Salı, 05 Kasım, 2024
HABER: SÜMEYRA YARIŞ TOPAL
İnsani yardımlar konusunda güçlü bir geleneğe sahip olan Türkiye’de şu günlerde Suriye’ye yapılan maddi manevi destekler gündemde. Oysa yapıldığı yıllarda çok konuşulan ancak sonradan derinlere gömülen bir duyarlılık öyküsü daha var ki, Türk halkının kalender duruşunun en derin izlerinden biri: Kurtuluş Vapuru. Türkiye, henüz kurulalı 20 yıl bile geçmemesine ve kendisi de maddi imkânsızlıklarla boğuşmasına rağmen İkinci Dünya Savaşı’nın pençesinde açlıktan kırılan komşusu Yunanistan’a Kurtuluş Vapuruyla yaptığı desteklerle o yıllarda insanlığın hikâyesini yeniden yazmıştı.
BÜYÜK AÇLIK
İkinci Dünya Savaşı’nın tüm hızıyla sürdüğü yıllardır ve takvimler 1941 yılını göstermektedir. Savaşa İngiltere ve Rusya saflarında katılan Yunanistan, topraklarının işgaliyle büyük bir açlıkla karşı karşıya kalır. Öyle ki yüzbinlerce insan açlıktan can verir. Zaten kısıtlı olan yiyecekler de insanlara karneyle dağıtılır. Yoksul mahallelerde kedi ve köpeklerin dahi yendiği tarih kayıtlarında yer alan bilgiler arasında. İşte tam bu sırada Türkiye’deki duyarlı halk ve İngiltere’deki makamların ortak yardımlarından oluşan Kurtuluş Vapuru tarih sahnesine çıkar.
TONLARCA GIDA
İşgalin başladığı ilk yıllarda Yunanistan’ın tek umudu dışardan gelecek yardımlar olur. Türkiye’de o yıllarda ekmek karneyle dağıtılırken ve henüz Kurtuluş Savaşı’ndan dolayı Yunanistan’la olan ilişkiler düzelmemişken dahi bu yardım yapılmaya karar verilir. Kampanyaya Kızılay, İngiltere Kızıl Haçı, Amerika’da yaşayan Rumların kurduğu dernekler öncülük edecekti. Türkiye bu süreçte savaş sonuna kadar 50 bin ton gıdayı Yunanistan’a ulaştırmayı taahhüt etmişti.
İLK SEFER
Devletin elinde bu büyüklükte yardımları taşıyacak bir gemi bulunmadığından o yıllarda özel sektörün elindeki en uygun gemilerden biri alınır. Tavilzade Biraderler şirketinin elindeki 2 bin 400 tonluk geminin adı ilginç bir tesadüf sonucu 19 yıl önce Yunanistan’ın da içinde bulunduğu işgalci devletleri topraklarından atmak için yaptığı savaşla aynıdır: Kurtuluş. Düşman atışlarına hedef olmamak için her tarafı Kızılay amblemleriyle donatılan Kurtuluş Vapuru 13 Ekim 1941 yılında Karaköy rıhtımından komşusuna umut olmak için yola çıkar.
BEŞİNCİYE GİDEMEDİ
O yılki Türkiye koşullarında büyük bir seferberlik hareketi olan yardım bir yıla yakın bir süre devam eder. Gemide tonlarca gıda Atina halkıyla buluşturulur ve bu geminin gelişi Yunan halkı tarafından büyük bir iştiyakla beklenir. Ancak toplam 4 sefer gerçekleştiren bu ve süre zarfında 7 bin ton gıdayı ihtiyaç sahiplerine ulaştıran gemi 5. seferi esnasında tonlarca gıdayla birlikte bilinmeyen bir nedenle denizin derinliklerine gömülür. Gemideki 36 mürettebat hayatını kurtarmayı başarır. O yıllarda Cumhuriyet Gazetesi’nde çıkan bir yazıda Türk halkının duyarlılığı açık bir şekilde görülür: “Mahsulümüzün az ve kendimize zor yettiği zamanlarda bile, yiyeceğimizden keserek Yunanistan’a verdik. O zamanlar Yunanlılar açlıktan ölüyor ve kimse bu bedbaht halk kitlelerine yardım etmiyordu. Türkiye’nin yaptığı yardımlardır ki, medeniyet dünyasının Yunanistan’a muavenet elini uzatmasına ön ayak olmuş ve başka milletlere insanlık vazifesini hatırlatmıştır.”Kurtuluş Vapuru’nun deniz altındaki enkazına yıllar sonra bir belgesel çekimi için ulaşılmış ve enkazın hurdacılar tarafından dinamitle parçalandığı acı bir şekilde görülmüştü.
YAŞLILAR HÂLÂ UNUTAMIYOR
Yunan halkının yaşadığı büyük açlıkta Türk halkı da aslında açlıkla burun burunaydı. Tarımda çalışabilecek nüfus olası bir savaş ihtimaline karşı askere alınmış, yiyecekler de yine aynı nedenden dolayı stoklanmıştı. Ekmek karne ile veriliyordu pek çok ürün piyasada bulunmuyordu. Önemli bir duyarlılık sembolü olan bu yardım Yunan halkı tarafından büyük bir teveccühle karşılanmıştı. Yunanistanlı eski yaşlıların Kurtuluş Vapurunu hâlâ hatırladığı söylenir.
İSTANBULLU TÜCCARLARDAN 120 BİN LİRALIK DESTEK
Yunan halkına o yıllarda Kızılay haricinde farklı topluluklardan da yardım toplanmıştı. İstanbul’da Vali Lütfi Kırdar, Ticaret ve Sanayi Odası’nda toplantı yapmış ve tüccarlardan destek istemişti. Toplantı sonucunda kısa sürede tüccarlardan 120 bin lira bağış toplanmıştı.
ÇOCUKLAR GETİRİLECEKTİ
Türkiye maddi yardımların haricinde başka yardımlar için de büyük girişimlerde bulunmuştu. Kızılay, açlıktan ölme tehlikesiyle karşı karşıya kalan bin kadar çocuğun Türkiye’ye getirilmesi için bir çalışma başlatmıştı. Yunan yetkililer de bu yardım teklifini olumlu karşılamıştı. Buna göre Balta Limanı’ndaki Damat Ferit Paşa Yalısı’na çocuklar yerleştirilecek, savaş bitene kadar çocukların her türlü bakımı Türkiye tarafından üstlenilecekti. Ancak daha sonra Yunan Kızılhaçı lisan, muhit ve aileden ayrılma bakımlarından çocukların ülkelerinden çıkmalarının sıkıntı doğuracağını belirtmiş ve bu teşebbüsten vazgeçilmişti.
23 Şubat 2016 Salı
05 Kasım 2024 Salı
05 Kasım 2024 Salı
05 Kasım 2024 Salı
05 Kasım 2024 Salı
05 Kasım 2024 Salı