Cuma, 22 Kasım, 2024
HABER: ŞEREF KILIÇLI
Global ekonomi yarışında KOBİ’lerin sadece ihracat yapması yetmiyor. Marka olmayı başarabilen KOBİ’ler bir yandan katma değeri yüksek ürün ihraç ederken, diğer yandan ülkelerini daha üst sıralara taşıyor. Üyelerinin uluslararası pazarlarda kendi markalarıyla küresel bir oyuncu haline gelmesini hedefleyen İstanbul Ticaret Odası da bu yöndeki faaliyetlerine devam ediyor. İTO’nun marka farkındalık çalışmaları kapsamında ‘Markalaşmak ve Markayı Doğru Yönetmek semineri düzenlendi. Açılış konuşmasını İTO Yönetim Kurulu Üyesi Bahadır Yaşık’ın yaptığı seminerde, marka uzmanı Ceyhun Yeşilşerit, marka olmayı tüm yönleriyle anlattı.
PLANLI VE UZUN VADELİ
Markalaşmanın şirketlere rekabet avantajı sağladığını ve karlılıklarını artırdığını belirten İTO Yönetim Kurulu Üyesi Bahadır Yaşık; çoğunlukla markalaşma sürecini reklamdan ibaret gören bir yanlış anlayışın KOBİ’leri sardığını söyledi.
Markalaşmanın planlı bir şekilde uzun vadede inşa edilen bir yapının sonucu başarıldığını ifade eden Yaşık şöyle devam etti: “Bu süreçte reklamdan, halkla ilişkilere, doğrudan pazarlamadan kişisel satışa kadar birçok unsurun stratejik bir eksende bütünleşik olarak kullanılması gerekiyor” dedi.
SADIK MÜŞTERİNİN YOLU
Markalaşmış birçok şirketin marka değerinin bilanço değerlerinin çok üstünde olduğuna da dikkati çeken Bahadır Yaşık şöyle konuştu: “Bu değeri onlara kazandıransa, o markanın benzer firmalara göre size sağladığı seçilme, tercih edilme avantajı. Marka size sadık müşterileriler yaratması açısından önemli bir artı. Ülke istihdamının yüzde 95’e yakınını sağlayan KOBİ’ler için markalaşmanın bir önemli artısı da şirketin gelecek kuşaklara aktarılması noktasında yaptığı katkılardır. Nitekim dünyaca bilinen birçok büyük markaya baktığımızda bunların 100 hatta 200 yaşında olduklarını görüyoruz”.
İstanbul’un önemli bir marka örneği olduğunu da vurgulayan İTO Yönetim Kurulu Üyesi Bahadır Yaşık şöyle konuştu:
“Dünyanın dört bir yanında yayınlanan Türk dizileri, İstanbul markasına büyük katkı veriyor. Bir örnek vereyim, Arjantin’de insanlar dizinin etkisiyle İstanbul’u çok iyi biliyor, öyle ki çocuklarına dizi karakterinin ismini bile veriyor.”
MARKA MİMARİSİ MODELİ
David Aaker’ın marka mimarisi modelinin marka oluşturmada önemli bir rehberlik sağladığını da belirten Ceyhun Yeşilşerit bu modeli şöyle anlattı: “David Aaker markayı bir bina gibi görüyor. Bu modelde aynen bir binayı yapar gibi markayı oluşturuyorsunuz. Birinci aşamada; tüketici analizi, rakip analizi ve firma analizi var. Rakip analizinde; rakiplerin marka imajı ve konumu, rekabet yoğunluğu, rakiplerin güçlü ve zayıf yanları belirlenir. İkinci aşamada marka yatırım kararı var”.
MESELE FAYDAYI BÜYÜTMEK
Markanın müşterinin satın alma kararına etkisine dikkat çeken Ceyhun Yeşilşerit; müşterinin bir faydayı zihninde oluşan değerle ürün satın aldığını söyledi. Yeşilşerit şöyle konuştu: “Müşteri ürünümüze sahip olmakla elde edeceği faydanın sahip olma maliyetinden daha yüksek olacağına inanmaz ise satın almayacaktır! Müşterinin faydasını büyütmek için farklılaşmalıyız. Marka bu farklılaşmayı sağlayan en önemli unsurlar arasında. İtalya, Türkiye’ye göre yüzde 41 oranında daha az ürün ihraç ederken Türkiye’den 5 kat daha fazla katma değer elde ediyor. Türkiye 1 üretip 1 katma değer elde ederken, İspanya 6, İtalya 11 katma değer elde ediyor”
22 Ocak 2020 Çarşamba
21 Kasım 2024 Perşembe
21 Kasım 2024 Perşembe
21 Kasım 2024 Perşembe
21 Kasım 2024 Perşembe
21 Kasım 2024 Perşembe