ORDUYU DA UĞURLADI HACI KAFİLELERİNİ DE
Kadıköy’de İbrahimağa Mahallesi’nde yer alan Ayrılık Çeşmesi’ni Darüssaade Ağası Gazanfer Ağa, 17. yüzyılın başında yaptırır. Çeşmenin üzerindeki tamir kitabesi ise bir başka darüssaade ağasını, Ahmed Ağa’yı işaret eder. Ahmed Ağa, çeşmeyi 1741’de yani yapıldıktan kısa süre sonra tamir ettiren kişidir. Çeşmeyi Osmanlı döneminde son olarak tamir ettiren kişi V. Mehmed’in torunu Dürriye Sultan’dır. Bu tamire ilişkin kitabenin tarihi ise 1921-22’dir.
Ayrılık Çeşmesi, küfeki taşından inşa edilmiş, klasik Osmanlı üslubunda bir yapıdır. Mütevazı ve sade bir görünümü olan çeşmeyi böylesine tanınır kılan, adını bir semtte yaşatan yapının şehrin sosyal ve kültürel hayatındaki yeridir.
IV. MURAD’IN YADİGARI
Osmanlı ordusu, doğu seferlerine çıkarken bu çeşmeyi ve çevresindeki alanı ilk menzil noktası olarak uzun yıllar boyunca kullanır. Hacı kafileleri de bu çeşme önünde şehirden ayrılır. Çeşmenin Ayrılık Çeşmesi adını alması, 1638 yılında Bağdat Seferi’ne çıkan IV. Murad’dan yadigardır. Sultan sefere çıkarken bu çeşme önünden uğurlanır. Buradan sonra ordunun izlediği güzergah ise ileride bugünün Bağdat Caddesi’ne dönüşecek Bağdat Yolu adını alır.
RESTORASYON TAMAMLANDI
Günümüzde çeşmenin arkasında yer alan sokak Ayrılık Çeşmesi Sokağı adını taşıyor. Çeşmenin son restorasyonu 2018 yılının nisan ayında tamamlanarak, yapının yol kotu ve toprak altında kalan kısımları gün yüzüne çıkarıldı. Ayrılık Çeşmesi’ni görmenin tam zamanı…
KİTABELERE GÖRE TAMİRLER
Ayrılık Çeşmesi üzerindeki ilk kitabede 1741’de Ahmet Ağa’nın yaptırdığı tamir anlatılır:
“Geldi bir hayır ehli tarihin dedi
Pak ihya eyledi Ahmet Ağa / 1154”
İkinci kitabe ise Dürriye Sultan’ın yaptırdığı tamire ilişkindir:
“Dürriye Sultanın ruh içün El Fatiha 1340”
500 YILDIR KESİNTİSİZ AKIYOR
Bir rivayete göre, İstanbul’un fethi sırasında susuz kalan askerler su ararken uzakta havalanan kazları fark ederler. Kazları gören sakabaşı, yardımcılarına kazların konduğu yeri bulmalarını söyler ve ekler: “Orada muhakkak su vardır.” Su bulunur ve fetihten sonra askerlerin suyu bulup konakladıkları bu noktaya kazları ve bu hikâyeyi anımsatacak bir çeşme inşa edilir.
SEMTE ADINI VERDİ
Yaklaşık 500 yıldır kesintisiz akan çeşme, bir kaz figürüyle süslüdür ve bu kaz kabartmasından dolayı adı Kazlıçeşme’ye çıkar. Çeşmenin adı, tüm semtin adına mal olur: Kazlıçeşme…
KAZ KABARTMA ÇALINDI
Çeşmenin renkli öyküsü, yapım tarihi için fetih sonrasını işaret etse de üzerindeki kitabe 1537 tarihini taşır. Bu sade çeşmeyi inşa eden yine kitabesine göre Mehmed adında biridir.
Bu çeşmeden önce, fetihten sonra burada bir ilk çeşme inşa edildiyse de buna dair bilgiye sahip değiliz.
Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi’nde, “Yedikule kasabasının dışında bir çeşme-i can fezarin kemeri altında car köşe bir beyaz mermer üzerine üstad-ı mermer bir kaz tasvir etmiştir ki, dillerle tabiri imkansızdır” şeklinde anlattığı çeşmenin meşhur kaz kabartması 2002 yılında kırılarak çalınır. 2010’daki restorasyonla yerine bir replikası yerleştirilirken, kırık taşın analizi neticesinde, çalınan orijinal kaz figürünün Bizans döneminden kalma olduğu anlaşılır.
KAZLIÇEŞME’NİN KİTABESİ
Gördü bir âşık didi tarihini Nûş iden yârane sahha âfiye (953)
Mehmet Bey ki yapdı hayr-i âli Getürdü âleme bir mâ-i câri