tatil-sepeti

Güçler dengesi sürekli değişirken Türkiye’nin Asya-Pasifik ticaret ajandasının önemi çok daha fazla arttı.

Güçler dengesi sürekli değişirken Türkiye’nin Asya-Pasifik ticaret ajandasının önemi çok daha fazla arttı. Asya-Pasifik’teki 21 ülkenin toplam milli geliri 39 trilyon dolar ve dünya ekonomisinin yüzde 56’sını oluşturuyor. Dolayısıyla Asya-Pasifik işbirliği bir tercih değil, zorunluluk. Bölge, dünyanın en dinamik ticaret ve enerji rotası.

Asya-Pasifik bölgesi dünya nüfusunun yarısını oluşturuyor. Dünyanın en büyük ordularını da bölgede barındırıyor.

Türk iş adamları, AB ülkelerindeki ekonomik toparlanmanın yavaş gerçekleşmesi ve çevre ülkelerde yaşanan siyasi belirsizliklerin ardından rotayı Asya pazarına çevirdi.

İş dünyasının, Türkiye’nin 2023 hedefleri doğrultusunda Asya-Pasifik bölgesindeki varlığını güçlendirmesi gerektiğine vurgu yapılırken, Cumhurbaşkanı’nın ziyareti kapsamında bölge ülkeleriyle ticaretin karşılıklı yatırım merkezli kalıcı bir ilişki modeline dönüştürülmesi hedefleniyor.

 ÇİN İLE ‘BÜYÜK AÇIK’

Çin ile dış ticaret hacmi yıllar itibarıyla artsa da dış ticaret dengesi Türkiye aleyhine işliyor. Bu yılın mayıs sonu itibarıyla Türkiye’nin bu ülkeye ihracatı 926.7 milyon dolar oldu.

Çin’den yapılan ithalat ise 10.4 milyar dolar olarak gerçekleşti. Bu trend son 5 yılda da benzer seyretti. Türkiye’nin son 5 yılda Çin’e yaptığı ihracat 15 milyar dolar seviyesine ulaştı. Çin’den yapılan ithalat ise 110 milyar dolar oldu.

Geçen yıl 10.4 trilyon dolara yükselen Çin ekonomisinin büyüklüğünün, bu yıl 11.2 trilyon dolara ulaşması bekleniyor.

Ülkedeki işsizlik uzun yıllardır yüzde 4’ler civarında seyrederken, tasarruf oranları ülke GSYH’sinin yüzde 50’ler seviyesinde bulunuyor.

'ÇİN GÜMRÜK VERGİLERİNİ DÜŞÜRMELİ'

Ekonomist Dr. Can Gürlesel, Çin’in dünya ekonomisinin büyüme motorlarından biri olarak ticaret ve yatırım ilişkisi içinde olduğu ülkelerin ekonomik büyümesine katkı sağladığını belirtti.

Gürlesel, şunları söyledi:

“Çin, son 25 yıldır izlediği ihracata dayalı büyüme modelinden giderek iç tüketime dayalı daha dengeli bir büyüme modeline geçiyor. Bu hızla genişleyen yeni orta sınıfı ile de önemli bir tüketim pazarı haline dönüşüyor. Çin 2014 yılında 1.96 trilyon dolar ithalat yaptı.

ABD’nin 2.41 trilyon dolar ithalatı ardından dünyanın en yüksek ithalat yapan ikinci ekonomisi oldu. Çin, bu nitelikleri ile dünyanın en önemli pazarlarından biri. Ancak bu pazardan yüzde 1’in altında pay alabiliyoruz. Türkiye, Çin gibi büyük bir pazardan orta vadede yüzde 1 pay ile 20 milyar dolar ihracat yapmayı hedeflemeli.

Bunun için öncelikle Çin ile siyasi ilişkilerin önündeki sorunlar aşılmalı. Çin, Türkiye’den ithal ettiği ürünlere halen göreceli olarak yüksek gümrük vergileri uyguluyor.İhracatımızın artırılması için Çin’den daha düşük gümrük vergileri uygulaması talep edilmeli.

Aksi takdirde pazarın uzaklığı ile birlikte yüksek gümrük vergileri ile Çin’e ihracat sınırlı kalmaya devam edecek.”

03 Ağustos 2015 Pazartesi

Etiketler : Dünya