tatil-sepeti
tatil-sepeti

Enerjide küresel sınav zorlaşacak

Rusya-Ukrayna savaşının ardından yaşanan sürecin küresel enerji krizine yol açtığını belirten Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) Başkanı Fatih Birol, bu nedenle 2023’ün enerji sektörü için çok daha zor bir yıl olacağını söyledi.

Giriş: 02.01.2023 - 17:55
Güncelleme: 17.12.2024 - 22:35

Küresel enerji krizinin 2022 yılındaki etkilerini değerlendiren Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) Başkanı Fatih Birol, söz konusu krizin küresel ekonomi ve sosyal dengeyi olumsuz etkilediğini, bu durumun ülkelerdeki enflasyon oranlarını son 40 yılda görülmeyen seviyelere çıkarttığını söyledi. Enerji krizi nedeniyle dünyadaki birçok ülkenin resesyona girme tehlikesiyle karşı karşıya olduğuna dikkat çeken Birol, gelecek dönemde küresel enerji krizinden en çok etkilenecek üç bölgenin, gelişmekte olan ülkeler ile Avrupa Birliği ve Rusya olacağını da kaydetti.

 

2023 ÖNGÖRÜLERİ

 

Rusya-Ukrayna savaşının başlamasının ardından 1 Mart 2022’de yaptığı açıklamada süreci, ‘dünyanın şimdiye kadar görmediği bir enerji krizine girmesi’ olarak ifade eden IEA Başkanı Fatih Birol, 2023 yılı öngörüleri konusunda ise şunları aktardı: “2023, çok daha zor bir yıl olacak. Bu kadar beğenmediğimiz 2022’yi arıyor olma durumumuz olabilir. Mevcut global enerji krizinin bir numaralı kurbanı, gelişmekte olan ülkeler olacak. Enerji ithal eden ülkelerin dış borç girdabına girmek üzere olduğunu görüyorum. Latin Amerika, Asya ve Afrika’daki ülkeler bu gruba dahil. Krizden etkilenecek ikinci bölge Avrupa’nın ise enerjiyle ilgili özeleştiri yapması lazım. Avrupa kaynak çeşitlendirmesi yapmamanın cezasını bu dönemde çekiyor. Avrupa’daki sanayi sektöründe ciddi yavaşlama görebiliriz. İstihdam sorunu da beraberinde gelecek. Politik ve sosyal yansımaları olabilir.”

 

ÜRETİM DÜŞEBİLİR 

 

Rusya’nın dünya enerji sisteminin köşe taşlarından biri olduğunu da hatırlatan Birol, “Rusya, dünyanın en büyük enerji ihracatçısıydı. 23 Şubat 2022’den sonra bu durum değişmeye başladı. Avrupa için Rusya önemli ama Rusya için de Avrupa önemli. Şimdi Rusya, büyük bir farkla, en büyük müşterisini kaybetti. Bunu hemen başka müşterilerle ikame etmek kolay değil” dedi. Rusya’nın petrol ve doğalgaz sahalarının jeolojik olarak zor alanlardan oluştuğunu belirten Birol, “O sahalardan petrol ve doğalgaz elde etmek için sofistike teknolojiler kullanmak gerekir. Bunu sağlayan teknoloji şirketleri Rusya’dan çekildiler, çekilmeye devam ediyorlar. Bu bakımdan üretimin ciddi bir aksamaya uğrayacağını söyleyebiliriz” diye konuştu.

 

YENİLENEBİLİRE ETKİSİ

 

Enerji kriziyle birçok ülkenin acil finansal ve yasal program çıkarıp, temiz ve güvenli enerji teknolojilerine geçişi hızlandırdığına da dikkat çeken Birol, 5 yıl içinde dünyadaki yenilenebilir enerji kapasitesinin 2.400 gigavat artacağını söyledi. Bu dönemdeki artışın, dünyanın son 20 yılda kaydettiği yükselişe benzer olarak artacağını belirten IEA Başkanı Birol, şöyle konuştu: “Özellikle güneş ve rüzgar enerjisinde hızlı bir artış görüyoruz. Bu yıl enerji verimliliği uygulamalarındaki artış, ortalama artışın iki misli, özellikle binalarda. 

 

Bunun da nedeni hükümetlerin teşvik mekanizması. Ayrıca, 2019’da dünyada satılan her 100 arabanın 4’ü elektrikliydi. 2022’de dünyada satılan her 100 arabanın 15’i elektrikli oldu. 2030’da dünyanın en büyük üç pazarından ABD, Çin ve Avrupa’da satılacak her iki arabanın biri elektrikli olacak. Tüm bu gelişmeler, temiz enerjiye geçişi olumlu etkiliyor.” 

 

JAPONYA NÜKLEERE DÖNÜYOR

 

Japonya Başbakanı Fumio Kişida, hükümet danışma kurulunun hazırladığı ülkenin nükleer enerji sektörünü canlandırma planını onayladığını duyurdu. Plan, mevcut nükleer reaktörlerin çoğunun yeniden başlatılmasını, ömürlerinin 60 yıllık sınırın ötesine uzatılmasını ve eskilerinin yerine yeni modern ünitelerin inşa edilmesini öngörüyor. 

 

PLANIN GEREKÇESİ

 

Hatırlanacağı üzere, Japonya’da 11 Mart 2011’de meydana gelen 9 büyüklüğündeki deprem ve sonrasında oluşan tsunami, Fukuşima Nükleer Santrali’nde radyoaktif sızıntıya neden olmuştu. Devam eden süreçte reaktörlerin çoğu tedricen kapatıldı ve nükleerden elektrik üretiminin payı 2015 itibarıyla yüzde 1’e kadar düşürüldü. Ardından reaktörlerin bir kısmının yeniden devreye alınmasıyla nükleerin elektrik üretimindeki payı 2020’de yüzde 4’e, 2021’de yüzde 6 seviyesine çıktı.

 

Toplam 17 nükleer santralde 54 reaktöre sahip Japonya’nın nükleer kurulu gücü 48.8 gigavat seviyesinde bulunuyor. Fukuşima kazasından önce elektrik üretiminin yaklaşık yüzde 30’u nükleer santrallerden sağlanıyordu. Japonya, nükleer santraller tedricen kapatıldıktan sonra ortaya çıkan enerji tedarik sorununu kapatmak için önce kömüre, daha sonra LNG’ye yöneldi ve ihtiyacının büyük bir bölümünü Avustralya’dan karşılamaya başladı. 2021 yılının sonbaharında doğalgaz fiyatlarındaki yüksek artış ve LNG ithalatının zorlaşması, Rusya-Ukrayna savaşından sonra başlayan küresel enerji krizi, Japonya’yı enerji politikasını tekrar gözden geçirmeye sevk etti. Hükümet danışma kurulunun hazırladığı planda, nükleer enerji kullanımının ülkenin enerji güvenliği ve net sıfır karbon hedeflerine ulaşmasına katkıda bulunacağı belirtiliyor.