Cuma, 22 Kasım, 2024
Rekabet Kurumu; önümüzdeki 5 yılda denetim, uygulama süreçlerini daha hızlı ve etkin şekilde sonuçlandıracak. Kurum bu kapsamda delil elde etme yöntemlerindeki etkinliğini artıracak. Rekabet Kurumu böylece uygulamada daha önalıcı (proaktif) yaklaşımları hedefliyor.
Rekabet Kurumu Başkanı Birol Küle, İstanbul Ticaret’in sorularını yanıtladı. Türkiye’nin yanı sıra, dünyadaki gelişmeleri de yakın takipte olduklarını vurgulayan Birol Küle, “Sadece şikayetler üzerine değil, resen de inceleme kararı alıp, rekabet karşıtı uygulamaların üzerine gidiyoruz” dedi.
RÖPORTAJ: ŞEREF KILIÇLI
e-Ticaret, küresel çapta etkinliğini her yıl artırırken dijital platformlardaki rekabet ihlalleri konusu da önemli bir tartışma konusu. Dünyanın değişik ülkelerindeki rekabet kurumları, aldıkları kararlarla “düzenleyici ve denetleyici” olma konumlarının yenilenerek süreceği mesajını açıkça veriyor. Ülkemizdeki mevcut durumu ve önümüzdeki dönemde izlenecek politikayı Rekabet Kurumu Başkanı Birol Küle ile konuştuk.
- Rekabetin Korunması Hakkındaki Kanun 1994 yılında kabul edildi. Süreç içinde değişikliklere uğradı. Ancak dünya ekonomisi dijital odaklı bir dönüşüm yaşıyor. Türkiye’de de bunun etkilerini görüyoruz. Kanun’da kapsamlı bir değişiklik ihtiyacı var mı? Mevzuatla ilgili neler söylemek istersiniz?
Ekonomide yaşanan dijital dönüşümü en yakından takip eden kurumlardan biriyiz. Genel olarak rekabet politikası ve hukuku bu dönüşümle baş edebilecek esneklikte. Kanunumuz da temel olarak piyasalardaki rekabeti koruyacak ilkelere ve araçlara sahip. Son dönemde verdiğimiz kararlar bunun açık bir göstergesi. Rekabet Kurumu olarak bu konuda dünyanın en etkin rekabet otoritelerinden biriyiz. Öte yandan dijitalleşmenin getirdiği yenilikleri, kararlarımıza ve ikincil mevzuatımıza yansıtıyoruz. Örneğin, Dikey Anlaşmalara İlişkin Kılavuz’da 2018 yılında değişiklikler yaptık. İnternet üzerinden yapılan satışlarda ve çevrimiçi platformların iş modellerinde sık karşılaşılan “En Çok Kayrılan Müşteri Şartı” uygulamasına yer verdik.
YOL HARİTASI HAZIR
- e-ticaretin etkisinin daha da artacağı dönemde Rekabet Kurumu nasıl bir misyon üstlenecek?
Vizyonumuzu şekillendiren bazı güncel eğilimler var. Bunlardan ilki e-ticaretin artan rolü. Rekabet hukuku uygulaması da daha çok uluslararası boyut kazandı. Bu çerçevede önümüzdeki 5 yılda denetim ve uygulama süreçlerini daha hızlı ve etkin şekilde sonuçlandırmak için yeni yaklaşımlar geliştirmeyi, delil elde etme yöntemleri etkinliğini artırmayı, uygulamada daha önalıcı (proaktif) yaklaşımlar benimsemeyi ve uluslararası işbirliğini güçlendirmeyi hedefliyoruz.
- Sektörel bazda bir değerlendirme olursa en çok hangi sektörlerde rekabetle ilgili sorun yaşanıyor? Rekabetin koşullarına en çok riayet eden sektörler hangileri?
2018 yılındaki soruşturmaların sayısı bakımından bilgi ve iletişim teknolojileri; ulaştırma, taşıt ve hizmetleri ile enerji sektörü ilk üçte. Verilen idari para cezalarının miktarı açısından ise sıralama enerji, bilgi ve iletişim teknolojileri ile yiyecek ve içecek hizmetleri şeklinde.
HAKSIZ REKABET FARKI
- Rekabetin olmamasının yanında haksız rekabet de bir sorun. İkisi arasındaki sınır, yani nerede başlayıp nerede bittiği günlük hayatta hep tartışma konusu. Hukuku, günlük hayatın diline aktardığımızda, sınır ve denge ne olmalıdır?
Rekabet ihlali ile haksız rekabet halleri piyasanın işleyişini bozması, tüketicinin zarara uğraması ve hak edilmeyen kazançlar elde edilmesi bakımından birbirine benzer görünüyor. Ancak hukukumuzda yer buluşları, inceleme ve karar alma yöntemleriyle birbirlerinden çok farklı. Bu yüzden haksız rekabet ile rekabet ihlali kavramlarını da karıştırmamalıyız. Rekabet ihlali, teşebbüslerin aralarında anlaşarak veya çok güçlü teşebbüslerin olduğu durumlarda, tek taraflı davranışlarla pazardaki rekabetin sekteye uğratılması. Haksız rekabette ise genel olarak dürüstlük kurallarına ve ticari teamüllere aykırı şekilde rakipler hedef alınıyor. Tüketicilerin iradeleri sakatlanıyor. Örneğin kendi ürünü ile ilgili aldatıcı reklam yaparak rakiplerinin önüne geçirmek veya rakip ürünleri kötüleyerek aynı sonuca ulaşmak bu hallerden bazıları. Bu konu ise Rekabet Kurumu’nun görev alanına girmemekte.
İHLALE RESEN İNCELEME
- Geçtiğimiz yıl İtalyan Rekabet Kurumu iki dev küresel telefon üreticisine bazı güncelleştirmelerle telefonları planlı olarak yavaşlattıkları ve yeni telefon ihtiyacı oluşturdukları gerekçesiyle ceza vermişti. Türkiye’de de bu yönde şikâyetler geldi mi?
Öncelikle bir konuya açıklık getirmek isterim. Rekabet Kurumu piyasaları oldukça yakından takip ediyor. Yalnız Türkiye’deki değil, dünyadaki gelişmelerde merceğimiz altında. Bunu neden söylüyorum? Çünkü Rekabet Kurumu sadece şikâyetler üzerine değil, re’sen, yani kendiliğinden de inceleme kararı alıp, rekabet karşıtı uygulamaların üzerine gidiyor. Sorunuza gelince, bize bu konuda herhangi bir şikâyet gelmedi ama konuyu biz de yakından takip ettik. Bahsettiğiniz bu karar az evvel konuştuğumuz rekabet ihlali ile haksız rekabet farklılığına ilişkin güzel bir örnek. Bu konu 4054 sayılı Rekabet Kanunu kapsamında olmamakla birlikte, nitelik itibarıyla Türk Ticaret Kanunu kapsamında değerlendirilebilecek bir konu. Diğer bir deyişle dürüstlük kurallarına aykırı ticari uygulamalar söz konusu. Tabi bu durumda akıllara neden İtalyan Rekabet Otoritesi konuyu inceleyip para cezası verdi sorusu gelebilir. İtalyan Rekabet Otoritesinin görev ve yetkilerinin kapsamı bizden farklı olarak rekabet hukuku hükümlerinin yanı sıra, bizim kanunumuz kapsamı dışında olan ve sıklıkla karıştırılan haksız rekabete ilişkin uygulamaları da içeriyor.
GOOGLE’DAN HUKUKA SAYGI BEKLENİYOR
- Rekabet Kurumu’nun Google’a verdiği ceza çok tartışıldı. Oysa benzer soruşturma Avrupa Birliği ve Rusya’da da açıldı. Google, orada talepleri yerine getirdi. Bu tutum farklılığını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Rekabet ihlalini oluşturan temel konu; Google’ın mobil cihaz üreticileriyle yaptığı sözleşmelerde getirdiği yükümlülüklerle, internet arama hizmeti sunan rakip teşebbüslerin ürünlerinin cihazlara yüklenmesini engellemesidir.
Buna ilişkin ceza 2019’un başında verildi. Gündemde olan ceza ise, Google’ın ihlali ortadan kaldırması için kendisine verilen süre içerisinde yapması gereken düzenlemeleri yapmaması üzerine verilen cezadır. Kamuoyunun da bilgilendirildiği üzere, Google, Avrupa ve Rusya’da da benzer soruşturmalar geçirmiş ve buradaki rekabet otoriteleri tarafından da yaptırımlara maruz kalmıştır.
Google bu soruşturmaların sonucunda ihlalin sonlandırılmasına yönelik gerekli adımları attı. Biz de Google’ın, diğer ülkelerde yaptığı gibi, Kurulumuz kararında yer alan yükümlülükleri eksiksiz bir şekilde yerine getirmesini bekliyoruz. Kararımıza yönelik itiraz yolları da açık. Hukuk sistemimize saygılı her teşebbüs gibi Google’ın da, diğer ülkelerde göstermiş olduğu hassasiyeti Türkiye’de de göstereceğine ve kamuoyu tarafından algılandığı ve sizin de ifade ettiğiniz şekliyle bu tutum farklılığının da en kısa zamanda giderileceğine inanıyoruz.
***
HER TÜRLÜ DİJİTAL OLUŞUMA SIKI TAKİP!
Dijital piyasalarda ve e-ticaret kanallarında tüketicilerin nihai olarak tercihlerinin sınırlandırıldığını tespit ettiklerini belirten Rekabet Kurumu Başkanı Birol Küle, her türlü dijital oluşumu sıkı takip edecekleri mesajını verdi.
Rekabet Kurumu Başkanı Birol Küle, haksız rekabet ve e-ticaret konusunda önemli açıklamalar yaptı. Küle, İstanbul Ticaret’in sorularına cevaplarını şöyle sürdürdü:
- Rekabet ve haksız rekabet konusuna, e-ticaret özelinde neler söylemek istersiniz? Önümüzdeki dönemde, e-ticaret etkisini daha da artırdığında, konvansiyonel ticaretten daha fazla ihlaller yaşanabilir mi?
Dijitalleşen ve bu doğrultuda dönüşüm yaşayan piyasalarda şirketlerin dün olduğu gibi bugün de rekabeti ihlal ederek veyahut haksız rekabet oluşturarak tüketicileri zarara uğratmaları muhtemeldir. Nitekim son yıllarda bizim almış olduğumuz kararlara bakıldığında dijital piyasalarda ve e-ticaret kanallarında tüketicilerin nihai olarak tercihlerinin sınırlandırıldığı, ürün ve hizmetlerin pazardaki olağan/rekabetçi fiyatlardan daha yüksek fiyatlara sunulduğunu tespit ettik ve bunlara 4054 sayılı Kanun kapsamında gerekli müdahalelerde bulunduk. Haksız rekabet açısından bakacak olursak, sahip olduğu ağ etkileri nedeniyle, dijital platformlar kullanılarak tüketicinin aldatılmasının, rakiplerin ürün ve hizmetlerinin kötülenmesinin de ihtimal dâhilinde olabileceğini düşünüyorum. Dijital dönüşüm kuşkusuz hayatımızın bir gerçeği ve biz de gelecek planlamalarımızı bu konu üzerine yoğunlaştırdık. Ancak sosyal bir varlık olan insanın olduğu her ortamda konvansiyonel ticaretin önemini koruyacağını belirtmemiz de yanlış olmayacak.
AMAÇ TÜKETİCİ REFAHI
- Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Dairesi’nin (UNCTAD) 2019 Dijital Ekonomi Raporu’nda, dünyada dijital ekonomiye yedi büyük markanın hakim olduğuna ve dijital harcamaların yaklaşık yüzde 50’sinin sadece iki ülkeye gittiğine dikkat çekilmişti. Rekabetin geleceği açısından bu durum neleri ifade ediyor?
Söz konusu istatistiklere bakıldığında ilk etapta, teknolojiye yatırımın günümüz dünyasında ve ekonomisinde olmazsa olmaz bir unsur olduğu göze çarpmakta. Bunun yanında aynı istatistikler, dijital piyasalara yön veren az sayıda ülke ve şirket olduğunu, yeni gelişmekte olan bu alanın oldukça yoğunlaşmış olduğunu göstermekte. Ancak bu durum, dijital piyasaların gerek rekabet hukuku düzenlemeleri gerekse diğer hukuk düzenlemeleri açısından kuralsız bir şekilde yönetileceği anlamına gelmemekte. Tüketici refahını olumsuz etkileyecek her türlü yoğunlaşmanın ve kurallara aykırı hareket eden her türlü dijital oluşumun sıkı takipçisi olduğumuzu ve olacağımızı belirtmek istiyorum. Öte yandan dijital ekonomiye ilişkin verilen çarpıcı rakamların, dünya ekonomisinde söz sahibi olabilmek için bizlere düşen ödevlere dikkat çektiğini ve bizim şirketlerimizin de inovasyona ve yeniliğe yatırım yaparak rekabetçiliklerini artırmaları ve uluslararası arenada kendilerine yer bulmaları hususunda teşvik edici olduğunu düşünüyorum. Rekabet Kurumu olarak, rekabetin etkin işlediği piyasalar tesis ederek şirketlerin antirekabetçi uygulamalara karşı korunmasını sağlarken, şirketlerin de teknolojiye yatırım yaparak gelişen bu piyasalarda yerlerini almaları ve bu yoğunlaşmaları onların ortadan kaldırmaları gerekiyor.
ICF MARKA OLDU
- Rekabet Kurumu, Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Dairesi (UNCTAD) ile işbirliği içerisinde İstanbul Rekabet Forumu’nu Kasım 2019’da gerçekleştirdi. İstanbul Rekabet Forumu’nun (ICF) geleneksel hale getirme, İstanbul’u bu konuda küresel bir merkez yapma düşüncesi var mı, Forum ile ilgili değerlendirmeleriniz neler?
Sizin de ifade ettiğiniz üzere, İstanbul Rekabet Forumu (İstanbul Competition Forum–ICF) 25-26 Kasım 2019 tarihleri arasında UNCTAD Rekabet ve Tüketici Politikaları Bölümü işbirliğinde İstanbul’da düzenlendi. ICF’e ülkemiz coğrafyasında yer alan 25’ten fazla ülkenin rekabet otoritesi, UNCTAD ve OECD temsilcileri, akademisyen ve diğer katılımcılarla birlikte yaklaşık 400 kişi katıldı. İki gün süren toplantıda “Dijitalleşme ve Rekabet Hukuku ve Politikası”, “Rekabet Hukuku Uygulamalarında Uluslararası Yardımlaşma” ve “Kartellere Karşı Etkin Uygulamalar” konulu paneller düzenlendi. Bu panellerin yanında ben de Arnavutluk, Kosova, Moğolistan, Fas gibi katılımcı ülkelerin rekabet otoriteleri başkanlarıyla 10’dan fazla ikili görüşme gerçekleştirdim. Böylelikle katılımcıların sadece rekabet hukuku bilgileri değil, Kurumumuz ve ülkemizle olan bağları da kuvvetlendirildi. ICF çerçevesinde gerçekleştirilen bir başka faaliyet ise Kuzey Makedonya ve Romanya rekabet otoritelerinin aralarında bir işbirliği anlaşması imzalamalarıdır. Bu bağlamda ICF sadece ülkemizin değil bölgemizdeki diğer ülkelerin de rekabet hukuku ve politikası alanında birbirleriyle olan ilişkilerini artırmak için bir platform işlevi gördü. Bu noktada ICF’in ülkemizin rekabet hukuku ve politikası alanındaki öncülüğünü tanımlayan bir marka haline geldiğini söylemek yanlış olmayacaktır. Hedefimiz, oluşturduğumuz bu markayı ileriki yıllarda daha da etkin bir şekilde kullanarak ülkemizin rekabet hukuku ve politikası alanındaki etkinliğini artırmak suretiyle hem ulusal ekonomimizi hem de ülkemizin yer aldığı coğrafyadaki ülkelerin ekonomilerini daha rekabetçi hale getirerek bölgemizin ekonomik gelişmesine katkı sağlamak. Son olarak TİKA’ya da ICF’e verdiği katkıdan ötürü teşekkür etmek isterim. TİKA’nın desteğinin ICF’in bu yılki hedeflerine ulaşmasındaki rolü oldukça önemlidir ve ilerleyen yıllarda bu desteğin devam etmesi en büyük arzumuz.
REKABETTE İSTANBUL FARKI
Rekabet Kurumu Başkanı Birol Küle, İstanbul Rekabet Forumu (ICF) ile gündeme giren bir başka konunun da İstanbul’u bölge ülkeleri açısından bir eğitim/işbirliği üssü haline getirmek olduğunu söyledi. Küle, “Bu yöndeki çalışmalarımız devam ediyor. Hedefimiz, önümüzdeki yıllarda İstanbul’u rekabet hukuku ve politikası alanında yeni fikirlerin üretildiği, mevcut literatüre katkı yapan çalışmaların yapıldığı ve diğer rekabet kurumlarının personelinin eğitildiği bir merkez haline getirmek. Bu konudaki gelişmeleri gerçekleştikçe sizinle paylaşmaktan zevk duyacağım” dedi.
21 Ocak 2020 Salı
21 Kasım 2024 Perşembe
21 Kasım 2024 Perşembe
21 Kasım 2024 Perşembe
21 Kasım 2024 Perşembe
21 Kasım 2024 Perşembe