Dünyanın seçimi: Riskler ve fırsatlar

Bu yıl, dünyanın gayri safi hasılasının yüzde 60’ını oluşturan birçok ülke sandık başına gidiyor. En çok ABD seçimleri merak edilse de Tayvan’daki sandık sonuçlarının, Washington-Pekin çekişmesine yön vermesi bekleniyor.

Giriş: 15.01.2024 - 09:21
Güncelleme: 17.12.2024 - 22:35





Aşırı sağın sesinin yükseldiği Avrupa’da ise yeni koalisyonlar öngörülüyor. Seçimlerin ardından ortaya çıkacak korumacı veya liberal politikalar, ekonomide yeni fırsat-risk dengesi oluşturacak. 

 

HABER: ADEM ORHUN

 

Geçen yıl piyasalar küresel ticarette denge arayışına ve merkez bankalarının kararlarına odaklanmışken; Afrika’da art arda darbeler ve Ortadoğu’da yeni çatışmalar ekonomiye yön verdi. 2024 ise global çapta seçimler yılı olacak. Dört milyardan fazla insanın yaşadığı ve küresel gayri safi yıllık hasılanın yüzde 60’ını oluşturan birçok ülke sandık başına gidecek. Bu seçimlerin, hem sandıkların kurulacağı ülkeler hem de diğer ülkeler açısından siyasi ve ekonomik etkileri olacak. Kasım ayında yapılacak ABD seçimleri, dünya gündemini şimdiden meşgul ederken, Tayvan’daki 13 Ocak seçimleri, ABD başta olmak üzere çoğu ülke için büyük önem taşıyor. Çip üretiminin yüzde 90’dan fazlasını ürettiği bilinen Tayvan’daki seçimlerin sonucunun, ABD’li seçmenlerin tercihini ve uluslararası ticareti etkilemesi bekleniyor. 

 

TAYVAN SICAK NOKTA

 

Tayvan’da seçmenler, Çin’in işgal tehdidi altında oy kullandı. Çin’e karşı mevcut politikaya sahip çıkan DPP’ye karşı Pekin’le görüşme yanlısı iki parti TPP ve KMT, seçmeni kendisine çekmeye çalıştı. Seçim öncesi anketler, statükonun korunacağına işaret etse de kesin sonuçlar, dev ekonomilerin rekabet güçlerini de etkileyecek. Tayvan vatandaşlarının, mevcut politikayı tercih etmesi durumunda, Çin’in üzerindeki baskısının ve Washington-Pekin ilişkilerindeki gerginliğin artması bekleniyor. 

 

TİCARET SAVAŞLARI

 

Öte yandan ABD halkı, kasım ayında ülkenin 60’ıncı başkanını seçecek. 81 yaşındaki Joe Biden, ikinci dönem başkanlık için aday olurken, karşısında 77 yaşındaki Donald Trump bulunuyor. Her ne kadar Trump’ın korumacı politikalarına tepki gösterseler de mevcut yönetim, seçim yılına dev savunma bütçesiyle girdi. Bütçede ‘Pasifik Caydırıcılık Girişimi’ başlığı da bulunuyor. Bu arada önceki başkan Donald Trump’ın yeniden başkan seçilmesi durumunda korumacı politikaların güç kazanması, ticaret savaşlarının yeniden şiddetlenmesi bekleniyor. 

 

AVRUPA PARLAMENTOSU

 

Türkiye’nin çevresinde de seçimler olacak. Azerbaycan’da 7 Şubat’ta ve Rusya’da 17 Mart’ta yapılacak seçimleri mevcut liderlerin kazanması bekleniyor. Moskova’da Ukrayna’yla ilgili sürpriz bir politika değişikliği olursa, önce Avrupa ve Türkiye bundan etkilenecek. Bu arada Ukrayna-Rusya savaşında büyük enerji faturası ödeyen Avrupa ülkeleri de seçim heyecanı yaşayacak. Birçok ülkede yapılacak ulusal seçimlerin yanı sıra Avrupa Parlamentosu’nun 720 sandalyesi de haziran ayında yeniden belirlenecek. Avrupa Birliği’nin politikalarında çok keskin bir değişim beklenmese de ulusal çapta yükselen aşırı sağcı isimlerin, Avrupa Parlamentosu’nda daha fazla yer bulması bekleniyor. Yine de Avrupa Parlamentosu’nda, en büyük grubun Hıristiyan Demokratlar olacağı öngörülüyor. AP’deki yeni sandalye dağılımı, katılım müzakerelerindeki ülkeleri de etkileyecek. 

 

KOALİSYONLAR ARTACAK

 

Avrupa’da dokuz ülke seçime hazırlanıyor. Birçok Avrupa ülkesinde dikkat çeken en önemli gelişme, yabancı düşmanı aşırı sağın oy oranlarını artırması. Ancak, çoğu Avrupa ülkesinde çoğunluğa dayalı iktidar ihtimali zayıf görünüyor. Yani Fransa’nın ardından diğer birçok Avrupa ülkesinde de azınlık hükümeti ve koalisyonlar bekleniyor. AB üyeliğinden ayrılan İngiltere’de de bu yıl seçim yapılacak. Ülkedeki anketler, İşçi Partisi’nin yıllar sonra muhafazakarlardan epey ileride olduğunu gösteriyor. Birleşik Krallık’taki bir politika değişikliği, Türkiye başta olmak üzere ticari partnerleri de etkileyecek. 

 

PAKİSTAN VE HİNDİSTAN

 

Diğer yandan, Hindistan ve Pakistan da seçim sürecine girdi. Pakistan’daki seçimin sonucu Hindistan ve Afganistan’la ilişkilere yön verecek. Hindistan’da yaşanabilecek bir politika değişikliğinin ise Çin ile ilişkileri, ABD’yi ve küresel tedarik zincirlerini etkilemesi olası. 

 

GÜNEY AFRİKA

 

Güney Afrika’da da mayıs ayında cumhurbaşkanlığı ve ulusal genel seçimler yapılacak. Ülkede 30 yıllık iktidara karşı 7 muhalefet partisi ittifak kurdu. Kıtada Gana, Burkina Faso, Botsvana, Mozambik, Moritus, Namibya, Komorlar, Ruanda, Güney Sudan, Çad, Mali, Gine Bissau, Senegal, Moritanya, Somaliland, Tunus ve Cezayir’de de bu yıl seçim yapılacak. Bu arada Somali’ye bağlı Somaliland’da yapılacak seçimin sonucunun, Aden Körfezi’nden Süveyş Kanalı’na olan ticaret rotası için yeni hesaplara yol açması bekleniyor.

 

CUMHURİYETÇİLER KAZANIRSA TİCARET SAVAŞI ŞİDDETLENİR

 

İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Arif Yavuz, ABD’deki seçimlere girecek iki partinin korumacı veya liberal politikalarına dikkat çekti. Prof. Dr. Arif Yavuz, yaptığı değerlendirmede şunları kaydetti: “ABD’de Cumhuriyetçiler ve Demokratlar aynı zamanda iki büyük gücün temsilcileridir. Biri, evanjelistler, ulusalcılar, Amerikancılar denilen Cumhuriyetçilerdir. Diğer güç ise küreselciler ki genellikle Demokratlardır. 20 yıl önce bu iki grubun çekişmesi çok zayıftı, küreselciler hakimdi. ABD’nin kuruluşunda da küreselci aileler bulunuyor. Son yıllarda evanjelistlerin ABD’de çok etkili olduğu görülüyor. Amerika Birleşik Devletleri’ni kuran küreselci aileler, Amerikan Merkez Bankası Fed’in de sahibi. Eğer bu seçimi Cumhuriyetçiler alırsa Merkez Bankası’nın sahibinin devletin olacağını söylüyorlar. Kennedy’nin yapmak istediği şey de buydu. Eğer seçimi evanjelistler kazanırsa (Trump veya benzeri bir kişi), küresel gücün dünya hakimiyeti zayıflayacaktır. ABD, daha fazla içine dönecek, yurt dışı operasyonları azalacaktır. Böyle bir durumda, Çin’deki ABD orijinli fabrikaların kapanması hızlanacaktır. Bu da ABD-Çin ticaret savaşının şiddetleneceği anlamına geliyor.”

 

TEMASLARI ARTIRARAK AVANTAJLARI KULLANMALIYIZ

 

Ekonomist Hikmet Baydar seçim yapılacak ülkelerle ticareti olanların veya oralara yatırım yapanların seçimleri yakından takip etmesi gerektiğini söyledi. Seçim sonucunda kim gelirse gelsin hem ekonomiyi geliştirmeye hem de ticareti artırmaya çalışacağını belirten Hikmet Baydar şöyle devam etti: “İkili ilişkilerde bazı ülkeler avantajlı konuma gelebilir. Burada Türkiye’nin avantajı KOBİ tarzı üretimi nedeniyle nispeten küçük sayılan siparişleri kısa sürede karşılayabilmesi ve fiyatlama konusunda daha avantajlı olmasıdır. Ancak yeni hükümetlerle ilişkilerimizi hızla geliştirmek için Ticaret Bakanlığımıza ve Dışişleri Bakanlığımıza önemli görevler düşüyor. Siyasi ilişkilerin güçlü olması, ekonomik bağlantıların da sağlıklı olmasını sağlıyor. Kurumlar vasıtasıyla (DEİK, odalar) ziyaretlerin yapılması, kamunun bunu desteklemesi çok önemli. İşte o zaman kazan-kazan stratejisiyle yeni pazarlara girme potansiyelimiz artar. Ayrıca seçim yapılan ülkelerde istikrarlı yönetimler kurulması yatırım trafiğini de olumlu etkiler.”

 

ÖNGÖRÜLEN RİSKLER

 

* Ticaret savaşlarının şiddetlenmesi

 

* Ekonomilerin içine kapanması

 

* Tedarik zincirlerinde aksama

 

* Uluslararası dış yatırımların azalması

 

* Seyahatlerin azalması, turizmin zayıflaması

 

* Göç politikalarının sertleşmesi

 

BEKLENEN FIRSATLAR

 

* İkili ve bölgesel ticaret anlaşmaları

 

* Kıtalar arası yatırımların artması

 

* Seyahat ve turizm faaliyetlerinin gelişmesi

 

* Teknolojinin ve dijitalleşmenin yaygınlaşması

 

* Yeni ticaret yollarıyla alternatiflerin artması

 

* Az gelişmiş ülkelerin büyüme trendi