istanbul-ticaret-gazetesi
istanbul-ticaret-gazetesi

İstanbul’un renklerini ışık sevdasıyla buluşturuyor

Minyatür ve sulu boya sanatçısı Bahar Yalçın, karanlık odada başlayan ışık sevgisini İstanbul’un sokakları ile buluşturuyor. Kadim şehrin sokaklarını hem fotoğraflayıp hem de sulu boya ile resmeden Yalçın’a göre İstanbul bitimsiz bir hikaye.

Giriş: 14.02.2025 - 09:57
Güncelleme: 14.02.2025 - 09:57

İstanbul’u, kağıda aktarılmayı bekleyen sonsuz bir hikaye olarak gören minyatür ve sulu boya sanatçısı Bahar Yalçın’a göre, ‘nesne’ ancak detay ile sanata evrilebilir. Dondurulmuş fotoğraf karelerini sulu boya ile nefeslendiren Yalçın, İstanbul’un bitimsiz hikayesini sulu boya ahenginde okumak isteyenlere sunuyor. Yalçın, İstanbul Ticaret’in sorularını yanıtladı. 


SULU BOYANIN SINIRSIZLIĞI 

Uzun yıllar minyatürle ilgilendiniz, son beş yıldır sanat yolculuğunuz sulu boya ile devam ediyor? Klasikten moderne geçiş nasıl oldu?      

Rahmetli babam mimari restoratördü. Çocukluğum tarihi yarımadada, üzerine asırların dokunduğu yapılardaki ince detayları temaşa ederek geçti. Dolayısıyla aslında hem detayla hem bütünle hemhaldim. Minyatür, yavaş ilerleyen bir sanat dalı. Sanırım kişisel olarak da benim yapım biraz daha hız sevdiği için sulu boya bana kendimi daha özgür hissettirdi. Minyatürde sınırlar biraz daha belli sanırım…


Evet, minyatür geleneksel kalıplara biraz daha fazla bağlı kalmanızı gerektiriyor. Elbette heybemde çok büyük bir yeri var. Fakat sulu boya ile kendime daha özgür bir alan çizdiğimi ifade edebilirim. Bir sanat dalını icra ettiğinizde yekdiğeri ile çok daha rahat bağlantı kurabiliyorsunuz zaten. 


YETERİNCE BİLİNMİYOR 

Karanlık odadan bahsedelim mi biraz? 

Ben İstanbul’un fotoğraf karesi marifetiyle yakaladığım anlarını sulu boya ile biraz daha gerçeküstü bir forma dönüştürüyorum.  Elbette karanlık oda, benim bu dönüştürme aşkımın yeşerdiği kapı oldu diyebilirim. İlk olarak çok değerli hocalardan fotoğraf dersleri aldım. Karanlık odanın büyüsü bambaşka. Karanlığa giriyorsunuz, ancak sonsuz renkle odadan çıkıyorsunuz. Sonra sonra ben neden bunları resmetmeyeyim dedim. Böylece bu yolculuğa çıkmış oldum. 


Neden sulu boya? 

Sulu boya bizde çok bilinmiyor. Yağlı boya çok bilinir, akrilik de öyle… Hak ettiği yerde olduğunu düşünmüyorum sulu boyanın. Aslında sanatçıya çok geniş bir imkan sunuyor. Aynı zamanda zor da… Nazlı, büyülü bir yapısı var. Sulu boyanın ahengini, büyülü duruşunu, kıvraklığını çok seviyorum. Bu nedenle ilk başlarda siluet şeklinde başladığım sulu boyada ilerlemeye çalışıyorum. Minyatürün inceliği ile sulu boyanın kıvraklığını bir potada eritmeye çalışıyorum. Yolun çok başındayım.


SANATIN İLMİ 

Çocukluktan aklımda sulu boyaya dair yırtılan, kabaran kağıtlar kalmış. Sevdirilmedi mi bize? 

Hani kültürümüzde bir söz vardır, “Kem âlâtla kemâlat olmaz” diye… İşte tam böyle. Biz ince kağıtlarla sulu boya yapmaya kalktık. Her sanatın bir ilmi var. Bize buna uygun gramajlarda kağıtlar ve doğal boyalar sunulsaydı, eminim çocukken aklımızda çok farklı imgeler kalacaktı bu sanata dair. Kim bilir ne eserler üretecek potansiyelleri çocukluktan yitiriyoruz. 


Eserlerinizde ekseriyetle tarihi yarımadayı işliyorsunuz. Bir sanatçı için İstanbul’un farklı bölgeleri ne sunuyor?   

İstanbul’un her bir sokağı çok canlı. O ışıkların büyüsü sesler, ahenk… Fazlasıyla yaşayan bir şehir. Ancak elbette tarihi yarımada deyince farklı bir hissiyatı oluyor üzerinizde. Bir de çocukluğum buralarda geçti. Üzerimde farklı bir tesiri var. 


Esere hayat katıyor 

“Eserlerimde detaylara özelikle yer veririm. Bir küçük çöp kutusu, duvardaki bir grafiti yazısı, dükkan isimleri… Bunların esere hayat kattığını düşünüyorum.” 


Fotoğraf konuşuyor 

“Bazen günde 500 kare fotoğraf çektiğim oluyor. Onların içinden 10-15 tanesini ayırıyorum. Çektiğim fotoğraflar, onları kağıda aktarmam için adeta benimle konuşuyor. Fotoğraf çekerken fotoğraflarda fırça darbelerini görüyorum.” 


Anı yansıtmak için 

“Sulu boyanın o kıvrımlı duruşu anı yansıtmak için çok elverişli. Belki de bu yüzden tüm diğer türlerden ayrılıyor benim için.” 


Söyleyecek sözü olmak 

“Bir sanatçı eser üretiyorsa söyleyecek sözü var demektir. Sergiler de bu söyleyecek cümlelerimiz için çok güzel bir vesile.” 


Doğu kültürünün sanata yatkınlığı 

“Ülkemizde çok ciddi yetenekler olduğunu düşünüyorum. Doğu kültüründe yetenekler gizlenmiştir. Efsunludur ve duyguya yatkınlık vardır. Bu da sanata karşı bir yatkınlık doğuruyor. Bu anlamda batıdan çok farklı olduğumuzu düşünüyorum.”


Zaman tayini 

“Sanata yatırım, ülkenin prestijidir. Mesai saatleri buna uygun olsa pek çok insanın bir hobisinin olabileceğini düşünüyorum.