ABD Enerji Bakanlığı’na (DOE) bağlı Princeton Plazma Fiziği Laboratuvarı (PPPL) öncülüğünde yürütülen bir çalışma, gezegenlerin nasıl oluştuğuna dair çarpıcı bir bakış sundu. Bilim insanları, laboratuvar ortamında gerçekleştirdikleri deneylerle, yıldızlar ve kara delikler etrafında dönen plazma halkalarında meydana gelen düzensiz salınımların, maddenin içe doğru çekilerek gök cisimleri oluşturmasına neden olabileceğini ortaya koydu.
YENİDEN YORUMLANAN SALINIM
Araştırmacılar, galaksi oluşumlarının erken evrelerini taklit etmek için iç içe geçmiş, farklı hızlarda dönen iki metal silindir ve bu silindirler arasında yer alan iletken sıvı galinstanı kullandı. Sisteme manyetik alan uygulayarak, sözde madde birikim disklerinde gözlenen manyetorotasyonel dengesizlik (MRI) olgusunu yeniden oluşturdular. 2022’de yapılan bu deneyin ardından yeni analiz ve simülasyonlarla, MRI’nın beklenenden daha yaygın koşullarda da gelişebildiği keşfedildi.
SERBEST KAYMA TABAKASI
Bilim insanları, MRI’nın sadece kütle çekimi ve manyetik alan etkileşimiyle değil, aynı zamanda farklı hızlarda dönen iki sıvı jetinin buluştuğu ‘serbest kayma tabakası’nda da gelişebildiğini buldu. Bu, yalpalamanın evrende çok daha yaygın olabileceğini ve gezegenlerin oluşumuna daha sık yol açabileceğini gösteriyor.
EKRANLARDAN EVRENE
Simülasyonlar, SFEMaNS ve Dedalus adlı gelişmiş bilgisayar programları kullanılarak 2022 deney verileri üzerinden yapıldı. Plazma davranışının bu modellerde detaylı incelenmesi, salınımların eksenel simetriden sapma göstererek tüm diski etkileyebilecek büyüklükte dengesizlikler oluşturabildiğini ortaya koydu. Bu tür dengesizlikler, Güneş yüzeyinde ya da Dünya’nın manyetosferinde de benzer etkiler doğurabiliyor.
DİSKTEKİ DANS
MRI’nın dış halkadaki parçacıkları hızlandırarak dışarı fırlamasına, iç halkadakileri ise yavaşlatarak içe doğru çekmesine neden olduğu gözlemlendi. Bu durum, gezegenlerin ve diğer gök cisimlerinin çekirdeklerinin zamanla merkezde birikmesine ve birleşmesine olanak tanıyor.
PPPL araştırmacılarından Fatima Ebrahimi, “Simülasyonlar sadece deneysel verilerimizi doğrulamakla kalmadı, aynı zamanda bu verilerin evrensel anlamına dair yeni kapılar açtı” dedi. MRI’nın bu yeni türü, evrendeki gezegen doğumlarının anlaşılmasına katkıda bulunabilir.
ASTROFİZİKTE YENİ UFUK
Yeni anlayış, sadece akademik dünyada değil, aynı zamanda James Webb Uzay Teleskobu gibi ileri gözlemevlerinin hedeflediği erken yıldız sistemlerinin daha iyi anlaşılmasına da katkı sağlayabilir.
LABORATUVARDA KOZMOS
Bu deneyler, evrende milyarlarca yıl önce yaşanmış olayları birkaç santimetrelik bir düzenekte simüle ederek, gezegen oluşumunun temel mekanizmalarını anlamamıza yardımcı oluyor.