tatil-sepeti

İstanbul’un iş ve ticaret hayatına liderlik yapıp değer katan isimler kimlerdir diye sorulsa ilk sırada ismini zikredeceğim şahsiyetlerden biriydi aziz dost ve mesai arkadaşım İbrahim Çağlar. En verimli zamanlarında Rabbimiz bu kıymetli insanı kendine saklamayı münasip gördü. Benim nezdimde kıymeti son derece yüksek olan İbrahim kardeşimin bu âlemden ebedi âleme göçünün İstanbul’da birlikte ve el ele hayata geçireceğimiz çok sayıda proje ve uygulamanın bir tarafının noksan kalmasıyla bizlerin hayatında burukluğu ve eksikliği bir arada meydana getirdiğini bilhassa belirtmeliyim. İnanmış insanlar olarak Rabbimizden gelenin karşısında söyleyebileceğimiz tek şeyin de; “Ondan geldik ve ona döneceğiz” düsturu olduğunun idraki, rikkati ve ıztırarı içinde olduğumu da ifade etmeliyim. Her nefisin ölümü tadacağı beyyinesi ancak takdim ve tehirle hepimizi içine alan bir sübut olduğu, her iman sahibi gibi zihnimizde ve gönlümüzde bakidir. İbrahim kardeşim önden gidenlerden oldu. Her güzel insanın irtihali gibi gönlümüzü sızlatarak âlem-i ervaha geçti. Rabbim ona gani gani rahmet etsin. Taksiratlarını merhametiyle izâle etsin.

KENTİN SON ABİDE İSİMLERİNDEN

Değerli kardeşimle gerek İstanbul Kalkınma Ajansı’nda gerekse sivil toplum kuruluşlarıyla ortaklaşa yürüttüğümüz çok sayıda projede mesai arkadaşlığı yaptığım gibi bu vesileyle bir arada bulunduğumuz toplantılar ve etkinliklerde kendisinden fazlasıyla müstefit oldum. Her zaman bir şeyleri meydana getirmenin heyecanı, bir şeyleri ele alıp nihayete ulaştırmanın bitmeyen gayreti içinde yerinde duramayan büyük istek ve enerji ile çalıştı. Sevda ile bağlı olduğu şehri İstanbul’a az veya fazla bir katkıda bulunup eser meydana getirmenin tutkusuyla yaşadı.

İbrahim kardeşimin İstanbul beyefendisi özelliğini zikretmem icap eder. Kibarlığı, nezaketi, anlayışı ve sevecenliği elinden bıraktığı en küçük bir an bile hafızamda bulunmamaktadır. İstanbul beyefendilerinin son abide isimlerinden biri olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Centilmen bir İstanbullu olarak yaşadı, sessizce ve ansızın aramızdan ayrıldı. İbrahim Bey’in dostluğunu, arkadaşlığını, muhabbetini, kibarlığı ve alicenaplığını hiç unutmayacağım. Adını ve İstanbul’a kazandırdıklarını muhabbetle ve takdirle anacağım.

İŞ ALEMİ ÇAĞLAR’I ARAYACAK

Değerli mesai arkadaşım ve kardeşim İbrahim Bey’in kaybının İstanbul ve Türkiye’nin iş âlemi içinde yerinin doldurulmasının vakit alacağını, bir kıymetin eksikliğine neden olduğunu belirtirken adının, hatırasının ve İstanbul için hiç azalmayan üretme azminin İstanbul ve Türkiye iş çevrelerinde daimi izler bıraktığını da ayrıca zikretmeliyim. İş âlemi kıymetli İbrahim Bey’i her zaman özlem ile arayacak ve yâd edecektir.

Sayın Çağlar, nispeten kısa denebilecek bir vakti havi İstanbul Ticaret Odası Başkanlığı görevinde yıldız gibi parlamış, ismi ile Oda’yı bir arada anmayı elzem kılacak denli derin ve başarılı tesirleri vücuda getirmeyi başarmıştır. Eminim ki, İstanbul Ticaret Odası camiası aziz Başkanlarının hatırasını ve ufkunu baki kılmaya çaba gösterecek, İbrahim Bey’in adına ilelebet sahip çıkacak ve saygıdeğer şahsiyetini unutulmayacak şekilde simgeleştirecektir.

Teşriki mesaimiz süresince ben şahsım adına kendisinden tam bir itminan ile razı oldum. Allah’ım bu değerli kardeşimin emeklerini ve gayretlerini huzuru mahşerde mağfiretine ve rahmetine tebdil etsin.

Aziz bir dostu kaybetmenin üzüntüsüyle Rabbimden merhum İbrahim Çağlar’a rahmetiyle muamele eylemesini niyaz ediyorum. Ailesine, İstanbul Ticaret Odası ailesine, iş dünyasına ve sevenlerine sabırlar ve baş sağlığı diliyorum.
Ruhu şâd olsun.

Memleket sevdalısıydı

* İş dünyası ile akademik dünya arasında köprüler inşa etti. Sermayesini servete değil, istihdama ve üretime dönüştüren memleket sevdalısı biriydi. Diyaloğa ve tecrübeli ağabeylerinin fikirlerinden istifade etmeye önem verir, eski başkanlardan da tavsiye isterdi. İstanbul Ticaret Üniversitesi Mütevelli Heyeti Üyeleri, merhum Başkan İbrahim Çağlar’ı anlattılar…

İŞ HAYATIYLA AKADEMİYİ BULUŞTURMA GAYRETİNİN ÖNCÜSÜ

Şekib Avdagiç / İstanbul Ticaret Odası Meclis Başkanı: İş dünyası ile akademik dünya arasında köprü inşa etmek zor zanaat. Bu sorumluluğun altından kalkabilmek, şüphesiz ki cesur ve kararlı insanların aşabileceği bir sınav gibidir.

İbrahim Çağlar, İstanbul Ticaret Üniversitesi ailesinde böyle önemli bir gayretin öncüsü oldu. Mütevelli Heyet Başkanı olarak takip ettiği yol ve görevi süresince attığı yenilikçi adımlar, üniversitemizin diğer vakıf üniversiteleri arasındaki öncü olma hüviyetini perçinledi. Onun temel yaklaşımı; teori ile pratiği, hayatla akademiyi birleştiren anlayışın tezahürüydü. Bu sayede başarı çizgisini ileri taşıyan Çağlar ismi, üniversite ailemiz için bugünden yarınlara uzanan unutulmaz bir onur vesilesidir. Ölümü, üniversitemizi de sarstı. Ben, ani kaybının derin teessürü içinde merhum Çağlar’ı şükranla, rahmetle ve duayla yâd ediyorum.

HERKESİ, ‘İCAT ÇIKARIN’ DİYE TEŞVİK EDERDİ

Prof. Dr. Nazım Ekren / İstanbul Ticaret Üniversitesi Rektörü: İbrahim Çağlar, uzun yıllardır tanıdığım, cesareti ve cömertliği ile temayüz etmiş, arkadaşlığa önem veren kişiliğe sahipti. Son birkaç yıldır, İstanbul Ticaret Üniversitesi’nde birlikte çalışıyorduk. Birçok konuda olduğu gibi, Çağlar’ın üniversiteye ve yükseköğretime bakışı da kendine has özellik taşımaktaydı. Mütevelli Heyet Başkanımız olarak, öncelikle öğrencilerimize, akademik ve idari personelimize, ‘İcat çıkarın, eski köye yeni adet getirin, sizlere destek olalım’ diyerek farklı bir girişimciliğe, davranış ve düşünceye işaret ederdi, bunları teşvik ederdi. Başkanımıza rahmet, ailesine ve Üniversitemize başsağlığı diliyorum.

SERMAYESİNİ SERVETE DEĞİL, ÜRETİME DÖNÜŞTÜRDÜ

Prof. Dr. İsmail Demir / Savunma Sanayii Müsteşarı: İbrahim Çağlar kardeşimle, özellikle son 3-4 yıl zarfında yakın çalışma fırsatı buldum. Milli iradeye uzanan ellerin alçak sahiplerine karşı, “Biz buradayız. Ülkemizin, milletimizin ve devletimizin yanındayız” diyerek, milli birlik ve beraberlik ruhuna sadık yürekli bir vatanseverdi.

Riskin ve rızkın eşit paylaşılması anlayışıyla, ülkemizin kalkınması ve büyümesi uğrunda sermayesini servete değil, istihdama ve üretime dönüştüren memleket sevdalısı biriydi.

Sözün bittiği noktada onun için dua etmekten öte bir şey gelmiyor elimizden. Rabbim rahmetiyle muamele eylesin. Başta ailesi ve İstanbul Ticaret Odası’ndaki mesai arkadaşları olmak üzere tüm sevenlerine ve Türk iş dünyasına başsağlığı diliyor, sabrı cemil niyaz ediyorum.

ÖNCEKİ BAŞKANLARDAN TAVSİYE İSTERDİ

Atalay Şahinoğlu / İTO Yönetim Kurulu ve Meclis eski Başkanı: İbrahim Çağlar; İstanbul Ticaret Odası Meclis Başkanlığım döneminde Oda Meclisi’ne üye olarak seçildi. Bizim dönemlerde (1980-2005) Meclis çalışmalarında yönetim taraftarı ve karşıtı olan Meclis üyelerince Meclis toplantılarında hayli çekişmeli ve polemik yaratmaya yönelik tartışmalar olurdu.

Bu dönemlerde İbrahim Çağlar’ın suni ve lüzumsuz çekişmeler içinde olmamaya azami gayret sarf ettiğini tespit etmiştim.

Diyaloğa ve de tecrübeli ağabeyleri ve arkadaşlarının fikirlerinden istifade etmeye verdiği önemi söylemeden geçemeyeceğim. Şöyle ki; kendisi Yönetim Kurulu Başkanlığı’na aday olmayı hedef aldığında ve de Başkan olduktan sonra kendisinden önce başkanlık yaptığı ağabeylerinden biri olarak benden de çeşitli konularda tavsiye isteğinde bulunmuştu. Ben; bu olumlu anlayış yapısına sahip olması dolayısıyla kendisini hep takdir ettim.

ÇOK DA KADİRŞİNASTI

Rahmetli kardeşim çok da kadirşinastı; yapılan iyilik ve hizmetleri, onları yapan kişileri anmayı ve onore etmeyi ihmal etmezdi.
Bence başarısındaki unsurlardan biri bu üstün insani anlayış özelliği idi.

İbrahim Çağlar’ın Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanlığı döneminde üyelerine; dolayısıyla da ülkemiz ekonomisine yararlı olabilmek için yaptırdığı dünya ticaretine entegrasyon çalışmaları ve proje geliştirmeye yönelik hizmetleri unutulmayacak mahiyettedir.

Bunların yanında; Ticaret Odamızın çok önemli bir kuruluşu olan Ticaret Üniversitesi’nde Mütevelli Heyet Üyesi olarak uzun yıllardan beri birlikte görev yaptık. Bu süreçte; üniversitemizin eğitim kalitesinin yükseltilmesi için gerekli gayreti ve fedakârlığı göstermiştir. Ayrıca Ticaret Üniversitesi’nde tahsil hayatını sürdüren talebelerin her türlü diyaloğunda onlara randevusuz olarak açık davrandığı hususlar, mezun olanların başta iş bulmaları olmak üzere her türlü sorunlarına destek olma gayretleri onun en çok takdir ettiğim yönleri olmuştur.

İnançları, aile bağları, anne sevgisinin onda eriştiği seviye, dost ve arkadaşları arasındaki üstün meziyetleri ile İbrahim Çağlar’ın gönüllerde yaşamayı ve Allah’ın sevgisine layık olmayı hak etmiş bir şahsiyet olduğu görüşündeyim.
Allah rahmet eylesin, ruhu şad olsun.

HİZMETLERİ UNUTULMAYACAK

Hayri Baraçlı / İBB Genel Sekreteri: Geçirdiği ani kalp krizi nedeniyle aramızdan ayrılan dostum İbrahim Çağlar’ın vefatı karşısında derin üzüntü duyduğumu ifade etmek isterim. Mesai arkadaşlığının ötesinde yakından tanıma fırsatı bulduğum değerli dostum İbrahim Çağlar, hem çalışma hayatında hem de sosyal hayatta kimlik sahibi, ilkeli, çalışkan ve ülkesine hizmet eden değerli bir insandı.

Ülkemizin kalkınması adına büyük hizmetler yaptı. O nedenle ani vefatı ülkemiz adına büyük bir kayıptır. “Rabbine dön” emri üzerine ahirete göçen merhumun yaşamı boyunca yaptığı hizmetlerin unutulmayacağına ve her zaman hayırla yad edileceğine inanıyorum.

Merhum İbrahim Çağlar’a Allah’tan rahmet diliyor, başta ailesi olmak üzere iş dünyasına, İstanbul Ticaret Odası’na, İstanbul Ticaret Üniversitesi’ne ve ülkemize başsağlığı ve sabır diliyorum.

‘BANA BİR ZARAR GELECEKSE VARSIN CAMİDEN GELSİN’

Serhat Kalsın / İTO Meclis Üyesi: 2015 yılıydı… Mahallemizde bir cami ihtiyacı vardı. Rahmetli İbrahim Çağlar ile bu ihtiyacı gidermek için yola çıktık ve Koru Camii Yaptırma ve Yaşatma Derneği’ni kurduk. Ben derneğin başkanı, İbrahim Bey de sayman üyesi oldu. Camimiz Validebağ Korusu’nun dışında yer alan bir alanda inşa edilecek olmasına rağmen, bazı kesimler tarafından buradan yeni bir Gezi kalkışması çıkarırız umuduyla kamuoyunda korunun içinde cami inşa edilecek algısı oluşturulmaya çalışıldı. Caminin yapılmasına karşı olmak için harekete geçen bu kesim, hem inşaatı hem de bizi taciz ve tehdit etmeye başlamıştı. Olaylar büyüyordu. Her gün inşaatın önünde binlerce eylemci toplanıyor, sözlü ve taşlı saldırılarda bulunuyorlardı.

İş bu hale gelince İbrahim Bey’e bir teklifte bulundum. Dedim ki; “Sen istikbali olan bir insansın. Bu camiden dolayı ismine bir zarar gelmesin. Seni dernek üyeliğinden ve saymanlıktan çıkaralım.” Bunun üzerine rahmetli bana şöyle tarihi bir cevap verdi: “Bana bir zarar gelecekse varsın camiden gelsin. Hiç bir şekilde görevden çıkarmayacaksın. Görevime devam edeceğim.”

Cami inşaatını 9 ayda bitirdik, ibadete açılmasına vesile olduk. İstanbul’un en güzide camileri arasındaki yerini aldı. Kamuoyuna yansıtıldığının aksine tabiatla uyumlu inşa edildi. Ağaç fidanları ve çiçekler ekildi.

PROJELERİMİZE HER ZAMAN DESTEK VERDİ

Nazım Özdemir: Rahmetli İbrahim’i 1994-1995’te MÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi olarak beraber görev yaptığımızda tanımıştım. O yıllarda “İTO’da nasıl etkin olabiliriz”i tartışıyorduk.

Yıllar sonra kısmet oldu, İbrahim kardeşimiz İTO’ya Başkan oldu.
Bu sefer İTO’nun kuruluşu olan İstanbul Ticaret Üniversitesi Mütevelli Heyeti’nde yine beraber çalışmak kısmet oldu.

Amacı, üniversitenin gerçek anlamda iş dünyasına değer katan bir kurum olması idi. Bu çabaya katkı vermek için önerdiğimiz projelere hep destek verdi, önümüzü açtı. Yapmamız gereken daha birçok projemiz vardı. Aramızdan beklemediğimiz bir zamanda ayrıldı. Allah Rahmet etsin. Mekanı cennet olsun.

EN VERİMLİ DÖNEMİNDE BİR LİDER KAYBETTİK

Prof. Dr. Ali Beba: Burası sözün bittiği yer… İbrahim Başkan’ın ardından diyebileceklerim…
Kısa bir süre olmakla birlikte, kendisini çok iyi tanıdığımı hissettiğim özü ile sözü bir, vizyoner Başkanımız İbrahim Çağlar’ı çok ama çok genç yaşta ebediyete uğurlamanın derin üzüntüsü içindeyim. Türkiye güler yüzlü, pozitif enerji yüklü ve üretkenliğinin en verimli döneminde doğal bir liderini daha kaybetti. Uzaklarda olduğum için cenazesine fiziksel olarak katılamadım. Ama yüreğim orada. Kendisine Allah’tan rahmet, ailesine sabırlar diliyorum. Başımız sağolsun.

İBRAHİM’İN ARDINDAN

Avni Çelik: Kulaklarımda sesin “Canım Abim”… Sevgili İbrahim, seni hepimiz çok sevdik. Belli ki Cenab-ı Hakk da sevdi. Kıskandı ve bizden aldı. Şahitlik ederim ki İbrahimim; sen iyi bir abittin. Mabuduna kavuştun. Mekânın cennet olsun, Mekânın âli olsun. 40 yıl öncesi Erenköy’ümüzün güzel genci, güzel insanı… Bu çirkinlikler içindeki dünyada, hiç çirkinleşmeden yaşadın. Hep yararlı oldun. Zararın, kinin, hasetin olmadı. Hep yar oldun, bar olmadın. Her Hac dönemi yaklaşırken arardın. “Canım Abim hazırım. Uçağında yer var mı…?” Arafatları, Minaları, Müzdelifeleri çok arşınladık seninle… Bugün Arş-ı Âlâ’da Yüce Resulümüzün yoldaşlığına uğurluyoruz seni İbrahimim. Seni iyi bilirdik İbrahimim… Helal ederiz, helal ederiz, helal ederiz.

İŞBİRLİĞİNDE ÖRNEK OLDU

Ömer Özpehlivan: Ülkemize ve milletimize daha uzun yıllar boyu hizmet etmesini umarken bir anda aramızdan ayrılıverdi. Gösterdiği gayret, çalışma azmi, samimiyet ve iyi niyetini her zaman özlemle yad edeceğimiz kıymetli bir insandı. Güler yüzlü kişiliği ve içtenliği ile çevresini motive eden, enerji veren ve ülkesine hizmet etme aşkıyla yanıp tutuşan değerli bir kişilikti. Eğitim dünyasına getirdiği yeni yaklaşımlar üniversite-sanayi işbirliğine dünya çapında örnek olacak türdendi. Ülkemiz önemli bir değerini yitirmiş oldu. Türk iş dünyasının başı sağ olsun.

İMZA ATTIĞI PROJELER SAYMAKLA BİTMEZ

Atilla Yılmaz: İTO’da, Ticaret Üniversitesi’nde beraber çalıştığımız hemşehrim, ağabeyim, can dostum, adam gibi adamdı. Vatana, millete ve ticaret hayatına çok şeyler kattı. Genç yaşında sanki öleceği günü biliyormuş gibi nasıl mücadele ettiğini bilmeyen yoktur. O kadar çok projeye imza attı ki, saymakla bitmez.

HER İŞİ ERBABINA DANIŞIRDI

Egemen Bağış / Avrupa Birliği ve Devlet eski Bakanı: Hakk’a uğurladığımız rahmetli İbrahim Çağlar’ı minnet ve hasretle anıyorum. Aramızdan ayrılmasına uzun süre alışamayacağım sevgili İbrahim Çağlar, benim hayatımda çok farklı bir yeri olan gerçek bir dosttu. Samimi ve inançlı bir vatansever olduğu kadar başarılı bir iş adamı olmasıyla tanınan İbrahim’in insani yönlerini kendisini yakından tanıyan herkes bilir ve takdir eder.

17 senelik New York tecrübem sonrası 2002’de Genel Başkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın davetiyle milletvekili adayı olarak Türkiye’ye döndüğümde partimizin kurucularından biri olması vasfıyla tanıştığım Sayın Çağlar, kısa bir süre içerisinde İbrahim Ağabeyim ve ilerleyen yıllar içinde dostum ve dava arkadaşım olmuştu. 2003’te Başbakan Erdoğan ile Özbekistan’a gittiğimizde yıllarca iş yapıp, çok iyi bildiği Taşkent’te bize ev sahipliği yaptığı gibi 2005 yılında Sayın Cumhurbaşkanımızın heyetinde ilk umre ziyaretimi yaparken bana ihrama girmeyi de o öğretmişti. 2012’de Hac vazifemizi yerine getirirken de, onlarca farklı ülkenin sokaklarında akşam yürüyüşlerinde de beraberdik.

Gerek aktif siyaset yaptığım 14 yıl boyunca, gerekse siyaset sonrası 2015’ten bu yana hiç birbirimizi kırmadık. Onun kimseyi kırdığını ne gördüm ne de duydum açıkçası.
Son günleri dahil tüm dostluğumuz boyunca şahit oldum ki, onu kıranlara, üzenlere bile hiç tavır koymadı. Kırıldı ama kırmadı. Üzüldü fakat üzmedi. İçine attı ama çaktırmadı.

Siyaset sonrası ortadan kaybolan sahte arkadaşlarım gibi beni hiç yalnız bırakmadı. İstanbul Ticaret Odası Başkanı olarak İtalya ve Belçika gibi güçlü bağlantılarım olduğunu bildiği ülkelere resmi ziyarete giderken heyetinde yer almamı ve destek vermemi istediğinde onore oldum.
İki yıl evvel Birleşik Arap Emirlikleri’ne bir yatırım konferansına giderken davet ettiğimde kırmadı bana eşlik etti.

İSTANBUL HAYRANI

Birkaç ay önce Başkanlığını yürüttüğü İstanbul Ticaret Üniversitesi Mütevelli Heyeti’nde yer almamı istediğinde göğsüm kabarmıştı. Onunla sadece tek bir mütevelli heyet toplantısı yapabileceğimizi ya da 13 Ocak’ta onsuz gerçekleşecek ilk toplantımızda üniversitemizin Sütlüce Kampüsü’ne “İbrahim Çağlar Yerleşkesi” adının verilmesini önereceğimi nerden bilebilirdik?

Avrupalı yazar George B. Shaw der ki; “Akıllı adam aklını kullanır. Daha akıllı adam başkalarının da aklını kullanır.” İbrahim Başkan işte o daha akıllı adamlardan biri olarak her işin erbabını bulur, onlara danışırdı. O yüzden de her kesimle hep barışıktı.

O bir İstanbul evladı, hayranı ve beyefendisiydi. İstanbul; gelenekselliğine rağmen yenilikçi, yerelliğine rağmen küresel ve olgunluğuna rağmen de genç bir şehirdi onun için. Sevgili eşi Nilgün Hanım’ın İbrahim’in cenazesinde söylediği gibi son iki yılda adeta 100 yıllık işi yapmak ve İstanbul’una hizmet etmek için gece gündüz çalıştı ama o güzel ve iyi kalbini çok yordu.

Biz onu unutamayız ama bu kadim şehrin de onu unutmaması için hep birlikte gayret göstermeliyiz.

Mekânı cennet olsun, nur içinde yatsın... Allah geride kalan ailesine ve tüm sevenlerine sabır ve güç versin.

26 Aralık 2017 Salı

Etiketler : Üniversitemiz