Salı, 05 Kasım, 2024
İFM’nin diğer finans merkezleri karşısındaki rekabet gücünü artırmak için teşvik düzenlemelerini devreye alan Türkiye, finansal hizmet ihracatını 3 katına çıkaracak. Projenin 15 yıl içerisinde milli gelire yapacağı toplam katkının ise 129 milyar dolara ulaşması ve 102 bin ek istihdam sağlaması bekleniyor.
HABER: ŞEREF KILIÇLI
Yatırımların yönlendirilmesinde önemli bir etkinliği olan finansal hizmetler sektörü, global olarak 22.5 trilyon dolarlık bir büyüklüğe ulaştı. Bu büyüklüğün, 2025’te 28.5 trilyon dolara erişmesi bekleniyor. Son yıllarda önemli bir ivme yakalayan katılım finansında ise 3.37 trilyon dolarlık global büyüklüğün 2025 yılında 4.94 trilyon dolarlık bir hacme ulaşacağı tahmin ediliyor. Dünya ekonomisinin yeniden şekillendiği bu süreçte, global finansal hizmetler piyasasından daha fazla pay almak isteyen finans merkezleri arasındaki rekabet de kızışacak. Türkiye ise yeni dönemde, Global Finans Merkezleri Endeksi’nde 64. sırada yer alan İstanbul’u ön plana çıkartıp İstanbul Finans Merkezi (İFM) projesiyle hak ettiği konuma tekrar yükseltmeyi planlıyor.
TARİHİ TEMEL
Doğu Roma, Bizans ve Osmanlı imparatorluklarına başkentlik yapan İstanbul, yaklaşık 17 yüzyıl dünyanın önde gelen ticaret merkezleri arasında yer aldı. Fatih Sultan Mehmet, 1453’te İstanbul’u fethettikten sonra 50’den fazla milletten tüccara, imparatorluk içinde ve dışında ticaret yapma garantisi verdi. Dahası, Fatih Sultan Mehmet’in kurduğu Kapalıçarşı sayesinde İstanbul, dünyanın en önemli ticaret ve finans merkezleri arasında konumunu güçlendirdi. Galata’ya ilave olarak, Kapalıçarşı’nın getirdiği sinerjiyle İstanbul 18. yüzyıl sonlarına kadar ticaret alanında verdiği hizmetlerin yanı sıra kıymetli maden takas ve saklama konusunda sunduğu hizmetlerle de önemli bir finans merkezi olma fonksiyonunu sürdürdü. Sanayi devrimiyle birlikte Avrupa’da Londra, Amsterdam, Paris gibi kentler ticari ve finansal merkez olarak ön plana çıkarken İstanbul’un etkinliği azaldı.
İHRACAT YÖNÜ
İFM, aynı zamanda kadim kent İstanbul’a dünyanın önde gelen ticaret merkezleri arasında yer alma vasfını yeniden kazandırma vizyonu olan bir proje. Türkiye, İFM projesiyle, İstanbul’un 10 yılda dünyanın ilk 10 finans merkezi arasına girmesini hedefliyor. Ayrıca projenin, 15 yıl içerisinde Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’ya (GSYH) yapacağı toplam katkının ise 129 milyar dolar olacağı kaydediliyor. Böylelikle Türkiye ekonomisine yıllık ortalama 9 milyar dolar katkı sağlaması bekleniyor. Türkiye’nin toplam hizmet ihracatı içerisinde finansal hizmet ihracatının payının ortalama yüzde 3 olduğu dikkate alınırsa, İFM’nin 2036 yılı itibarıyla Türkiye’nin toplam finansal hizmet ihracatını yaklaşık 3 kat artırması da öngörülüyor.
EKOSİSTEM GENİŞ
Projenin ana hedeflerinden biri de Türkiye’deki finans kurumlarının uluslararası pazarlara açılarak iş hacimlerini artırmaları. 15 yıl içinde yaklaşık 102 bin ek istihdam sağlayacak İFM bünyesinde; bankalar, sermaye piyasaları kuruluşları, katılım finansı şirketleri, finansal yatırım ve portföy yönetim şirketleri ile sigorta şirketleri gibi geniş yelpazedeki finansal kurum ve kuruluşlar tek bir konumda birleşecek. Bu çerçevede İFM’de başta bankacılık, sigortacılık, yeşil finans, finansal teknolojiler ve katılım finansı gibi stratejik alt sektörlerin yanı sıra uluslararası finansal hizmetler sektörü içerisinde faaliyet gösteren şirketler ile bu şirketleri destekleyecek danışmanlık, bilgi işlem, telekomünikasyon ve finansal teknoloji şirketlerinin yer aldığı çok boyutlu bir ekosistem ortaya çıkacak.
MERKEZ BANKASI FAKTÖRÜ
İFM projesiyle ilgili İstanbul Ticaret’e açıklamalarda bulunan İstanbul Ticaret Üniversitesi Finans Enstitüsü Sermaye Piyasası Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ali Osman Gürbüz, “Bu proje aslında küresel sermayeden yararlanma yolunda köprübaşı olmaya adaydır. İstanbul coğrafi anlamda Asya ve Avrupa’yı birleştiren bir mega kent olarak aslında her yönüyle küresel ulaşımın ve kültürlerarası iktisadi/finansal paylaşım ve iletişimin de merkezi olabilir” dedi. İFM’deki ekosistemde Merkez Bankası’nın da olmasının önemli olduğunu belirten Prof. Dr. Gürbüz, “Merkezi para otoritemiz TCMB’nin de finans merkezine yerleşecek olması, İFM’yi bir anlamda Türkiye’nin finans merkezi konumuna yükseltip, diğer ülkelerin finans merkezlerine göre daha cazip hale getirebilecektir” diye konuştu.
KRİTERLERİ YERİNE GETİREN FİRMALARIN İŞİ KOLAY
Kanun düzenlemesiyle getirilen teşvikleri değerlendiren Prof. Dr. Ali Osman Gürbüz, şöyle konuştu: “Sağlanacak teşvikler arasında belirli bir süre geçerli olacak kurumlar vergisinden muafiyet önemli kabul edilebilir. Bu muafiyet, belirli bir süre sonunda yine ciddi bir teşvike dönüşüyor. Ayrıca İFM’de çalışacak deneyimli personelin gelir vergisinden belirli ölçüde muafiyeti de mühim. Diğer teşvikler de beraber ele alındığında, sonuçta her şirketin değil, sadece belirlenen kriterleri sağlaması halinde katılımcı belgesi alabilen finansal kurum ve kuruluşların İFM’de faaliyette bulunabilmesinin önü açılmış oluyor.”
Prof. Dr. Ali Osman Gürbüz, yasal düzenleme ve teşviklerin yanında, kurumsal yapı ve şirketlerin yaratılacak ekosistemdeki üretkenliğinin, iş yaratma becerisi ve iş hacmiyle ölçülen faaliyet düzeyinin, İFM’nin dünya sıralamasındaki yerini belirleyeceğini söyledi.
FİNTEK MERKEZİ OLMAK STRATEJİK HEDEF
İFM’yi bölgesel ve uluslararası çapta bir fintek merkezi haline getirmenin projenin stratejik hedeflerinden biri olarak görüldüğüne dikkat çeken Prof. Dr. Ali Osman Gürbüz, “Proje tam olarak faaliyete geçtiğinde hem ulusal hem de uluslararası düzeyde pek çok finansal teknoloji şirketinin burada yer alacak olması IFM’yi öne çıkarabilir” dedi. Prof. Dr. Gürbüz, projenin katılım finansında da önemli fırsatlar sunacağına işaret ederek, şöyle konuştu:
“Katılım bankacılığının kurum ve araçlarının gelişimine de zemin oluşturabilecek bu projede, bu kurumların ihraç ettiği/edeceği ve piyasalarda işlem gören/görecek finansal enstrümanlarının itibarlı bir kurumsal yapıyla (oluşturulacak bir rating şirketiyle) derecelendirilmeye başlanılması, İFM’nin en azından küresel ihraççı kurum ve kurumsal yatırımcı tercihlerinde ön plana çıkmasına vesile olabilecektir. Bu durum, dünyadaki katılım bankacılığına ilgi, yönelim ve pratiğin ülkemizde de gelişmesine ayrıca imkan sağlayabilecektir.”
KANUNLA TEŞVİK VE MUAFİYET SAĞLANDI
Türkiye, TBMM’de kabul edilen İstanbul Finans Merkezi Kanunu ile İFM’deki faaliyetlere dair teşvik, indirim, istisna ve muafiyetleri de devreye alıyor. Düzenleme ile İFM’de sağlanacak teşvik ve muafiyetlerin bazıları şunlar:
27 Haziran 2022 Pazartesi
05 Kasım 2024 Salı
05 Kasım 2024 Salı
05 Kasım 2024 Salı
05 Kasım 2024 Salı
05 Kasım 2024 Salı