istanbul-ticaret-gazetesi
istanbul-ticaret-gazetesi

Dolarsızlaşma eğilimi artıyor: Finansal tehdit rezerv parayı vurdu

Dünyada rezerv para olarak kullanılan dolar her geçen gün güç kaybediyor. Özellikle Rusya ve Çin'in yerel parayla ticarete ağırlık vermesi sonrası küresel işlemlerdeki doların payını 11 puanın üzerinde zayıflattı.

Giriş: 27.02.2025 - 11:41
Güncelleme: 27.02.2025 - 11:41

ABD'nin dış siyasette yaptırım mekanızmasının en önemli enstrümanı doların küresel işlemlerdeki payı son 5 yılda 11,3 puan azalışla yüzde 50,2'ye kadar çekildi.


KÜRESEL DÜZEYDE DOLAR GİDEREK KAN KAYBEDİYOR

Uluslararası Para Fonu (IMF) verilerine göre, doların küresel işlemlerdeki payı 2019’un sonunda yüzde 61,5 iken aradan geçen süreçte 11,3 puan azalarak Ocak 2025'te yüzde 50,2’ye geriledi. 


İkinci Dünya Savaşı sonrasında kurulan Bretton Woods Sistemi ile ABD doları küresel rezerv para birimi olarak kabul edilmiştir. Ancak 1999'da Euro'nun piyasaya sürülmesiyle birlikte doların dünya ticaretindeki payı yüzde 70’lerden düşmeye başladı.


2008 küresel finansal krizinin ardından, dolarsızlaşma eğilimi hızlanmış ve 24 Şubat 2022’de başlayan Rusya-Ukrayna Savaşı bu süreci daha da ivmelendi. ABD’nin uyguladığı yaptırımlar, ticarette dolar kullanımını azaltmayı hedefleyen süreçlerin başını Rusya'nın çekmesine neden oldu. 


DOLARSIZLAŞMA EĞİLİMİNDE FİTİLİ RUSYA YAKTI

Vladimir Putin’in yönetimindeki Rusya, ekonomik ve ticari şoklara karşı bir tür dolarsızlaşma kalkanı kullanımını tercih etti. Rusya Merkez Bankası verilerine göre, ülkenin ithalat ve ihracatında doların payı yüzde 51,7’den yüzde 33,9’a gerilerken, Euro'nun payı yüzde 35,1’den yüzde 18,7’ye düşmüş, Çin yuanının payı ise yüzde 0,4’ten yüzde 14,1’e yükseldi.


Çin ile yaptığı ticarette son 12 yıldır dolar kullanımını azaltmayı amaçlayan Rusya, Batılı ülkelerin yaptırımları sonrasında bu süreci tüm ekonomik alanlarda hızlandırdı. Rusya ve Çin arasındaki anlaşmalar doğrultusunda, iki ülke arasındaki ticarette ulusal para birimlerinin kullanımı önemli ölçüde arttı. 2022 yılının başında yüzde 25 olan bu oran, şu an yüzde 80’in üzerine çıktı. 2024 yılı itibarıyla iki ülke arasındaki ticaret hacmi 245 milyar doları da aştı.


BRICS, son yıllarda yeni ülkelerin katılımıyla genişleyerek küresel ticaretin yüzde 40’ına yakın bir paya sahip oldu. Burada Putin liderliğindeki Rusya, Batılı ülkelerden kopuş sürecinde önemli bir rol oynuyor. 


Son beş yıl içinde, doların SWIFT üzerinden geçen işlemlerden aldığı pay yüzde 61,5’ten yüzde 50,2’ye geriledi. Küresel ticarette Euro'nun payı yüzde 23, sterlinin yüzde 7,1 seviyesindeyken, Çin yuanı ise burada yüzde 4,69’luk payla 4. sırada yer alıyor. 


TRUMP DURUMUN FARKINDA

47. ABD Başkanı olarak göreve başlayan Donald Trump'ın yemin ettikten sonra ilk yaptığı işlerden birisi BRICS ülkelerini tehdit etmek oldu. Doların hegomanyasındaki zayıflamanın farkında olan Trump, BRICS'i ticarette ABD dolarını değiştirmemeleri konusunda gümrük vergisi tehdidiyle uyardı. ABD Başkanı, "BRICS ülkeleri ABD dolarının yerini alacak başka bir para birimini desteklerlerse, yüzde 100 gümrük vergisiyle karşı karşıya kalacaklar" ifadelerini kullandı.


ABD’nin doları ekonomik bir silah olarak kullandığına yönelik endişeler sebebiyle diğer birçok ülke gibi Türkiye de yerel parayla ticarete öncelik verdi. 2024'ün tamamında Türk Lirası'yla dış ticaretin bir önceki yıla kıyasla yüzde 37,5 artarak 1 trilyon 129 milyar liraya ulaşması dikkat çekti. 


Türk Lirası'yla ihracat gerçekleştirilen ülke sayısı 205'i bulurken, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da, sık sık milli paralarla ticaret konusuna vurgu yapıyor. Erdoğan, Ekim 2024'te BRICS Zirvesi'ne katılmak için gittiği Rusya'ya bağlı Tataristan Cumhuriyeti ziyareti sonrası gazetecilere yaptığı açıklamada yerel paralarla yapılan ticarete vurgu yaparak şu ifadeleri kullanmıştı: 


ERDOĞAN YEREL PARAYLA TİCARETE BÜYÜK ÖNEM VERİYOR

"Bu ikili ticaretin döviz baskısından kurtarılmasını sağlar. Ülkelerin ticari faaliyetlerine başka ülkelerin müdahil olmasının önüne geçer. Milli paralarla ticaret aynı zamanda özgür ticarettir. Aynı şekilde ödeme sistemlerinde çeşitliliğin olmaması da finans piyasalarının şoklara karşı kırılganlığını artırıyor. Dolayısıyla alternatif bir finans ve ödeme sistemi hem uluslararası ticareti kolaylaştırır hem de çeşitlendirir."