HABER: SÜMEYRA YARIŞ TOPAL
İstanbul’da yaşayıp da Ahmet Hamdi Tanpınar’ı solumamak, Paris’i anıp da Victor Hugo’yu düşünmemek, Petersburg’u hatırlayıp da Dostoyevski’yi es geçmek, Londra’da bulunup da Charles Dickens’i unutmak, Prag’ı düşünüp de Kafka’yı yâd etmemek… Eserlerinde büyük şehirlerden beslenen şair ve yazarların düşüncesi ortak: “Büyük şehirler büyük kalemleri doğurur.” Bu yıl 12. kez edebiyat meraklıları ile buluşan Uluslararası İstanbul Şiir ve Edebiyat Festivali’nin ‘Şehir ve Edebiyat’ temalı II. oturumuna İstanbul Ticaret Odası ev sahipliği yaptı.
ŞEHİR HAZİNEDİR
Sempozyumda konuşan şair ve sosyolog Prof. Dr. Oktay Taftalı, şehirde yaşamanın bir tahkimat altında yaşamayı gerektirdiğini ifade etti. Şehrin sadece maddi yönüyle değil manevi yönüyle de korunması gerektiğini belirten Taftalı, “Şehirler manevi serveti de içinde barındırır. Şehirde ve taşrada yetişen insanların bakış açıları farklı oluyor. Taşra daha sade bir bakışı gerektirirken, şehir çok katmanlı yapıları çözümleyecek bir bakış gerektiriyor” diye konuştu.
UYANAN DUYGULAR
Şair Adnan Özer de şehrin bir metin olduğunu ifade ederek, “Şehirde gezen bir kişi aslında o şehri tüm yönleriyle okur” dedi. Özer, “Bizler şehri adımlarken zihnimize kazınan metinleri yorumluyoruz. Bunlar bizim yazar kimliğimizi etkiliyor. Şehirler insanı yazar yapıyor. Şehir yaşayan bir bellektir. Yaşayan hikâyeleri vardır ve sivil hayata müdahale eder. Kırsal yaşamda bir sorun çıktığı zaman buna müdahale edilir. Ancak şehirde birçok insan bunu kabullenmek ve aşmak zorunda kalır. İstanbul hiç uyumaz ve onun bu uykusuz hali duyguları uyandırır” dedi.
ACI ÇEKME YARIŞI
Toplantıda konuşan Alman şair Paul Henri Campbell de günümüz şairlerinin neredeyse bir ‘acı çekme’ yarışı içinde olduklarını söyledi. Kimin daha hüzünlü bir hikayesi varsa onun daha başarılı görüldüğünü söyleyen Campbell, “Üzücü hikayeler, şehir için ne söyler bize peki? Şehir edebiyatı tüm bu üzücü duyguların taşıyıcısıdır. Şiir ismimizin altına çizdiğimiz kalın çizgidir. Böylece ismimizin üstünün çizilmesini önlemiş oluruz” diye konuştu.
HERKESİN MESELESİ
Şair Ömer Erdem de şehirle taşra arasındaki gerilimden kültürün çıktığını ifade etti. Erdem, “Şiir şehrin kalbidir ve şairin şehre bakışında edebiyatçıdan farklı bir yön vardır. Şair aynı zamanda şehrin arkeoloğu, iktisatçısı, tarihçisi, yolu, limanı, işçisidir. Şehir hafızanın yatağıdır. Ancak şehir sadece şairin değil tüm şehrin meselesi olmalıdır” şeklinde konuştu.
SÖZÜN DEĞERİ DÜŞTÜ MÜ?
İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı İsrafil Kuralay, “Hız çağı, sözün değerini düşürdü mü acaba?” dedi. Kuralay, “Her şeyin başkenti olabilecek bir şehirde yaşıyoruz. İstanbul Ticaret Odası, kurulduğu ilk yıllardan bu yana yayın hayatına destek veriyor. Şu ana kadar 3 bine yakın yayını okuyucu ile buluşturduk” diye konuştu.