Bab-ı Ali’nin 4 yıllık restorasyonunda sona gelindi

Osmanlı İmparatorluğunun son yüzyılında yönetim merkezi olan Bab-ı Ali binasında dört yıl önce başlayan kapsamlı restorasyonda son aşamaya gelindi. Bu ay içerisinde tamamlanması beklenen restorasyonla Osmanlı’nın en meşhur hattatlarından Yeserizade Mustafa İzzet Efendi’nin meşhur hat taliklerinden biri de görülebilecek.

Giriş: 02.05.2025 - 11:12
Güncelleme: 02.05.2025 - 11:12
Bab-ı Ali’nin 4 yıllık  restorasyonunda sona gelindi

Osmanlı'nın yönetim merkezi olarak bilinen ve günümüzde İstanbul Valiliği’nin yer aldığı Bab-ı Ali binasının dört yıllık restorasyon sürecinde son aşamaya gelindi. Yapının kapı kısmında süren restorasyonun önümüzdeki haftalarda tamamlanması bekleniyor. Tarihinde altı kez yanan binanın kapısında meşhur hat sanatçısı Yeserizade Mustafa İzzet Efendi’nin kitabesi de dikkat çekiyor. 


SADRAZAM SARAYI

Osmanlı Devleti’nin nezaretler öncesi döneminde sadrazamların sarayı olarak kullanılan binanın önemi, nezaretler dönemi sonrasında arttı.  Çeşitli bakanlıkların merkezlerinin yer aldığı bina, Osmanlı bürokrasinin bulunduğu bir çekirdek olarak biliniyor. Devlet dairelerinin yoğun olarak bulunduğu bu bölge, haber kaynağına yakın olması bakımından zamanla Osmanlı basının da merkez noktası olarak ünlendi.  


SANATSAL GİRİŞ 

Onarılan Bab-ı Ali kapısı, Osmanlı devlet daire kapılarına işlenen kitabe geleneğini yansıtması açısından da dikkat çekiyor. Cami, okul ve çeşitli devlet dairelerine, dönemin meşhur hattatlarına yazdırılan kitabelerle şiirsel bir giriş yapılıyordu. Sanat tarihçilerine göre, Osmanlı Devleti’nin en meşhur hattatlarından Yeserizade Mustafa İzzet Efendi’nin kitabesinin bulunması, meşhur kapının sanatsal değerini bir kat daha artırıyor.  

UZUN MESAİ 

Bab-Ali, tarihte uzun mesai saatleri ile de biliniyor. Çalışma prensibi olarak güneş doğduktan bir saat sonra ve güneş batmadan bir saat öncesine kadar çalışan devlet dairesi, yazın oldukça uzun saatler hizmet veriyordu. Bab-ı Ali’deki bazı resmi daireler perşembe ve pazar günleri tatil yaparken bazıları da haftada bir gün devlet hizmetine ara veriyordu. 


ALTI KEZ YANDI

Bab-ı Ali, tarihte yaşadığı yangınlarla da adından söz ettiriyor. Altı kez yangın geçiren tarihi bina en son yangından sonra ahşap yerine kagir olarak inşa ettirildi. Kitabesine de “Bir daha yanmaması için kâgir olarak yaptırıldı” yazıldı. Tarihi binanın zamanla yok olan bölümleri son restorasyonla birlikte belgelerden bakılarak yeniden yapılıyor. Restorasyon tamamlandığında İstanbul, yıllar önce kaybolan tarihi yapılarından bazılarına yeniden kavuşmuş olacak. Tarihi bina, 1980 ve 1997 yılında geçirdiği bir dizi restorasyondan sonra en kapsamlı yenileme çalışmasına tanıklık etmiş olacak.  


EN UZUN VALİLİK

Bab-ı Ali binası, Cumhuriyet’in ilanından sonra valilik binası olarak kullanılmaya başlandı. Tarihi binada Cumhuriyet sonrası valilik koltuğuna ilk olarak Esat Bey oturdu. İlk valinin 8 ay 24 gün tarihi binada görev yapmasının ardından kadim binanın en uzun süreli vali konuğu Dr. Lütfi Kırdar oldu. Kırdar, 1938 yılından 1949 yılına kadar 10 yıl 10 ay valilik görevinde bulundu. Bab-ı Ali’nin en kısa süreli vali konuğu ise 1924 yılında 3 ay süre ile valilik yapan Raşit Bigat oldu.


TÜRK BASININ DOĞDUĞU YER  

Bab-ı Ali, Osmanlı’nın son dönemlerinde devlet merkezi olarak konumlanması nedeniyle basının da bu bölgede yoğunlaştığı bir yer olarak ünlendi. Her gazetenin merkezinin bulunduğu Bab-ı Ali, uzun yıllar hem süreli yayınların hem kitap yayıncılığının merkezi olarak hizmet verdi. İkbal, İnkılap, Milliyet, Cumhuriyet gibi onlarca gazetenin ana merkezi olan Bab-ı Ali’den ilk taşınan gazete Tercüman oldu. 1980’lerden sonra bölgeden kopuş hızlanırken, Bab-ı Ali’yi son terkeden gazete ise Cumhuriyet Gazetesi oldu.