tatil-sepeti

Sigorta poliçelerinde artık yeni yeni riskler görmeye başlıyoruz. Çünkü iklim değişikliğine bağlı olarak meydana gelen doğal afetlerdeki hasarların büyüklüğüne sigorta sektörü de kayıtsız kalamadı. Bu çerçevede iklim değişikliği sigortacılık sektörünü de değiştirmeye başladı.


ÖZGÜR YILMAZ

 

İklim değişikliği nedeniyle hemen hemen dünyanın her yerinde meydana gelen doğal afetlerin şiddeti ve yarattığı etki her geçen gün artmaya devam ediyor.

 

Karadeniz Bölgesi'ndeki sel felaketi ile başta Bodrum, Marmaris, Antalya ve Muğla olmak üzere Türkiye'nin farklı bölgelerinde ortaya çıkan orman yangınları, iklim değişikliği tartışmalarını iyice gündeme taşıdı.

 

Ortaya çıkan hasarların büyüklüğüne sigorta sektörü de kayıtsız kalmadı, bu çerçevede iklim değişikliği sigortacılık sektörünü de değiştirmeye başladı.

 

SADECE İNSANLARIN CANI YANDIĞINDA AKILLARA GELEN ÜRÜN OLMAKTAN ÇIKTIK

 

Poliçelerde artık yeni yeni riskler görmeye başlıyoruz.

 

Türkiye, coğrafi yapısı gereği doğal felaketlerin sıkça yaşandığı bir bölgede bulunuyor. Ancak küresel iklim değişikliği ile birkaç yıl öncesine kadar pek rastlamadığımız afetlerle karşı karşıya kalıyoruz. Bu tip olaylar sigortacılık sektörünü yeni hasar kayıtları ile tanıştırıyor. Artık sektör, sadece insanların canı yandığında akıllara gelen bir ürün olmaktan çıkmaya başlıyor.

 

Sektör olarak, riskleri, sigortacılık ürünlerinin ucuza alınabilecek kadar basit bir konu olmadığını, birçok riskin teminat altına alınabildiğini kamuoyuna anlatmaya çalışmalıyız.

 

'KADERİNE RAZI OLMA' ANLAYIŞI HAKİM

 

Doğal afetlere karşı ise toplumumuzda 'kaderine razı olma' anlayışı hakim.

 

Ancak son dönemde yaşanan yangın ve sel felaketleri sonrası, o bölgelerde sigortalılık bilinci ve teklif adetlerinde artış yaşanıyor. Ancak bu artışların umarım geçici bir gözlem olmadığını ve bilinçlenen tüketicinin bundan sonraki süreçlerde de daha aklı selim hareket etmesini de umuyorum.

 

İklim değişikliği, sosyal ve ekonomik sektörler ile canlı yaşamı ile doğrudan ilişkili su kaynakları, doğal afet, biyolojik çeşitlilik, ekosistem hizmetleri ve halk sağlığı gibi alanları etkiliyor.

 

Bu çerçevede, yağış rejiminin değişmesi ile su sıkıntısı yaşanması ve/veya sellerin meydana gelmesi, deniz seviyesinin yükselmesi kıyı bölgelerinin özellikle deltaların zarar görmesi, sıcaklık artışı ile çölleşmenin artması, yaz aylarında yağış miktarının azalması, tarımda su tüketiminin giderek artması, yüzey sularının kaybedilmesi, su, toprak gibi doğal kaynaklara dayanan tarımsal yapı ve ürün deseninin etkilenmesi, artan sıcaklıklar nedeniyle bitkisel üretim dönemlerinin değişmesine bağlı olarak gıda güvenliğinin olumsuz etkilenmesi, hassas ekosistemlerin ve türlerin yok olması, orman yangınlarının sıklığı ve kar yağış ve erime dönemlerinin değişimi nedeniyle doğal afetlerin artması, doğaya dayalı tarım ve hayvancılık gibi sektörlerde çalışan kesimlerin geçim kaynaklarının tehdit altına girmesi ve buna bağlı olarak kırsaldan kente göçün artması, suyun sanayide yoğun olarak kullanılması sebebiyle, sanayi sektörü ve dolayısı ile ekonomik kalkınma sürecinin olumsuz etkilenmesi bekleniyor.

 

ANA İŞ; RİSKİ ANLAMAK, YÖNETMEK VE TAŞIMAK

 

Sigorta endüstrisinin ana işi riski anlamak, yönetmek ve taşımak.

 

Riski önleme ve riski azaltma konusunda sigorta endüstrisi toplumu korumaya yardımcı olur, yeniliği teşvik eder ve ekonomik kalkınmayı destekler.

 

Bunlar iyi işleyen ve sürdürülebilir bir topluma önemli katkılardır.

 

Risk yöneticileri, risk taşıyıcıları ve yatırımcılar için sigorta endüstrisi, sürdürülebilir ekonomik ve sosyal kalkınmanın teşvik edilmesinde önemli bir role sahip.

 

Finansal hizmetler sektöründe yer alan, sağladığı koruma, zarar tazmin işlevi ve risk pazarlama misyonuyla sigorta faaliyetleri, ekonominin sağlıklı bir şekilde devamlılığının sağlanması için oldukça önemli.

 

BİREYLERİ VARLIK ALMAYA VE GELECEĞE YATIRIM YAPMAYA TEŞVİK

 

Sigortanın olmadığı bir hayatta işletmeler ve bireyler risk alamaz ve varlıklarını koruyamaz.

 

Sigorta, bireyleri varlık almaya ve geleceğe yatırım yapmaya teşvik etmektedir.

 

Emtiası zarar gören sigortalıların finansal olarak kendilerini toparlamalarına imkân vermekle birlikte, sigorta onların mali durumlarını korumalarına da yardımcı olmaktadır.

 

1980’li ve 1990’lı yıllarda başlayan kamu mal ve hizmetlerinin özelleştirilme eğiliminin de etkisiyle sigorta kuruluşları; fırtına, heyelan, sel, taşkın, çığ ve dolu gibi şiddetli hava afetlerinden kaynaklanan zararlar konusuyla yakından ilgileniyor.

 

Sektör artık küresel iklim değişikleri veya şiddetli hava olaylarıyla meydana gelen zararları da karşılıyor. Bu olaylar, tek başına bireylere, ailelere ve şirketlere tehdit oluşturan hasarlara neden olmakla birlikte, küresel ölçekte tüm devletler ve sosyal sistemler için bir tehlike oluşturabilir.

 

Risklerin azaltılması ve sürdürülebilirliğin geliştirilmesi sigortacıların faydasına.

 

BAZI ÜLKELERDE KAYIPLARIN KARŞILANMASI SÜRECİNE DEVLET DE KATILIR

 

Risklerin azaltılmasıyla toplanan fonlar tüm tazminat taleplerini karşılamaya yeterli hale gelerek kârlılığın artmasına neden oluyor. Ayrıca, sürdürülebilir bir toplumda risklerin sigortalanabilir olma ihtimali artar ve ekonomik büyüme de daha istikrarlı gerçekleşir. Böylece sigorta piyasası daha çok gelişim gösterir.

 

Genelde, sigortacılık sistemi içinde risklerin tamamen özel sektör tarafından üstlenilmesi tercih edilir. Ancak doğal afetlerin maliyeti büyük boyutlara ulaştığı için bazı ülkelerde doğal afetlerden oluşan kayıpların karşılanması sürecine sigorta sektörünün yanı sıra devlet de katılır.

 

Bu konuda dünyada iki farklı uygulama görülüyor. Bazı ülkelerde doğal afet sigortalarında devlet desteği yokken bazı ülkeler de ise sınırsız devlet garantisi var.

 

Devlet desteğinin olmadığı ülkelerde zararlar tamamen sigorta şirketleri tarafından karşılanıyor.

 

Türkiye’de Doğal Afet Sigortaları Kurumu (DASK), devlet ve özel sektörün iş birliği ile oluşturulan bir sistem.

 

DOĞAL AFETLERİN SAYISININ ARTMASI SİGORTA SEKTÖRÜNÜ DE CİDDİ SIKINTILARLA BAŞ BAŞA BIRAKTI

 

Ayrıca Türkiye’de tarım sektörünü tehdit eden risklerin güvence altına alınabilmesi amacıyla Tarım Sigortaları Havuz İşletmesi (TARSİM) A.S. kuruldu. Bu kapsamda oluşturulan havuz sistemi sayesinde sigorta şirketinin tek başına üstlenemeyeceği kuraklık ve don gibi klimatolojik riskler teminat altına alınmakta ve fiyat konusunda haksız rekabet önlenerek devletin prim ve hasar fazlası desteğinin etkin şekilde kullanılması amaçlanıyor.

 

Küresel ısınma ve iklim değişikliğinin sebep olduğu doğal afetlerin sayısının ve yarattığı zararların artması, sorumlu olduğu zararları tazmin etmekle yükümlü olan sigortacılık sektörünü ciddi sıkıntılarla baş başa bırakıyor.

 

İklim değişikliği ve küresel ısınmanın sigortacılık sektörü üzerindeki en önemli etkisi sigortalı bireyler, çiftçiler, enerji arz edenler vb. grupların maruz kaldığı ekonomik zararların tanzim edilmesinde sektörün üstlenmiş olduğu öncü konum sebebi ile hasar ödemelerinde artış ortaya çıkması.

 

Küresel ısınma ve iklim değişiklinin mal, ürün, büyükbaş hayvan, iş aksaması, motor ve sağlık sigortalarındaki zararlar üzerinde doğrudan etkisi bulunmakla birlikte sigortacılık sektörünün verimliliği ve geleneksel iş modelini tehlikeye sokacak dolaylı etkisi de bulunuyor.

 

MAL SİGORTALARI EN FAZLA ETKİLENECEK BRANŞ

 

Küresel ısınma ve iklim değişikliğinin meydana getirdiği sıcaklık artışı, susuzluk, sel ve doğal afetler sebebiyle hastalık ve ölüm oranları artıyor. Ortaya çıkan bu durum nedeniyle sigortacılık sektörünün hayat ve sağlık sigortası kapsamında tazmin edeceği tutarlar artıyor ve sektörün geleceği için sıkıntı oluşturuyor.

 

Küresel ısınma ve iklim değişikliğinin sigortacılık sektörünün birçok branşını etkileyecek olmasına karşın, mal sigortaları bundan en fazla etkilenecek branş olacak.

 

Bilhassa yerleşim bakımından yoğun olan kıyı kesimlerde yükselen deniz seviyeleri, seller ve fırtınalar nedeniyle bu etkinin daha fazla hissedileceği öngörülüyor.

 

Sigorta sektörü toplulukların sürdürülebilirlik riskini anlamalarına, önlemelerine ve azaltmalarına yardımcı olur. Sigortacılık sektörü bu riskleri fiyatlandırarak, paylaşarak ve taşıyarak, doğal tehlikeler ve iklim şokları da dahil olmak üzere birbirine bağlı sürdürülebilirlik zorluklarını yönetmek için etkili bir araç.

 

Sigorta sektörü çalışanlarına iklim bilincini artırıcı ürün ve hizmetlere, hasar taleplerine ve iklim riski eğitim programlarına önem verilmesi gerekiyor. Sigorta şirketleri çalışanlarına verdikleri eğitimler ile müşterilerine, iklim kaynaklı olayların neden olduğu zararın nasıl önleneceği ve zararların yaşamlarına yönelik etkilerine karşı nasıl korunacağı konusunda bilgi vererek kamusal bilincin artırılmasına katkı sağlamalılar.

 

FARKLI SİGORTA TÜRLERİ İLE OLAN İLİŞKİ DE ARAŞTIRILMALI

 

Bu sayede oluşturulan sigorta bilinci doğrultusunda iklim değişikliğinden kaynakları hasarlara ilişkin sigortalı sayısı da artırılmış olunacak.

 

Tıpkı TARSİM ve DASK gibi sigorta türlerinde devlet destekleri verilebilir. Ayrıca etkisi artmakta olan risklere bazı sigorta branşlarını zorunlu hale getirebilir.

 

Bu bağlamda kamu ve özel sektör iş birliği ön plana çıkıyor.

 

Sürdürülebilir sigortacılık dahilinde iklim değişikliğinin sigortacılık sektörü üzerine etkilerinin tespitine yönelik gerek teorik gerekse uygulamalı çalışma sayısının az olduğu görülüyor. Literatürde iklim değişikliği kaynaklı etkilerin daha çok hayat dışı sigortalarla ilişkilendirilerek ele alındığı göze çarpıyor.

 

Bu sebeple gelecekte sürdürülebilir sigortacılıkla ilgili planlanan çalışmalarda sigortacılarımızın, iklim değişikliğinin hayat ve sağlık sigortaları gibi farklı sigorta türleri ile olan ilişkilerini araştırılmaları da gerekiyor.

14 Nisan 2024 Pazar