tatil-sepeti

Avrupa’daki doğalgaz kriziyle birlikte, spot piyasada doğalgaz fiyatları, uzun dönemli sözleşmelerdeki fiyatların beş katına çıktı. Spot piyasadaki yüksek fiyatların aksine, uzun vadeli sözleşmelerde ortalama rakamlar 250-300 dolar seviyesinde.

Geçen yıl doğalgaz ihtiyacının yüzde 83’ünü uzun dönemli sözleşmelerden, yüzde 17’sini ise spot piyasadan karşılayan Türkiye’nin bu yılki talebi yüzde 20 artacak. Tedarikçiler sevkiyat programlarına uyduğu takdirde, arzda sıkıntı beklenmiyor.

HABER: ŞEREF KILIÇLI

Avrupa’da pandeminin etkisini azaltmasıyla birlikte ekonomik büyümenin hızlanması ve sanayi üretiminin artması enerjiye olan talebi de artırdı. Enerji kaynaklarına olan talebin şu anda son 25 yılın en yüksek seviyesinde bulunduğu belirtiliyor. Ancak bu talep doğalgaz piyasasında krizi de beraberinde getirdi. Geçen yıl spot piyasada 100 dolara kadar düşen bin metreküp doğalgaz fiyatı, bu yılki dalgalanmada bin 950 doları aşan rakamı da gördü. Daha önce spot piyasanın uzun vadeli sözleşmelere göre daha ucuz olmasından söz ediliyordu artık beş kat daha pahalı olmasına vurgu yapılıyor. Uzun vadeli sözleşmelerde ise ortalama rakamlar 250-300 dolar seviyesinde.

FİTİL ÇİN’DE ATEŞLENDİ

Diğer taraftan Avrupa’da bu yıl rüzgar hızının az olmasının, yenilebilir enerji üretimini önemli ölçüde azalttığına dikkat çekiliyor. Üstüne üstlük doğalgaz depolama seviyesinin de düşük olduğu kaydediliyor. Enerji analistleri, spot piyasa ağırlıklı alım yapan Avrupa’nın doğalgaz depolama tesislerindeki yüzde 76 doluluk oranının son 10 yıl içinde en düşük seviye olduğunu, önceki yıllarda bu oranın yüzde 100’e yakın olduğunu söylüyor. Bazı enerji analistleri, enerji krizinin ilk önce dünyanın en büyük imalatçısı Çin’de başladığını, Çin’in Avustralya’dan kömür ithalatını gayri resmi olarak durdurmasının Çinli enerji şirketlerini kömür yerine LNG (sıvılaştırılmış doğalgaz) alımı için spot piyasaya yönlendirdiğini söylüyor. Uzmanlar, Çin’in LNG talebindeki artışın da spot piyasayı yükselttiğini belirtiyorlar.

TÜRKİYE’NİN DURUMU

Öte yandan Türkiye’nin doğalgazdaki mevcut durumuna baktığımızda ihtiyacının yüzde 99.1’ini ithalatla karşılıyor. Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu’nun (EPDK) verilerine göre; Türkiye 2020 yılında, 48 milyar 125 milyon metreküp doğalgaz ithal etti. İthal edilen doğalgazın 39 milyar 966 milyon metreküpü uzun dönemli sözleşmelerden, 8 milyar 159 milyon metreküpü spot piyasadan temin edildi. Yani Türkiye geçtiğimiz yıl doğalgaz ihtiyacının yüzde 83’ünü uzun dönemli sözleşmelerden, yüzde 17’sini ise spot piyasadan karşıladı. İthal edilen doğalgazın yüzde 33.59’u Rusya’dan yüzde 24’ü Azerbaycan’dan, yüzde 11.58’i Cezayir’den, yüzde 11.06’sı İran’dan sağlandı. Spot piyasadan LNG ithalatının ise yüzde 40’ı Katar’dan, yüzde 37’si ABD’den temin edildi.

TÜKETİM ARTIŞI

Bu yıl; kuraklık nedeniyle hidroelektrik santrallerden elektrik üretiminin azalması, imalattaki artışın sanayideki enerji talebini artırması gibi gerekçelerle toplam doğalgaz tüketiminin yüzde 20 artarak 58 milyar metreküpe ulaşması bekleniyor. Nitekim, Enerji Piyasaları İşletme AŞ’nin (EPİAŞ) verilerine göre, Türkiye’nin elektrik üretiminde doğalgazın payı 6 Ekim’de yüzde 33.7 ile birinci sırada yer alırken üç yılın zirvesine de çıktı.

ARZ TAHMİNLERİ

İhracatçı ülkeler taahhütlerini eksiksiz yerine getirdiğinde, Türkiye’nin mevcut uzun dönemli sözleşmeleri 51 milyar 300 milyon metreküplük bir doğalgaz arzı sağlıyor. Kalanı ise yüksek fiyatlı olsa da yine spot piyasadan temin edilmiş olacak. Uzun dönemli sözleşmelerde, tedarikçi ülkeler sevkiyat programlarına uyduğu takdirde arzda sıkıntı beklenmiyor fakat yüksek döviz kuru iç piyasaya satışta ve maliyetlerde sorun oluşturuyor.

SÖZLEŞME GÖRÜŞMELERİ

Türkiye ihtiyacının ağırlıklı bir bölümünü uzun dönemli sözleşmelerden sağlıyor. Ancak uzun dönemli sözleşmeler içerisinde Aralık ayında Rusya ile kamu ve özel sektöre ait yıllık 8 milyar metreküplük sözleşme sona eriyor. Ekim ayında Nijerya ile yıllık 1 milyar 300 milyon metreküp LNG alımı içeren sözleşme sona erdi. Sözleşmelerin yenilenmesi için müzakereler devam ediyor.

AZERBAYCAN’DAN ALIM

Doğalgaz arzını etkileyecek bir başka önemli bir gelişme ise Azerbaycan ile yaşandı. Azerbaycan ile 2024 sonuna kadar geçerli olacak ve Bakü-Tiflis-Erzurum Hattı’ndan gelecek 11 milyar metreküplük ilave doğalgaz anlaşması yapıldı. Uzun dönemli sözleşmeler içerisinde Azerbaycan ile ayrıca TANAP üzerinden yıllık 6 milyar metreküplük doğal alımını içeren sözleşme de devam ediyor. Mevcut alım Şah 2 doğalgaz sahasındaki üretimle temin ediliyor.

RE-EXPORT İÇERMEYEN KONTRAT YAPMAYALIM

Paris merkezli Akdeniz Ülkeleri Enerji Şirketleri Birliği’nin Petrol ve Gaz Direktörü Doç. Dr. Sohbet Karbuz, Türkiye’nin doğalgazdaki mevcut durumunu İstanbul Ticaret’e değerlendirdi. Karbuz şöyle konuştu: “Kısa süreli muhtemel bir arz krizi olasılığı var diye Türkiye’nin biten kontratları aynı şartlarla uzatması bence iki değil üç kere düşünülmesi gereken bir konudur. Eskiden olduğu gibi 20-30 senelik kontratları imzalamaya ihtiyacımız kalmamıştır. Nihai teslim yeri Türkiye olan yani Türkiye’ye re-export (yeniden ihracat) hakkı vermeyen bir kontrat müzakere bile edilmemeli. Petrole endeksli veya hub bazlı kontrat yerine hibrit bir fiyat mekanizması da masada bulundurulmalı. Hangi kontratın ne miktarda ve ne süreyle uzatılabileceğini kestirebilmek için Türkiye’nin önümüzdeki en az 10 yıl içinde gaz talebinin hangi aralıkta olabileceği konusunda senaryolara gerek vardır. İlk nükleer santralin önümüzdeki bir kaç yıl içinde devreye girmesi, Sakarya gaz sahasında 2027 gibi yılık 15 milyar metreküp üretim yapılacağı ve daha birçok bileşen bu senaryolara giydirilerek bir talep yelpazesi ve değer aralığı hesaplamakta illaki kullanılacak. Ancak ondan sonra elde edilebilecek bir baz yük ve pik gaz talep aralıkları bize spot LNG ihtiyacının büyüklüğünü belirlemeye yardımcı olur. Her halükarda yer altı gaz depoları ve LNG stok kapasitelerinin arttırılması bu stratejinin önemli bir parçası olacaktır ki bu konuda yapılan çalışmalar umarız daha çok hızlandırılır.”

ASYA İLE AVRUPA ARASINDA SPOT LNG REKABETİ

Avrupa’daki hub fiyatlarında görülen aşırı volatilitenin asıl nedenini spot LNG piyasasında aramak gerektiğini belirten Doç. Dr. Sohbet Karbuz şunları söyledi: “LNG piyasası Avrupa, Amerika ve Asya piyasalarını birbirine bağlayan bağlaç vazifesi görür. LNG piyasası derken Asya piyasası, daha özelinde ise Çin, Japonya, Güney Kore gibi önemli talep merkezleri gelir. Bu önemli LNG ithalatçılarının tedarik anlaşmaları çoğunlukla uzun vadeli ve petrole endeksli kontratlara dayanır. Ancak, pik talebi karşılamak gerekli olduğunda boru hattıyla gaz alması mümkün olmayan ülkeler spot LNG piyasasına başvurur. Sorun şu ki, spot LNG piyasasında bir kaç aydır ciddi bir daralma görüyoruz. Bu sadece LNG arzından kaynaklı değil aynı zamanda spot LNG’yi taşıyacak tanker bulunamamasından, bulunanların da aşırı fiyatlanmasından kaynaklanıyor. Diğer yandan, Avrupa piyasası da doğalgaz depolarından gaz çekiminin başladığı Ekim ayına son 10 yılın Ekim başıyla karşılaştırıldığında oldukça düşük stok miktarı ile girdi. Stokların mümkün olduğunda doldurulmasında bir kaç aydır LNG ye başvuruldu ve bu da Asya ile Avrupa piyasası arasında LNG yani spot LNG rekabeti yaşattı. Avrupa gaz hubları özellikle Hollanda TTF ve İngiltere NBP’deki fiyatlar bu rekabeti ve spot LNG piyasasındaki sıkışıklığı yansıttı. Bu kışın sert geçeceği beklentisi, depolardaki doluluk oranın rahat bir marjın sağlamayacağı ve arz açığı doyuracağı beklentisi, spekülatörlerin daha doğrusu türev piyasasındaki bazı önemli oyuncuların risk iştahını arttırarak bu beklentileri fiyatlanıyor. Böylece aşırı volatilitenin olduğu ama yukarı doğru bir fiyat hareketi başladı.”

AVRUPA BİRLİĞİ KRİZİ İYİ YÖNETEMEDİ

Avrupa Birliği bu süreçte iyi bir kriz yönetimi sergileyebildi mi ve doğalgazda yaşanan bu krizin yenilenebilir enerji yatırımlarını nasıl etkileyeceği sorularına ise Doç. Dr. Sohbet Karbuz şu cevabı verdi: “Bu sorunun cevabı kime sorduğunuza bağlıdır. Eğer AB politikacılarına veya AB yeşil mutabakatı savunanlara sorarsanız Avrupa’nın bu krize girmesinin nedeni yenilenebilir enerji yatırımlarına daha önce başlamamaları ve yeteri kadar yatırım yapmadıklarıdır. Ben dahil bazı kimselere göre ise eğer Avrupa boğazına kadar rüzgar ve güneş santrali kurmuş olsaydı bile bu kriz kaçınılmazdı fakat belki boyutu farklı olurdu. AB krizi hiç iyi yönetemedi ve merhem sunmak yerine ateşe benzinle gitmeyi tercih etti. Karbon fiyatlarının elektrik fiyatlarına etkisinin önemsiz olduğunu öne sürdü. Fosil yakıtlara yapılan yatırımların bir an önce durdurulması çağrısını devam ettirdi. Avrupa’nın birçok ülkesinde bırakın kömürden gaza geçişi, gazdan kömüre ve hatta petrol ürünlerine zorunlu geçiş yapılıyor. Ancak yenilenebilir enerji yatırımlarına verilen mali destek büyük olduğundan, yatırımlarda bir azalma olmasını beklemiyorum. Yeşil mutabakat AB için hayatta kalma mücadelesidir. Dolayısıyla AB’nin suçlamaları kabul etmeyip tam tersine tam gaz yüzde yüz yenilenebilir enerji kaynaklı elektrifikasyona yönelme arzusundan vazgeçmeyeceğini düşünüyorum.”

25 Ekim 2021 Pazartesi

Etiketler : Sektörel