tatil-sepeti

HABER: MÜGE BİBER

İstanbul’un fethiyle başlayıp, 20. yüzyılın başlarına kadar devam eden inşa sürecinde fiziksel değişimler geçiren tarihi hanların büyük bir bölümü günümüze kadar ulaşıyor. Bu hanları incelediğinizde sadece İstanbul mimarisini değil, ticaretin ve mesleklerin gelişiminin de izini sürebiliyorsunuz.

Kentte, ticaretin belli bölgelerde toplanması ve deniz taşımacılığı gibi nedenlerle hanların en yaygın olduğu bölge tarihi yarımada olmuş.

DÖNÜM NOKTASI

14. yüzyılın ilk yarısında her zanaat erbabının kendilerine ait yerleri vardı. Daha sonra Türkler tarafından inşa edilen ticari mekanlarla bölgenin bu karakteri daha çok ortaya çıktı ve zamanla ticaret hanları Haliç kıyılarına kadar yayıldı.

Bu açıdan İstanbul’un fethi hem hanlar hem de ticaret için bir dönüm noktası oldu. Çünkü İstanbul artık koskoca bir imparatorluğun merkezi olduğu gibi önemli ticaret yollarının da kesişme noktasıdır.

Nitekim 16. yüzyıla gelindiğinde Kanuni Sultan Süleyman’ın ünlü Sadrazamı ve damadı Rüstem Paşa’nın yaptırdığı külliye sayesinde bölgedeki hanlar, Haliç’in karşı yakasında ticari hareketliliğin merkezi olur.

HEM TİCARET HEM İMALAT

Özellikle Eminönü-Beyazıt arasında inşa edilen hanlar, 17. yüzyıl sonlarından itibaren kalıcı olarak üretim hanları haline gelir. Bunun en önemli nedenlerinden biri de şehir nüfusunun bu yüzyılda artması ve önceden boş olan mekanlarda mahalleler oluşmasıdır. Bu değişim ile İstanbul’daki ticaret bölgeleri Beyazıt’tan Aksaray’a ve Saraçhane’ye kadar genişleyerek Fatih’in kurmuş olduğu çarşı konsepti ile birleşir. Bu bölgeleri gezdiğinizde İstanbul’da imalatın tarihi hakkında da fikir sahibi olabilirsiniz. Böylece dünyadaki sanayi devriminin yansımalarına tanıklık edebilmeniz mümkün.

İLK ÜÇ KATLI HANLAR

18. yüzyıl, ticaret hanlarının en önemli örneklerinin inşa edildiği ve han mimarisinin zirveye ulaştığı bir dönemdir. Dönemin tipik özelliği ise modern mimari akımlarının uygulanmasının yanı sıra ilk kez üç katlı hanların ortaya çıkmasıdır. Bu nedenle günümüzde karşımıza çıkan hanların çoğu, 18. yüzyıla ait yapılardır.

DURAKLAMA DÖNEMİ

19. yüzyıl da İstanbul hanları için duraklama dönemini temsil eder. Arka arkaya gelen iç isyanlar ve savaşlar, doğal olarak hem ülkenin hem kentin ekonomisini etkilemeye başlamıştır. O nedenle bu döneme ait hanların sayısı azdır.

MESLEĞE GÖRE HAN

Ticaret hanları genel olarak içinde çalışan esnaf ve zanaatkarların mesleklerine göre isim alıyordu. Bu da bize o dönemin meslek gruplarına ilişkin ipucu veriyor. Sabuncu Han, İplikçi Han, Şekerci Han, Kürkçü Han bugün de ayakta kalmayı başarmış nadir örneklerden.

DEĞİŞEREK YAŞIYORLAR

Osmanlı İmparatorluğu’nun mimari anlayışına göre yapılan bu hanlar ve Güney Haliç hanları, Eminönü hanları ve Galata hanları olarak tarihi yarımadaya toplanmıştı. Yüzyıllardan beri ticaretin merkezi olan İstanbul, bugün de aynı durumunu muhafaza ediyor. Yarım asır öncesine kadar ticaretin aktif mekanları olan hanlar ise zaman içerisinde eski fonksiyonlarını yitirerek depo, büro olarak kullanılmaya başlandı. Bir kısmı belli ölçülerde eski faaliyetlerini sürdürürken, bir kısmı da turizm amaçlı gelişiyor.

İSİMLERİNİ VERDİLER

Önceki asırlarda mesleğe ve bölgeye göre isimleri belirlenen hanlar, 19 ve 20. yüzyılda sahiplerinin isimleri ile anılmaya başlanır. Osman Efendi Han, Çeçeyan Han, Emin Bey Han bu hanlara örnek verilebilir.

ÇAMLIBEL’İN DİZELERİNDEN HANLAR

Aradan yıllar geçti işte o günden beri
Ne zaman yolda bir han rastlasam irkilirim,
Çünkü sizde gizlenen dertleri ben bilirim.
Ey köyleri hududa bağlayan yaşlı yollar,
Dönmeyen yolculara ağlayan yaslı yollar!
Ey garip çizgilerle dolu han duvarları,
Ey hanların gönlümü sızlatan duvarları!..

27 Eylül 2016 Salı

Etiketler : Gündem