tatil-sepeti

İstanbul Ticaret Odası Başkanı Şekib Avdagiç; 14 Ocak 1882’de kurulan İTO’nun, dünyanın en büyük ve köklü odalarından biri olmayı başardığını söyledi. Avdagiç, “İTO ile birlikte, Türkiye’de yerli ve milli bir kalkınma hamlesi de başlamış oldu” sözleriyle Oda’nın tarihi misyonunu vurguladı.

Hava, kara, deniz ve uzaya yönelik milli projelerle Türkiye’nin çıkışını sürdüreceğini belirten Avdagiç, şöyle devam etti: “İTO’nun 140 yıldır derdini çektiği yerli ve milli üretim hayali ile daha çok ihracat ve daha çok yeni pazar hedefinin gerçekleştiğini adım adım görüyoruz.”

Dünya ekonomisinde rekabetin adının artık ‘tedarik’ olarak tanımlandığına dikkat çeken Başkan Avdagiç, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Gelişmiş ülkeler de artık şunu biliyor: Türkiye küresel tedarik için eşsiz bir adrestir. Oluşan bu tablo, Türkiye’ye tarihi bir fırsat sunuyor.”

HABER: MÜGE BİBER - ŞEREF KILIÇLI

İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç, Oda’nın ocak ayı olağan Meclis Toplantısı’nın açılışında yaptığı konuşmada; bu yıl 140. kuruluş yıl dönümünü kutlayan İTO’nun tarihi misyonuna dikkat çekti. 14 Ocak 1882’de kurulan İTO’nun geçen süre zarfında dünyanın en büyük ve köklü odalarından biri olmayı başardığını hatırlatan Avdagiç, “İTO ile birlikte, Türkiye’de yerli ve milli bir kalkınma hamlesi de başlamış oldu” dedi.

DÖNÜM NOKTASI

14 Ocak 1882 tarihinin, Türk ekonomisinin yerli ve milli bir istikamete yönelmesinin dönüm noktası olduğunu kaydeden Şekib Avdagiç, “14 Ocak, sanayi ve ticarette, Türk girişimcisinin ve üreticisinin yeni bir çağa uyum sağlamasının, kurumsallaşmasının başlangıcıdır. 14 Ocak, İTO’nun bir daha çıkmamak üzere Türk iş aleminin gündemine, üç ana kavramı yerleştirdiği gündür.

Bu kavramlar; yerli ve milli üretimdir, ihracattır ve yeni pazarlardır. O günden bugüne nitelikleri değişse de bu üç kavram, Odamızın varlık sebebidir; üyelerimizi taşıyacağımız büyük geleceğin vazgeçilmez araçlarıdır” diye konuştu.

TÜM ZAMANLARIN REKORU

Türkiye’nin 2021 yılında ihracatta tüm zamanların rekorlarını kırdığını hatırlatan Avdagiç, şöyle devam etti: “Yıllıklandırılmış ihracat, 2021’de ilk kez 200 milyar dolar sınırını aşarak 225 milyar dolara ulaştı. TOGG, ABD’nin Las Vegas şehrinde düzenlenen dünyanın en büyük teknoloji fuarı CES’te, yani Tüketici Elektroniği Fuarı’nda sahneye çıktı. Cumhurbaşkanımız, Ankara Uzay ve Havacılık İhtisas Organize Sanayi Bölgesi HAB’da üretilecek milli muharip uçağımızın Cumhuriyetimizin 100. yılında hangardan çıkartılıp kamuoyuyla paylaşılacağını açıkladı. Milli muharip uçağımız, 2025’te göklerde süzülecek. İHA ve SİHA’larla başlayan savunma sanayindeki büyük çıkışımızın, ATAK’tan sonra, ilk özgün helikopterimiz Gökbey ile bu sene sürecek olmasını takdirle izliyoruz. İTO’nun 140 yıldır derdini çektiği yerli ve milli üretim hayali ile daha çok ihracat ve daha çok yeni pazar hedefinin gerçekleştiğini adım adım görüyoruz.”

MİLLİ PROJELER

Avdagiç, Meclis konuşmasında Türkiye’nin savunma sanayindeki çıkışına da dikkati çekerek, “Bu gelişmeler bize çok net gösteriyor ki, savunma sanayimizi, her türlü siyasetin üzerinde milli bir mesele olarak görmek zorundayız” dedi. Avdagiç, milli otomobil, milli savaş uçağı, milli helikopter, milli uçak gemilerimiz gibi başarılarımızın, Türkiye’nin yeni teknolojiler geliştirmeye doğru koşarak gittiğini ortaya koyduğunu kaydetti.

TEKNOPARK İSTANBUL

Avdagiç, “Bu hamleyi hiç duraksatmadan çok daha ileriye taşımak zorundayız. Çünkü ülkemizin bekası, ekonomimizin yerli ve milli bir nitelik kazanması; ancak savunma sanayinde elde ettiğimiz başarılarla sarsılmaz hale gelecektir” dedi.

İTO olarak bunun bilincinde oldukları için 2010 yılında Teknopark İstanbul’u kurduklarını kaydeden Avdagiç, “Şimdi yaptığımız doğru yatırımlar sayesinde Teknopark İstanbul, savunma sanayinin merkez üssü olmayı başardı. Burada yerli ve milli teknolojinin geliştirilmesi için yapılan çalışmalar her geçen gün yüzümüzü güldürmeye devam ediyor. Teknopark İstanbul, 2021 yılı sonu itibariyle 405 faal firması, 270 Ar-Ge firması, 119 kuluçka firması, 7.613 personeli, 2.605 projesi, 78’i uluslararası olmak üzere 214 patent sayısıyla Türkiye’nin lider teknoparkı haline geldi. İnşallah, yerli ve milli teknoloji ile üretim, bütün sektörlerde hakim bir konuma ulaşacaktır” diye konuştu.

‘KÜRESEL EKONOMİYİ ETKİLEYECEK 5 KONU VAR’

Ekonomideki son gelişmeleri de değerlendiren Başkan Avdagiç, küresel ekonomide tablonun hâlâ normalden çok uzak göründüğünü belirtti. 2022 yılı için hepimizin bildiği ama yine de bilinmeyen olarak karşımızda duran ve küresel ekonomiyi etkileyecek 5 konu bulunduğuna işaret eden Avdagiç, şunları söyledi: “Küresel ekonominin 2022 görünümünü etkileyecek iktisadi değişkenlerin başında hiç kuşkusuz enflasyon geliyor. Bir başka ifadeyle 2022’nin bilinen bir numaralı iktisadi bilinmeyeni, enflasyon olacak. İkinci konu, ABD ile Çin arasındaki ticaret savaşı. Bu savaşın 2022’de de devam etmesi muhtemel görünüyor. Çin’in belirli ABD mal ve hizmet alımlarını 2020’de toplam 200 milyar dolar artırmayı kabul ettiği ‘1. faz’ anlaşma, iki ülke arasındaki ticaretin önemli bir bölümünü kurtarmaya yetmişti. Ama anlaşma artık sona erdi ve 2022’de uluslararası ticaret için büyük soru, yeni bir ‘2. faz’ anlaşmanın olup olmayacağı... Bilinen bilinmeyenlerin üçüncü sırasında, olası yeni ve daha tehlikeli varyantlar bulunuyor. 2022’de küresel ekonomi için dördüncü büyük belirsizliği, ülkeler ve sektörler arasında pandemi kaynaklı krizden çıkma yeteneklerindeki farklılıklar oluşturuyor. Asenkron büyüme, belli ölçülerde de olsa dünya ekonomisindeki toparlanmanın hızını frenliyor. Ve son olarak ölçülü iyimserlikten bahsedebiliriz. Tüm bu beklentilere ve muhtemel risklere karşı çoğu uzman, Omicron dalgasının da Delta dalgası gibi çok geçmeden geri çekileceğini ve ekonomide görece çok daha az kalıcı hasar bırakacağını varsayıyor.”

REKABETİN ADI TEDARİK OLDU

Başkan Avdagiç, Türk özel sektörünün pandeminin şartlarında bile üretime devam etmeyi başardığını kaydetti. Salgın döneminde tedarik avantajıyla öne çıkan Türkiye’nin, coğrafi konumuyla da Küresel Üretim İçin Stratejik Yatırım Havzası’nın adresi olarak öne çıktığını belirten Avdagiç, “Türkiye’nin sahip olduğu tedarik avantajı, sadece Türkiye’nin avantajı değildir. Aynı zamanda AB ve ABD başta olmak üzere ticaret ortaklarımız açısından da önemli bir rekabet avantajıdır” dedi. Avdagiç, şunları söyledi: “Denilebilir ki, dünya ekonomisinde rekabetin adı artık ‘tedarik’ olmuştur. Artık ‘bir numarada malın fiyatı ve kalitesi değil, malın bulunabilirliği’ bulunuyor. Çünkü ihtiyaç duyduğunuz malı bulamıyorsanız, fiyatı da kaliteyi de tartışmanız mümkün olmayacaktır. Küresel ekonomi, tarihinde ilk kez bu denli büyük ve etkili bir tedarik krizi ile karşı karşıya kaldı. Ve bu kriz, aynı zamanda pahalı bir tedarik zinciri dersi de verdi. Dünya, artık bu türden krizlerin her an yaşanabileceği ihtimallerine karşı yeni bir tedarik stratejisi oluşturuyor.”
Avdagiç, salgının ana şokundan dünya ticaretindeki yerini güçlendirerek çıkan Türkiye’nin, pandeminin artçı şoklarından da güçlenerek çıkacak kuvvet ve potansiyele sahip olduğunu vurguladı.

İstanbul Ticaret Odası Başkanı Şekib Avdagiç, İTO’nun 140. kuruluş yıl dönümünü, anlam ve önemine yaraşır bir şekilde kutlayacaklarını söyledi. Başkan Avdagiç, 140. yılda ‘Büyük İTO Ailesi’ olarak paydaşlarla yıla yayılan bazı aktiviteler yapacaklarını kaydetti.

‘Ülke olarak büyük bir ezberi bozuyoruz’

İstanbul Ticaret Odası Meclis Başkanı Öztürk Oran, ocak ayı Meclis Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, “Her türlü dalgalanmayı bir ekonomik kriz tellallığına çevirmek, sadece Türkiye’yi değil, dünyayı da anlamamaktır. Bakın… Kurların Türkiye ekonomisinin gerçekleriyle hiç bağdaşmayan ani hareketleri, ihracattaki rekorların önüne geçemedi” dedi.

İstanbul’un ihracatçı firmalarının, bu başarıyı sırtladığını belirten Öztürk Oran, “İstanbullu firmalar, geçen yıla göre ihracatını yüzde 33 artırdı. Üyelerimizi, ihracatla yüzümüzü güldüren tüm ticaret elçilerimizi tebrik ediyoruz. Üreten, ticaret yapan, iş kapısı açan, velhasıl Türkiye’yi büyütenlere şükranlarımızı sunuyoruz. Daha da büyük başarılar için ümitliyiz” diye konuştu.

Meclis Başkanı Oran, konuşmasına şöyle devam etti: “Değerli dostlar, biz ülke olarak esasen büyük bir ezberi bozuyoruz. Bu büyük değişim asla ama asla kendi kabuğumuza çekilmek demek değildir. Aksine, dünyadaki gelişmeleri takip ederiz. Doğru olan şeyleri görürüz. Alanında başarılı olan örneklere dünyanın neresinde olursa olsun bakar, onu anlamaya çalışırız. Ama ayaklarımız önce bu topraklara basacak. Tarihe ve medeniyetimize bakarken olduğu gibi ekonomiye bakarken de kendi köklerimize ve gerçeklerimize eğilmeli, onları doğru anlamalıyız.”

İTO ile 140 yıl önce atılan tohumun, zamanla güçlü bir çınar olduğunu belirten Oran, “Şimdi bizler bu asırlık çınarın altında, tarihten aldığımız güçle yarınlara uzanırken her zamankinden çok daha güçlüyüz. 20 yıldır dönüşen ve gelişen Türkiye ekonomisinin içinde üretiyor, dünyaya açılıyor, küresel rekabette yer tutuyoruz. Dünden bugüne taş üstüne taş koyan herkese şükranlarımızı sunuyorum. İstanbul Ticaret Odası’nın 140. yılı kutlu olsun” dedi.

MECLİS’TEN YANSIMALAR

TURİZMCİ YETİŞTİREN MESLEK LİSELERİ TEŞVİK EDİLMELİ

Aydın Karacabay-Oteller Meslek Komitesi: Küresel salgın nedeniyle 2020 ve 2021 yılları turizm ve otelcilik sektörü için kötü geçti. Sektörün bu yıl en önemli hedefi, 2019’daki turist sayısı ve gelirine ulaşmak. 2019’da 35 milyar dolar gelir ve 45 milyon turist gelmişti. 2020’de ise bu gelir düştü. Ama bu yıl için yabancı tur operatörlerinden gelen haberler iyi. Yani 2019 rekoru hiç hayal değil. Dünyada salgın nedeniyle birçok kişi tatile çıkamadı ve insanlar özlem içinde. 2021 yılında Türkiye, en büyük rakibi olan İspanya’yı turist sayısı olarak geçti ama gelir olarak İspanya’dan yüzde 45 geride kaldı. Bu da nitelikli turist çekmemiz gerektiğini ortaya koyuyor. Bunların yanı sıra pandemi nedeniyle birçok nitelikli eleman kaybı da oldu. Bu yüzden İTO’dan turizm servis elemanı yetiştiren meslek liselerine destek olması üniversitedeki bölümden ücret almamasını istiyoruz. Yine İTO’nun verdiği burslarla turizm öğrencilerinin sayıları artırılabilir. 2019 yılında kurulan Turizm Geliştirme Ajansı bizlerden katkı payı alıyor. Bu payların İstanbul için harcanmasını istiyoruz. Ayrıca Covid belirsizliği nedeniyle sektörden kurumlar vergisi ve KDV’nin düşük oranda alınmasını istiyoruz. Turizm, 2022’de ekonomiye can suyu olacak ve cari açığı ortadan kaldıracak. Diğer paydaş sektörlerini de desteklemeye devam edecek. Yeter ki küçük sorunlar temizlensin.

ÖTV İNDİRİMİ KATKI SAĞLAYABİLİR

Salih Sami Atılgan-Motorlu Araçlar Tamir, Bakım ve İmalatı Meslek Komitesi: Aralık ayında otomotiv sektörü, satışlarda beklentilerin aksine şaşkınlık yaratacak bir düşüş yaşadı. Son 10 yılın ortalama satışlarına kıyasla yüzde 50 az satış gerçekleşti. Tabii ki buna pandemi, tedarik zincirindeki sorunlar ve kur değişikliği gibi faktörler etken oldu. Satılan araçların yüzde 67’si benzinli araçlardan oluşuyor. Elektrikli araçlar ise arzu edilen rakamların çok altında kaldı. Tüm bu gelişmelere rağmen sektör, Avrupa’nın altıncı büyük pazarı oldu. Araç fiyatlarının yükselmesi talebin daralmasına sebep oluyor. Motoru 1600 cm3’ü geçmeyen araçlar için yüzde 45, 50, 80 şeklinde üç farklı dilimde uygulanan Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) oranlarına ara kademeler eklendi. ÖTV matrahı 120 bin lirayı aşmayan otomobiller, yüzde 45’lik vergi oranı diliminde yer alacak. Bu gelişme, sektöre bir ölçüde katkı sağlayabilir.

STANDARTLAR ORTADAN KALDIRILMASIN

Hayrettin Ertemel-Motorlu Taşıt Satış ve Servisi Meslek Komitesi: Son üç yıldaki rakamlara bakıldığında ikinci el araç satışı, sıfır araç satışının yaklaşık 10 katı. Ancak son üç ayda hem sıfır araç satışında hem ikinci el araç satışında önemli bir düşüş var. Yeni açıklanan ÖTV matrahının kalıcı ve planlı olması önem arz ediyor. ÖTV matrahı düzenlemesi ile sektörümüz eski yükselen ivmesini inşallah tekrar kazanacak. Sektörümüzün geçmişten gelen problemleri vardı ve bazı düzenlemelere ihtiyaç duyuluyordu. Bu ihtiyaçtan yola çıkarak İTO Motorlu Taşıt Satış ve Servisi Meslek Komitesi, Motorlu Araç Satıcıları Federasyonu ve İstanbul Motorlu Araç Satıcıları Derneği’nin çalışmalarıyla KDV problemi, ithal araç sorunu, yetki belgesi, nöbetçi noter gibi çok önemli konuda düzenlemelerin hayata geçmesini sağladık. Bizler yetki belgesi konusunun otomotiv sektörü açısından çok önemli olduğunu düşünüyoruz. İkinci El Araç Satış Yönetmeliği, 2018’in şubat ayında yayınlandı. Bugüne kadar güncellemeler de oldu. 2019’da çıkan Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile yetki belgesi alabilmek için işyeri açma ve çalışma ruhsatı zorunlu hale getirildi. Ancak bugün Ticaret Bakanlığı’nın üzerinde çalıştığı bir düzenleme ile yetki belgesinde işyeri açma ve çalışma ruhsatı devre dışı bırakılmak isteniyor. Bu, şartları yerine getirenler ile getirmeyenler arasında haksız rekabete ve standartların ortadan kalkmasına sebep olacak. Ayrıca kayıt dışı ticaretin önü de tekrar açılacak. Yönetmelik ve yetki belgesi kayıt dışı ile mücadeleyi belli bir noktaya getirmişti. Böyle bir değişiklik olursa tekrar başa döneriz. Diğer yapılmak istenen ise lise mezunu şartının ilkokula inmesi ve konkordato ilan etmiş firmaların da yetki belgesi alabilmesi. Umuyoruz ki, bu değişiklikler yapılmaz ve sektörümüz geriye gitmez.

REKABETTE GERİ KALMAYA BAŞLADIK

Ali Ekber Özkan-Mobilya Meslek Komitesi: Sektörümüzde hammadde fiyatlarında yüzde 180-200 civarında inanılmaz bir fiyat artışı var. Ancak sadece ithalde değil yurtiçi kaynakta da artış var. Orman İşletmesi’nden alınan köknar kereste fiyatlarında bile serbest ihale sistemi olduğu için fiyat artışları çok büyük. Mobilya sektörünün ihracatta yıldızı parlıyor fakat bu fiyatlarla da alakalıydı. Ancak henüz İtalya gibi katma değeri yüksek bir seviyeye gelemedik. Hammadde sorunu sebebiyle artık diğer ülkelerle rekabette geri kalmaya başladık. Mobilya sektörü yan tedarikçisi de çok olan ve istihdam oranı yüksek bir sektör. Biz isteriz ki, hammaddede de hakkaniyetli bir artış olsun. Fakat 3-4 aydır bir belirsizlik var. Bunun 3-4 ay daha devam etmesi bekleniyor. Daha önce de belirsizlik dönemleri oldu fakat bu kadar uzun süreli olmadı. Mesela 2021 yılı başında 193 lira olan MDF, bugün 700 küsur lira. Elektrik fiyatlarına yüzde 129 zam geldi. Küçük ve orta ölçekli işletmelerin yoğun olduğu sektörümüz bu zamları kaldıramaz. Enerji maliyetlerindeki bu artışı dile getirmeliyiz. Asgari ücretin işverene maliyeti 5 bin 879 lira. Çalışanlara daha fazla maaş verilmeli. Mobilya sektöründe asgari ücretin üstünde maaşlar veriliyor. Ancak devletin de fedakârlık yapması lazım. İşverenler hem fedakârlık yapıyor hem belirsizlikle mücadele ediyor.

2. EL KOMBİDE DÜZENLEME YAPILMALI

Ali Dönmez-Mekanik Tesisat ve Doğalgaz Tesisatı Meslek Komitesi: Ara eleman kelimesini artık her sektör dile getiriyor. Fakat sektörden ara eleman ifadesinin kullanılmaması yönünde tepkiler alıyoruz. Ara eleman yerine nitelikli personel, nitelikli eleman ifadelerinin kullanılması yönünde destek istiyoruz. Büyük marketlerde ve AVM’lerde, musluk, batarya gibi tesisat malzemeleri satılıyor. Bu satışı yapan yapı marketleri var. Ve bu yapı marketlerde teknik, bilgi sahibi elemanlar çalışıyor. Bu yapı marketleri varken AVM ve büyük marketlerde satışların yapılmaması konusunda gerekli önlemlerin alınmasını talep ediyoruz. En büyük sorunlardan biri de ikinci el kombi satışlarında yaşanıyor. Toplama kombi yapan yerler, garantisi olmayan teste tabi tutulmayan kombileri satıyorlar. Tüketicinin tercih sebebi ise ucuz olması. Ama aslında bu kombiler yüzde 30’dan fazla doğalgaz tüketimine sebep oluyor. Ayrıca, can güvenliği açısından da oldukça tehlikeli. İkinci el kombi pazarına müdahale edilerek yasal düzenlemeler yapılması gerekiyor.

BİLİRKİŞİ RAPORLARI DOĞRU HAZIRLANMALI

Osman Arıtürk-Restorasyon ve İzolasyon Meslek Komite Üyeleri: Uzlaşma artık tüm mesleklerde var. Bilirkişilikte, teknik ve bilimsel kısımlarda yorum yapması için var. Fakat son zamanlarda adeta bilirkişi terörü yaşanıyor. Bilirkişiler raporlara, gerçeği yansıtmayan, internetten aldıkları bilgiler ile kopyala-yapıştır bir rapor hazırlayıp, rapor sonlarına da adeta bir hakim gibi karar vererek mahkemeleri yanıltabiliyorlar. Bu da mahkeme süreçlerinin uzamasına yol açıyor. Bilirkişi konusunda İTO atacağı adımlar ile diğer Odalara da öncülük yapmalı.

YETİŞMİŞ PERSONEL AÇIĞI VAR

İsmail Hakkı Öksüz-Döküm ve Metal İşleme Meslek Komitesi: Avrupa’dan gelen siparişlerin artması, kapasiteyi en üst seviyeye taşıdı. Bu süreçte, ustabaşı, mühendis gibi alanlarda yetişmiş personel açığı sebebiyle siparişlerde gecikmeler yaşadık. İşgücü problemi olmasaydı 2021’de daha iyi bir gelişim yaşayabilirdik. Mavi yakalı personel konusunda da önemli bir eksiklik var. Döküm sektörü için ara kademe personel yetiştirilmeli. Bu, bir devlet politikası olmalı. İTO’ya meslek liselerine hamilik projesinden dolayı teşekkür ediyoruz. Organize sanayi bölgelerinde mesleki eğitim merkezleri açılmalı ve mesleki eğitim yaygınlaştırılmalı. Ayrıca işgücünde kalifiye olmayanlar da bu şekilde eğitilebilir. Meslek okullarının sayısı ve burs imkânları artırılmalı. Lisans programları için de destek verilmeli. STK’lar da bu konuyu devlet nezdinde daha çok dile getirmeli ve gerekli girişimlerde bulunmalı. Mesleki eğitim sorunu çözülürse sektörümüzün gelişimi daha çok artacak. Döküm sektörü, savunma sanayi gibi alanlar için de kritik önemde. Çin merkezli bir hammadde sorunu var. Bu sorun döküm sektörü için de maliyet analizi yapılmasını zorlaştırdı.

MESLEK LİSELERİ YAYGIN HALE GELMELİ

Mustafa Zeytin-İnşaat Malzemeleri Meslek Komitesi: Kalifiye eleman sorunu tüm sektörlerin ortak sorunu olmaya devam ediyor. Milli eğitim sisteminin mesleki eğitim politikası konusunda bir sıkıntı var. Ticaret Odası olarak meslek liselerine destek veriyoruz, bu güzel bir yaklaşım. Ancak mesleki ve teknik liseler yaygın değil. Tercih eden öğrenciler ise iş hayatına değil, üniversiteye gitmek istiyor. Mesleki ve teknik liselerden mezun gençlerin çalıştıkları sektörlerde ücret imkânları da iyi fakat yeterince rağbet yok. Mesleki ve teknik liseler, düz liselerden daha yaygın olmalı ve bu bir devlet politikası haline gelmeli. Mesleki eğitim konusunu önemsemezsek sorun daha da ağırlaşacak.

KDV ORANI YÜZDE 1’E DÜŞSÜN

Mahmut Özcan-Restoran ve Yiyecek İçecek Hizmetleri Meslek Komitesi: Salgından en çok etkilenen sektörlerden olan yeme-içme sektörü hâlâ kendini toparlayabilmiş değil. Müşteri sayıları 2019 seviyelerine ulaşamıyor. Bunda sürekli ortaya çıkan yeni varyantların da etkisi var. Bu yüzden KDV oranlarının tekrar yüzde 1’e düşürülmesini, SGK primlerinin de sıfırlanması veya düşürülmesini talep ediyoruz.

PANDEMİ BİR FIRSAT OLABİLİR

Orhan Albayrak-Eğitim Meslek Komitesi: Bundan 10 sene önce burada 41 sektör vardı, bugün ise 81 sektör. Pandemi geldi ve aslında hepimize bir şeyler getirdi. Bunu nasıl değerlendirmemiz gerektiğine bir bakmamız lazım. Metaverse mesela... Bizlere şu an uçuk geliyor ama bunlar inanılmaz fırsatlar. Çok önemli markalar, şu an buradan ürünleri satıyor ve de kazanıyor. Gelişime ve değişime ayak uydurmalıyız.

17 Ocak 2022 Pazartesi

Etiketler : Gündem