tatil-sepeti

HABER: ŞEREF KILIÇLI

Türkiye’nin 2021 yılındaki toplam doğalgaz tüketimi bir önceki yıla göre yüzde 22.9 artışla 61 milyar 552 milyon metreküpe ulaştı. Doğalgaz tüketimindeki artış ve birim fiyatlardaki yükselme sebebiyle geçtiğimiz yıl toplam 55 milyar dolarlık enerji ithalatı yapıldı. Tüketimin öngörülenin üstünde gerçekleşmesi nedeniyle 2020 yılındaki tedarikte yüzde 83 uzun dönemli sözleşme, yüzde 17 spot piyasa dengesinin de değişmesi ve spot piyasanın payını artırması bekleniyor. Ancak pandemi koşullarının da etkisiyle doğalgazda spot piyasa maliyet avantajını kaybetmiş durumda. Pandemi öncesi bin metreküp fiyatı 150-160 dolar olan spot piyasa doğalgazı, bugün 7 misli daha yüksek fiyata işlem görüyor.

ARZ ÇEŞİTLİLİĞİ

Doğalgazda Türkiye, ihtiyacının yüzde 99.1’ini ithalatla karşılıyor. Nitekim uzun vadeli sözleşme ile yıllık 9.6 milyar metreküp doğalgaz ithal ettiği İran’dan tedarikte yine sorun yaşanması ve spot piyasanın da bu yıl çözüm olamaması, arz çeşitliliğinde yerli alternatifin önemini bir kez daha gösterdi. Doğalgazda yerli alternatife Karadeniz’deki Sakarya Gaz Sahası’nda keşfedilen 540 milyar metreküplük doğalgazın önemli bir katkı sunması bekleniyor. Çünkü Karadeniz doğalgazının 2023 yılında yıllık 3 milyar metreküp, 2026 yılından itibaren ise yıllık 15-20 milyar metreküp üretimle iç piyasaya sunulması hedefleniyor.

ALTYAPI ÇALIŞMALARI

Öte yandan, Karadeniz’deki Sakarya Gaz Sahası’ndaki doğalgazın 2023 yılında devreye alınmasına yönelik altyapı çalışmaları da başladı. Deniz tabanındaki açık üretim tesisi ile karadaki doğalgaz işleme tesisini birleştirecek boruların ilk etabı, iki hafta önce Filyos Limanı’na getirildi. Boruların taşınmasının haziranda tamamlanmasıyla deniz tabanına serim işlemlerinin başlaması planlanıyor. Boru hattı döşeme işleminin ise yaklaşık 5 ay kadar sürmesi öngörülüyor.

UZUN VADELİ PLAN

İstanbul Ticaret’e değerlendirmelerde bulunan Paris merkezli Akdeniz Ülkeleri Enerji Şirketleri Birliği’nin Petrol ve Gaz Direktörü Doç. Dr. Sohbet Karbuz, Türkiye’nin Avrupa’nın yaptığı hataya düşüp enerji arz güvenliği kavramını arka planda tutmaması gerektiğini belirterek, şöyle konuştu: “Enerji politikalarını uzun vadeli planlara ve programlara göre yapmaktan vazgeçilmemeli. Bu kapsamda petrol ve gaz arama faaliyetlerini hızlandırmak için sondaj ve sismik araştırma gemilerinin alınması çok önemli bir karardı ki, bunun sonucunu Sakarya sahasının keşfiyle aldık. İnşallah, keşiflerin devamı gelir. Benzer şekilde doğalgaz depolama kapasitesinin Türkiye gaz talebinin yüzde 20’si civarında bir kısmını karşılamaya yetecek şekilde artırılması da önemli bir karardı. Sıvılaştırılmış doğalgaz yani LNG depolama kapasitesi de umarız bu planlara dahil edilir. LNG ithalat tesislerinin sayısının artırılması da gaz arz güvenliğini ve arz çeşitliliğini artırmaya yönelik bir adımdı. Yani yerli üretimin artması, gaz tedarik kaynak ve güzergahlarının çeşitlendirilmesi ve de gaz depolama kapasitesinin artırılması arz güvenliğinin olmazsa olmaz parçalarıdır.”

DENGE NASIL KURULMALI?

Uluslararası gaz piyasalarının da zaman içerisinde yörünge değiştirdiğine ve yeni dinamiklerin gündeme geldiğine dikkat çeken Karbuz, “Spot LNG ve spot boru gazı ticaretinin artması, kontrat yapısı ve fiyat mekanizması, belki bunların başında geliyor. Beklenen talepten fazlasının spot piyasadan karşılanması genel temayül haline geldi. Fakat geçen sene sonlarından bugüne kadar geçen zamanda gördük ki, spot gaz fiyatı geçmişte hayal bile edilmeyecek seviyelere ulaşabiliyor. Eğer spot gaza olan ihtiyaç az ve mevsimsel bir özellik gösteriyor ise her ne kadar aşırı da olsa gazsız kalmak yerine spot piyasadan pahalıya gaz almak makul görülebilir. Ancak ithal edilen spot gazın toplam ithalat içindeki payı artınca riskler de artabiliyor. Avrupa’da son birkaç aydır yaşandığı gibi. Dolayısıyla sadece uzun vadeli ve spot gaz dengesini değil, gaz arz tedarik yolları ve kaynaklarının gaz talep merkezlerinin ihtiyaçlarını karşılamadaki dengesini iyi kurmak gerekir. Tüm bunlar bize uzun vadeli enerji politikalarının ne denli önemli olduğunu gözler önüne seriyor” diye konuştu.

İRAN DOĞALGAZI NEDEN KESİYOR?

İran’ın, dünyanın en büyük ikinci doğalgaz rezervine sahip ülkesi olduğunu hatırlatan Doç. Dr. Sohbet Karbuz, Türkiye’ye ihracatında sorunun temeli konusunda ise şu analizi yaptı: “İran, yaptırımlar nedeniyle yıllarca ne bu gaz rezervini yeterince değerlendirip üretime kanalize edebildi ne de mevcut sahalardaki üretim verimliliğini artırabildi. Durum böyleyken İran’da gaz tüketimi 2007 yılından bu yana iki katına çıktı. Böylece dünyada en fazla gaz tüketen dördüncü ülke konumuna geldi. İran’da tüm önemli gaz üretim sahaları ülkenin güneyindeyken, kuzeydeki talebi karşılamakta yetersiz kaldı. Bunun en önemli nedenlerinden biri, kuzeydeki talep merkezlerine boru hatları çekerek talebi karşılamadaki başarısızlıktır. Durum böyleyken kuzeydeki talebi karşılamak ve bir kısmını Türkiye’ye satmak amacıyla Türkmenistan’dan gaz ithal etme yoluna gitti.

Ne var ki, kışın soğuk geçtiği zamanlar ne kendi gazı ne de Türkmenistan’dan alınan gaz, kuzeydeki talebi karşılamaya yetti. Haliyle Türkiye’ye olan gaz akışlarında yani ihracatında hep kesinti veya kısıntı yaptı.”

TÜRKİYE’NİN YAPABİLECEKLERİ VARDI

İran’ın Türkiye’ye ihraç ettiği doğalgazda teknik arıza gerekçesiyle kısıntıya gitmesi sorununun daha önce de yaşandığını fakat Türkiye’nin bu konuda çözüm için yapabileceklerinin olduğunu belirten Doç. Dr. Sohbet Karbuz, şunları söyledi: “Kuzey Irak’tan gaz ithal etme konusunun üzerine daha fazla gidilmiş olsaydı belki bugünkü durumumuz daha farklı olabilirdi. Benzer şekilde Azerbaycan’dan alınan Şah Deniz Faz 1 gazının kontratı aynı koşullarda uzun vadeli yenilenebilirdi. Bu kontrat geçen sene sona erdi ve yerine daha az bir miktarla birkaç yıllığına yeni bir kontrat yapıldı. Yani ülkenin doğusu ve güneyi teminat altına alınabilirdi.”

31 Ocak 2022 Pazartesi

Etiketler : Sektörel