Türkiye, 1927 yılında başladığı halka açık radyo yayıncılığında, bugün yayın yapan yaklaşık 1000 radyo kanalıyla Avrupa’da liderliğe doğru ilerliyor.
Takvimler 6 Mayıs 1927’yi gösterdiğinde cızırtıların arkasından bir ses “Muhterem samiin” diye seslenecekti. Kimi zaman merakla beklenen ‘Ajans’ yayını, kimi zaman arkası yarınlar, kimi zaman başında hüzünle dinlenen bir nağme ile anılara yarenlik eden radyo, geçtiğimiz hafta kutlanan Dünya Radyo Günü vesilesiyle yeniden gündeme geldi. Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) tarafından yayınlanan takvim gereği 11 yıldır kutlanan Dünya Radyo Günü, gözleri Türkiye’deki radyo yayıncılığına çevirdi. Türkiye, “Muhterem samiin” ile 1927 yılında başlayan radyo yayıncılığında, bugün yayın yapan yaklaşık 1000 radyo kanalıyla Avrupa’nın en geniş radyo ağına sahip ülkelerinden biri olarak öne çıkıyor.
AMATÖR ÇALIŞMALAR
Türkiye’de ilk radyo yayın denemeleri, 1921 yılında İstanbul’da başladı. Amatör seviyede devam eden çalışmaların ardından 19 Mart 1923’te halka açık ilk radyo deneme yayını, İstanbul Öğretmen Okulu’nun bodrumunda, davetliler ve basın huzurunda ‘Telsiz Telefon Tecrübeleri’ adıyla yapıldı. Cumhuriyet’in ilanından iki yıl sonra Telsiz Tesisi Hakkında Kanun çıkarılarak ülke genelinde bir telsiz şebekesi kurulması için ilk adım atıldı. Uluslararası şirketlere de açık olan ihaleyi kazanan Fransız şirket, İstanbul ve Ankara’da telsiz ve telgraf vericileri yapımına başladı.
HOPARLÖRDEN YAYIN
Yürütülen çalışmaların ardından ilk yayın ‘İstanbul Radyosu’ adıyla 6 Mayıs 1927’de Sirkeci’deki Büyük Postane binasının bodrum katından yapıldı. O tarihte henüz kimsede radyo alıcısı bulunmadığı için yayınlar postane binasının kapısının üzerine yerleştirilen hoparlörle vatandaşlara aktarıldı. Günlük 5 saatle sınırlı olan ve “Muhterem samiin (dinleyiciler)” anonsuyla başlayan yayınlar, söz ve müzik kısımlarından oluşuyordu. Söz yayınlarında, Anadolu Ajansı’ndan temin edilen, ‘Esham ve Tahvilat’ denilen dönemin hisse senedi ve tahvilleri ile ‘Zahire Borsası’ haberleri yer alıyordu. Müzik saatlerinde ise stüdyoda Türk sanat musikisinin önemli isimlerinin eserleri icra ediliyordu.
PTT İDAREYİ ELE ALIYOR
Dönemin milletvekilleri ve gazetecilerinden oluşan bir grubun girişimiyle 8 Eylül 1927’de Türk Telsiz Telefon Anonim Şirketi kuruldu. İstanbul Radyosu, bu tarihten itibaren faaliyetlerini kurulan şirkete bağlı gerçekleştirirken kasım ayında da Ankara Radyosu devreye alındı. Elektrik ve diğer giderlerin halktan alınan aidatla karşılanamaması üzerine şirket zarar etmeye başladı. Bunun üzerine İstanbul ve Ankara Radyoları, Posta ve Telgraf Teşkilatı (PTT) Genel Müdürlüğü’ne devredildi. PTT’ye devredildikten sonra vericisi güçlendirilen Ankara Radyosu, 28 Ekim 1938’de resmen işletmeye açıldı.
RADYOLAR ÇOĞALIYOR
Daha sonra yayınlarına bir süre ara veren İstanbul Radyosu’nun stüdyo ihtiyacının karşılanması için 1945 yılında Harbiye’de Radyoevi Binası’nın inşasına başlandı. Dört yıl süren inşaatın ardından 19 Kasım 1949’da dönemin Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün açılış konuşmasını yaptığı törenle İstanbul Radyosu yayın hayatına döndü. Türkiye’nin 3. radyosu olan İzmir Radyosu ise 1950’de yayınlara başladı.
RADYODA REKLAM
Radyolar, 2. Dünya Savaşı ile birlikte yeni kurulan Matbuat Umum Müdürlüğü’ne bağlandı. O döneme kadar 20 kilovat gücündeki kısa dalga istasyonuyla yayınlarını sürdüren Ankara Radyosu, 1950’de 100 kilovat güce sahip vericilerle yayınlarına devam etti. 1950’li yıllarda ilk kez radyo yayınlarında reklamlara izin verildi. Ayrıca ilk dini yayınlar da bu tarihten itibaren yapılmaya başlandı.
ÖZEL RADYO DÖNEMİ
Türkiye Radyo Televizyon Kurumu’nun (TRT) 1 Mayıs 1964’te kurulmasıyla İstanbul ve Ankara Radyosu başta olmak üzere tüm radyolar TRT’ye devredildi. 1993 yılındaki Anayasa değişikliği ve 1994 yılında çıkarılan kanunla, o döneme kadar devlet eliyle yürütülen radyo yayıncılığında bu tarihten sonra özel sektör de yer almaya başladı.