tatil-sepeti

HABER: SOYHAN ALPASLAN

Gürsel Aycibin, İstanbul’a 20 yaşında gelir. İnşaatlarda sıvacılık, su tesisatçığı yapar. Pazar günleri ise İnönü ve Ali Sami Yen stadyumlarının önünde köfte, ekmek satar. Arabistan’da geçirdiği kısa bir işçilik döneminde biriktirdiği para ve babasının verdiği 10 bin Mark ile inşaat müteahhitliğine başlar.

Müteahhitlik deneyiminden sonra kuyum sektörüne geçer. Sektöründe dernek kurup, başkanlık yapacak kadar deneyim sahibi olan Aycibin, kendi deyimi ile yaşadığı bohem hayattan, hastanede rehin kalan hastaları kurtarmaya uzanan, sosyal yardımlaşmaya dayalı bir hayata geçer.

10 TRİLYON CİRO

Yılda 10 trilyon ciroya ulaşan bir şirkete sahip olan Aycibin, hayal bile edemeyeceği bu noktalara gelmesini Allah’ın bir lütfu olarak değerlendiriyor. Aycibin, “Kafama taktığımı yaparım, hedef belirlerim, plan yaparım, çok çalışırım. Ama ne yaparsanız yapın bir yere kadardır. Bir yerden sonrası kaderdir” diyor.

Altıneller Yapı Malzemeleri şirketi ile 360 metrekare kapalı, bin 200 ve bin 700 metrekare açık alanda üç iş yerine sahip olan Aycibin, Ümraniye’deki merkezinde İstanbul Ticaret’in sorularını cevapladı.

AMELELİK YAPTIM

Gürsel Aycibin kimdir?
1960’da Trabzon’da doğup, büyüdüm. Aslen Rize Kalkandereli’yim. Babam su ve kalorifer tesisat ustası ve malzemecisiydi. İki erkek, iki kız kardeşin en küçüğüydüm. Liseyi Trabzon’da bitirdim. Askerlikten sonra 1981’de tek başına İstanbul’a geldim. Halamın çocukları inşaatlarda sıvacılık yapıyorlardı. Tesisat işi bulana kadar ben de onlarla sıvacılık yaptım. Yevmiye ile çalışıyordum. Zor günlerdi…

KÖFTE, EKMEK SATTIM

Trabzon’dan bir okul arkadaşımla karşılaşmıştım, bana maçlarda köfte, ekmek satmanın kârlı iş olduğundan söz etmişti. İnönü Stadyumu’nun önünde maç günleri köfte, ekmek satmaya başladık. O öğretmendi; köfteleri yapıyor, ben de satıyordum. Kapış kapış gidiyordu. Tesisatçılıktan daha iyi para kazanıyordum. İstanbul’da iki yılımı doldurmadan ve hiç niyetim yokken evlendim. Kader denilen olay bu.

ARABİSTAN’A GİTTİM

Birkaç aylık evliyken, Arabistan’a çalışmaya gittim. Cevahir Holding, Sezai Türkeş Arabistan’da büyük işler alıyordu. Türkiye’de işsizlik vardı. Yurt dışına işçi ihracatı başlamıştı. Bana Sezai Türkeş’ten böyle bir teklif geldi. Saat başına 7.25 Riyal gibi o zamana göre çok iyi bir rakam alarak çalıştım. Ellerimde egzama olunca devam edemedim, Trabzon’a eşimi almaya döndüm.

BABAM 10 BİN MARK VERDİ

Müteahhitlik yapmaya nasıl başladınız?
Babam hacca giderken benim için içinde 10 bin Mark olan bir zarf bırakmıştı. Arabistan’da biriktirdiğim bir miktar param vardı. Çevremde kim var kim yoksa inşaat sektörünün içinde olduğu için müteahhitlik yapacaktım. Çok kararlıydım, amcamın oğlundan bana arsa bulmasını istedim. O da benden kurtulmak için bir mimar arkadaşına gönderdi beni. Ona işi babamla yapacağımı söylemiş, ikna etmiştim. Hasanpaşa’da bir arsa bulmuştu. Arsa sahibi ile görüşmeye giderken, deneyimli, ciddi iş adamı görüntüm olsun diye James Bond çanta ve sıfır numara gözlük almıştım.

PARASIZ MÜTEAHHİTTİM, ALLAH YARDIM ETTİ…

İşi hiç bilmeden nasıl müteahhit oldunuz?
Arsa sahibi ile anlaşmıştım ama inşaat demirini alınca param bitmişti. Kadıköy’de fiyat sorduğum bir hafriyatçı param olmasa da bana yardım edeceğini söyledi ve yardım etti. Akrabam Fevzi Amca parasız kereste gönderdi. Ne yapacağımı bilemezken, iki daireyi temelden sattım, borçlarımı ödedim. Parayı bankaya yatırmaya gittiğimde müdür beni kapıda karşılamıştı.

ARKADAŞIM ÖĞRETTİ

Kuyumculuk sektörüne nasıl atıldınız?
Amatör futbolcuydum, Üsküdar’da da top oynuyordum. Takımdaki kuyumcu arkadaşım Şevki Üstün benden müteahhitlik öğrenmek isteyince, ben de ondan kuyumculuğu öğrenmek istedim. Dükkanı süpürmekten, cam silmekten başlayıp işin tüm inceliklerini öğrendim. Amcamın oğlu ile Üsküdar’da 26’ncı kuyum dükkanı olan Aycibin Mücevherat’ı kurduk.

Kuyum sektörü nasıldı o yıllarda?
Çok iyi iş yaptık. Üsküdar ve Ümraniye alışveriş için bizim çarşıya gelirdi. 10 bin işçinin çalıştığı tütün işletmesi Üsküdar’daydı. O kadar yoğun olurduk ki, öğle yemeğimizi sıcak yiyemezdik. 1988 yılında yollarımızı ayırdık ve ben Mimar Sinan Çarşısı’nda Karadeniz Kuyumcusu adı ile yeni bir yer açtım. 22 yıl kuyumculuk yaptım.

ÜSKÜDAR KUYUMCULAR DERNEĞİ’Nİ KURDUM

Kuyum sektöründe 22 yıl neler yaptınız?
Üsküdar Kuyumcular Derneği’ni kurdum ve başkanlığını yaptım. Anadolu Kuyumcular Derneği’nin yönetimini ele geçirdim. İstanbul Kuyumcular Odası’nın yönetiminin değişmesi için çalıştım. İstanbul Ticaret Odası’nın (İTO) 1999 seçimleri için dönemin meclis üyesi Şevki Peker ve MÜSİAD ayrı ayrı destek isteyince gücümüzün farkına vardık. Biz de kendi gücümüzü ortaya koymak için yola çıktık. İTO Kuyumcular Meslek Komitesi’nden meclis üyesi seçildim. Kuyumculuk adına çok mücadele verdim.

FİLDİŞİNDE ALTIN SATAN İLK YABANCI

Yıllar önce Fildişi’nden bir heyet gelmişti İTO’ya. Heyete kendimi zorla davet ettirmiştim. Fildişine altın girişi yasaktı ama ben sektörü tanıtıp, ülkelerinde de tanıtım yapmak istediğimi söyleyince heyetteki bakan bana izin mektubu verdi. İki arkadaşımı aldım, çarşıdan altın topladık, 12 kilo altınla Fildişi’ne gittik. Yarısını sattık.

6 ORTAK, 30’AR BİN LİRA

Altıneller Yapı Malzemeleri’ni ne zaman ve nasıl kurdunuz?
2006 yılında 6 ortak 30’ar bin lira sermaye koyarak, Altıneller Yapı Malzemeleri adındaki şirketimizi kurduk. Kum, taş, çimento gibi kaba malzemeler satıyorduk. Kuyumculuk, müteahhitlik ve yapı malzemeleri işini aynı anda sürdürüyordum. Hızlı bir çıkış yaptık, hiç müşteri sıkıntısı yaşamadık. 2014’te ortaklar ayrıldı. Yıllık 10 trilyon ciroya ulaştık.

PATRON DEĞİL İŞ ORTAĞI

Zülfü Gördü, patronu Gürsel Aycibin’i, ‘O patron değil, bizim iş ortağımız. Herkesin fikrini, isteklerini dinler, kendi fikirleriyle harmanlar, cesaretle uygulamaya geçirir. Patron kelimesi onu dar bir kalıba sokar. O patron değil, bir girişimci, şirketteki çalışanların iş ortağı. Her kademedeki çalışanına aidiyet duygusu verir” sözleriyle anlattı.

SEVKİYATA YETİŞEMEZ HALDEYDİK

560 müteahhidi topladım, bir yemek verdim. Karadeniz TV’de canlı yayına çıktım ve 10 taksitle inşaat demiri satıyorum dedim. Büyük yankı uyandırdı bu durum. Çünkü sektörde bir ilkti. Ekonomik sıkıntıda olan müteahhit taksitle demir almaya başladı. Bu arada diğer ihtiyaçlarını da benden almaya başladılar. Mal sevkiyatına yetişemez hale gelmiştik.

İTO BENİM İÇİN OKUL

İstanbul Ticaret Odası (İTO) öncesi ve sonrası benim için bir milat. İTO, benim için bir okul oldu. İTO’nun İstanbul Ticaret Üniversitesi ile başlattığı girişimcilik koçluğu kapsamında 10 öğrencim var. Üniversitede ders de veriyorum.

24 SAAT AÇIK TELEFON

Telefonum 24 saat açık. Tanıdık, tanımadık herkese, din, dil, milliyet, cinsiyet ayırt etmeksizin yapabileceğim ne yardım varsa yaparım. Şu anda Genç Tebessüm Derneği Danışma Kurulu Üyeliği, İTO Meclis Üyeliği, İTO Spor Kulübü Başkanlığı, Üsküdar Belediyesi Meclis Üyeliği görevlerim var.

PATRON ÇOCUĞU DEĞİLLER

Gelecek planlarınız nedir?
Oğlum Emrah inşaat mühendisi, kızım Kübra mimar. İkisi de şirkette çalışıyor. Şimdilik gözlemci konumundalar. Amacım şu: Kızılderili’ye sormuşlar: Uçuruma giden bir atı nasıl durdurursun? Kızılderili’nin cevabı, ‘Atla birlikte koşarak’ olmuş. Benim çocuklarım da atla beraber koşuyor şimdi. Parayı ayaklarının altına alırsan, yani doğru kullanırsan seni yükseltir. Başının üstüne alırsan, yani taparsan seni ezer, o paranın altında kalırsın.

05 Ekim 2015 Pazartesi

Etiketler : Röportaj