Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) 24 Temmuz’da faiz indirim döngüsüne başlayacağı beklentisi, iş dünyasında umutları yeşertti. Haziran 2025’te enflasyonun yüzde 35.05’e gerileyerek 42 ayın dibini görmesi, sıkı politikaların meyvesini verdiğini gösterdi. Faiz indirimleriyle beraber ticari kredilerdeki büyüme sınırlarının gevşetilmesiyle finansman maliyetlerinin hafifletilmesi yatırımlar için büyük önem arz ediyor.
PROGRAM ÇALIŞTIĞINI KANITLADI
Yılın başında, asgari ücret artışları ve çeşitli ödemelerdeki yükselişlerin etkisiyle aylık enflasyon ocak ayında yüzde 5 seviyesine kadar çıkarken, izleyen ayda bu oran yüzde 2’li seviyelere hızlı bir şekilde geriledi. Bu sert düşüşün, uygulanan sıkı para ve maliye politikalarının etkinliğini gösteren en çarpıcı verilerden biri olduğu öne çıkarken, politika setinin kararlılıkla sürdürülmesi dezenflasyon sürecinin trend olacağını anlamını güçlendirdi. yıllık enflasyonun düştüğü ve hizmet enflasyonundaki yapışkanlığın azaldığı ortamda aynı zamanda bütçe açığının da aşağı yönlü bir seyir izlemesi programın çalıştığının diğer göstergelerinden biri oldu. ekonomik program kapsamında atılan adımlar, mali disiplinin güçlendiğini ortaya koydu.
Öte yandan, kur korumalı Mevduat (kkM) bakiyesi 15 milyar doların altına gerilerken, bu sürecin piyasalarda herhangi bir bozulmaya yol açmadan başarıyla yürütülmesi dikkat çekti. kkM uygulamasının 2025 yılı bitmeden devreden çıkması bekleniyor.
ŞOKLARIN ETKİSİ KISA SÜRDÜ
Tüm bunların yanında finansal piyasalarda oluşabilecek dalgalanmalarla karşı bir tampon görevi üstlenecek döviz rezervlerindeki artış da dikkat çekici düzeye ulaştı. Son dönemde rezervlerde 90 milyar dolarlık yükseliş kaydedildi. ekonomi yönetimi, programın öngörüldüğü çerçevede sonuç verdiğini vurgulayarak, “enflasyon düşüyor, rezervler yükseliyor, bütçe açığı azalıyor” mesajını verdi. Ayrıca mart ve nisan aylarında yaşanan iki büyük ekonomik şoka rağmen sermaye ve finans piyasalarında kalıcı bir hasar olmaması, programın kesintiye uğramadan başarıyla devam etmesi programın çalıştığını gösterdi.
CDS 300 PUANIN ALTINDA
Küresel ekonomik zorluklara rağmen Türkiye ekonomisi dirençli duruşunu sürdürüyor. ihracattaki istikrar korunurken, cari açık ise öngörüler doğrultusunda gerçekleşerek sürdürülebilir seviyelerde kalmaya devam ediyor. Ekonomideki olumlu gelişmeler, finansal göstergelere de yansıyor. Nisan ayında 381 baz puana kadar yükselen Türkiye’nin risk primi (CDS), son dönemde 283 baz puana kadar geriledi. Aynı şekilde iki yıllık gösterge tahvil faizi de yüzde 49 seviyelerinden yüzde 40’ın altına düştü.
FİNANSAL KOŞULLAR RAHATLAYACAK
CDS ve borçlanma maliyetlerindeki düşüşün, izlenen kararlı ve sabırlı ekonomi politikasının somut bir sonucu olduğu vurgulanırken, dezenflasyon sürecinin etkisiyle birlikte yurtiçi finansal koşulların önümüzdeki dönemde daha da iyileşmesi bekleniyor.
BEKLENTİLER İYİLEŞİYOR
Merkez Bankası’nın reel ile finansal sektör temsilcileri ve ekonomistlerle gerçekleştirdiği anket sonuçlarına göre yıl sonu enflasyon tahmini yüzde 29.86 olarak kayıtlara geçti. 12 ay sonrası için enflasyon tahmini de 24.56’ya çekilirken 24 ay sonrası için bu rakam yüzde 17.35’e geriledi.
Aylık enflasyon son 2 ayda ortalama yüzde 1.45 civarında seyretti. Bu rakam bize ne anlatıyor? Önümüzdeki 12 ay boyunca enflasyonun bu seviyede seyretmesi, 12 ay sonra enflasyonun yüzde 18.85 düzeyinde olacağını açıklıyor. Genellikle temmuz ve özellikle ocak ayında ücret ile ödemelerdeki artışlar enflasyonu aylık bazda kısmen yukarı çekebiliyor. Bu nedenle rakamı yüzde 20’nin biraz üzerinde düşünmek daha doğru olacak. kabaca hesaplarsak; enflasyonun her ay yüzde 1-1.5 bandında gelmesi durumunda yıllık TüFe artışı yüzde 12.68-19.56 arasında şekillenecek. Bundan sonra kalıcı enflasyon düşüşünün anahtarı aylık bazda enflasyonu yüzde 1’li seviyelerde tutmak olacak.
RAKAMLAR NE DİYOR?
Haziran ayında yıllık enflasyon yüzde 35.05 ile 42 ayın en düşük seviyesine geriledi. yıllık enflasyonda düşüş trendi keskinlik kazanırken, tüm gözler artık aylık tarafta gelecek verilerde olacak.
İNDİRİM DÖNGÜSÜ BAŞLIYOR
Mevcut durumda enflasyon yüzde 35.05, politika faizi yüzde 46 düzeyinde. Merkez Bankası’nın toplam rezervleri 155 milyar doların üzerinde. Swap hariç net rezervler de 28 milyar doların üzerinde artıda bulunuyor. Bunun yanı sıra son 2 ayda içsel ve dışsal şoklar azaldı. Politika faizi ile enflasyon arasında yüzde 11 civarında bir fark var. Faiz indirimi için alan açıldı. Merkez Bankası bundan sonra enflasyon kompozisyonunda bir bozulma görmedikçe faiz indirim döngüsüne başlayacak. Temmuz ayında 350 baz puanlık bir indirim beklentisi kuvvetlendi. yıl sonuna kadar TCMB’nin kalan 4 toplantıda 1000-1500 baz puan arasında faiz indirimi yapması bekleniyor. Burada indirim seviyesini belirleyecek unsur, içsel ve dışsal şokların rezervlere etkisi ve aylık enflasyonda yaşanan düşüşün kalıcılığı olacak.
POZİTİF REEL FAİZ KORUNUR
enflasyonun artık apoleti kırıldı. Merkez Bankası enflasyon gerilerken faiz indirimleri yapacak. Ancak burada enflasyon beklentilerine göre faiz, pozitif reel getiri durumunda kalmaya devam edecek. yıl sonunda enflasyonun yüzde 25-28 bandında şekilleneceği, faizin de toplam rezervlerin durumuna göre yüzde 30-32 bandında yer alması ihtimali giderek güçleniyor.
İŞ DÜNYASI TİCARİ KREDİLERDE İYİLEŞTİRME BEKLİYOR
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) 24 Temmuz 2025’te faiz indirim döngüsüne yeniden başlayacağı beklentisi, iş dünyasında ticari kredilere erişim ve finansman maliyetleri açısından önemli bir tartışma konusu. Mevcut durumda, TL cinsi ticari kredilerde KOBİ’ler için yüzde 2.5, büyük işletmeler için yüzde 1.5 olarak belirlenen aylık büyüme sınırları, reel sektörün finansman erişimini kısıtlayan temel faktörlerden biri olarak görülüyor. Ekonomi yönetimi, kredi büyüme sınırlarını kademeli olarak gevşeterek özellikle KOBİ’lerin finansmana erişimini kolaylaştırmayı değerlendiriyor. Bu adım, reel sektörün finansman maliyetlerini zamanla azaltacak ve girişimcileri yatırımlara teşvik edecek. 24 Temmuz’da gelecek faiz kararının ardından karar metnindeki ifadelerde finansman maliyetlerine ilişkin ifadeler tüm ekonomistlerin radarında olacak. Bununla beraber kalıcı gevşemenin ilk adımları atılırken gelecek dönemin para politikasına ışık tutacak ifadeler dikkatle analiz edilecek.
FAİZ İNDİRİM DÖNGÜSÜ BORSAYA YARAYABİLİR
Merkez Bankası enflasyon ve rezerv dinamiklerine bağlı olarak yılın ikinci yarısında faiz indirim döngüsüne başlayacak. Bu durumun jeopolitik risklerin ve tarife gerilimlerinin azalmasıyla birleşince emsallerine göre iskontolu kalan Borsa İstanbul’a yarayabileceği ifade edildi. Endeksin performansında faiz indirimlerinin yanı sıra yabancı yatırımcı ilgisinin de belirleyici olacağı kaydedildi. Küresel piyasalardaki belirsizlikler ve risk unsurları yabancı alımlarının miktarını belirleyecek. Ekonomistler, faiz indirimleriyle BIST 100 Endeksi’nde yılsonuna kadar 12 bin 800-13 bin 500 aralığına yükseliş potansiyeli olduğunu değerlendirdi. Ancak bu tahminin, yurt içi ve küresel gelişmelere bağlı riskler içerdiği ifade edildi. Faiz indirimlerinin başlamasıyla bankacılık, holding, telekomünikasyon, havacılık ve gıda perakende sektörlerinde hareketlilik beklendiği, bu sektörlerin yatırımcılar için cazip olabileceği öngörüldü.