Beyin göçüyle ilgili yapılan bir araştırma, Türkiye’den giden beşeri sermayenin yüzde 18 ila 26’sının geri döndüğünü ortaya koydu. Araştırmada, yurt dışına taşınma ihtimalinin yüzde 0.60-0.80 arasında olduğu belirtilirken, beyin göçünün beyin gücüne dönüşmesi için yapılması gerekenler anlatıldı.


 

Ülkeler, birçok faktörü doğru kullanarak kısa vadede ekonomik büyümeyi başarabiliyor. Örneğin doğrudan yabancı yatırımı, olumlu iklim olayları, döviz kuru değişiklikleri bu faktörlerin sadece birkaçı. Uzun vadede kaliteli ekonomik büyüme ise artık bilim ve teknolojik gelişmeye bağlı. Bilim ve teknoloji denildiğinde genel olarak üniversiteler ve firmalar akla gelse de bu yeniliklerin arkasında beşeri sermaye var. Türkiye’den gerçekleşen beyin göçünü inceleyen Türkiye Akademik Diaspora Raporu, Türkiye Bilişim Vakfı (TBV) tarafından açıklandı. Raporda, Türkiye’de beyin göçü, bu göçün araştırmacının akademik performansına etkisi, beyin göçünün Türkiye’ye faydası olabilir mi sorularına yanıt arandı. 

 

BEYİN GÖÇÜ PARADOKSU

 

Rapora göre yurt dışında çalışanların, bilim insanlarının ve akademisyenlerin Türkiye’ye geri dönme oranının yüzde 18 ila 26 arasında değiştiği belirtildi. Türkiye’deki bir araştırmacının verimliliğinin arttıkça yurt dışına taşınma ihtimalinin yüzde 0.60 ila 0.80 arasında olduğu belirtilen araştırmada, şu tespitlere yer verildi: “Beyin göçü, yalnızca Türkiye’nin kısıtlı kaynaklarla yetiştirdiği nitelikli çalışanların ülkeden ayrılması değil, aynı zamanda Türkiye’nin yetiştirdiği en verimli araştırmacıların Türkiye’den ayrılması anlamına geliyor. Bu durum Türkiye için bir beyin göçü paradoksu. Bu noktada politika yapıcılar için odaklanılması gereken unsurlar çift taraflı; beyin göçünün etkilerini azaltmak ve süren beyin göçünden en yüksek düzeyde faydalanmak.”

 

SÜREKLİ İLETİŞİM

 

Büyük bir tehlike olarak algılanan beyin göçünün, uzun dönemli doğru politikalarla geleceğe yönelik beyin gücü oluşturulmasına yönelik fırsatların olduğu kaydedilen raporda, “Yurt dışında bulunan ya da yurt dışına giden Türk araştırmacılar, beyin göçü değil, beyin gücü perspektifi ile değerlendirilmeli. Bu süreçte en önemli olgu, yurt dışındaki kişilerin erken yaşta Türkiye’ye dönmesinin sağlanması. Bu kişilerle iletişimin sürekliliği önemli” denildi. 

 

AR-GE YATIRIMLARI

 

Ülkelerde uzun vadeli büyümenin en önemli belirleyicisinin ekonomik verimlilik artışı olduğu belirtilen raporda, şu görüşler de yer aldı: “Türkiye, bugün verimlilik konusunda gelişmiş ülkelerin oldukça gerisinde kaldığı için orta gelir tuzağına saplanmış durumda. Bu durumun çözümü, yalnızca bilimsel araştırmalar ve uygulamalı Ar-Ge yatırımları sonucu ortaya çıkacak teknolojik atılımlarla mümkün. Bu sorun çözüldüğünde yüzde 0.80 olan yurt dışına çıkma oranı tersine dönecek. Giden nitelikli insanların geri dönüp ülkesine hizmet etme oranları da yüzde 50 seviyesine yükselecek. Bu kapsamda, Türkiye’nin Ar-Ge, verimlilik alanında yatırımlarını artırması gerekiyor.” 

 

ORTA GELİR TUZAĞINDAN ÇIKIŞ  

 

Raporda, verimliliğe odaklanan ülkelerin nasıl geliştiği ise şöyle anlatıldı: “Türkiye’nin kişi başı milli geliri ABD ile kıyaslandığında, Türkiye 1960’ların başından beri ABD’nin yüzde 20’leri seviyesinde. 1960’ta Türkiye’nin gerisinde olan Singapur, Güney Kore, Litvanya, Polonya, Şili, Çin 2020’lere gelindiğinde Türkiye’nin üzerine çıktı. Singapur, ABD’yi geçmiş, Güney Kore ABD’nin yüzde 50’sine ulaştı. Bu ülkeler bunu sermaye artışının yanında verimliliklerine yatırım yaparak sağladı. Türkiye’nin orta gelir tuzağından çıkması verimlilik artmadan mümkün olmayacak.”

 

EĞİTİM EŞİTSİZLİĞİ İLK FAKTÖR

 

Ülkelerin kişi başına düşen makale ve patent sayılarının, kişi başı milli gelirleriyle doğru orantılı olduğu belirtilen raporda, şunlar kaydedildi: “Türkiye hem makale hem patent sayısı hem de milli gelir açısından OECD ülkelerinin bir hayli gerisinde. Nitekim gelir eşitsizliği ile kişi başına düşen Ar-Ge araştırmacı sayısı arasında ters bir ilişki var. Türkiye, OECD ülkeleri arasında yüksek gelir adaletsizliğine (sondan üçüncü) ve düşük araştırmacı oranına (yine sondan üçüncü) sahip grupta. Üstüne üstlük kamunun ilköğretim, ortaöğretim ve lise harcamasının milli gelire oranına bakıldığında Türkiye, OECD ülkeleri arasında en gerilerde. Ancak hane halkının ilköğretim, ortaöğretim ve lise eğitimi için yaptığı özel harcamaların miktarı zirvede.” 

 

KAMU DESTEKLERİNDE LİDER

 

OECD verilerinin baz alındığı raporda, Türkiye’nin kişi başına düşen bilimsel yayınlarda en gerilerde, ancak kamunun yükseköğretim harcamasının milli gelirdeki payı açısından önlerde olduğu da kaydedildi. Raporda, Türkiye’de Ar-Ge için gerekli teşvikler verildiğine, ancak yeterince olumlu sonuç alınamadığına dikkat çekildi. 

 

DIŞ KAYNAKLARI BEŞERİ SERMAYEYE YATIRALIM

 

Raporu hazırlayan Şikago Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ufuk Akçiğit’e göre sağlanan dış kaynaklar sorunları çözmek yerine bazen artırıyor. Akçiğit, bu konuda orta gelir tuzağına dikkat çekerek, şunları söyledi: “Sermaye artışı gelişmekte olan ülkeler için iyi bir sıçrama yapabilir. En büyük problem orta gelir tuzağındadır. Artık sizin sermaye artırımı ile gideceğiniz yer sınırlıdır. Gelen yatırımların beşeri sermayeye yatırılması gerekiyor. Kısacası verimliliği düşünmek için kurumların dönüşmesi gerekiyor.”

 

GELECEĞE YÖNELİK YATIRIMLAR

 

Raporu değerlendiren TBV Başkanı Faruk Eczacıbaşı, başta yapay zekanın getirdiği dikey gelişim ve iletişimle ağ teknolojilerinin yatay genişleme imkanını hızla yıprattığına dikkat çekti. Eczacıbaşı, “Farklı bir gözlükle bakılacak bir gelecek, içinde birçok fırsat barındırabilir. Ekonomide hızla yıpranan bir sistemin tekrar ayaklanabilmesi için yeni bir modele ihtiyaç var. Oysa ki büyük bir tehlike olarak algılanan beyin göçü, uzun dönemli doğru politikalarla geleceğe yönelik beyin gücü oluşturulmasına yönelik fırsatlar barındırabilir” dedi.

 

BEŞERİ SERMAYE İÇİN NELER YAPILMALI?

 

* İlköğretim, ortaöğretim ve lise eğitiminde gelir eşitsizliğinin etkileri azatılmalı.

 

* Eğitimde ve bilimde her türlü ayrımcılığın önüne geçilmeli.

 

* Üniversitelerin verimlilikleri gözden geçirilmeli, araştırma kaynakları (fonlar, ders yükü vb.) iyileştirilmeli.

 

* Gidenlerin gitme nedeni belirlenmeli; artan beyin göçü oranının önüne geçebilmek amacıyla bu araştırmacıların kalmaları için elverişli ortam sağlanmalı.

 

* Gidenlerin Türkiye’deki araştırmacılara pozitif etkilerini sürdürebilmek için gidenler ve Türkiye’deki araştırmacılar arasındaki bağ güçlü tutulmalı.

 

* Kariyerinin tamamını yurt dışında geçiren alanında uzman Türkiye menşeli araştırmacılar; Türkiye araştırma ortamına katkı sağlamaya teşvik edilmeli.

 

* Kalanlar; araştırma ve konferans fonları veya işbirliği projeleri ile yurt dışındaki Türkiye menşeli araştırmacılarla bağlantı kurmaya teşvik edilmeli.

 

* Verilen teşviklerin etki analizleri yapılmalı, verimli olmayan destek programları kapatılıp elde edilen kaynaklar daha verimli programlara aktarılmalı.

 

* Ar-Ge teşviklerine ve diğer yatırım kaynaklarına performans göz önünde bulundurulmalı. 

 

* Teşvikler, araştırma ve teknolojinin merkezindeki kurumlar olan üniversiteler üzerinden verilmeli.

 

* Teşviklerde niceliğe değil, niteliğe odaklanmalı.

17 Nisan 2023 Pazartesi