tatil-sepeti

Türkiye, yaklaşık 2.6 trilyon dolarlık ithalatıyla dünyanın en büyük ikinci ithalatçısı olan Çin pazarından, yüzde 0.12 pay alıyor. Çin ile ticarette hedef, hem Türkiye’nin ihracatını hem de Türkiye’ye gelen doğrudan yatırımları artırmak.


HABER:ŞEREF KILIÇLI

 

KÜRESELLEŞME sürecinden en fazla faydalanan ülkelerin başında gelen Çin, 2009 yılından bu yana dünyanın en büyük ihracatçısı konumunda. 2001 yılında 6. sırada yer alan ve dünya toplam ihracatının yüzde 4.34’ünü üreten bir ülke olarak Çin, 2010 yılında payını yüzde 10.45’e yükseltti. 2023 yılında 3.388 trilyon dolar değerindeki ihracatıyla küresel ihracattaki payı, yüzde 14.55’e ulaştı. Günümüzde Çin’in ihracatında imalat sanayi ürünlerinin payı yüzde 90’ın üzerinde; bu oran 1992 yılında yüzde 80’in altındaydı. Çin, aynı zamanda 2023 yılındaki 2.559 trilyon dolarlık ithalatıyla dünyanın ikinci en büyük ithalatçısı.

 

İHRACAT-İTHALAT RAKAMLARI

Türkiye’nin Çin’e ihracatı, 2019’da 2.7 milyar dolar seviyesindeyken 2023 yılı sonunda 3.3 milyar dolara ulaştı. İthalat ise aynı dönemde 19.1 milyar dolardan 45 milyar dolara çıktı. İki ülke arasındaki dış ticarette, Türkiye aleyhine 41.7 milyar dolarlık bir dış ticaret açığı söz konusu. Türkiye’nin Çin’in ithalatından aldığı pay ise yüzde 0.12 düzeyinde. Çin’e ihracatın artırılması hedeflenirken bu kapsamda son dönemde karşılıklı olarak yapılan üst düzey ziyaretler de arttı. Ziyaretler; siyasetten diplomasiye, enerjiden ticarete kadar birçok alandaki ilişkilerin değerlendirilmesine ve yeni işbirliği fırsatlarına kapı aralıyor. 

 

TİCARİ DİPLOMASİ

İki ülkenin ekonomik ilişkilerinin geliştirilmesine yönelik girişimler, ticaret heyetleri düzeyinde de artıyor. İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Üyesi Giyasettin Eyyüpkoca, Çin Uluslararası Ticareti Teşvik Konseyi (CCPIT) Guangdong Komitesi Başkan Yardımcısı Yao Xinmin ve beraberindeki heyeti, Eminönü Merkez Bina’da ağırladı. Toplantıda, Türkiye’nin Çin’e geçtiğimiz yılsonunda 3.3 milyar dolar seviyesinde gerçekleşen ihracatının artırılması, vize alımında iş insanlarının karşılaştığı sorunlar ve Türkiye’ye doğrudan yatırım imkanları konuları gündeme getirildi.

KAZAN-KAZAN VURGUSU

Türkiye ve Çin’in gerek yatırım gerekse dış ticarette daha fazla işbirliğine gitmelerinin kazan-kazan yaklaşımının güçlü bir yansıması olacağını belirten İTO Yönetim Kurulu Üyesi Giyasettin Eyyüpkoca, “Dış ticaretimizde sürdürülebilir ilişkileri zedeleyen dengesizliğin önündeki engelleri nasıl kaldıracağımızı birlikte düşünmeliyiz. Yükselen kişi başına düşen gelirle birlikte Çin’deki tüketicilerin talepleri artıp çeşitlenirken, bu yüksek talebin Türkiye’den de karşılanması ülkenize yapacağımız ihracatı artıracaktır. Gıda, tekstil, madencilik gibi sahalarda Türkiye’nin ihracat potansiyelini öne çıkartmalıyız” dedi. Eyyüpkoca, vize konusunun çözüme ulaşmasının da iş ilişkilerinin geliştirilmesine büyük katkı sağlayacağını vurguladı. Eyyüpkoca, ayrıca Türkiye’nin Avrupa ve Ortadoğu pazarlarına yönelik imkanlarının Çin’in yapacağı doğrudan yatırımlar için teşvik edici olduğuna dikkat çekti.

 

GUANGDONG DAVETİ

Dış ticaretteki mevcut hacmin iki ülkenin potansiyeline göre düşük olduğuna işaret eden CCPIT Guangdong Komitesi Başkan Yardımcısı Yao Xinmin da şöyle konuştu: “Eyaletimizin 1.3 trilyon dolarlık dış ticaret hacmi var. Türkiye’nin aldığı pay ise yaklaşık yüzde 1 seviyesinde. Ancak iki taraf arasında ticaret fırsatları ciddi manada fazla. Türkiye ile tarihi İpek Yolu’ndan da gelen bağlarımız var. Tarihi bağlara da bakarak ticaretimizi çok daha fazla geliştirebiliriz. İTO heyetini bir dahaki Çin ziyaretinizde Guangdong’a davet ediyoruz. Pazarın ne kadar büyük olduğunu göstermek istiyoruz. Türkiye’nin ithalatı ve ihracatı arasında bu kadar çok farkın olmasının sebebi, iki ülke arasındaki bilinmezlikten kaynaklanıyor. Çin’in ithalat ihtiyaçları bilindiği takdirde bu fark ortadan kalkacaktır.”

 

 

 ‘ÇİNLİ FİRMALARIN TÜRKİYE’DE FABRİKA AÇMALARI FAYDALI OLACAK’

İTO ve CCPIT Guangdong’un ticareti geliştirmek için büyük çalışmalar yapabileceğini belirten Yao Xinmin, şunları söyledi: “Çinli firmaların hammaddelerini ve teknik bilgilerini getirip Türkiye’de fabrika açmaları çok daha faydalı olacaktır. Türkiye’de üretimde yüzde 40’ı aştığımızda zaten yerli malı seviyesine geliyor. Böylece Türk malı olarak dünyanın her yerine satılabilir hale de geliyor. Bu da Türkiye’nin ihracat rakamlarını fazlasıyla artıracaktır. Türkiye’de istihdam sağlamaya da çok büyük katkıda bulunacaktır. Bu konular bizim profesyonel olduğumuz alanlar arasında. Vize konusunu Çin’e döndüğümüzde devlet erkanına sıklıkla belirteceğiz. İTO, 150 yıla yaklaşan geçmişiyle tecrübeli bir kurum. Sizlerden öğreneceğimiz çok şey var.”

02 Ekim 2024 Çarşamba