar

İSTANBUL FİNANS MERKEZİ KATALİZÖR OLACAK

Türkiye’deki katılım bankacılığı konusunda ilginç bir rapor da 2020 yılında uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s tarafından yayımlandı. Raporda halen düşük bir düzeyde olan katılım bankacılığı varlıklarının, kamu kesiminde yapılan çalışmalarla 10 yıl içinde ikiye katlanacağı belirtildi. Raporda, şu ifadelere de yer verildi: “Türkiye’de 2015 ile 2019 yılları arasında kamu kesimince kurulan üç yeni katılım bankası ile bu alanın genişletilmesi ve rekabetin artırılması planlandı. Ayrıca, kamu kesiminin 2.6 milyar dolar yatırımıyla 2023 yılında faaliyete geçirilmesi planlanan İstanbul Uluslararası Finans Merkezi de büyüme için yeni ve önemli bir katalizör olacak. İstanbul’un, finans ve katılım bankacılığının gelişmesi için küresel bir merkez haline getirilmesi, IIFC (Istanbul International Financial Centre) stratejik planının temeli. Bu plan kapsamında geliştirilen vizyon düzenlemelerden katılım bankacılığı da yararlanıyor. Türkiye’nin borsa işleticisi Borsa İstanbul, Ağustos 2018’de katılım bankacılığı tahvil işlemleri başlattı ve katılım sermaye piyasası faaliyetlerini derinleştirdi.”

FAİZSİZ FİNANSIN TEMELİ OSMANLI PARA VAKIFLARI

Her ne kadar bazı Batılı kuruluşlar katılım finansında ilk adımın 1963 yılında Mısır’da kurulan bir katılım bankası ile başladığını iddia etse de tarihi gerçekler, başka verileri önümüze seriyor. Osmanlı’daki para vakıflarının günümüz faizsiz finans anlayışının temel niteliğini oluşturduğunu gösteren birçok akademik araştırma mevcut. Osmanlı’da para vakıfları; sermayesinin tamamı veya bir kısmı nakit paradan oluşan vakıflara deniliyordu. İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Bulut, para vakıflarının işleyişi konusunda şu bilgiyi verdi: “Murabaha ve mudarebe gibi yaygın faizsiz finans enstrümanları vakıflarca da kullanılmış. Vakfın sermayesi nakit ihtiyacı olan müteşebbislere verilmiş ve sonrasında gelen gelir, vakfın amaçları doğrultusunda harcanmış. Günümüzde bankalardaki kaynak aktarım mekanizmasının bir benzeri para vakıflarında da var. Tabii arada farklılıklar var. Bankaların nihai gayesi ortaklarının kâr elde etmesi yani kâr belli kişilere aktarılıyor. Para vakıflarında helal usul ve yöntemler ile nakit paranın işletilmesinden elde edilen kâr ise vakfın kurucusuna gitmiyor. Vakfın hayrî amaçları doğrultusunda harcanıyor. Öte yandan, bu sistem fon fazlası olanlar ile fon ihtiyacı olanlar arasında kurduğu köprü ile günümüzdeki faizsiz finans sisteminin öncüsü.”

İSTANBUL, LONDRA’NIN YERİNİ ALABİLİR

Kamuoyunda, katılım finansı konusunda İngiltere’nin çok aktif olduğu yönünde bir algı var. Ekim 2013'te dönemin İngiltere Başbakanı David Cameron, Londra'nın katılım finans piyasasında önemli bir konuma geleceğini duyurmuştu. Cameron, Londra'nın katılım finansında dünyanın en büyük merkezlerinden Dubai gibi olmasını istediklerini de vurgulamıştı. Ancak gelişmeler bu yönde bir sonuç vermedi. Londra'daki İslami Finans Konseyi'nin (UKIFC) Genel Müdürü Omar Shaikh, Arabian Business'a Ekim 2020’de verdiği röportajında, İngiltere'nin sektörü güçlendirmek için hükümet taahhüdünü yerine getirmekte başarısız olduğunu söyledi. Omar Shaikh, 19 milyar dolarlık piyasanın düzenleme eksikliğinden muzdarip olduğunu da açıkladı. Londra’da katılım finansı alanında faaliyet gösteren 20'den fazla uluslararası banka var. Bazı uzmanlar gerekli düzenlemeler yapıldığı takdirde İstanbul Uluslararası Finans Merkezi’nin katılım finansında Londra’nın boşluğunu da doldurabileceğini savunuyor.

25 Ocak 2021 Pazartesi

Etiketler : Gündem