HABER: ŞEREF KILIÇLI
Doğalgazın yüzde 99’unu, petrolün ise yüzde 92’sini dış kaynaklardan tedarik eden Türkiye, enerji ithalatı için geçen yıl 96 milyar 548 milyon dolar harcadı. Elektrik üretimindeki dağılıma bakıldığında ise yüzde 34.6’sı kömürden, yüzde 22.2’si doğalgazdan, yüzde 20.6’sı hidrolik enerjiden, yüzde 10.8’i rüzgardan, yüzde 4.7’si güneşten, yüzde 3.3’ü jeotermal enerjiden ve yüzde 3.7’si diğer kaynaklardan elde edildi. Enerjide yerlilik oranının artırılması hem cari açık hem sektörlerin üretim maliyeti ve rekabet gücü bakımından büyük önem taşıyor.
100. YIL PROJELERİ
Cumhuriyet’in 100. yılı olan 2023’ü aynı zamanda enerjide dışa bağımlılığı azaltmak için çok sayıda projeyi devreye alacağı yıl ilan eden Türkiye, başta Karadeniz doğalgazı olmak üzere yeniliklerin heyecanını yaşıyor. Nitekim Karadeniz’deki Sakarya Gaz Sahası’nda 2020 yılında keşfedilen rezervin işletmeye alınma süreci, Filyos’taki işleme tesisinde 20 Nisan’da başarıyla tamamlandı. Proje, aynı zamanda ilk keşiften üretime kadar dünyanın en kısa sürede yapılan deniz saha geliştirme projesi olarak da kayıtlara geçti. Küresel gaz sektöründe, benzer koşullarda rezerv tespitinden üretime kadar geçen sürenin ortalama 7-8 yıl olduğu belirtiliyor.
MAKSİMUM SEVİYE
Karadeniz doğalgazındaki üretim, başlangıç seviyesi olarak günlük 4 milyon metreküp öngörüldü. Üretimin iki-üç yıl içinde maksimum seviyeye, 2026’da günlük 40 milyon metreküpe çıkarılması planlanıyor. Bu maksimum seviye, yıllık yaklaşık 15 milyar metreküp üretim anlamına da geliyor. Diğer taraftan, Sakarya Gaz Sahası’ndan üretilecek yerli gaz, yıllık ortalama 60 milyar metreküp tüketim baz alındığında Türkiye’nin ihtiyacının yüzde 25’ini karşılayabilecek. Mevcut rezerv olarak bakıldığında ise Karadeniz doğalgazı, tüm konutların 35 yıllık doğalgaz ihtiyacını tek başına karşılayabilecek kapasiteye sahip.
NÜKLEER DÖNEMİ
2023 yılı, Türkiye için nükleer enerji konusunda da özel bir yıl oldu. Türkiye’nin dünyadaki en önemli elektrik üretim kaynaklarından biri haline gelen nükleer enerji santralleriyle ilgili çalışmaları 60 yıl öncesine kadar uzanıyor. Ancak ilk somut adım süreci, 2010 yılında Türkiye ile Rusya arasındaki işbirliği anlaşmasıyla başladı. Bu kapsamda, Rusya Devlet Nükleer Enerji Kurumu Rosatom tarafından inşa edilecek ve işletilecek, her biri bin 200 megavatlık 4 reaktörden oluşacak Akkuyu Nükleer Güç Santrali (NGS) için karar alındı. İlk reaktörün temeli 2018 yılında atıldı. Şimdi ise ilk ünitenin devreye alınması için geri sayım süreci yaşanıyor. Nitekim Akkuyu NGS, 27 Nisan’da taze nükleer yakıtın gelmesiyle ‘nükleer tesis’ statüsü kazandı. Böylece projede kritik bir aşama daha tamamlanmış oldu.
MODELDE ÖNCÜ
Akkuyu NGS’de nükleer yakıtın tesliminden sonra yapılacak ön testlerin ve hazırlıkların ardından ilk ünitenin devreye alınması planlanıyor. Ayrıca diğer 3 ünitenin de birer yıl arayla faaliyete geçmesi hedefleniyor. Tam kapasite devreye girdiğinde yılda yaklaşık 35 milyar kilovatsaat elektrik üretecek santralin, tek başına Türkiye’nin elektrik talebinin yüzde 10’unu karşılaması öngörülüyor. Akkuyu NGS’nin 60 yıl olarak planlanan işletme ömrünün ise 20 yıl daha uzatılma imkânının olduğu da kaydediliyor. Akkuyu NGS’nin dünyada ilk kez ‘yap-sahip ol-işlet’ ekonomik modeli kullanılan NGS olduğu da belirtiliyor.
100. YILDA 100 BİN VARİLE ÇIKACAK
Günlük ortalama ham petrol tüketimi yaklaşık 1 milyon varil olan, bunun yüzde 92’sini ithalatla karşılayan Türkiye, petrolde de öz yeterliliğini artırmayı amaçlıyor. Şırnak-Gabar’da Şehit Esma Çevik Sahası’nda 150 milyon varillik net petrol rezervi keşfinin ardından günlük 5 bin varille başlanan üretim de bu hedefe katkı sağlayacak. Diğer taraftan, Türkiye’nin milli kuruluşu Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’nın (TPAO), beş yıl önce yaklaşık 40 bin varil olan günlük toplam üretimi, 65 bin varile yükseldi. Özel sektör de dahil edildiğinde günlük toplam üretim rakamının yaklaşık 80 bin varil seviyesinde olduğu belirtiliyor. Türkiye daha fazla sismik araştırma, sondaj ve verimliliği artırıcı yöntemlerle Cumhuriyet’in 100. yılında günlük petrol üretimini 100 bin varile çıkarmayı hedefliyor.
MİLLİ ARAMA VE SONDAJ FİLOSU DOĞALGAZDA BAŞARIYI GETİRDİ
Türkiye’nin son yıllarda doğalgazda böyle bir başarıyı elde etmesinde, milli enerji politikası çerçevesinde arama ve sondaj filosunu güçlendirmesinin de etkili olduğu kaydediliyor. Nitekim sürece bakıldığında, Batı Karadeniz’deki Sakarya Doğalgaz Sahası’nda yapılan yaklaşık 405 milyar metreküp doğalgaz rezervi keşfi, küresel ölçekte 2020 yılının deniz alanlarındaki en büyük keşfi oldu. Ardından 2021 yılında yapılan sondaj faaliyetleriyle ilave 135 milyar metreküp doğalgaz rezervinin keşfedilmesi, bölgedeki rezerv miktarını 540 milyar metreküpe ulaştırdı. 2022 yılında Çaycuma-1 sahasında 58 milyar metreküplük doğalgaz rezervinin keşfedildiği duyuruldu. Yine 2022’de bir diğer önemli gelişme de; Sakarya Gaz Sahası’nda bulunan 540 milyar metreküplük rezervin, bu alanda dünyanın önde gelen firmalarından DeGolyer & MacNaughton’un verileri detaylı analizi neticesinde, 652 milyar metreküp olarak revize edilmesi oldu. Böylece Türkiye’nin Karadeniz’deki gaz rezervi, Çaycuma-1’deki yeni keşiflerle birlikte 170 milyar metreküp artarak toplamda 710 milyar metreküp seviyesine yükseldi.
NÜKLEERDE YERLİ TEKNOLOJİYE DESTEK
Akkuyu NGS, yerli teknoloji ve üretim kapasitesinin gelişmesi adına da öncü bir rol üstlendi. Santralde; inşaat, elektrik-elektronik, makina ve imalat sanayi ile bunların alt dallarıyla pek çok sektör iş yapıyor. Başta nükleer enerji, inşaat, elektrik-elektronik olmak üzere 600’ü aşkın Türk mühendis görev aldı. Akkuyu’daki nükleer enerji yatırımı, üst düzey yerli teknoloji üretimi için gereken ‘know-how’ transferiyle yerli sanayinin gelişimine de katkıda bulunuyor. Proje kapsamında ayrıca nükleer enerji mühendisliği eğitimi için Rusya’ya 246 Türk öğrenci gönderildi. 71 Türk öğrenci Rusya’da yüksek lisans yapıyor. Eğitimlerini tamamlayan öğrenciler, Akkuyu NGS’de mühendislikten yöneticilik kademesine kadar farklı alanlarda istihdam ediliyor.