tatil-sepeti

HABER: DİLŞAH KEFLİOĞLU

Osmanlı Devleti’nde onlarca sadrazam, vezir; yüzlerce, binlerce din adamı ve yüksek dereceli yöneticinin Gürcü kökenli olduğu tarihi bir gerçek. Günümüzde Gürcistan’ın, Kafkasya’daki dost ve müttefik ülke olarak öne çıkması da bu ortak tarihin bir yansıması olarak görülüyor. İşte Gürcistan ile olan bu ortak geçmişimiz, belgelerle gün yüzüne çıkarıldı. İstanbul Ticaret Odası (İTO) tarafından ‘Osmanlı Arşiv Kayıtlarında Gürcistan ve Gürcüler’ adıyla yayınlanan çalışma ile Türk-Gürcü münasebetlerindeki tarihi dostlukların ve birlikteliklerin derinliklerine inilmesi hedefleniyor. Kitapta kullanılan belgeler günümüz Türk alfabesine çevrilerek daha iyi anlaşılması için de sadeleştirildi.

KAYNAK NİTELİĞİNDE

Sadeleştirmeler ve kısaltmalar anlam bütünlüğüne zarar vermeyecek şekilde gerçekleştirildi. Belgelerin Gürcü lisanıyla çevirileri de kitaba ilave edilerek okuyucuya ve tarihçilere karşılaştırma imkanı sağlandı. Çalışmada yer alan belgeler, Osmanlı Arşivi’nde Gürcistan ve Gürcülerle ilgili mevcut 20 binden fazla belge arasından örnekleme usulü ile tespit edildi ve temalarına göre başlıklandırılarak kronolojik olarak bir araya getirildi.

Çalışmada, Osmanlı tarihinin en eski kayıtlarından olan Mühimme defterlerinde yer alan hükümlere özellikle daha fazla yer ayrıldı. Çünkü bu kayıtların tutulduğu tarihler, Osmanlılarla Gürcülerin birbirlerini tanıma ve birbirleri ile kaynaşma süreci olarak kabul ediliyor.

KİLİT BÖLGE ÜLKESİ

Kitaba bir takdim yazısı kaleme alan İTO Başkanı Şekib Avdagiç; Orta Asya’dan Anadolu’ya, oradan da Avrupa’ya doğru yürüyen Türklerin Anadolu’da güven içinde bulunmalarının kilit bölgesinin Kafkasya olduğunu vurguluyor ve Gürcistan ile ilgili olarak şunları kaydediyor: “Bu ülkenin yer aldığı bölge, Türkiye’nin ilişkileri bakamından tarihin her döneminde bir üs ve geçiş vazifesi görmüştür. Sözgelimi Osmanlılar, Güney Kafkasya’da iki hakimiyet dönemi yaşadı. Birincisi 16. yüzyılın sonları ile 17. yüzyılın başlarında iken, ikinci dönem ise 18. yüzyılın ikinci yarısında oldu. Gerek hakimiyet dönemlerinde gerekse diğer zamanlarda, Türklerle Gürcüler, Kafkasya’da hep içiçe yaşadılar. Bir kısmı Müslümanlığı, bir kısmı Hıristiyanlığı tercih eden Gürcüler ile ortak bir geleceğe genellikle birlikte yürüdük. Günümüzde de güçlü siyasi ilişkilere sahip Gürcistan ve Türkiye’nin bu yakınlığında, bu ortak tarih ve ortak kültürel geçmişin büyük payı vardır. Bunun en önemli göstergelerinden biri de bu kitapta yer alan ve Osmanlı arşivlerinden derlenen tarihi vesikalardır.”

Kitaba erişim için:
www.kitapistanbul.org.tr

20 Bin Belgeden Seçilenler

Gürcülerle Osmanlıların tanışmaları, Sohum’a 1454 yılında yapılan bir deniz çıkarmasıyla başlıyor. Fatih Sultan Mehmet’in Trabzon’u fethinden sonra Güneybatı Gürcistan’a da akınlar yapılmış, Batum ve çevresi 1479 yılında fethedilmiş.
Kayıt altına alma geleneği oldukça güçlü olan Osmanlı Devleti, Gürcistan coğrafyası ile olan münasebetlerini de an be an kayıt altına almış, bu sayede Gürcistan tarihine ışık tutacak on binlerce belge ortaya çıkmış.

Bu belgeleri, din, diplomasi, bayındırlık, eğitim, askeri ve sosyal hayat olmak üzere bazı başlıklar altında tasnif etmek mümkün.

20 binden fazla belgeden seçilerek oluşturulan kitaptan biz de 2 örnek seçtik:

1. Adalet: Ülkesine gelen tüccarlara zulüm yapan Levend Han’ın uyarılması

Levend Han’a hüküm ki; tüccar taifesinden Hacı Ali ve Hacı Mustafa ve Muhammed adlı şahıslar gibi birçok Müslüman mal, metâ ve ipek almak için ülkene geldiklerinde ipek verme karşılığında paralarını alıp ne ipek verdiğin ne de paralarını iade etmedikten başka kendilerini de hapse attırdığın, yolculara ve daha başka birçok Müslümana bunun gibi çeşitli zulümler yaptığın bildirilmektedir. Südde-i seniyye ve Atebe-i ulyâma tam bir şekilde bağlılığın ortada iken bu gibi durumlar senden umulmaz. Bu hüküm eline ulaştığında geciktirmeden ve bir an bekletmeden bilfiil ülkende tüccar taifesinden ve gayrıdan ne kadar kimseler tutulup ve ne kadar kimselerin malları alınmış ise eksiksiz olarak sahiplerine iade edesin. Hapiste olanları çıkartıp güvenli bir şekilde yurtlarına dönmelerini sağlayasın. Şöyle ki; tüccar taifesinden ve gayrıdan bir kimsenin akçesi alındığı duyulursa hiçbir şekilde özrün kabul edilmeyecektir. Gaflet etmeyip tüccar ve gayrıdan gelenlere zulm ve baskı yapmaktan kesin surette kaçınasın.
1-10 Rebîülâhir 1000 /16-26 Ocak 159

2. Diplomasi: İstanbul’dan memleketine dönen Dadyan Meliki elçisinin yolculuğu esnasında emniyet ve rahatının sağlanması Gürcistan’a varana kadar deniz kenarında bulunan beylere ve kadılara hüküm; İstanbul’da bulunan Dadyan Melikinin elçisi memleketine dönmektedir. Giderken ve İstanbul’a tekrar dönüşünde geçeceği şehir ve kasabalarda kendisine hiçbir şekilde sıkıntı çektirilmesin. Geçtiği yerlerden emniyet ve güven içerisinde geçmesine yardımcı olunsun.
10 Zilhicce 1001/8 Ağustos 1593

05 Temmuz 2021 Pazartesi

Etiketler : Dünya