tatil-sepeti

Beatriz Meléndez Pinazo, uluslararası ilişkiler eğitimi aldığı İspanya’nın başkenti Madrid’deki Rey Juan Carlos Üniversitesi’nden, Erasmus+ kapsamında İstanbul’a gelen binlerce Avrupalı öğrenciden biri. Eğitimini İstanbul Ticaret Üniversitesi’nde sürdürüyor.

Türkiye’de eğitim almayı ‘hayatında büyük bir değişim’ olarak tanımlayan Pinazo, “Burada olmak, yeni yerler ve yeni insanlarla tanışmak, kültürlerini öğrenmek benim için çok önemli bir fırsat. Burada insanlar o kadar güzel ki, her zaman bana yardım etmeye çalışıyorlar” diyerek, Erasmus+ için İstanbul’u seçmesinden duyduğu memnuniyeti dile getiriyor.

BELGESELDEN ETKİLENDİM

Beatriz Pinazo, İstanbul’da Erasmus+ yapma fikrinin izlediği bir belgesel sayesinde oluştuğunu söylüyor: ‘’Erasmus+ için gidilecek yer listesini gördüğümde İstanbul’u buldum. Bunun ilk tercihim olacağından emindim. 3 yıl önce de İstanbul’a gelmek istedim; çünkü burada ziyaret edilebilecek inanılmaz güzel yerler hakkında bir belgesel izlemiştim. Ayrıca burada dünyanın her yerinden insanlarla buluşacağımı biliyordum.’’

Pinazo, Türkiye’ye gelmeden önce tarihini, siyasetini, coğrafyasını ve ekonomisini araştırdığını ve Doğu ile Batı arasındaki bu köprünün kendisini cezbettiğini anlatıyor: “Bugünkü İstanbul, burada yaşamış medeniyetlerin bir karışımı. Bu karışım kentin cazibesinin bir parçası. İstanbul’a gelmeye karar vermemin nedenlerinden biri de bu; çünkü farklı kültürler tanımaya her zaman ilgi duydum. Doğu ile Batı arasındaki bu köprüyü de ziyaret etmek istedim.’’

SAMİMİ İNSANLAR YAŞIYOR

İstanbul’a gelmeden önce endişeleri de olmuş Pinazo’nun. Ne var ki, bu endişeleri kısa sürede kaybolmuş. Pinazo, ‘’İstanbul’a gelmeden önce kendimi güvensiz, rahatsız hissedeceğim ya da halkın beni iyi karşılamayacağını düşündüğüm zamanlar da oldu. Ama İstanbul’a geldiğimden beri hiç sorun yaşamadım. Beni en çok şaşırtan şey ise burada ne kadar samimi ve yararlı insanların yaşadığını keşfetmek oldu. İnsanlar o kadar güzel ki, her zaman bana yardım etmeye çalışıyorlar. İstanbul inanılmaz bir şehir. Kaybolacak çok fazla yeri var. Kentin kaotik olduğunu düşünüyorum ama bu kaos cazibesinin de bir parçası’’ diyor.

KAYBOLARAK KEŞFEDİYORUM

İstanbul’daki ilk ayını ‘inanılmaz’ diye tanımlayan Beatriz Pinazo, ‘’Bir ay, bir hafta gibi geçti. Başka bir şehir ve başka bir üniversite seçsem bu kadar mutlu olamazdım. Sokaklarında kaybolduğum her an İstanbul’u keşfediyorum... En çok sevdiğim yerler Beyoğlu, Galata, Ortaköy, Karaköy, Eminönü, Fatih, Kadıköy, Üsküdar... Hayatı boyunca unutamayacağı bir deneyim yaşamak isteyen herkese İstanbul’u tavsiye ediyorum’’ diye konuşuyor.

Turist gibi değil vatandaşız

* Erasmus+ kapsamında Türk asıllı Alman vatandaşı öğrenciler de İstanbul Ticaret Üniversitesi’nde 2017-2018 güz döneminde eğitim alıyor. İstanbul’da oldukları için kendilerini şanslı olarak tanımlayan gençler, Türkiye’de turist gibi değil bir Türk vatandaşı gibi yaşamaktan mutlu olduklarını söylüyorlar.

BİRÇOK MEDENİYETİ TANIYORUZ

Hochschule Bochum’da uluslararası ticaret okuyan ve Gelsenkirchen’den gelen Furkan Arslan, “Türkiye’yi vatanım olarak gördüğüm ve burada üniversite okuyabilme fırsatı elde ettiğim için kendimi çok şanslı hissediyorum. Öğretim görevlileri öğrencilere sıradan bir öğretmen gibi değil, daha çok iş hayatına hazırlayan bir anne-baba gibi davranıyor. Bunu da çok beğendim” diyor.

Arslan, İstanbul’da turist gibi değil de Türk vatandaşı gibi yaşamanın ve her gün farklı medeniyetlerden insanlarla karşılaşmanın çok değerli olduğunu belirterek, “Dünyanın çeşitli yerlerinden gelen insanlarla tanışmak, sohbet etmek, insana hayata başka bir pencereden bakma imkanı sunuyor” diyor.

FARKLILIK YENİ DÜŞÜNCELER GETİRİYOR

Almanya’da Hochschule Bochum’da uluslararası işletme okuyan İlyas Yeşilöz, Türkiye’de ekonomik anlamda çok büyüme potansiyeli gördüğü ve eğitimden sonra hayatını burada devam ettirmek için İstanbul’u seçtiğini anlatıyor. “Türkiye’de üniversite eğitimi almak, yeni fırsatları keşfetmek anlamına geliyor” diyen Yeşilöz, sözlerini şöyle sürdürüyor: “İstanbul’da olmak bana gurur veriyor. Bu şehirde ülkeleri, inançları ve görüşleri farklı olan ama bir arada ve mutlu yaşayan insanlar bulunuyor. Bu farklılık benim açımdan yeni düşüncelere yol açıyor.”

SARIYER’İ ÇOK SEVİYORUM

Bochum Univerity of Applied Sciences’ta uluslararası işletme ve yönetim okuyan Lale Akıncı, İstanbul’u ‘muhteşem ve kelimelerin ifade edemeyeceği kadar güzel bir şehir’ olarak tanımlıyor ve “Hiçbir şehir İstanbul’un barındırdığı güzellikleri barındırmıyor” diyor. Akıncı, “En çok Sarıyer’i seviyorum. Denizi, havası, insanları, restoranları; her şey mükemmel. Kilyos ise saklı bir hazine gibi’’ sözleriyle İstanbul’a hayranlığını anlatıyor.

VATANA DÖNÜŞ İÇİN FIRSAT

Merve Demircan, Erasmus+ aracılığıyla İstanbul’a gelmesini gelecekte vereceği önemli kararın bir parçası olarak tanımlıyor: “Türkiye’ye temelli dönüş yapmayı düşünüyorum. İstanbul’da Erasmus+ yapmak, bunu denemek için iyi bir fırsat oldu.’’

HAYAT TARZLARI AYRI BİR TECRÜBE

Muhammed Enez Bozdemir, Erasmus+ için Türkiye’yi seçmesinin nedenini, “Türkiye gelişen bir pazar ve bana geleceğe yönelik çeşitli iş imkanları sunacağından eminim. Yurt dışında büyümüş biri olarak, Türkiye’de bu şansı yakalayabilmek gelişimim açısından büyük önem taşıyor’’ sözleriyle açıklıyor.

İstanbul’da birçok insanla tanışma fırsatı bulduğunu söyleyen Bozdemir, “Çeşitliliği görebilmek ve birbirinden farklı yaşam tarzlarına şahit olabilmek bana hayat tecrübesi kazandırıyor” diyor.

BU ŞEHİR İNSANI AKTİFLEŞTİRİYOR

Hochschule Bochum’da uluslararası işletme okuyan Ülgen Ertik’in Erasmus+ için Türkiye’yi seçmesinin en önemli nedeni, yaşamını burada sürdürmeyi düşünmesi. Ertik, İstanbul’a hayranlığını ise “Büyük bir metropolde olmak beni heyecanlandırıyor. Burada büyük iş yerleri var. Bu şehir uyumuyor.
Bu da beni aktifleştiriyor” cümleleriyle özetliyor.

07 Aralık 2017 Perşembe

Etiketler : Üniversitemiz