HABER: ADEM ORHUN
Tüketiciler, tezgahlarda bol ve ucuz palamut beklerken, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde görüşülen ‘Su Ürünleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’ teklifi kabul edildi. Yeni kanunda ağırlıklı olarak, devletin tasarrufundaki yerlerde su ürünleri üretim hakkının kiraya verilmesine ilişkin işlemlerin Tarım ve Orman Bakanlığınca yerine getirilmesini düzenliyor. Kanunda ayrıca bazı yasaklar ve cezalar da yer alıyor.
Diğer taraftan, denizde av yapanlar ve deniz balığının ticaretiyle uğraşanlar ise faaliyetlerini kolaylaştıracak düzenlemeler ile vergi ve ücretlerde indirim bekliyor.
Yasal düzenlemeler yapılırken sektörün ne durumda olduğunu görüştüğümüz İstanbul Su Ürünleri Komisyoncuları Derneği (İSKOMDER) Başkanı Mahmut Uçan, İstanbul Ticaret Gazetesi’nin sorularını şu şekilde cevapladı:
- Teknelere kısıtlamaları değerlendirir misiniz?
Teknelerin çalışma imkanı iyice sınırlandırıldı. Kıyıda ağ atma yasağı 24 metreye çıkarıldı. Fakat 15 metreye kadar müsaade edilirse, halkın ekonomik protein tüketme imkanının önü kesilme-miş olur. Tekneler, akıntı etkisiyle bu sınırların içine girdiği zaman da ceza kesiliyor ve ruhsat iptali oluyor. Bir teknenin kapatılması bir fabrikanın kapanması gibidir. Ruhsat iptallerinin para cezasına çevrilmesi lazım. Ayrıca ışıkla avcılığın serbest olması çok önemli. Özellikle 1 Eylül-30 Ekim arasında serbest olmalı.
- Ava bir süre ara verme önerileri var? Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Bizim denizlerimiz göç denizi. Kıyılarımızdan geçen balığı, başka ülkeler tutuyor. Şu sıra bol hamsi var fakat mevzuattaki kıyı yasağı ciddi engel oluşturuyor. Deniz her zaman hamiledir; neyin ne zaman geleceği belli olmaz. Halkımızın da taze protein kaynağına ekonomik şekilde ulaşması lazım.
- Peki teknik ve maddi imkanlar arttı; tekneler daha güçlü, yeni hal de büyük ve modern. Balığın ticaretinde neler yaşanıyor?
Tutulan balığın yaklaşık yüzde 50’si hale girmiyor. Çünkü Gürpınar hali çok uzak. Karadeniz’de ağlarını toplayan teknenin buraya inmesi hem uzun sürüyor hem ayrı bir maliyet oluşturuyor. Gürpınar’dan alınan balıkları semtlerdeki satış noktalarına ulaştırmak bir sıkıntı. Rüsum da yüksek olunca teknelerin taze malı, şehirde başka noktalara indirdiğini görüyoruz. Üstelik bu sadece teknenin sorunu değil; komisyoncuyu, perakende satış yapanı ve tüketiciyi de etkiliyor. Şehir merkezine yakın bir yer yapılabilir veya Kumkapı kullanılabilir. O bölgede 100 dönümlük alan dolgu olsa yeter.
- Halde uygulanan ücretler sektör mensuplarını bu kadar etkiliyor mu?
Su ürünleri halinde komisyonculara uygulanan vergiler ve kira bedelleri çok yüksek. Meyve sebze hallerinde rüsum yüzde 1, balık halinde ise yüzde 4. Üstelik İzmir’deki balık halinde yüzde 1 rüsum alınıyor. İstanbul’da rüsum yüksek olduğu için esnaf zorlanıyor, kredi kullanıyor. Ondan da yüzde 2.5 faiz alınıyor. Rüsum bedeli yüzde 1’e indirilmeli.
Balık halinde kira bedeli de çok fazla. Sebze meyve hallerinde 100 metrekarelik yerler 4 bin 500 lirayken, bu balık halinde 20 metrekare yer 3 bin TL. Kumkapı’dan buraya gelince herkesin harcamaları arttı. Balığı peşin satacaklardı, ona göre rüsum veriyoruz. Eski balık halindeki gibi müdürlük sistemine dönülmeli.
- Sofrada kültür balıkçılığı ürünlerinin ağırlığı artıyor. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Bulunabilirlik, halkın beslenmesini de etkiliyor. Çünkü maliyet artıyor. Kıyı yasağı da buna sebep oluyor. Kültür balıkçılığı ürünlerinin ihracatının artması iyi bir gelişme, ancak deniz avıyla elde edilen balık çok daha tabii bir besin kaynağı. Kültür balığı yemle besleniyor. 12 kilogram balıktan 1 kilogram balık yemi oluyor. Bu da bir külfet, dövizin yurtdışına çıkması demek. Kültür balığı tezgahta 10 kilogramı ortalama 250-300 liradan satılıyor. Balıkçıların tuttuğu hamsinin 16 kiloluk kasası ise 90-100 lira. Kaldı ki kültür balıkçılığı için birçok destek var. O desteklerin deniz balığı için de verilmesi önemli bir ivme kazandıracaktır. Daha rahat balık tutabilirsek, piyasada taze ve ucuz balık daha bol olacaktır. Biz daha çok tutalım, halkımız da bol ve ucuz şekilde Omega 3 alsın.
KDV ETTE YÜZDE 1 BALIKTA YÜZDE 8
Balıkçılık sektörünün, deniz ürünlerinin ticaretinde KDV sorunu olduğunu söyleyen Mahmut Uçan, “Toptan et ürünlerinde yüzde 1 olan KDV, balıkta yüzde 8. Bu oranın düşmesi tüketicilere de piyasaya da olumlu yansıyacak” dedi.
ORKİNOSU BAŞKALARI YİYOR
Orkinosta iç pazara satış yasağının kaldırılmasını isteyen Mahmut Uçan, “Bizim orkinosumuzu Japonlar alıyor. Sırbistan 20 bin tonluk kotasının yarısını iç pazarda tüketebiliyor. Bu balık Marmara’da avlayacağımız balığı yiyor. Orkinosu avlayıp iç pazarda satmamıza izin versinler. Böylece halkımız da ucuz orkinos yiyebilir. Bakanlığın, bu yönde bir karar çıkarmasını bekliyoruz” dedi.