Cumartesi, 23 Kasım, 2024
HABER: SELAHATTİN NİZAM
İstanbul Ticaret Üniversitesi İngilizce İktisat Bölümü Dr. Öğretim Üyesi, Dijital Ekonomi ve Pazarlama Anabilim Dalı Başkanı Oğuz Demir, son 30 yılda yaşanan küreselleşme ve büyüme sayesinde karar verme süreçlerinin temel belirleyicisi haline gelen finansal piyasaların küresel virüs salgınıyla ezberlerinin bozulduğunu söyledi.
Finans piyasalarının özünde üstlenmesi gereken üretimi ve istihdamı kolaylaştırmak, birikim-yatırım geçişini sağlamak rolünün 2008 krizi sonrasında yaşanan parasal genişleme ve finans sektöründeki büyüme ile değiştiğine dikkat çeken Dr. Demir, “Finans sektörü, üretim ve büyüme için ana aktörlerden biri olmaktan çıktı. Üretim ve büyüme, finans sektörünün daha da büyümesi için bir araç haline geldi” dedi.
MALİYE POLİTİKALARI
Çin’de baş gösteren virüsün önce İran’da ve Güney Kore’de endişe yarattığına dikkat çeken Dr. Demir, şöyle konuştu: “Mart başına kadar bizden çok uzakta gerçekleşen bir olay olduğunu düşündüğümüz salgın, İtalya’da yayılıp tüm Avrupa’da baş göstermeye başlayınca işin ciddiyeti ortaya çıkmaya başladı. Geldiğimiz nokta itibariyle şu an tüm dünyada endişeler zirveye çıkmış durumda. İlk tepki veren ise tabii ki finansal piyasalar oldu. Tüm borsalarda rekor düşüşler ortaya çıkarken eş zamanlı olarak ‘güvenli liman’ altının da fiyatının düşmesi tüm ezberleri bozdu. Korku endeksleri rekorlar kırıyor, borsalar dip yapıyor ve likidite endişesi ile tüm varlıklar nakde dönüştürülüyor. Ancak aynı senaryoyu izliyoruz. Finansal piyasalarda yaşanan sarsıntının ana nedeni, aslında salgın ile talep ve arz şoku yaşanacak ekonomilerdeki büyüme endişesi iken, merkez bankaları yine sorunun nedeni yerine finansal piyasalardaki yangına odaklandı. Ancak bu kez geçmişten bir miktar ders alındığını gösteren maliye politikaları uygulamaları ile birlikte.”
HIZLI BÜYÜME
ABD Merkez Bankası’nın sınırsız genişleme ve sıfır faiz ile süreci başlattığını, ABD federal bütçeden de 2 trilyon dolarlık bir harcama adımı atılacağını anlatan Dr. Oğuz Demir, “Avrupa Birliği ülkelerinde faiz zaten sıfır. Almanya 500 milyar Euro’luk, Fransa 300 milyar Euro’luk bir paket derken borçlu İspanya bile 200 milyar Euro’luk bir paketi devreye soktu. Anlaşılan o ki, salgının etkileri ortadan kalkana kadar sağlanan kaynakla sistemin ayakta tutulması ve sonrasında piyasada kalacak ucuz kaynağın hızlı bir büyüme yaratması bekleniyor” dedi.
İŞSİZLİK VE GELİR KAYIPLARINA DİKKAT!
Dr. Oğuz Demir, finans piyasalarında gelinen noktayı ise şöyle özetledi:
1. Harcama paketlerinde kaynaklar, öncelikle işletmelerde ve finans sektöründe rahatlamaya odaklanmış durumda. Reel sektör için ise hem kendi sorunlarını hem de tüketicilerin geçim kaygısını rahatlatacak, bu sürede ortaya çıkacak işsizlik ve gelir kayıplarını dikkate alan önlemler büyük önem taşıyor.
2. 2008’de maliye politikalarının daha etkili kullanılması kriz esnasında ve sonrasında iyileşmenin daha hızlı olmasını sağlayabilecekti. Ancak içinde bulunduğumuz kriz finansal bir kriz değil, tam anlamıyla bir sağlık krizi. Ekonomiye bulaşan virüsün etkilerinin ortadan kaldırılması için maliye politikalarının da etkisi sınırlı olacak. Krizi kısaltabilecek tek şey salgına çözüm üretilebilmesi.
3. Bu dönemde maliye politikasının tek bir işlevi olmalı. O da zaten sağlığı ile ilgili endişe yaşayan vatandaşların, reel sektörün, bir de gelecek endişesi yaşamalarının önüne geçilmesi. Ancak paketler bu endişeleri gidermek için şu aşamada istenen seviyelerde değil.
4. Bu süreçte piyasalara verilen trilyonlarca dolar, kamu borçlarının artması ile yaratılacak kaynakların asıl şok yerine palyatif çözümlere odaklanması, asıl ekonomik bedelin salgın bittikten sonra ortaya çıkması riskini artırıyor.
08 Nisan 2020 Çarşamba
24 Ekim 2022 Pazartesi
17 Ekim 2022 Pazartesi
17 Ekim 2022 Pazartesi
17 Ekim 2022 Pazartesi
17 Ekim 2022 Pazartesi