Siyonist İsrail Rejimi Gazze Şeridi’nde insan haklarını ihlal etmeye devam ediyor. İsrail Hamas ile sağlanan ateşkes ve esir takası anlaşmasının 42 günlük birinci aşamasının sona ermesinin ardından 2 Mart’tan itibaren Gazze Şeridi’ne insani yardımların girişini durdurma kararı almıştı. UNICEF’in verilerine göre 16 gündür insani yardımların girişine izin verilmeyen Gazze Şeridi’nde 1 milyon çocuk açlık ve susuzlukla karşı karşıya kaldı. Halihazırda Gazze nüfusunun yüzde 90’ının gıda güvenliği bulunmuyor.
İSRAİL, GAZZE'YE YÖNELİK İNSANİ YARDIMLARI SİLAH OLARAK KULLANIYOR
İşgalci İsrail’in yardım ve mal girişini kapatmasının ardından Gazze Şeridi’nde ‘geniş çapta bir kıtlığın’ yaşandığı, bunun devam etmesi durumunda sağlık sorunlarının artacağı uyarısı yapıldı. Hastanelerin yüzde 80’i yakıt ve malzeme sıkıntısından hizmet veremiyor. Uzmanları göre İsrail, Gazze’de 2.1 milyon Filistinliyi sürgün etmek için insani yardımları engelliyor. Filistinliler ise ‘ölsek de evlerimizden gitmeyeceğiz’ diyor.
İsrail'in Gazze'ye insani yardımların girişini durdurmasına ilişkin konuşan Birleşmiş Milletlerin (BM) Gıda Hakkı Özel Raportörü Michael Fakhri, İsrail'in Gazze'ye insani yardımların girişini engelleyerek bunu silah ve pazarlık kozu olarak kullandığını söyledi.
MODERN TARİHİN EN HIZLI 'AÇ BIRAKMA' VAKASI
Fakhri, İsrail'in Gazzelilere yönelik şiddetini yeniden başlattığını ve İsrail'e karşı gerçek bir siyasi baskı kurulmadığı sürece yaşananların yakın zamanda sona erecek gibi görünmediğinin altını çizerek, şöyle konuştu: "Gazze'de gördüğümüz, 9 Ekim 2023'te başlayan ve bugün de devam eden durum, modern tarihin en hızlı 'aç bırakma' vakası. Modern tarihte bu kadar çok sivilin bu kadar hızlı ve tamamen aç kaldığını hiç görmemiştik. Dolayısıyla sormamız gereken soru şu: İsrail, bunu nasıl başarabiliyor? İsrail, insanları bu kadar hızlı nasıl aç bırakabiliyor? İsrail, Gazze'ye gelen elektriği bu kadar hızlı nasıl durdurabiliyor? Bu, 1967'den beri süren işgaldir ve bu, İsrail'in 1948'den beri uyguladığı, Filistin halkını topraklarından ve evlerinden çıkarmak için mümkün olan her şeyi yapmaya çalışan politikası." ifadelerini kullandı.
"BİR SOYKIRIM OLDUĞUNA DAİR HİÇBİR ŞÜPHE YOK"
Fakhri, "Bu noktada bir soykırım olduğuna dair hiçbir şüphe yok. Böyle bir tartışmanın olduğunu düşünmüyorum. Soykırım denildiğinde bu, sadece Gazze'deki bir soykırım değil İsrail'in Filistin halkına bir bütün olarak saldırdığını söylüyoruz." dedi. İşgal altındaki Batı Şeria'da da şiddetin tırmandığının altını çizen Fakhri, İsrail'in, BM Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansına (UNRWA) yönelik saldırıları nedeniyle Filistinli mültecilerin hayatlarının etkilendiğine dikkati çekti.
Fakhri, "Bu, İsrail tarafından başlatılan, hızlandırılmış bir kampanya. Artık sadece işgal değil şimdi İsrail'in kalan Filistin topraklarını ilhak etmeye ve ele geçirmeye çalıştığını görüyoruz" dedi.
Uluslararası toplumun, Uluslararası Adalet Divanı (UAD) tarafından İsrail'e karşı ortak ve bireysel yaptırımlar uygulaması için yetkilendirildiğini söyleyen Fakhri, BM Genel Kurulunun, UAD'nin bu adımının uygulanması için karar aldığını hatırlattı. Fakhri, "Uluslararası toplumun ve diğer devletlerin, İsrail'e karşı geniş kapsamlı siyasi, ekonomik, diplomatik ve kültürel yaptırımlar uygulama yükümlülüğünün olduğu konusunda şüphe yok. Yaptırımlar, İsrail'i Filistin halkına karşı bu yayılan soykırımdan ve devam eden açlıktan alıkoyacak tek şeydir." değerlendirmesinde bulundu.
SİYONİZMİN SESİ OLDU
Dünyanın gözü önünde Gazze'de gerçekleştirilen soykırım, egemen güçlerin propaganda araçları tarafından ısrarla gizlendi. Facebook, Instagram'ı bünyesinde barındıran Meta şirketi, 'antisemitizm' iddiasıyla mazlum Filistin halkının sesini kıstı. Arap Sosyal Medya Geliştirme Merkezi'nin, "Filistinlilerin Meta'nın Sansürüne İlişkin Tanıklıkları" isimli raporunda Meta'nın, 'antisemitizm' bahanesiyle nasıl bir sansür uyguladığı gözler önüne seriliyor.
İÇERİĞİNE BİLE BAKMADAN SANSÜR
Filistin Dijital Hak İhlalleri Gözlemevi tarafından belgelenen ihlallerin yüzde 69'unun Meta'ya ait Facebook ve Instagram'da gerçekleştiği bildirildi. Raporda Meta'nın, "Filistin topraklarındaki kullanıcılar" tarafından gönderilen içeriklerin yüzde 60'ını içeriğine bakmaksızın sansürlediği ortaya çıktı.