Perşembe, 05 Aralık, 2024
Geçen 100 yıl içinde, küresel şartlar ve ekonomi politikaları sık sık değişti, fakat Türkiye sürekli büyüdü. Türkiye bugün, tekstilden kimyaya, otomotivden savunma ve havacılığa kadar hemen her sektörde dünyanın en önemli ihracatçılarından biri oldu.
HABER: ADEM ORHUN
Milli egemenlik için adeta varlık-yokluk mücadelesi veren Türkiye, Kurtuluş Savaşı’nı zaferle taçlandırıp 29 Ekim 1923’te Cumhuriyet ilan etti. Böylece memlekette ‘iktisadi savaş’ başladı. Ancak, üretim gücü ve fiziki varlıklar kaybedilmiş, demografik dengeler alt üst olmuştu. Üretimin dayandığı sektör tarım olmasına rağmen bu alanda ne araç gereç, ne işleme yeri, ne de eğitimli insan mevcuttu. İhracatın yüzde 80’i, 4-5 kalem tarımsal üründen ibaretti.
Geçen 100 yıl içinde ekonomi politikaları ve kalkınma planları, şartlara ve hükümetlere göre değişti, ancak Türkiye adım adım büyüdü, güçlendi. Cumhuriyet kurulurken 50 milyon lira civarında olan ihracat, yeni milenyumun başında 28 milyar dolar seviyesindeydi. Cumhuriyet’in ikinci yüzyılına girilirken ihracat hacmi 254 milyar dolara ulaştı.
NEREDEN NEREYE
Geçen bir asırda ürettiği kendi insanına yetmeyen, tarım faaliyetlerini artırmak için makina ve araç alacak kaynağı bulmakta bile zorlanan Türkiye, bugün hazır giyimden otomotive, kimyadan savunma ve havacılığa kadar onlarca sektörde küresel tedarikçi oldu. Bu gelişme geçen yüzyıl içinde dönemler halinde farklı politikalar, planlar ve bunların yanı sıra birçok zorluk ve başarı hikayesiyle gerçekleşti.
1920’lerin başında toplu iğneye ve çiviye bile muhtaç durumda olan Türkiye, buğday, un ve şeker gibi temel tüketim mallarını dahi ithal ederek karşılamaya çalışıyordu.
1923-1929 yıllarında iktisadi açıdan temel sektör tarımsal üretim oldu.
Nüfusun demografik yapısının savaşlar sebebiyle bozulması, hayvanların çoğunun kaybedilmesi, tarım araçlarının sayısının çok yetersiz olması, eldeki ‘tek kaynağın’ da verimli kullanılmasını güçleştiriyordu. Ekmek için kullanılan buğday dahi yeterli miktarda üretilemediği için ithal ediliyordu.
Bu zor şartlar altında ve üstelik Lozan görüşmeleri devam ederken, 17 Şubat 1923’te İzmir İktisat Kongresi gerçekleştirildi. Sekiz ay sonra Cumhuriyet’i ilan edecek olan Mustafa Kemal, İzmir İktisat Kongresi’nde yaptığı konuşmada, “Efendiler, dahil olduğumuz halk devrinin, milli devrin milli tarihini de yazabilmek içim kalemler, sapanlar olacaktır. Bence halk devri, iktisat devri mevhumu ile ifade olunur. Öyle bir iktisat devri ki memleketimiz mamur, milletimiz müreffeh ve zengin olsun” dedi.
1927’de yapılan sayıma göre 13 milyon 648 bin olan nüfusun yüzde 75’ten fazlası köylerde yaşıyor ve çiftçilikle uğraşıyordu. Ancak tarımsal üretim ancak ailelerin kendi ihtiyacını karşılayacak seviyedeydi. Kıyı bölgelerindeyse dış pazarlarda rağbet gören üzüm, incir, tütün gibi ürünler ticari değer taşıyordu.
20’li yıllar boyunca özel sermaye oluşumunu sağlamaya yönelik politikalar uygulandı. Ancak bunlar yeterli olmayınca 30’larda devlet bir adım öne geçti. ‘Devletçilik’ ilkesinin Anayasa’ya girdiği bu dönemde, kamu eliyle fabrikalar kuruldu.
50’LERDE YATIRIMLAR
Atatürk’ün vefatının ardından, İkinci Dünya Savaşı’nın da etkisiyle politikalar yeniden biçimlendi. Türkiye’nin sanayi alanında yeni atılım dönemiyse 50’ler oldu. Hükümet, tarımda üretimi artırmaya yönelik traktör ve makina alımına ağırlık verirken, özel sektörde müteşebbisler, yeni fabrikalarla ticaret dünyasında boy göstermeye başladı.
1950’de 263 milyon dolar olan ihracat tutarı, 50’li yıllar boyunca 300 milyon dolar civarında seyretti. 1960’a gelindiğinde ihracat 320 milyon dolar, ithalat 468 milyon dolardı.
Bu dönemde atılan tohumlar sayesinde dünyanın dört bir yanına ihracat yapan markalara sahip firmalar bugün Cumhuriyetle birlikte yeni yüzyıla giriyor.
Siyasi çalkantılar ve askeri müdahalelerle geçen yılların ardından 80’lerde yeni bir dönemin kapısı aralandı. Serbest piyasa ekonomisi Türkiye’de farklı bir değişim yaşanmasına neden oldu. Bu, özellikle bazı sektörlerin gelişmesine ve dış ticaret hacminin hızla büyümesine yol açtı.
SERBEST PİYASA
Serbest piyasa uygulamalarıyla Türkiye, ihracat ve büyüme hedeflerine yeniden odaklandı. Bu dönemde tekstil ve hazır giyim gibi belli sektörlerde dikkat çekici çıkışlar oldu. Bununla birlikte küresel ticarette arzu edilen hamleler; teknoloji, iletişim ve ulaşım imkanlarında yeni bir çağın yaşandığı yeni milenyumda başladı. 2000 yılında 28 milyar dolar ihracat yapan Türkiye, katma değerli ihracat hedefiyle hazır giyim ve otomotivin yanına farklı sektörler de koymayı başardı.
TEKNOLOJİNİN KATKISI
Bu dönemde teknoloji geliştirme bölgelerindeki startupların ve teknoloji odaklı girişimcilerin sayısının artması, üretimi ve ihracatı destekleyen en önemli unsurlar oldu. Bu alanlardaki gelişmelerin yansıması, teknoloji yoğun sektörlerde görülmeye başlandı. Türkiye’nin ‘yüksek teknolojili ürün’ ihracatı, 2022’de bir önceki yıla kıyasla yüzde 15.1 artarak 7 milyar 422 milyon dolara ulaştı.
Üstelik bu alandaki gelişme, Cumhuriyet’in 100. yılında da net bir şekilde görülüyor. Geçen yıl, orta yüksek ve yüksek teknolojili ürün ihracatının, imalat içindeki payı yüzde 36.9’du, bu yılın ilk yarısında ise bu oran yüzde 40.8’e yükseldi.
OTOMOTİV- KİMYA
Geçtiğimiz yıllarda otomotiv, kalitesiyle kaportasını parlatırken, son yıllarda Türkiye’de üretilen elektrikli otobüsler hızla Avrupa ülkelerine yayılıyor.
Otomotivde olduğu gibi birçok sektörün alt ve yan dallarının öne çıkmaya başlaması, yeni ihracat pazarlarının açılmasını sağlarken, yükselen kimya, ihracat kürsüsünde birinciliğe ulaştı. Bu sektör, geçen yıl 33.6 milyar dolarlık ihracat yaptı. Kimya sektörünün ihracatında en büyük payı mineral yakıt ve yağlar, ilaç ve plastik sektörü aldı.
Diğer yandan, Cumhuriyet kurulmadan önce, parasını verdiği gemileri bekleyen Türkiye, artık bu sektörde de önemli bir ihracatçı oldu. Türkiye, geçen yıl 1.5 milyar dolarlık gemi ve yat ihracatı gerçekleştirdi.
Yazılım, oyun ve bilişim alanındaki ihracat geçen yıl 2.6 milyar dolar oldu. Sektörün bu yılı 3 milyar dolarlık ihracatla tamamlaması bekleniyor.
İhracatın iftiharı olan sektörlerden en dikkat çekici olanı savunma ve havacılık sektörü oldu. 2021 yılında 3.2 milyar dolar ihracatla rekor kıran sektörün bu yılki hedefi 6 milyar dolar ihracat yapmak.
KARARLI ADIMLAR
Türkiye Cumhuriyeti ikinci yüzyılına, pazar çeşitliliğini artırarak ve yüksek teknolojiye dayalı ürün ihracatında basamakları kararlı adımlarla çıkarak giriyor. Gelişmelere hızla uyum sağlama kabiliyetini ispatlayan geleneksel sektörler de inovatif ürünlerle ve markalarla değerini artırıyor. Teknoparklardaki yerli startuplar dünyaya yayılırken, fikirlerini ticarileştiren girişimciler de küresel ticaretten daha fazla pay alıyor. Böylece Cumhuriyet’in ikinci yüzyılı, Türkiye Yüzyılı olacak.
30 Ekim 2023 Pazartesi
04 Aralık 2024 Çarşamba
04 Aralık 2024 Çarşamba
04 Aralık 2024 Çarşamba
04 Aralık 2024 Çarşamba
04 Aralık 2024 Çarşamba