HABER: ERTAN ERYILMAZ
İstanbul Ticaret Üniversitesi, Genç Düşünce Topluluğu ve ESAM İstanbul işbirliğiyle düzenlenen ‘Filistin: 7 Ekim ve Sonrası’ başlıklı panel, Sütlüce Sâdâbâd Kampüsü’nde gerçekleştirildi. Yalova Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Doç. Dr. Ali Kerem Kayhan ile İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’nden Doç. Dr. Ahmet Gün’ün konuşmacı olduğu programda, Filistin’deki işgal ve sömürgecilik süreci ile güncel insani ve hukuki boyutlar ele alındı. Etkinliğe Rektör Prof. Dr. Necip Şimşek, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Berk Ayvaz, ESAM İstanbul Başkanı Prof. Dr. Hüseyin Hüsnü Koyunoğlu, Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Muzaffer Şeker, Komşu ve Çevre Ülkeler Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Ahmet Kavas ve öğrenciler katıldı.
DİRENİŞİN TARİHİ
Programın açılış konuşmasını yapan Rektör Prof. Dr. Necip Şimşek, Filistin meselesinin yüzyılı aşan bir adaletsizlik zincirinin, sömürgeciliğin, işgalin ve direnişin de tarihi olduğunu belirterek, “İsrail'in bu zulmünü ne yazık ki gece gündüz demeden yaşıyoruz. Bir şey yapamadığımız için gönlümüz de kırık. Ama bir farkındalık olması adına hepimizin bu meseleyi gündemde tutup, insanlığın, dünyanın vicdanı olarak katkı yapmamız gerekiyor. İçinde bulunduğumuz etkinlik de onlardan biri” dedi.
ESAM İstanbul Başkanı Prof. Dr. Hüseyin Hüsnü Koyunoğlu da 7 Ekim’in dünya kamuoyunda bir ‘uyanışa’ vesile olduğuna işaret etti.
SÖMÜRGECİLİK POLİTİKASI
Yalova Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Doç. Dr. Ali Kerem Kayhan, ‘7 Ekim’i Öncesiyle Düşünmek: İşgal ve Sömürgecilik Kıskacındaki Filistin’ başlıklı konuşmasında, Filistin’de yaşananların yalnızca bir bölgesel çatışma değil, sistematik bir sömürgecilik politikası olduğunu kaydetti. Uluslararası hukuk açısından bakıldığında sivillere yönelik saldırıların, zorla yerinden etmenin ve ablukanın ‘insanlığa karşı suç’ kapsamına girdiğini vurgulayan Doç. Dr. Kayhan, “Gazze’de yaşananlar sadece bir savaşın sonucu değil, planlı bir işgal stratejisinin parçasıdır. Uluslararası hukukta soykırım suçunun unsurları bu bölgede açık biçimde görülüyor” dedi.
BATI SÜREKLİLİK KAZANDIRDI
Konuşmasında tarihsel sürece de değinen Doç. Dr. Kayhan, Balfour Deklarasyonu’ndan günümüze kadar uzanan işgal zincirinin Batı’nın desteğiyle süreklilik kazandığını belirtti. İsrail’in 1967’den itibaren genişleyen toprak politikalarının, Birleşmiş Milletler kararlarını hiçe saydığını vurgulayan Doç. Dr. Kayhan, “Bugün Gazze’de yürütülen askeri operasyonlar, sadece bir güvenlik gerekçesi değil, bir halkın varlığını silmeye yönelik devlet politikasıdır. Hukuki zeminde bunun adı apartheid rejimidir” ifadelerini kullandı.
Ayrıca uluslararası toplumun pasifliğini de eleştiren Doç. Dr. Kayhan, sözlerini şöyle tamamladı: “Uluslararası Adalet Divanı ve Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin süreçleri ne yazık ki siyasi baskılar altında işliyor. Ancak yine de bu süreçler, belgelenmiş her ihlalin kayda geçmesi bakımından önemlidir. Çünkü tarihin tanıkları, bir gün adaletin temelini oluşturacaktır. Gazze’de yaşananlar sadece Filistin halkının değil, insanlığın vicdanını sınayan bir tablodur. Bu tabloya karşı sessiz kalmak, suça ortak olmaktır.”
MEKÂNSAL İŞGAL
İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’nden Doç. Dr. Ahmet Gün ise ‘İşgal ve İhya Ara Kesitinde Filistin’i Yeniden Düşünmek’ başlıklı sunumunda, işgalin yalnızca politik veya askeri araçlarla değil, ‘mekansal stratejiler’ yoluyla da sürdürüldüğünü vurguladı. Filistin’de şehirlerin, mahallelerin ve hatta gündelik yaşam alanlarının bile sistematik biçimde dönüştürüldüğünü belirten Doç. Dr. Gün, “Duvarlar, kontrol noktaları, yerleşim ağları ve ulaşım hatlarıyla Filistin’in dokusu parçalanıyor. Gündelik hayat, artık bir işgal biçimine dönüşmüş durumda” dedi.
Mimar ve şehir plancılarının etik sorumluluklarına da değinen Doç. Dr. Gün, şunları söyledi: “İşgal bölgelerinde planlama, inşaat ve altyapı faaliyetlerine katılan her profesyonel, farkında olarak ya da olmayarak suçun parçası hâline geliyor. Mekânsal işgalin önlenmesi, etik duruş ve sivil inisiyatiflerle mümkün olabilir. Bu nedenle ‘ihya’ kavramını yeniden düşünmeli, yalnızca yıkımı değil, yeniden inşayı da gündeme almalıyız.”
Konuşmasının son bölümde uluslararası dayanışmanın önemini vurgulayan Doç. Dr. Gün, “Mimarlık, şehircilik ve sosyal tasarım alanlarında yürütülen uluslararası çalışmalar, işgalin hızını yavaşlatabiliyor. Ancak asıl ihtiyaç; Filistinli halkın kendi topraklarında, kendi kimliğiyle yeniden var olabilmesini sağlayacak yerel, katılımcı ve adil bir ihya sürecidir” dedi.