tatil-sepeti

İstanbul Ticaret Üniversitesi Sütlüce Yerleşkesi’nde, Dünya Kadınlar Günü’nde ‘boşanma’ ele alındı. Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) ile İstanbul Ticaret Üniversitesi Kadın ve Aile Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin ortak düzenlediği Toplumsal Cinsiyet Adaleti Kongresi’ne katılım yoğun oldu. Bu yıl 4’üncüsü yapılan kongrede; boşanma ve sosyo-ekonomik dinamikler, İslam hukukunda boşanma, boşanma ve kadın, boşanmanın hukuki süreçleri, boşanmanın çocuk üzerindeki etkileri, boşanma ve sağlık ile ilgili 33 bildiri sunuldu.

Kongrenin açılışında konuşan İstanbul Ticaret Odası ve İstanbul Ticaret Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Öztürk Oran, kadınların iş gücüne katılımının en az iki katına çıkması gerektiğini söyledi. Oran, “Kadın demek; her şey demek. Türkiye, dünyanın en değerli ülkesi olabilecek iki büyük güce sahip. Birincisi jeopolitik konum, ikincisi kadınlar ve gençleri” dedi.

YÜREKTEN TEŞEKKÜR

Oran, “Cesaret ve gayret, en çok kadın ve gençlerimizde hayat buluyor. Kadının omuz vermediği, erkekle birlikte saf tutmadığı, emek harcamadığı hiçbir mücadele başarıya ulaşmıyor. Dün Çanakkale’de cepheye kağnıyla mermi taşıyan kadınımız, bugün tankın önünde demokrasimize, mesaileri başında ekonomiye sahip çıkıyor. Yetiştirdiği evlatlarla geleceği aydınlatan, cesaretiyle ve üretkenliğiyle ülkemize değer katan kadınlarımıza yürekten teşekkür ediyorum” diye konuştu.

Oran, şunları söyledi: “Toplam istihdamda orta ve üst düzey kadın yönetici oranı yüzde 14’lerde. Biz cam tavanları kaldırdıkça büyüme hedeflerimize daha kolay ulaşacağız. Bu anlamda İTO’nun örnek teşkil ettiğine inanıyorum. Biliyorsunuz Genel Sekreterliğimizi bir kadın yürütüyor. Yine kadın personelimizin toplam çalışanlara oranı da yüzde 52 civarında. Esas İTO Meclisi’nde kadınlarımız daha çok söz sahibi olmalı.

9 Nisan’da Oda seçimlerimiz var. Ben bu süreçte irtibat kurduğum tüm kadın girişimcilerimizi, seçimlerimize yönlendiriyorum, onları bu konuda yüreklendiriyorum. Kadınların iş dünyasındaki başarılarını Meclis sıralarımızda, kürsümüzde görmek istiyoruz.”

AİLE KURUMU KORUNMALI

Oran, iş dünyasındaki ‘acımasız rekabet’in sosyal hayattaki insanları anne, baba ve evlat kimliklerinden uzaklaştırdığını ve tek bir formata dönüşmeye zorladığını dile getirdi. Oran, “Yeri geliyor ‘aile yaşantımızdan’ mahrum kalıp, ‘aile olgusunu’ hayatımızın merkezinden uzaklaştırıyoruz. Oysa hayat, iş hayatımızdaki rakamların ve hedeflerin çok ötesinde. Kadının ve toplumun huzuru için insanlığın son kalesi olan aile kurumunun korunması görevimiz.
Bu anlamda boşanmaların olmaması veya en düşük düzeyde kalması temel arzumuz.
Geçen yıl 128 bin çift evlilik müessesesini sonlandırdı. Zorunlu sebeplerle bu boşanmalar olduğunda kadının maddi ve manevi haklarına sahip çıkmak, temel hak ve hürriyetlerini koruma altında tutabilmek, toplumsal rolünü kuvvetlendirmek son derece elzem. Toplumumuz bunu yapabildiğimiz ölçüde huzurlu, çocuklarımız, bu hakları kadına teslim edebildiğimiz ölçüde sağlıklı olur. Bu manada inanıyorum ki, düzenlediğimiz bu kongreyle kadının ve ülkemizin geleceğine bir tuğla da bizeklemiş olacağız” diye konuştu.

Toplantıda, İTO Yönetim Kurulu Sayman Üyesi ve İstanbul Ticaret Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkan Vekili Hasan Erkesim de yer aldı.

EVLİLİKLERİN AZALMASI SORUNLARA YOL AÇIYOR

İstanbul Ticaret Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nazım Ekren, giderek azalan evlilik oranları nedeniyle pek çok farklı sorunun ortaya çıktığını söyledi. TÜİK’in 2013-2017 yılları arası evlenme ve boşanma istatistiklerini paylaşan Prof. Dr. Ekren, “Beş yılda evlenme yaşı yükselmiş. Toplumlar evliliği teşvik ederken, boşanmayı güçleştiren kurallar koymayı tercih etmiş. Özellikle evlilik bağının, dince kutsal sayıldığı toplumlarda boşanma yasak ya da zor. Günümüzde çağdaş toplumlarda da hukuk, boşanmayı güçleştiren önlemler alıyor” dedi.

Boşanmanın ekonomik, pek çok nedene dayandığının altını çizen Prof. Dr. Ekren, “Evlilik, geçmişe oranla insanların tercih ettiği bir ilişki biçimi olmaktan uzaklaşıyor. Bunda iki neden ön plana çıkıyor. Birincisi; kadın ve erkek arasındaki ilişkileri düzenleyen hukuki normların değişmesi ve toplumun evlilik dışı ilişkiye hoşgörüyle bakması. İkincisi ise modern hayatın sosyo-ekonomik gerekliliklerinin evlilik yaşını yükseltmesi ve bunun sonucunda bireylerde evlilik düşüncesinin öneminin azalması” diye konuştu.

AİLE ÇÖZÜMÜN MERKEZİ

Düzce Milletvekili ve TBMM Aile Bütünlüğünün Korunması Araştırma Komisyonu Başkanı Ayşe Keşir, komisyonun 4 aylık bir çalışma yaparak, 500 ayrı kişi ve kurumu dinlediklerini söyledi.

Keşir, “Modern dünya, bazen sorunlarla ilgili aileyi hedef gösteriyor.
Aile aslında bir yandan da çözümün merkezi. Komisyon olarak ailenin sağlıklı ve güçlü yapısını nasıl geliştirebiliriz, çözüm üretme kapasitesini nasıl artırabiliriz diye çalışıyoruz” diye konuştu.

SOSYO-EKONOMİK OLARAK GÜÇLENMELİLER

KADEM Başkanı Doç. Dr. E. Sare Aydın Yılmaz, eğitim seviyesi düşük ve evlilik hayatı boyunca hiç çalışmamış bir kadının boşanma kararı almasını gerektirecek birçok neden varken, gelecek tepkiyi ve karşılaşabileceği sorunları düşündüğünde bu kararı almasının zorlaştığını söyledi. Yılmaz, “Bu olgu, kadının sosyo-ekonomik olarak güçlenmesinin gerekliliğini de bir kez daha gösteriyor” dedi. Yılmaz, boşanma gerçekleştiğinde bireylerin, ailenin, çocukların ve toplumun etkilendiğini anlattı. Yılmaz, aileyi ayakta tutan devletlerin sürdürülebilir olduğunu belirterek, “Aileyi koruyacak mekanizmaları üretmek üzere sivil toplum olarak sorumluluğumuz var” diye konuştu.

Yılmaz, ailenin, bireyi toplumsal hayata hazırlaması ve toplumun devamlılığını sağlaması açısından önemli bir kurum olduğuna değinerek, şunları söyledi: “Sağlıklı bir ailenin devam ettirilmesi gerektiğini vurgulamak gerekiyor. Ne yazık ki her aile ‘sağlıklı aile’ değil. Aile birliği devam ettiği sürece fertlerin bedeni, akli, sosyal, mesleki sorunların gelişme riski ortaya çıkabiliyor. Bu risklerin neden ortaya çıktığı yani boşanmanın nedenlerinin neler olduğu bilinmeden ‘sağlıklı aile’yi inşa edemeyiz.”

EVLİLİK AÇIK İLETİŞİM ZEMİNİNDE YAPILMALI

KADEM Başkan Yardımcısı Sümeyye Erdoğan Bayraktar, birçok toplumsal sorunun nedeninin aile kurumundaki bozukluklara dayandığını söyledi. Bayraktar, şöyle konuştu: “Biz, ‘boşanma külliyen kötüdür, külliyen engellenmelidir’ gibi sığ bir bakış açısına sahip değiliz. Öyle zamanlar oluyor ki, özellikle şiddet vakalarında, artık ailenin ve bireylerinin zarar görmeye başladığı noktada bazen boşanmanın suhuletle gerçekleştirilmesi, hayat kurtarıcı olabiliyor. Çünkü huzurlu bir toplumun inşası için huzurlu aileler şart. Sürdürülebilir aileler için düzgün evlilikler ilk baştan nasıl inşa edilebilir konusuna yoğunlaşmalıyız. Evlilik gerçekçi olarak hayat boyu bir yoldaşlık hedeflenerek açık bir iletişim zemininde yapılmalı.”

15 Mart 2018 Perşembe

Etiketler : Üniversitemiz