HABER: SÜMEYRA YARIŞ TOPAL
Türkiye, dünya buğday ekim alanlarının yüzde 3.5’ine sahip. Toplam ekili alanlarımızın içinde en fazla paya sahip olan buğday, her yıl yapılan verimlileştirme çabaları neticesinde katkısız halinden uzaklaşsa da, son dönemlerdeki çalışmalarla orijinal tohumlar korunuyor. Bolu’nun Seben ilçesinde sınırlı bir alanda yaşamını sürdüren ıza buğdayı da, son anda yok olmaktan kurtarılan tohumlardan biri. Genetiği değişmeyen nadir buğday türlerinden biri olan ıza buğdayı, taşıdığı özellikler bakımından soydaşlarından ayrılıyor.
COĞRAFİ İŞARET ALINDI
Uzmanlar tarafından ‘bitkiler âleminin pandası’ olarak nitelendirilen ıza buğdayı, 12 bin yıldır aynı özellikleri taşıyor. Binlerce yıl önce Anadolu’da yaşayan medeniyetlerin tükettiği orijinal haliyle korunarak bugünlere ulaşmayı başaran ıza buğdayı, azalsa da yalnızca Bolu’nun Seben ilçesinde varlığını sürdürüyor. Kaybolmakta olan tohumların izini sürme çalışmalarıyla bilinen Bolu Bağışçılar Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Ziraat Yüksek Mühendisi Şerafettin Erbayram’ın dikkatini çeken, daha sonra Abant İzzet Baysal Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nusret Zencirci ile Bolu ve Seben Belediyeleri’nin ortak çalışmalarıyla üretimi artırılan ıza buğdayına geçtiğimiz yıl coğrafi işaret de alındı.
BU YIL İLK HASAT
Kavuzlu kaplıca buğdaylarından biri olan ıza, yüksek besin içeriği ve sağlıklı özellikleri bakımından diğer buğday türlerinden ayrılıyor. Bir ıza tanesinde diğer kültür buğdaylarıyla kıyaslandığında yüksek miktarda çözünebilen şeker ve mineral ile az miktarda çözünmez fiber barınıyor. Ekmeklik buğdayla kıyaslandığında ise ıza tanesi; daha fazla çinko, demir, bakır ve selenyum içeriyor. Keşfedilip korunmaya başladıktan sonra üretiminin artırılması için çalışılan ıza buğdayı, bu yıl gerçekleşen Tarla Günleri etkinliği ile çiftçilere dağıtıldı. Geçtiğimiz haziran ayında ekilen ızanın, temmuz ve ağustos aylarında hasadı yapıldı ve dekar başına 150-250 kilo verim alındı.
DÜNYADA TEK
Arkeolojik çalışmalarda izine rastlanan ıza buğdayı, aynı zamanda kayıtlara geçen ilk buğday türü olarak da biliniyor. Anadolu topraklarına uyumlu olan ızanın, şimdilik yalnızca Bolu’nun Seben ilçesinde ekimi yapılıyor. Dünyanın herhangi bir yerinde üretimi olmayan ıza, çiftçi dostu olarak da biliniyor.
Çünkü ıza buğdayından ekmeklik buğdaya göre 1’e 7 oranında verim alınabiliyor. Kuraklığa ve soğuğa karşı oldukça dayanıklı bir tür olan ızanın önümüzdeki yıllarda ekim alanları genişletilecek ve dünyaya tanıtımı gerçekleştirilecek.
‘IZA ADETA SIĞINMIŞTI’
Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nusret Zencirci: Izanın izine ilk olarak 1972 yılında rastlandı. Iza buğdayı, bugün Bolu’nun Seben ilçesine, deyim yerindeyse sığınmış. Ekim alanları giderek azalırken, tamamen kaybolmadan yeniden üretilmesinin sağlanmasına çalışıldı. Küçük bir bölgede ekimi ve hasadı yapılan ıza buğdayında bu sıkışmışlık coğrafi işaret tescili ile kırılacak. Çiftçilerimizin de ızaya olan ilgisi yoğun.
‘ATA BUĞDAYIMIZ’
Bolu Bağışçılar Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Ziraat Yüksek Mühendisi Şerafettin Erbayram: Iza buğdayının ata buğdayı olması genetik açıdan büyük önem taşıyor. Soğuk ve kurak iklimlere dayanıklı. Düşük verimli topraklarda üretilmesi sadece Bolu açısından değil, Türkiye ve dünya genelinde de öncelikli bir gen kaynağı. Bölgemizde en çok tercih edilen ıza bulguru ve mevsimsel olarak fiyatı 10 TL’ye kadar yükseliyor. Iza buğdayı hem kültürel hem de ekonomik yönden önemli bir buğday türü.
KANSERE KARŞI KORUYUCU
Iza buğdayına sağlık açısından bakıldığında; içerdiği lutein miktarının yaşlanmayla birlikte ortaya çıkan sarı nokta göz hastalığına karşı koruyucu bir etkisi olduğu görülüyor. Ayrıca ıza buğdayının düşük glisemik indeksi sayesinde şeker ve obezite hastalıklarına karşı etkili ve kolesterol seviyesini düşürmesi ile de mide, göğüs ve akciğer kanserine karşı ekmeklik buğdaya göre yüzde 25 daha fazla koruyucu olduğu yapılan araştırmalar arasında.
BAŞKA BUĞDAYLAR DA VAR
Toprakları buğday için çok elverişli olan Türkiye’de ıza gibi gizli kalmış pek çok buğday türü var. Bunların da keşif ve yeniden üretim çalışmaları devam ediyor. Kastamonu’nun siyez, Kars’ın kavılca, Konya’nın dinkel, Sivas’ın habeş buğdayı bunlardan bazıları. Siyez buğdayının geçtiğimiz yıllarda ticari ekimine başlandı. Kavılca buğdayı da Karslı çiftçilerce ekiliyor. Sivas’ın habeş buğdayının da bu yıl ilk hasadı gerçekleşti.