Salı, 05 Kasım, 2024
Bu defa da Çin ekonomisinin büyüme oranı ile resesyon olasılığı arasında paralellik kurulacak. Bu bakımdan Çin ekonomisinin 2023 yılında yakından izlenmesi önem arz ediyor.
2022 yılında dünya ekonomisinin en önemli gündemi Fed’in faiz kararları ve bu kararlar sonucu üst üste artan faizlerin global resesyona neden olup olmayacağıydı. 2023 yılında ise -Fed’in faiz kararlarında artık öngörülebilirlik arttığı için- dünya ekonomisinin en önemli gündem maddesi Çin ekonomisi olacak. Bu defa da Çin ekonomisinin büyüme oranı ile resesyon olasılığı arasında paralellik kurulacak. Bu bakımdan Çin ekonomisinin 2023 yılında yakından izlenmesi önem arz ediyor.
2023 yılı tahmin ve olasılı gelişmelerine gelmeden önce 2022 yılı büyüme ve dış ticaret verilerine göz atalım. Çin’in GSYH’sinin çeyrek dönemler bazında 2022 yılında reel büyüme oranları şu şekilde oldu:
Çeyrek Dönemler Reel Büyüme oranı (%)
Birinci 4,8
İkinci 0,4
Üçüncü 3,9
Dördüncü 2,9
2022 Yılı Genel 3
2022 Çin Komünist Partisinin beş yılda bir yapılan büyük kongresinin yılıydı. Bu nedenle %5,5 büyüme hedefi konmuştu. Fakat yukarıdaki tablodan da görüleceği üzere büyüme oranı beklenenin %2,5 daha düşüğü oldu. Hiçbir çeyrek dönemde de %5 ve üzeri büyüme olamadı. Korona Krizinin patladığı 2020 yılını (%2,2 büyüme oldu) hariç tutarsak 1976 yılından beri en düşük büyüme oranı oldu. Bu sonuçlardan Dünya ekonomisinin 2022 yılını niye resesyon endişeleri ile geçirdiğini ve nedenlerinden birinin Çin’in düşük büyümesi olduğunu anlıyoruz.
Çin ekonomisinin 2023 yılında gidişatını belirleyecek iki önemli gelişme var: birincisi sıfır korona politikasının bitip bitmeyeceği, ikincisi ise gayrimenkul sektöründeki krizin gelişimi.
2022 yılında sıfır korona politikası önlemleri nedeniyle insan hareketliliğine izin verilmemesi lojistik, ulaşım ve imalat sektörünü durma noktasına getirdi. Örneğin; Ocak-Ekim arası perakende sektörünün cirosu %0,6 artabildi ve restoran sektörününki %5 azaldı. Tokyo Finans Politikaları Araştırma Kurumu üyesi Ke Long; bir röportajında Çin ekonomisinin korona salgınına kurban edildiğini ifade ediyor.
Dolayısıyla 2023 yılında Çin ekonomisi ile ilgili en kritik konu korona önlemleri ile ilgili kararlar. Eğer korona önlemlerine son verilip tam ekonomik açılma sağlanırsa büyüme %6 bile olabilir. Yok eğer korona önlemleri katı bir şekilde uygulanırsa %3 büyüme ile yetinilir ve Çin 2 yıl arka arkaya düşük büyümüş olur.
Uzun yıllar hızlı büyüyen Çin konut sektörü 2022 yılında büyük bir krizin içine düştü. Ocak-Ekim arasında yeni yapılan konut sayısı %38,5 azaldı. Konut satışlarının değeri ise %28,2 düştü.
Çin hükümeti konut piyasasını canlandırmak için faizleri üç kez düşürüp, ev alımını kolaylaştırmak için başlangıç teminat oranını düşürdü. İnsanlara aynı şehirde ikametgahı olmasa bile konut alma imkanı getirildi.
Fakat bu önlemler işe yaramadı. Çünkü Çin’de konut daha yapılmadan, yani temelden satılıyor. Sistemin %90’ı bu şekilde çalışıyor. Dolayısıyla bankalar aşırı borçlu inşaat şirketlerine krediyi azaltınca inşaat şirketleri inşaatlarını bitiremedi. Konutların zamanında teslimi yapılmayınca da insanlar ödemeleri kesti. Bu döngü konut piyasasının büyük bir krize soktu.
2022 yılı Kasım ayı ortasında Çin hükümeti devreye girerek hem inşaat şirketlerine, hem bankalar hem de konut alanlara bazı garantiler vererek güven ortamını sağladı. Sistemin yeniden işleyebilmesinin önünü açtı.
Bu çerçevede; 2023 yılında Çin ekonomisi ile ilgili olumlu gelişmelerin olacağını; çünkü hali hazırda konut krizinin temel sorununun çözüldüğünü, korona önlemelerinin ise tam olarak bitirilmese de gevşetildiğini bu gelişmelerin de Çin ekonomisinin 2022 yılına göre daha yüksek büyümesini sağlayacağını öngörüyoruz.
Sonuç olarak 2023 yılında dünya ekonomisinin resesyon riskinin 2022’ye göre daha az olduğunu söyleyebiliriz.
TCMB bugün gerçekleştirdiği Ocak ayı Para Politikası Kurulu toplantısında politika faizini %9.0 seviyesinde sabit tuttu... Toplantıda bir hafta vadeli repo faizi %9.0 seviyesinde kalırken, gecelik borçlanma ve borç verme oranları sırası ile %7.5 ve %10.5, piyasa yapıcısı fonlama oranı %8.0 ve geç likidite borç verme oranı ise %13.5 seviyesinde kalmış oldu. Karar öncesi gerçekleştirilen anketlerde medyan beklenti politika faizinin değişmemesi yönünde oluşmuştu. Dolayısı ile, TCMB’nin politika faizini beklentilere paralel değiştirmemesi TL açısından nötr bir gelişme olurken, buna karşılık önceki toplantıda kullanılan “mevcut politika faizinin küresel talebe ilişkin artan riskleri dikkate alarak yeterli düzeyde olduğu” cümlesinin metinden çıkarılması faiz indirimlerine tekrar kapı açılmış olabileceğini düşündürdü.
TCMB faizi değiştirmeme gerekçesini, enflasyonun seviyesinde ve eğiliminde iyileşmeler görülmeye başlanması olarak açıkladı... Kurul, uygulanan bütüncül politikaların desteğiyle enflasyonun seviyesinde ve eğiliminde iyileşmeler görülmeye başlandığını belirtmiştir. Ayrıca, azalan dış talebin toplam talep koşulları ve üretim üzerindeki etkilerinin yakından izlendiğini tekrarlayarak, küresel büyümeye yönelik belirsizliklerin ve jeopolitik risklerin daha da arttığı bir dönemde sanayi üretiminde yakalanan ivmenin ve istihdamdaki artış trendinin sürdürülmesi ile arz ve yatırım kapasitesindeki yapısal kazanımların sürekliliği açısından finansal koşulların destekleyici olmasının kritik önem arzettiğini ve bu çerçevede politika faizinin sabit tutulmasına karar verildiğini açıklamıştır.
Para politikası duruşuna ilişkin diğer mesaj cümlesi ise tekrarlandı... Kurul’un, para politikası duruşuna ilişkin diğer mesaj cümlesini tekrarladığı görüldü; “TCMB, fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda enflasyonda kalıcı düşüşe işaret eden güçlü göstergeler oluşana ve orta vadeli yüzde 5 hedefine ulaşıncaya kadar elindeki tüm araçları liralaşma stratejisi çerçevesinde kararlılıkla kullanmaya devam edecektir.” Son enflasyon raporunda 2023 yılsonu TÜFE tahmini %22.3 olarak açıklanmıştı. TCMB’nin, son Piyasa Katılımcıları Anketinde ise 2023 yılsonu TÜFE beklentisi %32.5’e, gelecek 12 ay beklentisi %30.4’e ve gelecek 24 ay beklentisi ise %17.2’ye gerilemişti.
Kurulun ekonomiye ilişkin değerlendirmelerinde, büyümedeki yavaşlama eğiliminin iç talepteki görece güçlü seyir ile telafi edildiği ve zayıflayan dış talebin iç talep ve arz kapasitesi üzerindeki etkilerinin şimdilik sınırlı kaldığı belirtilirken, iç tüketim talebi cari denge üzerindeki risklere eklendi... Yurtiçi ekonomik görünüme ilişkin cümlede, yılın son çeyreğine dair göstergelerin zayıflayan dış talebin etkisiyle büyümedeki yavaşlama eğiliminin iç talepteki görece güçlü seyir ile telafi edildiğine işaret ettiği belirtildi. İmalat sanayi üzerindeki dış talep kaynaklı baskıların iç talep ve arz kapasitesi üzerindeki etkilerinin de şimdilik sınırlı düzeyde kaldığı değerlendirmesinde bulundu. Diğer taraftan, iç tüketim talebi, enerji fiyatlarındaki yüksek seviye ve ana ihracat pazarlarının resesyona girme olasılığının cari denge üzerindeki riskleri canlı tuttuğu vurgulandı. Kurul ayrıca, parasal aktarım mekanizmasının etkinliğini destekleyecek araçlarını kullanmaya devam edeceğini ve fonlama kanalları başta olmak üzere tüm politika araç setini liralaşma hedefleriyle uyumlu hale getireceği mesajını da tekrarladı. Öte yandan enflasyona ilişkin değerlendirmede ise, sürdürülebilir fiyat istikrarı ve finansal istikrarın güçlendirilmesi için uygulanan bütüncül politikaların desteğiyle enflasyonun seviyesinde ve eğiliminde iyileşmeler görülmeye başlandığı belirtildi.
Mevcut politika faizinin yeterli olduğu cümlesinin çıkarılması hemen bir faiz indirimine işaret etmeyebilir…Politika faizi değişmezken, faiz koridorunun genişliği ise 600 baz puan olarak korunmuş oldu. Benzer şekilde, haftalık swap ihalelerinde uygulanacak faizin de politika faizine paralel %9.0 seviyesinde, APİ ortalama fonlama maliyeti ve gecelik repo faizlerinin de bu seviye civarında oluşmaya devam etmesi beklenebilir. Öte yandan, karar sonrası mevcut faiz oranı ile gerçekleşen enflasyona göre hesaplanan politika reel faizi -%33.7 ve beklenen enflasyona göre hesaplanan reel faiz de -%16.4 seviyesinde hesaplanıyor.
Karar metninde, “mevcut politika faizinin küresel talebe ilişkin artan riskleri dikkate alarak yeterli düzeyde olduğu” cümlesinin çıkarılması yeni faiz indirimleri için kapının tekrar aralanmış olabileceğini düşündürürken, buna karşılık aynı metinde enflasyonun seviyesinde ve eğiliminde iyileşmeler görülmeye başlandığının belirtilmesi ve büyümedeki yavaşlamanın iç talepteki görece güçlü seyir ile telafi edildiğinin belirtilmesi indirim olasılığının şimdilik düşük olduğuna işaret ediyor. Metinde ayrıca, parasal aktarım mekanizmasının etkinliğini destekleyecek araçlarını kullanmaya devam edeceğini ve fonlama kanalları başta olmak üzere tüm politika araç setini liralaşma hedefleriyle uyumlu hale getireceği mesajını tekrarlaması bu yönde yeni tedbirlerin gelebileceğini düşündürüyor. TCMB’nin 26 Ocak’ta yayınlanacak Enflasyon Raporu’nda bu gelişmelerle ilgili daha fazla ipucu yer alabilir.
Dış Ticaret Uzmanı Süleyman Mete Özbalaban
19 Ocak 2023 Perşembe
05 Kasım 2024 Salı
05 Kasım 2024 Salı
05 Kasım 2024 Salı
04 Kasım 2024 Pazartesi
04 Kasım 2024 Pazartesi