Salı, 05 Kasım, 2024
Tarihçi Dr. Latif Çelik’e göre kahve bize Yemen’den geldi ama Avrupa’ya biz götürdük. Çünkü biz kahveyi pişirme, servis etme ve sunum yapma özelliklerimizi kattık, yani kalbimizi koyduk kahveye. Tarihi gerçeği olan bir kültüre Almanlar çok saygı gösteriyor.
HABER: SÜMEYRA YARIŞ TOPAL
Dünyada kültürel yönü de bulunan nadir kahveler konumundaki Türk kahvesi, bundan 300 yıl önce Avrupa’nın kahve ile tanışmasına vesile olmuştu. Avrupa’da henüz Espresso, Capuccino ve Late Maciato gibi kahveler bilinmiyorken, Türk kahvesi Almanya’nın kapılarını çalmıştı. Bugün Avrupa’nın meşhur kahvelerinin dedesinin-atasının Türk kahvesi olduğu söyleyen Dr. Latif Çelik, Türk kahvesinin Almanya’dan Avrupa’ya yayılışını ‘Türk Kahvesinin Almanya’daki 300 Yıllık Yolculuğu’ isimli kitabında ele aldı.
YUNANLILAR DEĞİL
Kitabınızın konusu ilginç, nerden aklınıza geldi bu konuyu çalışmak?
Güney Almanya’da yayınlanan bir Alman gazetesinde bir Yunanlı arkadaş açıklamalarında, “250 yıl önce kahveyi Almanya’ya Balkanlar’dan biz Yunanlılar getirdik” diyordu. Bu alanda bilimsel çalışmalarda bulunan bir kültür tarihçisi olarak gazetenin verdiği bilgiler bana biraz garip geldi.
SAVAŞ GANİMETİ
Biraz tarihine inebilir miyiz?
Tabi, aslında özet olarak şöyle ifade edebilirim. 1683 İkinci Viyana Kuşatması sırasında esir düşen askerler vesilesi ile Almanya ve Avrupa kahve ile tanıştı.
Savaş diyoruz, esirlerin yanında kahve bulunması da ilginç değil mi?
Kale önlerine gelen devasa askeri gücün mutfaklarında savaş anında bile kuşatma boyunca kahve yapılıyordu. Bir anda ani bir kararla geri çekilen Osmanlı ordusu ardında çuvallarca kahve bırakmıştı. Yani esasında Avrupalılar için savaşın ganimeti; silah, çadır, bayrak, mutfak malzemesinin yanı sıra kahveydi.
AVRUPA’NIN KAHVE USTALARI
Belki de hayatlarında ilk defa görmüşlerdir…
Türk şehirlerine gelen gezginler bunun bir Türk içeceği olduğunu biliyorlardı elbette. Ancak keyif veren bu içeceğin nasıl yapıldığı konusunda bir fikirleri yoktu. Bunun çözümü de işte bu bahsettiğimiz esirler vesilesi ile oldu. Çünkü önemli sayıda Osmanlı askeri de esir olarak kamplara gönderilmişti.
Çok büyük bir kültür alışverişi gerçekleşmiş…
Evet, hatta şöyle söyleyebiliriz ki yeniçeriler Viyana’nın batısına esir olarak bilinmedik diyarlara giderken tarih onlara asırlar sonra bir görev yükledi; ‘Avrupa’nın ilk kahve ustaları’. Tabi savaşla beraber giden kültür yalnızca kahve kültürü olmadı, tütün ve mehter müziği de Avrupa’ya bu vesileyle taşınmış oldu.
MESAFELİ KARŞILAMA
Esirlerle gitti dedik, Avrupa toplumu hemen kabul etti mi bu kültürü?
Viyana kuşatması sırasında kahve Avrupa’ya taşındı dedik ama halka açık meydanlarda pişirilmesi için biraz zaman gerekti. Çünkü o yıllarda kilisenin hâkimiyeti söz konusuydu. En sonunda Karakoyunlu Mehmet Sadullah Paşa’nın şehrin ortasındaki Dom Kilisesi’nin önünde kahve yapmasına müsaade ediliyor. Tabi buradan geçen halk da kahveyi tadabiliyor.
Şimdi gözümüzün önüne ‘daha önce böyle bir şey tatmadım’ diyen insanlar geliyor…
Aslında durum pek de öyle değil. Çünkü Avrupalı henüz bu tada alışkın değil. İçip bu mükemmel deyip baş tacı etmiyorlar yani. Biraz acı buluyorlar. Bunun üzerine Sadullah Paşa da yanında bulunan şuruptan kahveye biraz katınca o zaman ‘eh işte’ diyorlar.
REKABET BAŞLIYOR
Mükemmel bir karşılama olmamış o zaman Türk kahvesi açısından…
Biraz öyle oluyor tabi. Ama buna rağmen Sadullah Paşa’ya kahve yapması için bir mekân tesis ediliyor. Oradan zamanla sevilir hale geliyor. Bir de şarapçılarla rekabeti söz konusu tabi.
İstemiyorlar mı?
Evet, zamanla bu kahve kültürünün onların milli içeceğinin önüne geçeceğini düşünüyorlar ve hatta buna istinaden bir şarkı bile yapıyorlar. Şarkının sözleri aynen şu şekilde: “Çok kahve içmeyin! Bu Türk içkisi çocuklar için değildir. Sinirinizi bozar, soldurur ve hasta eder. Hatta giderek Müslüman olur ve hiç kurtulamazsınız!” Bu şarkı Almanya’da anneler tarafından hâlâ biliniyor.
ALMAN KAHVECİ
Almanlardan bu işi yapmaya başlayanlar oluyor mu?
Sadullah Paşa’nın yanına bir Alman çırak olarak giriyor. Birkaç ayda işi öğreniyor ve belediyeye kendi kahvesini açmak için başvuruda bulunuyor. Ancak belediye yetkilileri aldığı eğitimi yeterli bulmuyor. Ona eğer gerçekten bu işi yapması gerekiyorsa Türk topraklarında eğitim görmesi gerektiğini söylüyorlar.
Alman genci gidiyor mu?
Aslında biz ta o yıllardan Almanların mesleki eğitime verdiği önemi anlıyoruz. Alman genç geliyor. Saraybosna’da 3 yıl bir Türk kahvecinin yanında kalıp beratını da aldıktan sonra Almanya’nın Würzburg bölgesine geri dönüyor. Almanya’da ilk kahve bu vesileyle bu genç tarafından bugünkü ‘Franziskaner Kilisesi’nin arkasında kalan arsada ‘Kaffe Elhamra’ adı ile açılıyor. Burası aynı zamanda sosyetenin de buluşma noktası oluyor. Asırlar boyunca aynı yerde hizmet veren kahve, 1943’teki Amerika bombardımanında yerle bir oluyor.
Almanya’da kahve kültürü Türk kahvesi ile gelişti dediniz…
Evet, çünkü Güney Amerika sömürgecileri İspanyol ve Portekizlilerin; Brezilya’nın kahve ormanlarına çökmesinden 100 yıl önce biz kahve ile tanıştırdık Avrupalıları. Avrupa’da en eski kahvedir Türk kahvesi, hatta bütün kahvelerin dedesidir. Kahve bize Yemen’den geldi, ama Avrupa’ya biz getirdik. Çünkü biz kahveyi pişirme, servis etme ve sunum yapma özelliklerimizi kattık, yani kalbimizi koyduk kahveye. Düşünebiliyor musunuz düğünde, dernekte, cenazede, barışta, savaşta, yasta, yemekte ve daha birçok yerde hep aynı güzellik ve dekorasyon vardır; Türk kahvesi. Türk kahvesinin haricindeki tüm kahveler ticari ve aroma katkılıdır.
KÜLTÜR ALIŞVERİŞİ
Almanya’da Almanların işletmeciliğini gerçekleştirdiği Türk kahvesi yapan işletmeler var mı?
Orijinal kültürel boyutu ile Türk kahvesi yapmanın zorluğunu gören Türk restoran sahipleri bile bunu yapmıyor. Geçtiğimiz günlerde Köln’de Türk restoranında Türk kahvesi isteyen Alman müşteri ‘bizde yok’ cevabını alınca yanıt olarak; ‘O zaman bir daha size gelmeyeceğim, bir Türk restoranı kendi kahve kültürünü nasıl tanıtmaz. Bunu kabullenemiyorum“ şeklinde tepki gösterdi. Tabi bu ciddi bir kültürel duyarsızlık örneği. Ancak bunun yanında kahve kültürümüzün yaşandığı mekânlar da var.
Kahve kültürünü iki milletin birbirine yakınlaşmasının vesilesi olarak değerlendirmek mümkün mü?
Kahve kültürü öncelikle biraz konuşmak, sohbet etmek ve gülümseyerek ‘oh be’ demektir. Tarihi gerçeği olan bir kültüre inanın Almanlar bizimkilerden daha çok saygı gösteriyor. Türk restoranı işletip de ‘yemeğin üstüne size bir Alman kahvesi ya da İtalyan espressosu’ vereyim diyen bir işletme sahibine sitem etmeye hakkınız var. Bu kültür hepimizin. İnsanlar idealleri, toplumlar kültürü ile yaşar.
ALMANYA’YA GİREN İLK KAHVE TÜRK KAHVESİ
Almanya’da hâlâ Türk kahvesi tercih ediliyor mu?
Türk kahvesi Almanya’ya giren ilk kahve. Bir de Alman turistlerin Türkiye’de içtiği kahveyi Almanya’daki işletmelerden de istemesi kahvenin tercihi yüksek bir trend olarak devam etmesini sağlıyor.
İLK İKRAM DOM KİLİSESİ’NİN ÖNÜNDE
Türk kahvesi hakkında sizin teziniz ne?
İlk kahvenin ‘Türkentrank Türk İçkisi“ adı altında şehre esir olarak getirilip ve şu an Zelllerau olarak bilinen esir kampında kalan Osmanlı askerleri tarafından yapıldığıydı. Elimde olan belgeler ışığında Karakoyunlu Mehmet Sadullah Paşa’nın kahveyi şehrin ortasındaki Dom Kilisesi’nin önünde kendi elleri ile pazar ayininden çıkan zevata ikram ettiğini biliyordum. Bunu anlatmak istedim.
03 Ekim 2019 Perşembe
17 Ekim 2022 Pazartesi
17 Ekim 2022 Pazartesi
10 Ekim 2022 Pazartesi
19 Eylül 2022 Pazartesi
19 Eylül 2022 Pazartesi