Salı, 05 Kasım, 2024
Yüzyıllar önce bir bilim insanı çok büyük emek harcayarak yaptığı bir kirişli aletle yıldızlar arasındaki mesafeyi ölçmeye çalışıyor…
Bir optik bilimci fotoğraf makinesinin ilk örneği sayılan karanlık odayla görme işlevinin unsurlarını çözmek için uğraşıyor ya da bir hekim o yılların üstün teknoloji aletleriyle dünyanın ilk açık ameliyatını gerçekleştiriyor…
Burası İstanbul İslam Bilim ve Teknoloji Tarihi Müzesi.
Prof. Dr. Fuat Sezgin öncülüğüne 2008 yılında açılan müze, bilim dünyasındaki buluşların kaynağında doğru bilinen yanlışlara meydan okuyor.
İLKİ BAŞARDILAR
Müslüman bilim adamlarının bilim tarihinde açtığı çığır hakkında derin ipuçları veren müzede tüm buluşlar o yılların kitaplarında yer alan bilgilere göre birebir yeniden yapılmış. Topkapı Sarayı’nın has ahırlar bölümünde yer alan müze astronomi, kimya, mimari, tıp, savaş, coğrafya, felsefe ve madenler bölümünden oluşuyor. Özellikle astronomi alanında pek çok çalışmanın yer aldığı müze, Müslüman bilim adamlarının gerçekleştirdiği ve dünyada ilk olan çalışmaları ziyaretçilere sunuyor.
YILDIZLARIN ARASI
Müzenin astronomi bölümünde usturlaplardan yıldızlara ve gök cisimlerini gözlemlemek için geliştirilen aletlere kadar pek çok buluş yer alıyor. Astronomi bölümünde yer alan aletlerin içinde en dikkat çekenlerinden biri de yıldızlar arasındaki mesafeyi ölçmek için geliştirilen özel bir alet. Buna göre üçgen şeklinde tasarlanan ve üzerinde milimetrik hesaplar bulunan bu alet bugünün ölçülerine çok yakın değerlerle yıldızlar arasındaki mesafeyi ölçüyordu. Gezegenlerin aralarındaki boylam derecelerini ölçmek için de henüz 10. yüzyılda aletler geliştirilmişti. Ölçülen değerlerse bugünkü teknolojik aletlerle ölçülen değerlere çok yakındı.
DÜNYANIN YÖRÜNGELERİ
Müslüman bilim adamları müzede yer alan bilgilere göre henüz o yıllarda dünyanın yörüngelerini anlatan küreler yapmışlardı. Burçlar kuşağındaki yakınlaşmalar da o yıllarda gerçekleştirilen aletlerle kolayca ölçülebiliyordu. İslam dünyasında özellikle ibadet saatlerini tayin etmek için de çok önemli bir bilim dalı haline gelen astronomi, İslam coğrafyasında kurulan onlarca rasathaneyle zirveye ulaşmıştı. Bu rasathanelerin arasında İstanbul Rasathanesi de bulunuyordu.
SAATLER VE ZAMAN
Hem ibadet saatlerini tayin hem de çalışma zamanlarını ayarlayabilmek adına İslam coğrafyasında zamana özel bir önem atfediliyordu. Bu yüzden Müslüman bilim adamlarının başlıca buluşları arasında saatler yer alıyordu. Müzede Müslüman bilim adamları tarafından geliştirilen onlarca saat de sergileniyor. Bunların arasında zilli saatler, su saatleri, cıvalı saatler, gece vakitlerine özgü mumlu saatler yer alıyor.
HİNT OKYANUSU’NU ÖLÇTÜLER
Dünyanın en önemli kâşifleri Müslümanlar arasından çıkıyordu. Hatta öyle ki Prof. Dr. Fuat Sezgin’e göre Müslüman kâşifler Kristof Kolomb’dan yıllarca önce Amerika’yı keşfetmişlerdi. Müslümanların coğrafi keşiflerine dair haritalar da müzenin coğrafya bölümünde sergileniyor. Müslüman bilim adamları o yıllarda Hint Okyanusu’nun büyüklüğünü bugünküne çok yakın bir değerle ölçmüşlerdi.
İLK BİYOLOJİK BOMBA
Müslümanlar savaş teknolojisinde de oldukça ileri gitmişlerdi. O yıllarda geliştirdikleri savaş aletleri devrinin oldukça ilerisinde olan aletlerdi. Örneğin henüz 14. yüzyılda biyolojik bomba diye tabir edilen bir bomba geliştirmişlerdi. Yine o yıllarda ilk tank olarak kabul edilen portatif bir araç yapmışlardı. Her tarafı metal olan bu tankın içini de savaş aletleri ile donatmışlardı.
DÖNER HER DEVİRDE VAZGEÇİLMEZ
Türkler için dönerin her devirde vazgeçilmez olduğu müzede sergilenen keşifler içinde de gözlemlenebiliyor. Zira büyük Osmanlı bilgini Takıyyüddin’in 16. yüzyılda Türklerin bugün dahi vazgeçilmezi olan döneri, kolayca yapabilmek için buharlı bir döner makinesi icat ettiği görülüyor. Sisteme göre büyükçe bir kazanın içinde odunlar vasıtasıyla kaynayan su, şişlere takılı olan eti döndürüyor ve et bu şekilde pişmiş oluyor.
KATARAKT AMELİYATI
Müslüman âlimlerin, o yıllarda katarakt ve kornea ameliyatı yaptığı müzede sergilenen ameliyat gereçlerinden anlaşılıyor.
EKVATORU HESAPLADILAR
Halife el-Memun henüz 9. yüzyılda bir dünya haritası yapılmasını Müslüman coğrafyacılardan istemişti. Bunun için ekvatorun gerçek uzunluğunun bulunması gerekiyordu. Bir grup bilgin usturlap, ip ve çubuklar vasıtasıyla bu işi başardı ve uzunluğu 40 bin kilometreye yakın buldular. Günümüzdeki değer ise 40 bin 76 kilometre.
11 Temmuz 2016 Pazartesi
05 Kasım 2024 Salı
05 Kasım 2024 Salı
05 Kasım 2024 Salı
05 Kasım 2024 Salı
05 Kasım 2024 Salı