Cuma, 08 Kasım, 2024
HABER: SÜMEYRA YARIŞ TOPAL
İstanbul semaları, takvimler her yıl Ağustos sonunu göstermeye başladığında görsel bir şölene hazır oluyor. Yaz sonundan Ekim ayına kadar süren büyük kuş göçüne sahne olan İstanbul, asırlardır kuş gözlemcilerinin en önemli durak noktaları arasında yer alıyor. Kuzeydeki tundralarda yuvalayıp Hint okyanusu kıyılarında kışı geçiren kuşlardan yırtıcı kuşlara kadar binlerce kuş türü göç yolunun bu vazgeçilmez rotasını kullanıyor. İstanbul ilkbahar ve sonbaharda olmak üzere yılda iki kere gerçekleşen görsel şölenin ikincisine hazırlanıyor.
İLK GÖZLEM 16.YÜZYIL
Kuşlarla hem dem olan İstanbul’da kuşa dair ilk gözlemlere 16. yüzyılda rastlanıyor. İstanbul’a bir elçi heyeti ile gelen İtalyan Pierre Belon 1548 yılında üç ay İstanbul’da kalarak kuş gözlemleri yapar. Osmanlı’nın çeşitli bölgelerinden kuş örneklerini toplayan gezginin ardından çeşitli seyyahlar da kuş rotalarını izlemek için İstanbul’a gelir. Ancak İstanbul’un kuşlarının sistematik olarak ilk kayıtları için 1786 yılını beklemek gerekecektir. İtalyan Profesör Domenico Sestini 1786’da yayınladığı kuş türlerini anlatan kitabında İstanbul’a dair de 116 türe yer verir.
HACI LEYLEKLER
İstanbul kuş kültürünün ayrılmaz bir parçası olan kuş gözlemleri düzenli olarak kuş gözlemcileri Amédée Alléon ve Jules Vian tarafından 1869 yılında başlatılır. Gözlemciler leylek ve yırtıcı kuş göçünü gözlemlerler. Mart ayında Afrika topraklarından başlayan ve İstanbul’a da uğrayan ilkbahar leylek göçü İstanbul halkı için o yıllarda kutsal sayılır. Kutsal topraklardan geldiği için hacı sayılan leylekler için Bursa’da dünyanın ilk hayvan hastanesi olarak kabul edilen Gurabahane-i Laklakan (Düşkün Leylekler) Hastanesi dahi kurulur.
İSTANBUL’UN YERLİLERİ
Milyonlarca insanın yaşadığı İstanbul; kuzey bölgelerindeki ormanlarıyla, gölleriyle, lagünleriyle aynı zamanda binlerce kuşun da evi konumunda. İstanbul göç güzergâhının önemli bir durağı olmasının yanı sıra pek çok kuş türünün de kalıcı yurdu. Martı, serçe, güvercin, karga, karatavuk gibi türler göç etmeden İstanbul’un mevsimlerinde İstanbullularla beraber yaşıyor. İstanbul; İstanbul’un Kuşları kitabında aktarılan bilgilere göre toplam 397 kuş türünün yaşadığı bir ev konumunda. Bu rakam aynı kayıtlara göre Türkiye’deki toplam kuş türünün yüzde 80’ine tekabül ediyor.
BETON SEVEN KUŞLAR
Yüzlerce farklı tür kuşa ev sahipliği yapan İstanbul’da, kuş gözlemcilerinin kayıtlarına göre bazı türler azalış eğilimindeyken, bazıları ise artış gösteriyor. Örneğin çalı türlerini seven bülbül, kara tavuk gibi kuşlarla birlikte, kızılgerdan da azalırken, beton seven kuşlar artış gösteriyor. Binaların kuytu köşelerine yuva yapmayı seven ebabillerin popülasyonu ise artıyor.
İSTANBUL’UN KUŞ KÜLTÜRÜ SEMT İSİMLERİNDE
Kuş evleri, kuş hastaneleri gibi yapılarla kuşlarla olan teşriki mesaisini perçinleyen Osmanlı’da kuş sevgisini semt isimlerinde de görmek mümkün. İstanbul’da Doğancılar, Aşiyan, Kanarya, Bülbülderesi gibi semt isimlerinde bu canlılığa şahitlik etmek mümkün.
YEŞİLPAPAĞAN LİSTEYE EKLENDİ
İstanbul’da son 25 yılda artış gösteren yeni bir kuş türü de literatüre girdi. İstilacı bir kuş türü olan ve İstanbul’un doğal yapısına zarar veren yeşil papağanlar da parklarda ve İstanbul’un ormanlık alanlarında varlık gösteriyor. Anavatanı tropikal iklimler olan yeşil papağanlar, ticaret için Türkiye’ye giriş yapan ancak kaçan türlerin çoğalması ile İstanbul’da var olan kuşlar listesine girdi.
SOKAK KASAPLARI İLE YOK OLAN AKBABALAR
Osmanlı İstanbul’unun sokak mesleklerinden biri olan kasaplık; akbaba ve çaylakların da üreyip yaşaması için elverişli bir ortam oluşturuyordu. Sokaklarda et artıklarıyla beslenen söz konusu yırtıcı kuşlar İstanbul’un yerli kuşları arasında yer alıyordu. Ancak 1923 yılında Sütlüce’deki mezbahanın açılışıyla sokak kasapları ortadan kalkınca akbaba ve çaylaklarda İstanbul’dan yavaş yavaş çekilmeye başladı.
29 Ağustos 2022 Pazartesi
07 Kasım 2024 Perşembe
07 Kasım 2024 Perşembe
07 Kasım 2024 Perşembe
07 Kasım 2024 Perşembe
07 Kasım 2024 Perşembe